Bölüm 91 (Ö.B)

En başından başla
                                    

"Galerici değil misin sen?" dedi adam ters bir sesle, "İçeridekine sen bin. Ben bunu istiyorum." Sakin ol Ezgi, sen biraz say içinden. Saymıyorum Sebo. Üç oldu aynı şeyi söylüyor ama. "Beyefendi ben neden arabamı satayım durduk yere? Aynısından var diyorum. Hem ben daha yeni alıştım bu arabaya."

"Ötekine alış kardeşim," dedi eliyle içerisini işaret ederek. "Bir çay içelim isterseniz, hem misafirimiz olursunuz içeride..." dediğim zaman kapının oradan Kutay'ın sesi geldi. "Hayırdır?"

"Bu arabayı istiyorum." Allah affetsin Ezgi, bu adam başka kelime bilmiyor herhalde. Bilmiyor Sebo. Affetmesin bence. Neden affetsin? Hasta mıdır nedir?

"Satılık olmadığını daha kaç kez duymanız gerek Beyefendi?" dedi Kutay kapıya yaslanmış, kollarını önünde bağlanış dururken. "Kaç para isterseniz vereyim, bana bu arabayı verin." Veremezdim. Bir kere plakasını bile özel yaptırmıştım onun. EK yazıyordu plakada. Neden verecekmişim?

"Başka kapıya," diye tersledi Kutay adamı. Biz bugüne kadar hiçbir müşteriye böyle davranmamıştık. İlk kez bu kadar çıkıştığını gördüm. Tahminimizin üzerinde müşterimiz olmuştu. Hatta ki, Bursa'da adımız duyulmaya devam ediyor, her geçen gün müşteri sayımız artıyordu. 113 günde günlük sattığımız araba sayısı ortalama 4'tü. Bazen günde 8 araba sattığımız bile oluyordu.

"Allah Allah ya," dedi adam beni es geçip Kutay'a doğru iki adım atarken. Kutay yaslandığı kapıdan ayrılmıştı, adamın karşısına dikilirken ellerini pantolonunun cebine sokmuştu. "Ne demek arabayı satmamak?" dedi adam yüksek sesle, "İstiyorum kardeşim. Sen esnaf değil misin? İstersem satacaksın!" Babanın uşağıyız amk. "Sesinize dikkat edin beyefendi," dedim uyarıcı bir tonda ama beni duymamıştı. Kutay adama, adam Kutay'a kafa tutuyordu.

"Sana satacağım araba yok burada Ahmet Yelbey," dedi Kutay sinirden burnundan solurken. Adamın adını nereden biliyor Ezgito? Bilmiyorum Sebo, dur bakayım anlarız.

Eray diğer iki adamın yanında laf dalaşı yaparken ben de Kutay'ın yanına geçip adamla aralarındaki mesafeyi açmak istedim ama başarılı olamadım. "Senin var ya," dedi Ahmet, "Yaptığın hatalar biri, ikiyi geçti Kutay Aksoy."

"Sana mı soracağım lan hata yaparken?" Ahmet'in yakasından tuttuğu zaman elimle ayırmak istedim ama yine başarılı olamadım. "Gökhan denen o adamla yediğiniz bokları ortaya döktüm diye mi sinirin? He ya da dur, müşterilerini çaldığımı mı sanıyorsun?"

"Senin açacağın dükkanı da, seni de..." dedi Ahmet dişlerini sıkarak, "Aynı babanı yaktığın gibi yakarım." Sıkar o biraz. Yakmak Kutay'a özgü bir davranış.

"Yiyorsa yapsana. Yap da seni de doğduğun güne pişman edeyim. Aftan yararlanıp çıkmış olabilirsin ama bu seni suçsuz yapmaz. Götün yerse yine gel, geçsene içeriye hadi. Hadi geç de kamera görüntülerinde haneye tecavüzden yargılan bu sefer de." Kutay ellerini Ahmet'in gömleğin yakalarını yırtacak gibi çekip bırakırken adam bir adım geriye doğru gitmişti.

"Siktir git şimdi!"

"Yine geleceğim," dedi Ahmet kafasını aşağıya yukarıya üç kez sallayarak, "Hiç merak etme." Olayımız bitmiyordu. Hayır sanki dünyaya olay yaşamaya gelmişiz gibiydi. Sakin bir günümüz geçse yemin ederim kulaklarını keseceğim senin Sebo. Neden benim kulaklarım, git kendi kulaklarını kes bok Ezgi.

"Ne oluyor?" diye sordum Kutay'ın arkasından odasına gelerek. "Yok bir şey," deyip kendini koltuğa attığı zaman eliyle yanına geçmemi işaret etti. Hemen arkamızdan Eray odaya girip karşımıza oturdu.

"Ne oldu şimdi? Ben bir bok anlamadım..." derken sanırım ilk kez Eray'a hak veriyordum. Kutay cevap vermek için derin bir nefes alırken Mercan hala dört bardak çayla odaya geldi. "Sakinleştirir halam," dedi önüne bardağı koyarken, "İç yavrum, iyi gelir." Kutay ortada bir durum yokmuş, açıklanacak herhangi bir mevzu yokmuş gibi çayından bir yudum alıp bardağı sehpaya geri koydu.

OKULDA SAPIK VAR (Serisi)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin