|54

29.3K 2.3K 555
                                    

*

"Yeğenim iyi mi?" derken karşımdaki deniz manzarasına bakıyordum.

"İyi, iyi." dedi Nigar. "Çok şükür."

"Efsun da hamileymiş."

"Öyle mi? Bir yeğenin daha olacak yani?"

"Evet, öyle. Yenge olacağım." dedim gülerek. "2 ay araları var bebeklerin. Peş peşe doğurursunuz artık."

Jinekoloğun yanındayken Efsun'un 5 haftalık hamile olduğunu öğrenmiştik. Daha sonra doktor, Efsun'u ultrasona alıp, bebeği kontrol etmişti.

"Darısı başına."

"Daha evleneli 2 hafta olmadı, dur." dedim gülerek. "Her şeyin zamanı var."

"Öyle olsun bakalım."

"Neyse, Yağız gelir birazdan. Yemekleri ısıtayım."

"Tamam, görüşürüz."

"Görüşürüz. Abime selam söyle."

Telefonu kapattıktan sonra arka taraftaki balkondan çıkıp mutfağa geçtim ve yemekleri ısıttım. Masayı da kurduğumda kapı çalmıştı.

Kapıyı açtığımda Yağız içeri girdi.

"Hoş geldin."

"Hoş buldum."

Yağız üzerini değiştirdikten sonra sofraya oturduk.

"Efsun çaya çağırdı." dedim önümdeki tabağa bakarak.

Yağız beni başıyla onayladığında sessizce yemeğimize devam ettik.

Yarın, evleneli 2 hafta olmuş olacaktı ve şu anki halimiz hiç de yeni evli bir çifte benzemiyordu.

Yemekten sonra aşağı indiğimizde Nazan Anneler ve Tuğrul'un annesiyle babası da Efsunlardaydı.

"Tuğrul'a söyledin mi?" dedim Efsun'la mutfaktayken.

"Söyledim." dedi Efsun gülerek. "Havalara uçtu resmen."

Çayları bardaklara doldurup tepsiyi içeri götürdüm ve çayları dağıttıktan sonra Yağız'ın yanına oturdum.

Efsun da ikramlıkları dağıtıp Tuğrul'un yanına oturmuştu.

"Size bir şey söylemek istiyorum." dedi Efsun. "Biz bugün Defne'yle hastaneye gittik." dediğinde Yağız'ın bakışları bana döndü.

"İyi misin? Bir şeyin mi var?"

"İyiyim." dedim başımı sallayarak.

"Abi, telaş yapma." dedi Efsun. "Güzel bir haberim var."

"Kızım söylesene, merak ettiriyorsun." dedi Nazan Anne.

Efsun gülümseyerek derin bir nefes aldı.

"Bir bebeğimiz olacak."

3 senedir bu haberi bekledikleri için Tuğrul'un ailesi de Efsun'un ailesi de heyecanlı tepkiler verirken Yağız da gülerek kolunu belime sardı.

"Yeğenim oluyor." dedi gülerek.

Yağız'ın yüz ifadesi o kadar güzeldi ki haline gülümsedim.

Eve döndüğümüzde odaya gideceğim sırada Yağız elimden tutup beni durdurdu.

"Böyle olmak istemiyorum." dedi gözlerime bakarak. "Sen benim karımsın Defne. Başka hiçbir kadın umrumda değil, gözüm senden başkasını asla görmeyecek."

"Biliyorum." dedim başımı yere eğerek. "O kız beni huzursuz ediyor."

Yağız elini çeneme koyup başımı kaldırdı.

"Seni seviyorum. Hiçbir şey bunu değiştiremez, hiç kimse..." dediğinde kollarımı beline sardım.

"Kahve içer misin?" diye mırıldandığımda Yağız güldü.

"İçerim."

•••••

"Kolay gelsin baba." dedim restorana girdiğimde.

"Sağ ol kızım. Hoş geldin." dedi Kadir Baba beni görünce.

"Hoş buldum. Yardım lazımdır diye geldim." dememe kalmadan restorandan içeri Betül girdi.

"Kolay gelsin Kadir Amca." deyip bana bir bakış attı.

"Sağ ol Betül. Buyur?"

"İçerisi kalabalık görünüyor. Yardımlık bir şey vardır, dedim."

"Yok, sağ ol. Defne de burada, biz hallederiz."

"Olur mu öyle şey canım? Ben de yardımcı olurum size." deyip mutfağa doğru gitti Betül.

Sinirden gülerken derin bir nefes aldım.

Ben de Betül'ün peşinden mutfağa girdim ve kendime bir önlük aldım.

"Defne Abla, Betül Abla'yla ben aşağıda olacağız bugün. Yanımıza sen mi geçersin yoksa elemanlardan birini mi alalım?" diye sordu Neşe.

"Elemanlardan biri geçsin, ben yukarıda olurum." deyip Betül'e baktım. "Aşağının havası bana bir garip geliyor." dediğimde Betül beni baştan aşağı süzüp mutfaktan çıktı.

"Hafif bir iğneleme sezdim ya da bana öyle geldi." dedi Neşe kendi kendine.

"Doğru sezmişsin." dedim gülerek.

"Ha sen şeyi öğrendin o zaman..." deyip duraksadı Neşe. "İnşallah pot kırmamışımdır şu an."

"Kırmadın. Biliyorum ben olanları."

"Valla sendeki de iyi sabır." dedi kaşlarını kaldırarak.

"Dışı seni, içi beni yakıyor da neyse." deyip sipariş alırken kullandığımız cihazlardan birini aldım. "Ben yukarıdayım."

Mutfaktan ayrılıp yukarı çıktım.

2-3 saat kadar müşterilerle ilgilendikten sonra Yağız'ın işten dönüş vakti gelince aşağıdan gelen Burak'a baktım.

"Burak, siz burayı biraz idare edin. Ben hemen geliyorum."

"Tamam Defne Abla."

Burak'ın cevabından sonra aşağı indiğimde Yağız gelmişti, annesiyle sohbet ediyordu.

Oturdukları masaya gidip Nazan Anne'nin yanına oturdum.

"Hoş geldin." dedim Yağız'a.

"Hoş buldum."

Neşe Yağız'a mutfaktan yemek getirdiğinde Nazan Anne de kasayla ilgilenmeye gitmişti.

"Niye uzak oturdun, yanıma gelsene."

Yağız'ın sözünü dinleyip sandalyeden kalktım ve onun yanına oturdum.

"Böyle daha iyi oldu." deyip kolunu sandalyemin arkasına attı. "Yorulmuyorsun, değil mi? Çalışmak zorunda değilsin, biliyorsun."

"Biliyorum. Bütün gün evdeyim, burası yoğun olduğunda geliyorum sadece. Yorulmuyorum." dedim. "Gereğinden fazla çalışan var zaten." derken gözüm Betül'e takılmıştı.

"Defne." dedi Yağız, 'Hala mı?' der gibi.

"Tamam, bir şey demedim." deyip ayağa kalktım. "Ben yukarı çıkıyorum."

Üst kata çıktığımda yeni gelen birkaç müşteriden sipariş aldım.

Siparişler hazır olduğunda onları almak için aşağı inerken merdivenlerin hemen yanında, mutfağın kapısının biraz yanında konuşan Yağız'ın sesini duyup duraksadım.

"Betül, sana defalarca söyledim. Senin düşündüğün gibi bir şey hiçbir zaman olmayacak. Böyle davranıp benim huzurumu da kendi huzurunu da bozma. Ben evlendim, karımı çok seviyorum. Bizi rahat bırak."

*

VÂYEWhere stories live. Discover now