kaçak damatlar

By lovescaiy

370K 41.1K 21.6K

"Seul'e bir bilet!" "Seul'e bir bilet!" "Seul'e bir bilet!" Üç genç ve takım elbiseli adam bir anda bağırdığı... More

başlangıç
üç damat?
Seul
boya-badana
hoş geldiniz yemeği
3RACHA?
kayıt
bir takım yavşaklıklar
yanık
sorular
kola
karpuz gibi
yumurta çırpmadın mı
Changbin
kaçak damat
cumartesi
hyunjin
sabrımı sınama
pamuk şekeri
MAMA
tutuklamasınlar beni!
hastane
güzel hissettiriyor
Chan Bey
ders ders ders ders
stres
keyif meselesi
bebek ekmek
istiyorum
kutlama
imalar
Woody
soğan
deneme
aile
Noel
kar
ağabey
kedi
randevu
deniz
olgun erkek
boğuşulan anılar
Christopher'ın odası
tuhaf izin
ilk sefer
havuz partisi
final

randevu 2

5.2K 592 263
By lovescaiy


"Lunapark mı?"

"Hm, çok uzun zamandır gelmiyordum. Sakin ve genelde boş olan bir yer." Hyunjin arabadan indiğinde Jeongin de peşinden inip elini tutmuştu.

"Boyum kadar ayıcık kazanma klişesi hariç tüm klişelere onay veriyorum." Hyunjin gülerek küçüğüne bakıp onu ilk olarak atış poligonuna sürükledi.

"O zaman önce boyun kadar ayıcık alacağız."

"Ya, saçmalama! O kadar da değil." Hyunjin, sabahtan aldığı biletlerden birini uzatırken Jeongin utançla kolundan tutup çekiştiriyordu. "Hyunjin!"

"Sevgilim, bir izin verirsen atış yapacağım."

"Ya, bu çok saçma istemiyorum."

"Şu tilki ve lamayı istiyorum. Kaç tane vurmam gerekiyor?" Hyunjin sevgilisini durduramayacağını düşünüp direkt sorduğunda Jeongin durup, işaret ettiği oyuncaklara bakmıştı. Çok şirinlerdi.

"Dokuz atış."

"Pekâlâ, hadi başlayalım." Hyunjin silahı gözünün hizasına getirip oradan oraya giden ördeklerden beş tanesini vurduktan sonra Jeongin'i önüne çekti.

"Daha önce atış yaptın mı?"

"Okçuluk yaptığım olmuştu."

"Yine de göstereceğim nasıl atacağını, klişe çünkü." Jeongin başını arkaya atıp Hyunjin'in ellerini kollarında hissettiğinde kıkırdamıştı. Beş atışın beşini de denk getirdikten sonra tilki ve lamayı aldılar.

"Sana geçen gün lamaya benzediğini söylerken şaka yapıyordum."

"Ben seni tilkiye benzetirken hiç şaka yapmıyordum." İkisi, taşımak istemedikleri için ellerindeki oyuncakları arabaya bırakıp ilerlemeye başladılar. El ele tutuşmuş, tek tük insanın olduğu lunaparkta yapacak bir şeyler arıyorlardı.

"En son dönme dolaba binelim."

"Öpüşür ve eve döneriz." Hyunjin sevgilisinin onu tamamlamasıyla gülerek çarpışan arabaları gösterdi.

