kaçak damatlar

By lovescaiy

370K 41K 21.6K

"Seul'e bir bilet!" "Seul'e bir bilet!" "Seul'e bir bilet!" Üç genç ve takım elbiseli adam bir anda bağırdığı... More

başlangıç
üç damat?
Seul
boya-badana
hoş geldiniz yemeği
3RACHA?
kayıt
bir takım yavşaklıklar
yanık
sorular
kola
karpuz gibi
yumurta çırpmadın mı
kaçak damat
cumartesi
hyunjin
sabrımı sınama
pamuk şekeri
MAMA
tutuklamasınlar beni!
hastane
güzel hissettiriyor
Chan Bey
ders ders ders ders
stres
keyif meselesi
bebek ekmek
istiyorum
kutlama
imalar
Woody
soğan
deneme
aile
Noel
kar
ağabey
kedi
randevu
randevu 2
deniz
olgun erkek
boğuşulan anılar
Christopher'ın odası
tuhaf izin
ilk sefer
havuz partisi
final

Changbin

7.3K 907 412
By lovescaiy

Seungmin ve Hyunjin ilk defa evden Minho'yla beraber çıktıkları için şaşkınlardı.

"Nereye gidiyorsun, seni de bırakayım."

"Kafeye gidiyorum." Seungmin kaşlarını çatarak büyüğüne baktı.

"Sabah sabah?"

"Sen demiyor musun iki buçuk aydır işe başla diye, başladım işte." Minho ön kapıyı açıp koltuğu öne çekerek arka koltuğa oturduğunda Seungmin koltuğu düzeltip arabaya yerleşti. Hyunjin arabayı çalıştırdığında aynadan garip bir bakış attı büyüğüne.

"Nereden çıktı o kafede çalışmak?"

"Felix aradı, yetişemiyoruz dedi, Jeongin okulda Seungmin de ders çalışmaya vakit ayıramıyordur boş adamsın sen gel çalış bizimle dedi, Jisung da benim adıma konuşup tabii çalışır niye çalışmasın diye meydan okudu. Öyle işte çalışıyorum orada."

"Sadece Felix teklif etti desen yeterdi." Hyunjin gülerek arabayı sürerken Seungmin hafifçe arkaya döndü.

"Siz çıkıyor musunuz?" Hyunjin kahkaha atarak arkadaşına baktı.

"Niye herkese aynı soruyu soruyorsun?"

"Anlamıyorum çünkü siz çıkıyor musunuz? Hala çıkmıyor musunuz? Siz de mi? Niye çıkmıyorsunuz, çıkıyor gibisiniz." Seungmin bir Hyunjin'e, bir Minho'ya bakarak ikisini soru yağmuruna tutarken Minho konuştu.

"Seungmin kafamı ütüledin sabah sabah, gece saat kaça kadar soru çözdün?"

"Gece uyudum, sabah altıdan beri çözüyorum." Seungmin önüne dönüp dudak büzdü. "Kimse çıkmıyor mu?"

"Niye bu kadar takıldın?" Hyunjin arabayı durdurmak için yavaşlatırken konuştu.

"Çünkü mutlu olmanızı istiyorum, belli işte seviyorsunuz birbirinizi. Çıkın." Minho gülerek hareketlendi.

"İn hadi Seungmin, in."

"Bana ne, cevap verin önce."

"Çıkıyoruz. Oldu mu? Dün sen tetiği çektiğinde Jeongin beni vurmaya kalktı ama ben önce davrandım. Resmi olarak çıkıyoruz." Seungmin gülümseyerek Minho'ya döndü.

"Henüz değil ama flört evresinde de sayılmayız." Seungmin mutlulukla arabadan inip kafeye ilerledi. Minho da koltuğu itip inmiş, Hyunjin düzeltince sadece el sallayarak kafeye yürümüştü. Felix daha gelmemişti.

"Siz çıkıyor musunuz?" Seungmin aniden gelen soruyla afallasa da, bilmiyormuş gibi yaptı. Minho'nun yanında daha önce hiç Chan konusu açılmamıştı zaten.

"Kimle? Biriyle mi flört ediyormuşum?"

"Salağa yatma, şeytan gibisin."

"Ama gerçekten flört ettiğim birisi yok ki." Minho göz devirdi.

"Chan'ı diyorum, anlamadığımı mı sanıyordun?"

"Şu ana kadar, evet." Seungmin gözlerini kaçırıp ellerini sırt çantasının iplerine sabitledi. Minho uzatmayıp ellerini cebine koyduğunda yaklaşan araba durmuş, Felix görünmüştü. Sevgilisini bir süre öpüp el sallayarak arabadan inmiş, arkadaşlarına gülümseyip kafeyi açmıştı.

"Günaydın!"

