|36

39.2K 2.5K 116
                                    

*

"Sonuç olarak, şu an aramız biraz bozuk." deyip büyük bir soluk bıraktım. Anlatacak epey konu birikmişti.

"Ee sen aramıyorsun, o aramıyor. Ne olacak?" dedi Hazal. "Belki gittiğinde aranız düzelir."

Bugün Gülşen odama gelip 'cuma günü -yani yarın- seminer için Bodrum'a gideceğimi' söylemişti. Yarın akşama doğru gidecek, pazar akşamı dönecektim.

"Bilmiyorum." diye mırıldandım. "Neyse, beni konuştuk. Sen nasılsın?"

"İyiyim. Arada anneme yardıma gidiyorum, bazen arkadaşlarla buluşuyorum ama genelde evdeyim. Yemek, temizlik falan."

"Gönül Teyze nasıl?"

"Sabahtan akşama kadar dükkanda. Başlarda çok zorlandı ama artık toparladı."

Adem Amca'nın dikiş-nakış malzemeleri satan büyük bir dükkanı vardı. Adem Amca vefat ettiğinde orayı işletmek Gönül Teyze'ye kalmıştı.

Uzun bir süre daha Hazal'la sohbet ettikten sonra abim beni almaya geldiği için Hazal'la vedalaşıp aşağı indim. Eve vardığımızda üzerimi değiştirip yemek masasına oturdum.

"Yarın akşam Bodrum'a seminere gidiyorum."

"Tek mi gidiyorsun?" dedi annem.

"Evet. Tek gideceğim."

Aklıma gelen fikirle birlikte Ayça'ya baktım.

"Sen de gelsene benimle. Değişiklik olur."

"Bilmem. Bilet bulabilirsem olabilir."

•••••

"Yağız'a haber vermeyi düşünmüyor musun?"

Valizimi açıp, kırışabilecek kıyafetlerimi dolaba asmaya başladım.

"Uçağa binmeden önce aradım ama açmadı. Sonra da 'Müsait değilim.' diye mesaj attı. Yaklaşık 2 saat oldu ama geri aramadı." derken gömleklerimden birini dolaba astım. "Belki işi henüz bitmemiştir."

Eşyalarımı yerleştirdikten sonra günün yorgunluğu ve sabah erken kalkacağım sebebiyle pijamalarımı giyip yatağa girdim.

Ertesi gün sabah namazını kıldım ve seminer vakti yaklaşınca hazırlanıp odadan çıktım. Seminerden sonra Mete bizi almaya gelecekti, Beyza kahvaltıyı onlarda yapmamız için çok ısrar etmişti.

Seminerde konuşma yapıp birkaç soru cevapladıktan sonra bir işim kalmayınca odaya geri döndüm. Çok geçmeden Mete de bizi almaya gelmişti.

Havadan sudan sohbetlerle geçen bir yolculuktan sonra Yağızların bir üst mahallesinde bir apartmanın önünde durduk.

Beyza apartman kapısından çıkıp neşeli bir şekilde bize doğru gelince sıkı sıkı sarıldık.

"Hoş geldiniz. Hadi çıkalım yukarı, kahvaltı hazır."

Kahvaltıdan sonra Mete işe gitmişti, biz üçümüz de hala masada oturup çay içerken sohbet ediyorduk.

"Buraya kadar gelmişken Efsun'la annesini görmeden dönersem ayıp olur ama evlerine gidersem de bir garip olur. Ne yapacağım?"

"Çağırayım buraya." dedi Beyza.

"İyi olur." dediğim sırada telefonum çalınca masada duran telefona baktım. "Sen konuş onlarla, ben şu telefona bakayım." deyip masadan kalktım ve biraz uzaklaştım.

"Efendim Yavuz."

"N'aber kız? Bodrum'da hava nasıl?"

"Muğla'dayım. Hava da normal, ne sıcak ne soğuk."

VÂYEWhere stories live. Discover now