22.Bölüm

264 54 104
                                    

Birleşmiş Korelilerle olan resepsiyondan sonraki gün, kahvaltı için ertesi Seçilenler Odası'nda toplandık

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

Birleşmiş Korelilerle olan resepsiyondan sonraki gün, kahvaltı için ertesi Seçilenler Odası'nda toplandık. Kraliçe yoktu ve bunun ne anlama geldiğini hiçbirimiz bilmiyorduk.

Baekhyun, "İddiasına girerim ki Silvia'ya, raporun son halini yazmasına yardım ediyordur," diye tahminde bulundu.

Jungkook karşı çıkarak, "Bence pek fazla söz hakkı verilmemiştir," dedi.

Sulli, parmaklannı şaklatarak bastırarak, "Belki akşamdan kalmadır," dedi.

Seokjin, "Sırf sen öylesin diye onun da öyle olması gerekmez," diye tersledi.

"Kendini iyi hissetmiyor olabilir," dedim. "Sıkça hastalanıyor."

Jungkook başıyla onayladı. "Bunun sebebini merak ediyorum."

Baekhyun, "Güneyde büyümemiş mi?" diye sordu. "Havanın ve suyun, oralarda pek temiz olmadığını duyuyorum. Belki de yetiştirilme tarzından dolayıdır."

Seokjin, "Sumner'ın aşağısında kalan yerlerde her şeyin kötü olduğunu duyuyorum," diye ekledi.

"Muhtemelen sadece dinleniyordur," diye araya girdim. "Bu akşam Rapor var ve sadece hazır olmak istiyordur. Akıllı biri. Saat henüz ona geliyor ve benim kestirmem gerekiyor.''

Sulli bitkinlikle, "Evet, hepimiz kestirmeliyiz," dedi. Bir hizmetçi, elinde ufak bir tabakla odaya girdi ve odanın bir ucuna yürüdü, neredeyse fark edilmeyecek hızlıydı.

Jungkook, "Bekle," dedi. "Sence Raporda resepsiyonla ilgili konuşmazlar, değil mi?"

Seokjin inledi. "O aptal şeyden nefret ediyorum. Hoseok sen şanslıydınız."

"Şaka yapıyorsun, değil mi? Sende hiç..."

Jungkook'un sözleri, hizmetçi solumda durup tabağın içindeki küçük, katlanmış kağıdı gösterince yanda kesildi.

Mektubu çekinerek alıp okuduğumda, tüm gözlerin üzerimde olduğunu hissediyordum.

Jungkook, "Taehyung'dan mı?" diye sordu, ilgisini çektiği halde ilgilenmiyormuş gibi görünmeye çalışıyordu.

"Evet." Kafamı kaldırmadım.

"Ne yazıyor?" diye sordu.

"Bir dakikalığına beni görmesi gerektiği."

Seokjin kahkaha attı. "Kulağa başın beladaymış gibi geliyor."

İç çektim ve ayağa kalkıp hizmetçiyi takip ettim. "Sanırım bunu anlamanın tek bir yolu var."

"Belki sonunda ona tekmeyi basıyordun." Seokjin. duyabilmem için yüksek tonda fısıldadı.

"Öyle mi düşünüyorsun?" Sulli, biraz fazla heyecanlanarak sormuştu.

İçim ürperdi. Belki de gerçekten bana tekmeyi basıyordu. Benimle konuşmak isteseydi ya da vakit geçirmek isteseydi, bunu farklı yollardan söyleyemez miydi?

the selectionWhere stories live. Discover now