|20

59.5K 3.8K 374
                                    

*

"Son, başlangıcın bir parçasıdır." - Leonardo Patrignani

*

4 Ay Sonra

Valizimin fermuarını kapatıp yatağımın ucuna oturdum.

"Herkes o kadar üzüldü ki..." dedi Ayça telefondan. "Valla ben bile az kalsın ağlayacaktım."

Ben de birazdan ağlayacaktım.

"Tamamen gitti yani, öyle mi?" diye mırıldandım. "Hiçbir iz bırakmadan."

"Öyle." deyip iç çekti. "Sen ne yaptın? Hazır mısın?"

"Hazırım, kızlarla buluşacağım birazdan. Havaalanına gideceğiz."

"Beyza'yı tebrik et benim adıma. Gelmek isterdim ama anneannemi tek bırakamam."

Bir süre daha telefonda konuştuktan sonra kapattık.

Valizimi ve çantamı alıp odamdan çıktım. Annemle vedalaştıktan sonra evden ayrıldım.

Kızlarla havaalanına girdiğimizde gerekli işlemleri yaptırıp kapıların açılmasını beklemeye başladık.

"Kızlar, İlker 'Döndüğünde sana bir sürprizim var.' dedi. Geçen gün bir arkadaşım İlker'i kuyumcuda görmüş." dedi Aynur heyecanla.

"Yoksa..." dedi Banu.

"Evlenme teklifi mi?" dedim gülerek.

"Ay inşallah." dedi Aynur.

"Ya bir şey diyeceğim." dedi İclal. "Defne, seninki Muğlalı değil mi?"

İçimden hiç gitmeyen hüzün yine kendini belli etmişti.

"Evet." diye mırıldandım.

"E Muğla'ya gidiyoruz. Belki karşılaşırsınız."

Bu ihtimal benim de aklıma gelmişti ama Muğla büyük sayılabilecek bir yerdi. Bu çok zayıf bir ihtimaldi. Ki Yağız'ın da düğün meraklısı biri olduğunu düşünmüyordum.

"Bak karşılaşırsan sakın bize göstermeyi unutma. Meraktan çatlıyorum zaten."

"Eğer olur da karşılaşırsak size haber veririm." dedim ümitsiz bir sesle.

Dört ay boyunca işe gitmek, kızlarla buluşmak ve evde vakit geçirmek dışında pek bir şey yapmamıştım. Yağız'ın hasretini çekmek dışında.

Dört aydır görmemiştim onu. Hep hayalimdeki yüzüyle yetinmiştim.

Klinikteki deneme süresini başarıyla atlattıktan sonra her şey benim için biraz daha kolay olmuştu. Kafam işle meşgul olduğundan dolayı üzülmeye sadece akşamları ve pazar günleri vakit bulabiliyordum.

•••••

Otelden çıkıp taksinin gelmesini beklerken istemsizce gözlerimi sokakta gezdiriyordum, sanki bir şey arıyormuşum gibi... ya da birini.

"Kız Defne, çok güzel oldun." dedi Banu. "Senin asker, karşına çıkarsa bayılır."

Elbisem sütlü kahve rengine benziyordu ama bir bakıma daha çok kahveli süt de denebilirdi. Tanımlayamadığım bir rengi vardı. (Medya)

VÂYETempat cerita menjadi hidup. Temukan sekarang