"Pekâlâ, seni ezeceğim Hyunjin." Jeongin koşarak platforma ilerlerken, Hyunjin de gülerek peşinden gitmişti.

~~~

"Yüzünde ketçap var." Minho uzanıp Jisung'ın yanağındaki ketçapı başparmağıyla aldıktan sonra parmağını emip kolasından içti.

"Buradan sonra dondurma yiyelim."

"Kış ayındayız. Dondurma yazın yenir."

"Kim karar verdi buna? Ben, şimdi yiyeceğim." Minho sevgilisine gülerken başıyla onayladı.

"Peki, şimdi yeriz."

Son dilimlerini de yiyip ellerini yüzlerini yıkadıktan sonra dışarı çıkmışlardı. Jisung sevgilisinin elini kavramış, Minho ise ellerini cebine sokmuştu. Sahil boyunca yürümüş, dondurma satan kimseyi göremeyince market market gezmişlerdi.

Jisung pes edip sahildeki banklardan birine oturduğunda Minho beş dakika beklemesini söyleyip ortadan kaybolmuştu ve yaklaşık yirmi dakikadır ortalıkta yoktu. Jisung endişelenmeye başlamıştı.

"Of, telefonunu bende bırakıp gitmek nedir?" Ellerini cebine koyup ayaklarını ileriye utanarak sallarken etrafa bakınıyordu surat asarak. "Önce dondurma bulamadım şimdi sevgilimi kaybettim." etrafa bakarak gördüğü insanları saymaya başladı. Korkmaya başlamıştı. Çıkarıp saate baktıktan sonra ofladı. Yarım saat olmuştu.

"Minho!" Gördüğü sevgilisine heyecanla koşup beline sarıldığında gülümsedi Minho. "Jisung, bekle, ağlıyor musun?"

"Beş dakika dedin ve telefonunu bende bırakıp gittin. Bir şey oldu sandım ama nereye gittiğini göremediğim için peşinden gelemedim, aptal." Jisung geri çekilip gözlerinden düşen birer damlayı silip Minho'ya baktı dik dik. "Neredeydin?"

"Sana dondurma buldum." Elindeki paketi sevgilisine uzattığında Jisung boynuna sıkıca sarıldı.

"Neden beni götürmedin?"

"Yorulmuştun, keşke telefonumu alsaydım. Özür dilerim." Jisung geri çekilip sevgilisinin elindeki dondurmayı işaret etti.

"Açar mısın?"

"Açayım." Paketi açıp çubuğu sevgilisinin eline bıraktıktan sonra Jisung'ın elini tutmuş onunla beraber az önce kalktığı banka gitmişti. Banka oturduklarında hafif çapraz oturmuştu. Jisung da onun göğsüne yaslanıp dondurmasının çikolatasını kırdıktan sonra emmeye başlamıştı. Elindeki dondurmayı dönüp Minho'ya uzattı.

"Yiyecek misin?"

"Dön bakayım sen." Jisung tamamen ona döndüğünde Minho sevgilisinin dudağını öptü.

"Güzelmiş tadı."

"Böyle gönlümü alacağını düşünüyorsan, doğru düşünüyorsun." Gülerek dondurmasından biraz daha emdi.

"Çikolatasından ısıracağım." Jisung ısırmadığı köşeyi ona uzattığında Minho ısırmış, biraz da dondurmadan emmişti.

Jisung, hava soğuk olduğu için yavaş eriyen dondurmasını yavaş yavaş emerken arada Minho'nun öpücük istilasına uğramış, arada da dondurmasından zorla Minho'ya yedirmişti.

Sonunda biten dondurmasıyla Jisung sevgilisine döndü. "Minhoşum, eve gidelim mi?"

"Gidelim güzelim. Üşüdün mü?" Jisung onu başıyla onayladığında ikisi kalkmış, eve yürümeye başlamışlardı.

~~~

Changbin, yemeği bitince Felix'le beraber mutfağı toplamamıştı. Felix bulaşıkları yıkayarak makineye yerleştirirken ortadan kaybolan sevgilisine kızıp duruyordu.

"Hemen iki lafına tav oldum, öküz işte. İnsan yardım eder. Yıl dönümümüz kutlu olsunmuş. Kesin unutmamak için 14 Şubat'ta teklif etti." İçeriden gelen şarkı sesiyle durmuştu.

"Changbin? Evimize uzaylılar mı istila etti?" Ellerini durulayıp mutfaktan çıktığında dişlerinin arasında gül olan sevgilisini görüp kahkaha atmıştı.