"Günaydın~"

"Sana da..." Minho içeri girip kalçasını masalara yasladığında Seungmin göz devirip, yapacağı işleri anlatmaya başlamıştı. Felix mutfağa girerken onlar kafeyi tamamen açmış, çalışmaya başlamışlardı.

Minho gün içinde birçok şey öğrenmiş, Seungmin ders çalışmaya hiç vakit ayıramamıştı. Felix gelip de Seungmin'e mesaiden çıkmasını söyleyene kadar Seungmin yorulduğunun farkında bile değildi. Kafede giydiği açık kahverengi önlüğü yerine asıp pek tercih edilmeyen masaya oturduktan sonra boş oturmamak için atıştırmalık bir şeyler almıştı. Onları yiyerek soru çözerken açılan kapıyla başını kaldırmış, tam karşısından gülerek içeri giren üç gençle keki boğazında kalmıştı. Suyundan birkaç yudum alıp testine geri döndü.

Chan, dizleri yırtık kot pantolonu, beyaz baskılı tişörtü ve farklı tonlarda minimal gri kareleri olan her zamanki resmi ceketiyle Aussie Cafe'ye girmişti. Changbin'i de ilk defa ceketle gördüğüne yemin edebilirdi Seungmin. Siyah dar kotu, beline taktığı kemerden sarkan zincirleri ve beyaz tişörtünün üzerindeki siyah ceketiyle oldukça havalı görünüyordu. Siyah cap'inden vazgeçmemiş ve kafasına yine onu geçirmişti. Jisung ise siyah balıkçı şapkası, siyah eşofmanı ve bol kese kâğıdı tonlarındaki ekoseli gömleğiyle hepsinden daha salaş görünüyordu.

Kabul etmeliydi ki, bu adamların tarzları harikaydı.

Chan hafifçe başını eğip, elini kaldırarak Minho'ya selam vermiş, etrafta boş masa göremeyince Seungmin'in masasına ilerlemişti. Üçü de selam vererek oturduğunda Seungmin kitabın arasına kalemini bırakıp sayfayı kapatarak hafifçe gülümsedi.

Masasına üç yakışıklı adamın bir anda oturması garip hissettirmişti.

"Ders mi çalışıyorsun, hangi ders?"

"Biyoloji." Seungmin kitabı çantasına koyduğunda Changbin gülümsedi. "Sıkı çalışıyorsun."

"Ne zaman görsem elinde test kitabı var, Jeongin'i sollar bu he." Jisung konuştuğunda Seungmin güldü.

"O kadar da değil, Fizik hariç tüm dersleri harika, onu da Hyunjin anlatıyor." Seungmin hakkını yememeliydi Jeongin'in. O da iyi çalışıyor hem de Seungmin'e yardımcı oluyordu.

"Keşke boş masa olsaydı, seni rahatsız ettik." Chan konuştuğunda Seungmin gülümsedi.

"Ben burada otururken başka masaya otursanız kırılırdım. Felix de kızardı, kafemi işgal ediyorsunuz, diye." Dördü de gülüşürken Minho yanlarına gelince Jisung onu süzüp göz kırptı. Minho o kadar yorulmuştu ki, flört bile edememişti.

"Hoş geldiniz, ne alırdınız?" Seungmin gülmemek için başını eğerken Jisung sırıttı.

"Mümkünse seni." Seungmin ve Changbin kocaman gözlerle Jisung'a bakarken, Chan başını eğmiş gülüyordu. Minho göz devirip güldü.

"Beni sonra özel olarak alırsın, şefin spesiyali diye. Ne alırdınız söyleyin hadi, çok yoruldum mesaimin bitmesine daha iki saat var."

Changbin başındaki şapkayı çıkarıp saçlarını karıştırdı. "Felix'in son zamanlarda çok tercih edilmeyen bir tarifi var mı Seungmin?"

"İçi dolgulu kurabiyesiyle gökkuşağı pastası satılmıyordu çok. İki gündür onları birilerine veriyoruz buradan çıkarken. Az pişirdi ama bugün yine satılmadı. Gökkuşağı pastanın şekli kaymış biraz." Changbin Minho'ya dönüp omuzlarını kaldırıp indirdi.

"Şefin spesiyalleri olarak onlardan getir bize. Gör kişilik, Seungmin de yiyecek. Sevgilim üzülmesin."

"Bu oyunu anlayacak kadar zeki."

"Ama yaptığı şey beğenildiğinde aptallaşıyor. Beğenmeseniz bile beğenmek zorundasınız." Changbin Jisung'a cevap verip Minho'ya döndü tekrar. "Yapmakta zorlanmadığın bir kahveden içelim, yorulmuşsun zaten." Minho başıyla onaylayıp servis yapmak için içeri geçti.

Seungmin gülümseyerek Changbin'e bakıyordu. "Changbin, çok tatlısın."

