8.BÖLÜM

21.9K 789 60
                                    

Selamlar canım okurlarım..

Kısa bir aradan sonra yine sizlerleyim.

Beklettiğim için lütfen kusura bakmayın!..Acayip bir yoğunluk içerisinde olduğum için bir türlü bölümü yazıp yayımlayamadım. Ancak vaktim oldu.

Sizlere harika bir bölüm getirdim.

Umarım beğenirsiniz..

Hikayem daha yeni olmasına rağmen gösterdiğiniz ilgi ve o güzel yorumlarınız için hepinize çok teşekkür ederim canlarım..Zamanla git gide büyüyen güzel bir aile olacağız inşallah!..

Yorum ve oylarınızı eksik etmezseniz sevinirim.

Keyifli okumalar!..

Bölüm Müziği; Bilal Sonses & Tuğçe Kandemir - İçimdeki Sen

*****************************

''Gitmek'' sadece bir eylemdir.

''Unutmak'' ise kocaman bir devrim..

                               NAZIM HİKMET RAN

*******

Her insanın bu hayatta istediği şeyler vardır.Bazısı çoktur bazısı azdır ama mutlaka sevdiğimiz, yapmak istediğimiz bir şeyler vardır.Benim ise şu hayatta en çok istediğim iki şey olmuştu şimdiye kadar..Biri güzel bir pastahane açmak diğeri ise mutlu bir yuva kurabilmekti.Belki mutlu bir yuva kuramamıştım ama dünyalar tatlısı bir bebek dünyaya getirmiştim.Ve de küçüklükten beri hayalim o güzel pastahaneye sahip olmuştum.Küçükken babam ile birlikte önünden geçtiğimiz bir pastaneyi görene kadar aslında aklımda hiç böyle bir şey yoktu.Sırf oradan bir daha geçebilmek babamı ikna edip yolumuzu değiştirmeye çalışmalarım ve önünden geçerken o pastalarla dolu vitrini gördüğüm zamanki kalbimdeki çarpıntıyı hiç unutmuyordum.O zaman hissettiğim o tatlı heyecanım aklıma gelince yüzümde bir tebessüm oluştu.Üçüncü sefer de babam benim istememe fırsat vermeden o yola dönmüştü ama bu defa beni pastaneye geçirmişti.İçeri girdiğimde o fırından yeni çöreklerin,pastaların tatlı krema kokusunu aldığım o anda benim için farklı bir dünyanın kapıları açılmıştı.O andan sonra çok çalışmış  ve çabalamıştım.Canım aileme yaptığım o ilk kurabiyenin görüntüsü hala gözümün önündeydi. Böyle üstü çok kızarmış ve çatlamış dümdüz taş gibi olmuş bir kurabiye idi.O taş gibi kurabiyeyi yedikleri zaman yüzlerindeki ifade gözümün önüne gelince gülmeye başladım.Kötü olduğunu söylemeseler de ben biliyordum ve o zaman çok üzülmüştüm.Ama yılmadım..Azmettim ve daha fazla çalışıp bu  güzel yeri açacak kadar bu işte ustalaştım.Babamında her zaman dediği gibi ''Emek olmadan yemek olmuyordu.''Şimdi eğer bu yere sahipsem bunu çok çalışmaya borçluydum.

Şimdi pastanemin mutfağında elimdeki az önce yoğurduğum hamuru küçük parçalar halinde bölüp yumak haline getirirken gözlerimin önüne gelen o küçük kızın heyecanını hala içimde hissediyordum.Huzurla derin bir nefes alarak  börek hamurunu küçük küçük açıp aralarına hafifçe yağ gezdirerek üst üste koydum.Üste üste koyduğum hamuru hafifçe açıp kenara bıraktım ve kalan bezelere de aynı işlemi uygulayıp bitirdim.İki küçük tepe şeklinde duran hamuru bir tepsiye aldım ve hamurların içindeki tereyağının donup kolay açılması için buzdolabına koydum.Hamur dinlenirken bende peynirli maydanozlu iç harcını hazırlamaya koyuldum.Kızlar yan tarafta radyoyu açmışlardı ve pastanenin içinde müziğin o güzel melodisi yayılıyordu.Kızların kahkahaları arka tarafta müşterilerimin sesleri ile içimin enerji dolduğunu hissettim.Yüzümdeki gülümsemeyle elimdeki işe devam ettim.Hamuru buzdolabından çıkarıp tezgahın üzerine koydum ve hızlıca oklavayla açtım.Yan tarafta duran büyük baklava tepsisine hamuru döşeyip diğerini açmaya başladım o sırada çalan şarkıyla manidar bir şekilde çalan şarkıya buruk bir şekilde güldüm.İçimdeki acıya rağmen şarkının o enerjik temposuna eşlik ettim.

EZRA (KALBİMİN PUSULASI SERİSİ 1)जहाँ कहानियाँ रहती हैं। अभी खोजें