KIZIL DALGA

By artemisdelisi

148K 14.9K 3.4K

WATTYS 2020 BİLİM KURGU KAZANANI Gök taşı. Zehirli bir gaz. Okyanus kırmızı, toprak beyaz. Ölümler ve lütufla... More

1
2
3
4
5
6
7
8
9
10
11
12
13
14
15
16
17
18
19
20
21
22
23
24
25
26
27
28
29
30
31
32
33
34
35 (Final)
KISIM II - GÜMÜŞ ATEŞ
KISIM II - GÜMÜŞ ATEŞ (3)
KISIM II - GÜMÜŞ ATEŞ (4)

KISIM II - GÜMÜŞ ATEŞ (2)

2.3K 245 61
By artemisdelisi


Olanca gücüyle depar atıp asansöre koşturdu. Bir an önce hastane katına varmalıydı. Çakır'ın seslenişlerini duymadı bile.

Odaya yaklaştığında korktuğu şeyin başına geldiğini anladı. Doktorlar odaya girip çıkıyordu ve babası da kapının önünde volta atıyordu.

"Güz! Hayır, girme içeri!" Ender onu tutmaya çalıştı ama nafileydi. Kızına sanki deli kuvveti gelmişti. Elinden kurtulup içeri dalıverdi.

En yakınındaki doktorun koluna yapışıp el kol hareketleriyle derdini anlatmaya çalıştı Güz.

NE OLUYOR? O İYİ Mİ?

Doktor onu sakinleştirip dışarı çıkarmaya çalıştı. Ama Güz, kimseyi dinlemiyordu.

Beti benzi solmuş halde yatan Kor'un yanında aldı soluğu. Duvara monteli olan aletler yanıp sönüyordu ve iç gıcıklayıcı bir ses çıkartıyorlardı. Difüzyon serumu ise normalden daha hızlı çalışıyordu.

Kor'u yıkayıp yıkamadıklarından emin olamadığı için beyaz çarşafın üzerinden elini tuttu Güz. Sağına soluna dönüp doktorlara yalvarırcasına bakıyordu aynı zamanda.

Ne olur bir şey yapın! Kurtarın onu!

"Güz Hanım, lütfen dışarı çıkın da müdahale edelim" dedi doktorun biri.

HAYIR! Hararetle başını sallayarak mengene gibi yatağa yapıştı.

"Asla çıkmam!" dedi işaret diliyle.

Lütfen bir şey olmasın. Lütfen onu bana bağışla. Lütfen lütfen...

Kor'un simsiyah saçları yastığa dağılmış haldeydi ve arada bir kirpikleri titreşiyordu. Boğazını ve ağzını yarım silindir halinde saran, kablosuz ve şeffaf bir nefes destek ünitesi takıyordu ve Güz bu görüntüye daha fazla dayanamayacağını hissederek kafasını yatağa gömdü.

"Vakit yok! Formülü kullanmalıyız!" dedi birisi.

"Olmaz, daha test edilmedi. Ne tepki vereceğini..."

"Yapın şunu." Enderin sesi koyu bir tondaydı ve o sırada kızının eriyip gidişini izliyordu.

"Ama Ender..."

"Yapın dedim. Her türlüsü, şu halinden iyidir."

Doktorlar bağrışmaya ve Kor'a müdahale etmeye devam ediyorlardı. Güz, ne yaptıklarını anlayamayacak kadar bulanık görüyordu. Birinin elinde bir enjektör ile yaklaştığını zar zor görebildi.

Tanrım lütfen, eğer gerçekten varsan ona yardım et. Onu iyileştir. Ne istersen yaparım, yeter ki onu iyileştir.

Derken derin bir nefes alma sesi duyuldu. Sanki birisi uzun süre suyun altında kalmıştı ve yeni yüzeye çıkıyordu. Herkes taş kesildi. Makineler bağırmayı kestiler ve Güz kafasını kaldırdı yavaşça.

Gözlerini açmıştı. Nefes alıyordu.

Ve işte o an, Güz Tanrı'nın gerçekten var olduğunu anladı.

***

"Güz... Güz... Nerede?" Kor'un nefes nefese söylediği sözcükler odanın beyaz duvarlarında yankılandı.

"Dışarı çıkın" dedi Ender doktorlara.

Her ne kadar şaşırmış olsalar da ikiletmeden çıktılar. Ender de kapının dışında kalarak onlara birazcık mahremiyet sağlamaya çalıştı.

Bu günün manidarlığı aklına gelince gülümsedi hafifçe Ender.

"Buradayım!" Kendini Kor'un üzerine atmamak için zor tutuyordu. Ama ona zarar verebileceğini düşünerek sadece elini tutmakla yetindi. Parıldayan gözlerinde bir mucize görmüş gibi, hayran ve hafif şaşkın bir ifade vardı. Hızla gözlerini silip yatağın kenarına ilişti.

"Seni çok özledim!" dedi Güz, işaret diliyle.

Kor ise neden işaret dilini kullandığını sormaya korkarcasına kaşlarını çattı.

"Neden... İşaret dili..." Çok zor konuşuyordu. Boğazı onu uyarmak ister gibi sızladı. Ama Güz, sormak istediği şeyi anladı.

"O gün. Titreşim bombası" dedi sadece.

Kor, saniyeler boyunca Güz'e çatık kaşlarla baktı. Güz de bundan korkuyordu. Ya onu istemezse ya bunu bir kusur olarak görürse diye içi içini yiyordu.

Ama Kor'a çok büyük haksızlık ettiğini birkaç saniye sonra anladı.

"Bu gün günlerden ne? Ne zamandır uyuyorum?" dedi. Yavaş hareket ettiği için cümleleri kısaca yazıyordu.

