''Bebeğimiz kucağındayken böyle hareketler yapma güzelim. Sonra seni kollarıma alamayınca çıldıracak gibi oluyorum.''diyerek boğuk bir sesle mırıldandığında ''Delii..''diyerek kıkırdadım. Babasının omzuma yaslandığını fark eden küçük oğlum hemen müdahale etti.

''Aaaa!.. babbaa, dittt...Anneee menimm..''

''Oh paşama bak senn! Rahatın yerinde tabi hemen anacı ol...Birazdan baba dersin ama.'' diyerek homurdandığında oğlum daha da kıskanç bir hale bürünerek kollarını boynuma daha sıkı doladığında yatağın ortasında oturan sevgilime döndüm. 

''İlk defa benden bu kadar uzak kaldı ondan bu hassasiyeti. Galiba gideceğimizden korktu.'' dediğimde Sırat'ın yüz ifadesi değişti. Endişeyle oğlumuza baktı. Batın başını göğsümden kaldırıp küçük elini yanağıma yaslayıp yüzümü kendisine çevirmeye çalışınca gülümseyerek yüzüne baktım.

Masum masum gözlerimin içine bakıp ''Anneee meeenn koykktummm..''dediğinde yüreğimin yandığını hissettim. Sırat'ın yanımda kaskatı kesildiğini fark ettim. Benimde ondan bir farkım yoktu. Bebeğimin anlamadığı halde bu yaşta korkuyu hissetmesi içimde, daha önce fark etmediğim bir yerlerde depremler olmasına neden oldu. Derin bir nefes alıp saçlarını okşayarak, bana dikkatle bakan gözlerinin içine sevgiyle bakıp gülümsedim.

''Korkacak bir şey yok bebeğim, biz hep yanındayız.'' dedim ve eğilip tombik yanaklarını sıkıştırarak öptüm. Onun kıkırtıları kahkahaya dönüşüp odada yankılanana kadar üçümüz yatakta yuvarlanıp durduk. Bir çocuğu mutlu etmek bu kadar basitti işte. Korkularını gidermeniz ve ona olan sevginizi göstermeniz yeterliydi. Bir annenin, babanın görevi sadece onu doğurmak veya bakmak değildir. Onun ruhsal ihtiyaçları olduğunu da bilmektir.  Her ihtiyacını gidermekten bahsetmiyorum.  Maddi ihtiyaçlar elbet giderilir, asıl olan manevi ihtiyacı gidermektir, sevmektir.

Sırat, Batın'a uzanıp ''Gel bakalım aslanım, elimizi yüzümüzü yıkayalım seninle.. '' dediğinde oğlum babasına kollarını uzatıp kucağına tırmandı.

''Babbaa menn aşlannn ha?!'' diye tatlı sorusuyla gülümsedim.

Sırat, ''Evet babacığım, sen benim minik aslanımsın.'' dedikten sonra bebeğimi omzuna aldığında oğlum hemen babasının omuzlarına ayaklarını dolayıp, boynuna sarıldı. Onların bu halini hafızamın en güzel kareleri arasına sakladım. Onlar konuşa konuşa banyoya giderken bende yataktan kalktım. Bu kattaki diğer banyomuza geçerek ihtiyaçlarımı giderdim. Elimi yüzümü yıkayıp saçlarımı tepeden dağınık ev topuzu yapıp aşağıya indim. Mutfağa geçtiğimde Belma ablanın erken kalktığını gördüm. Çoktan kahvaltıyı hazırlığına başlamıştı bile.

''Günaydın ablacım.'' diyerek yanına yaklaştığımda gülümsedi.

''Günaydın canım.. Kuzum uyandı mı?'' 

''Evet, babasıyla birlikte yüzünü yıkıyor.'' dedim elimi tekrar yıkayıp salata yapmaya girişirken. Birkaç dakika sonra onlar aşağı inerken bizde masaya hazırlamıştık. Hep birlikte kahvaltı masasına oturduk ve keyifle kahvaltımızı yaptık. Karnımız doyduktan sonra son çayları içerken bir yandan da masayı topladık. Bulaşıkları hızlıca hallettikten sonra Batın'ı Belma ablaya verip biraz bahçeye çıkarmasını istedim. Masada oturup beni dikkatle izleyen kocama döndüm. 

 ''Biraz konuşalım mı aşkım? ''dediğimde gözlerime dikkatlice baktıktan sonra söyleyeceklerim olduğunu anlayarak başını salladı.

''Olur canım.''

''Tamam, sen içeri geç ben kahvelerimiz alıp geliyorum hayatım.'' dedim gülümsedim. O içeri geçerken hemen kahveleri hazırlamaya başladım. Biraz sonra pişen kahvelerimizi fincanlara döküp tepsiyi alıp içeri geçtim. Koltukta yanına oturup önümüzdeki masaya tepsiyi bıraktım. Fincanı ona verip bende kahvemi elime aldım. 

EZRA (KALBİMİN PUSULASI SERİSİ 1)Where stories live. Discover now