"Dance with me, make me sway..." Felix elindeki gülü kendine uzatarak yaklaşan, pijamalı genci izlerken kıkırdıyordu. Changbin gülü sevgilisinin kulağının arasına sıkıştırıp ellerini tutarak hafifçe sallanırken bedenini kendine çekip belini kavradı.

"Changbin, pijamalıyız."

"Ve aşığız. Dans et benimle güzelim, senden başka hiçbir şey umurumda değil." Felix gülümseyerek Changbin'e ayak uydururken, Changbin onu kendinden uzaklaştırıp kendine çektiğinde dönerek kolları arasına girmiş, onun hafifçe geriye eğmesiyle bir elini boynuna konuştu. Changbin onu doğrultmadan önce dudaklarını hafifçe öptüğünde Felix doğrulup normal dans pozisyonuna geldiğinde etraflarında dönerek ritme uygun dans ediyorlardı.

Şarkı başa sardığında Felix kahkaha attı.

"Ne kadar dans edeceğiz, mutfak beni bekliyor."

"Daha çok bekleyebilir." Changbin sevgilisinin beline iki eliyle sarılıp sallanırken dudaklarını uzun uzun öpmüştü. Felix alnını alnına yaslayıp gülümsedi.

"Bazen içinden tanımadığım bir adam çıkıyor."

"Bazen içimden çıkan adamları ben de tanımıyorum." Tekrar ritme ayak uydurduklarında Felix'in gülümsemekten yanakları acımaya başlamıştı. İkinci kez sessizlik noktasına geldiğinde Felix Changbin'den ayrılıp koltuğa bıraktı bedenini.

"Ay, yeter. Yoruldum."

"Güzel sevgilim benim."

"Sinirliydim sana."

"Hala öyle misin?" Felix gülerek yanındaki adama baktı.

"Düşündüm de, mutfak beni sabaha kadar bekleyebilir." Koktukta dizlerinin üzerine yükseldiğinde Changbin öne ona bakmış, daha sonra işaretiyle koltuğa uzanmış ve üzerine çıkan sevgilisinin beline ellerini yerleştirmişti. "Ne diyorsun, make me sway mi?" Changbin gülerek sevgilisine baktı.

"Haşin erkeğim." Dudakları birleştiğinde Felix vakit kaybetmeden sevgilisinin pijamasının düğmelerini çözmeye başlamıştı.