Güz, dolu gözlerle hiç sönmeyecek olan ateşine baktı. Tanrı gerçekten vardı.

"Üç ay" yazdı kısaca. Tarihi hatırlamaya çalışırken kaşlarını çattı. Sahiden hangi gündelerdi?

Tırnağına bakıp tarihi söyledi.

"1 Mart" Hala günün anlam ve önemini hatırlayamamıştı. Onun için sadece Kor'un gözlerinde tekrar kaybolabilmek önemliydi.

Kor, o güzel gülümsemelerinden birini bahşetti. Elini kaldırıp Güz'ün elini sıktı. Neyse ki yıkanmıştı.

"Kızılımın doğum gününü kaçıramazdım." Yazmasıyla beraber Güz'ün gözlerinin şok ile açılması bir oldu. Gerçekten bu gün doğum günüydü. Bunu unuttuğuna inanamıyordu.

"Farkında bile değilim" yazdı Güz. Daha sonra kafasına vurup hayıflandı. Kor'un bu gün uyanması bir tesadüf olamazdı. Bu kaderdi. Güz, artık bundan emindi.

Kor ise kızılın en güzel tonunu izlemekle meşguldü. Gözleri yarı kapalı halde ve yüzünde bir gülümsemeyle Güz'ün yorgun suratına baktı. Kolunu yavaşça kaldırıp kızıl tutamlardan birini okşadı. Karmakarışık olsalar da hala yumuşacıklardı.

"Kendini harap etmişsin" yazdı yavaşça. Bu kadar halsiz olmasaydı Güz'e kızabilirdi bile. Ağlamaktan gözlerinin kuruduğu belliydi ve yüzündeki o saf parıltı gitmiş gibiydi. Sanki üç ayda birkaç yaş birden almıştı. Kor, bunu fark ederek kendine kızdı. Güz'ü bu zorlu dönemde yalnız bırakmıştı. Daha erken uyanamaz mıydı sanki?

"Özür dilerim. Yanında olamadım" yazdıktan sonra gözlerini kaçırdı.

Güz ise kaşlarını çatıp Kor'un çenesini tuttu ve kendine çevirdi. Başını keskin hareketlerle iki yana salladı.

"Özür dileme. Senin bir suçun yoktu. Benim hatamdı." Ellerini indirip burnunu çekti Güz. Kor ise Güz'ün tüm bu olanlardan kendini sorumlu tutacağını biliyordu. Nefes destek ünitesi elverdiğince yatakta doğruldu. Güz itiraz eder gibi atıldı ama nafileydi. Kor, daha fazla güçsüz görünemezdi.

"Kendini suçlama. Olacakları kimse engelleyemezdi." Gülümsemesi buruk bir hal aldı. Güz'ün ağlamamak için gözlerini kırpıştırdığını görünce konuyu değiştirmeye karar verdi.

"Doğum gününü... Kutlamayacak mıyız?" Kelimler zor çıkıyordu ağzından. Ama en azından cümle kurabiliyordu.

"Artık kutlayabiliriz" dedi Ender kapıda belirerek. Kollarını kavuşturdu ve kızının uzun zamandır gülümsemediği gibi gülümsediğini fark etti. O da karşılık verdi ve Güz'ün yanına gidip saçlarının tepesine bir öpücük kondurdu.

Kapıya doğru eğilip "Gelebilirsiniz" diye seslendi.

Dumrul ve Çakır telaşla içeri girdiler. İkisinin yüzünde de rahatlama ifadesi belirdi.

"Kefeni yırtmışsın bakıyorum" dedi Dumrul Kor'a gülümseyerek.

"Öyle oldu." Yerinde kıpırdanarak Dumrul'a karşılık verdi.

"Öyle mi söylenir ya... Bakma sen bu kazmalara Güz." Elini oğlanlara doğru salladı Çakır. Güz alınmadığını belirtmek ister gibi başını salladı.

"Güzellik uykunda amma uzun sürdü be Kor. Seni tekrar aramızda görmek güzel." Uzanıp hafifçe omzuna vurdu Çakır. Kor başını salladı.

"Sağolasın Çakır. Ben de yatmaktan sıkılmıştım." Ellerini kütletti. Artık daha kolay konuşabiliyordu.

"Eee? Ne zaman başlıyoruz?"

***

Naber?

Biliyorum, ben istikrarsız bir yazarım. Ama yapacak bir şey yok. Beni de böyle kabul edin.

Özlediniz mi bizimkileri? Yorumlarınızı merak ediyorum.

Mavilerle kalın. 💙

Continue Reading

You'll Also Like

1.1M 73.9K 65
İlk yalancının ilk yalanı, toprağa düştüğü andan itibaren, yatsıdan sonra yanan mum ona bebek gibi bakacaktı. Yalanın tohumu büyüyecek ve çiçek açaca...
54K 5.4K 158
Wattys'2022&2021 Yarı Finalisti/WattpadFantasyTr Krallıktan Akan Asalet Kategorisi!💜 SERİNİN TÜM KİTAPLARI AYNI ÇALIŞMADADIR! İnancın ve büyünün kar...
147K 14.7K 33
AYKIRI SERİSİ'NİN SON KİTABIDIR! *** Bir, İki, Üç... Sıfır. Beria bir zamanlar terk etmek zorunda kaldığı küçük dünyasına geri döndü. Fakat artık hiç...
64.9K 3.6K 41
Mabedin zemini kadar soğuk onun kadar kızıldım. Ben Gazap'ın Gözdesi geri dönüyordum. Bilmediğim kaderim beni yükseldiğim Kule'nin beyaz mermerine sü...