"Sevgilime çok aşığım sadece." Seungmin gülerek yamağını eline yaslayıp kafeyi izlemeye başladı. Onu da böyle düşünen olur muydu?

Minho servisi yaparken Felix meşgul olduğu için aşağıya inememişti, yukarıda müşterilerle ilgileniyordu. Sevgilisinin ve arkadaşlarının geldiğinden haberi bile yokken tipi kayan pastasına üzülmeye devam ediyordu, oysa çok uğraşmıştı.

Changbin pastadan ve kurabiyeden yedikten sonra kaşlarını çattı.

"Neyini beğenmemişler ulan, ne güzel pişirmiş sevdiğim."

"Bir şey diyeceğim, gerçekten güzel olmuş. Sadece renkleri birbirine karıştığı için mi yemediler bu pastayı?" Jisung hayretle konuşurken bir lokma daha yedi.

Chan gülerek yemeğini yerken Seungmin alttan diziyle dürttü onu. Chan ona dönüp merakla baktığında Seungmin konuştu. "Sen beğenmedin mi?"

"Beğendim, güzel olmuşlar ama Felix daha güzelini yapabilirdi. Birkaç gündür satılmadığı için üzülmüş ve çok dikkatli yapmamış."

"Felix'e de böyle söylersen seni tokatlarım." Changbin arkadaşına doğru işaret parmağını salladığında Chan gülerek ağzına fermuar çekti.

"Ben pastayı çok sevdim. Minhoşum, bakar mısın bir?"

"Minhoş ne be?" Seungmin yüzünü buruştururken Jisung ona dil çıkardı. Minho gülerek masaya gelmiş, göz kırpmıştı.

"Pasta pasta~ Bir dilim daha hatta iki dilim daha çok ince bu dilimler."

"Karnın ağrıyacak."

"Ya getir sen, yiyemediğimi yediririm birine." Minho gülerek pasta almaya gittiğinde Felix hızlıca yarısında olduğu merdivenlerden inip arkadaşlarının yanına geldi.

"Ya, neden daha güzellerini yemediniz?"

"Bunun daha güzeli mi var bebeğim?" Changbin merakla sorduğunda Felix pamuk gibi olsa da oyuna gelmemeye niyetliydi. "Hep aynısını yapıyorsun, kötü olmuştu bunlar. Şu pastaya bak, şekli şemali kaymış." Changbin sevgilisinin küçük elini tutup avucunu öptü.

"Yalan söylemiyorum, gerçekten güzel olmuşlar."

"Sana güvenmiyorum. Chan, gerçekten güzel olmuş mu?" Felix merakla bakarken Chan gülümseyerek onayladı. "Eline sağlık, tariflerde ustalaştığın halini düşünemiyorum..." Changbin arkadaşına teşekkür edercesine bakarken Felix Seungmin'e döndü gözlerini kısarak.

"Sen de beğendin mi? Doğruyu söylemediğini anladığım an kovarım seni."

"Beğendim Felix, gerçekten güzel olmuşlar. Boşuna üzülmüşsün." Minho elinde iki dilim pastayla masaya geldiğinde Felix gözlerini kocaman açıp Jisung'a baktı.

"Yuh, o kadar mı-"

"Doğum günümde bu pastadan yapmazsan yersin kafayı. Git başımdan pasta yiyeceğim." Jisung kocaman bir lokmayı ağzına attığında Felix kocaman gülümseyerek yanlarından ayrılmıştı.

"Teşekkür ederim." Changbin arkadaşlarına bakarak konuşunca Chan omuz silkti.

"Gerçekten güzel olmasalar yalan söylemezdim, teşekkürlük bir şey yapmadık. Olanı söyledik." Gülüşmeleri ve sohbetleri saatlerce sürmüş, kafeyi beraber kapatmışlardı.

Hepsi evlere dağılırken Hyunjin'in, Chan'ın eve dönme saatinin geldiğinden haberi yoktu. 

Continue Reading

You'll Also Like

41.5K 4.4K 22
"MİNHO EZ BENİ"
69.7K 11.1K 28
{Tamamlandı} Arkeolojik kazı çalışmalarına büyük bir hevelse katılan arkeolog Kim Seungmin bir gün evinin karşısındaki adanın hikayesini duyduğunda o...
39.6K 6K 22
{Tamamlandı} Korede 'Kaderinizi Gösteren' adlı yeni bir fotoğraf kabini halkın kullanımına sunuldu. Fotoğraf kabininde tek fotoğraf çekiliyorsunuz v...
255K 27.4K 35
Lee Felix bir boyslove webtoon çizeriydi, baş karakterini çizerken esinlendiği kişi ise homofobik olan Hwang Hyunjin'di. | texting (ult hyunlix)| by...