Arkadan çalan şarkı kesinlikle kanlarını kaynatıyordu.

~~~

Chan, terli bedenini nefes nefese yataktaki boşluğa bıraktığında Seungmin ona yanaşıp dudaklarını öptü. Chan, bir süre karşılık verdikten sonra ıslak bir sesle sevgilisinden ayrılırken gülümsemiş ve yatağın ucuna itekledikleri yorganı üzerlerine çekti.

"Gel buraya." Seungmin, sevgilisinin sıcak göğsüne sokulup beline sarıldığında Seungmin yavaşça saçlarını okşamaya başladı.

"Sadece zombi filmi izlemek istemiştim." Chan, sevgilisinin cümlesiyle kahkaha atıp kendisine bakan gence baktı.

"Ve daha sonra 'sikerim filmini' diyip beni öpmeye başladın." Seungmin ettiği küfür aklına gelince başını eğdi.

"Saygısızcaydı, üzgünüm." Chan'ın dudağının kenarı kıvrılırken sevgilisinin çenesinden tutup başını kaldırtarak dudağını öptü.

"Zarifliğin çok hoşuma gidiyor."

"Jeongin gelmeden giyinsem iyi olacak."

"Daha var gelmelerine. Uzaktan geliyorlar. Duş al hadi." Seungmin başıyla onaylayıp koşarak duşa girmişti. Chan, üzerine eşofmanını geçirip etrafı toparladıktan sonra Seungmin mayışmış bir şekilde duştan çıkınca gülümsedi.

"Burada kalayım mı?" Chan başıyla onaylayarak poposuna vurdu hafifçe. "Soruyor musun gerçekten?"

"Ne var belki istemezsin?"

"Can atıyorum Seungmin, seninle uyuyacağım her gecenin hayali bile beni heyecanlandırıyor. Git giyin."

"Dalga mı geçiyordun?" Seungmin kapıya yaslanıp sevgilisine bakarken Chan göz devirip banyoya girdi.

"Seninle daha önce ne zaman böyle bir şeyde dalga geçtim?"

"Chan, beni sürekli kendine aşık etmekten vazgeçmelisin!" Seungmin odaya girip üzerini giyindikten sonra Chan'ın yeni örtüler örttüğü yatağa girmişti. Chan'ın telefonu çaldığında uzanıp açtı, Hyunjin arıyordu.

"Efendim?"

"Seung?"

"Evet?"

"He, Chan oralarda mı? Jeongin uyuyup kaldı yorgunluktan da, ne yapayım diyecektim."

"Şey, yani buraya gelin istersen. Ev soğuktur şimdi, kombiyi kapatmıştı Minho." Hyunjin'in onaylayan mırıltılarını duyduktan sonra görüşürüz diyerek telefonu kapattı.

Yaklaşık on dakika sonra kapı çalmıştı ve tam o sırada Chan banyodan çıkmıştı.

"Ben bakarım!" Seungmin yataktan kalkıp kapıyı açarken Chan odasına geçmiş ve giyinmişti.

Hyunjin kucağındaki çocuğu yatağına bıraktığında Seungmin kapıya yaslanmıştı.

"Nasıldı gününüz?"

"Oyuncaktan oyuncağa koşturduk. O kadar yoruldum ki, anlatamam." Hyunjin kabanını çıkardıktan sonra saçlarını düzeltmiş ve sevgilisinin gözlüğünü çıkarmıştı.

"Yardım edeyim mi?"

"Giyinmesine yardım eder misin? Tuvalete girmeliyim." Seungmin Hyunjin'i onaylayarak gülmüş ve küçüğünün üzerindeki kabanı çıkarmıştı. Kazağını vücudundan sıyırıp koltuğuna bıraktığı tişörtü giydirdikten sonra altını çıkaracağı sırada odaya Chan girmişti.

"Hala bebek gibi biz yedirip biz giydiriyoruz." Seungmin pantolonunu değiştirme işini ona bırakıp yataktan kalktı.

"Çocuk gibi koşturmuş, uykusu gelir tabii."

"Hyunjin açsa bir şeyler hazırla güzelim." Chan'ı başıyla onaylayıp odadan ayrıldığında Hyunjin'e seslendi.

"Aç mısın?"

"Hayır! Keyfinize bakın uyurum ben!"

"İyi geceler o zaman." Seungmin kendisini tekrar yatağa bıraktığında Chan da kardeşine pijamasını giydirmiş ve odasına geçerek sevgilisinin yanına uzanmıştı.

"İyi geceler Channie."

"Ne?"

"Channie. İyi geceler." yarı kapalı gözleriyle konuştuğunda Chan gülümseyerek sevgilisini öpmüş ve sıkıca sarılmıştı.

"İyi geceler güzelim."

Chan,yorgunlukla gözlerini kapatıp başını başına yaslamıştı. Güzel bir sevgililergünüydü

Continue Reading

You'll Also Like

70.1K 11.1K 28
{Tamamlandı} Arkeolojik kazı çalışmalarına büyük bir hevelse katılan arkeolog Kim Seungmin bir gün evinin karşısındaki adanın hikayesini duyduğunda o...
28.7K 2.9K 35
"Her elementin öfkesi farklıdır. Ateş her yeri kora dönüştürür, su boğar, hava fırtınalarıyla yerle bir eder ve toprak da taş üstünde taş bırakmaz. A...
21.7K 1.9K 21
Hyunjin ve Jeongin aileleri yüzünden zorla ayrılır. Aradan 6 yıl geçtikten sonra Jeongin özlemine dayanamaz ve sevgilisini sosyal medya üzerinden ara...
29.5K 5K 19
-Yarın ne kadar sürer diye sormuştum, hatırladın mı? -Sonsuzluk ve bir gün kadar. [chanlix]