33

2.4K 312 38
                                    

Güz gecenin bir vakti neden terk edilmiş bir fabrikaya geldiklerini kendine defalarca sormuştu. Kafasında değişik hikayeler kurgularken boş bir teneke kutusuna ayağı çarptı ve büyük bir gürültü koptu. Kor ve Cesur, ona dönüp uyarırcasına baktı. Güz de sessizce özür diledi.

"Üzgünüm. Önümü pek göremiyorum." Temkinli birkaç adım daha attı.

Daha sonra birinin elini kavradığını hissetti.

"Benim adımlarımı izle" dedi Kor hafifçe gülümseyerek. Ortamı sadece Ay ışığı ve arada yanıp sönen sokak lazeri aydınlatıyordu. Bu karanlıkta bile Kor'u gözerinden tanımak mümkündü.

Güz, yüksek tavanlı fabrikayı incelerken dayanamayıp sordu.

"Sen Edgü Hanım'ı nereden tanıyorsun?"

Kor, göz ucuyla önden giden Cesur'a baktı.

"Sana Simurg'u araştıracağımı söylemiştim. Çok uğraşmam da gerekmedi neyse ki."

Güz, Kor'un elini sıkarak kaşlarını çattı.

"Ne demek istiyorsun?"

"Az sonra anlayacaksın." Kor, biraz gizemli olmayı seviyordu. Yamuk bir gülümseme gönderdi Güz'e. Karşılık olarak da şüpheli bakışlar aldı.

"Bütün gün sizi bekleyemem. Hadi" dedi Cesur eliyle teşvik ederek. Fısıltısının yankılanmasını dinlediler. Yüksek tavanla bitişik olan camlardan hafif bir ışık süzülüyordu. Buluşacakları yer fabrikanın makine dairesiydi. İlerlemeye devam ettiler.

"Eee" Kor fenerini etrafında gezdirdi.

"Nerde bu makine dairesi?"

Cesur da sağını solunu kontrol etti.

"Bilmiyorum. İyi bakın etrafa."

Güz, Kor'un elini bırakıp yavaşça yere çöktü. Gözüne bir şey takılmıştı. Bu kendisinin de atölyeye girmek için kullandığı güç pedalına benziyordu.

"Buraya ışık tutar mısınız biriniz?" İkisi de yaklaşıp yere baktılar.

"Burada bir şey yok" dedi Kor.

Güz elini pedala yerleştirip gülümsedi.

"Henüz yok." Tüm gücüyle bastırıp paslanmış metali ittirdi. Metal içe göçtü ve hemen yan tarafında iki kulp belirdi.

"Vay. Aferin sana." Kor, uzanıp Güz'ün saçlarını karıştırdı.

"Öf, yapma şunu" Güz yukarı bakıp Kor'un elinden kurtulmaya çalıştı. Cesur ise oflayarak gözlerini devirdi. Harekete geçip kulpları tuttu. Sertçe kendine çekti ama panel açılmamakta direniyordu.

"Eee, bir dakika..." Derken Kor, Güz'ün sözünü kesti.

"Çekil şuradan ben hallederim" dedi Kor, Cesur'u adeta küçümseyerek. Cesur burnundan sinirli bir nefes verip asılmaya devam etti.

"Of! Yok lan, olmuyor." Kulpları bırakıp doğruldu. Güz tekrar söze başladı.

"Çocuklar öyle değil..."

Kor, gerinerek bu işi bana bırakın, der gibi hareketler yaptı. Eğilip kulpları sıkıca kavradı ve çekti. Olmadı. Güz gözlerini devirdi.

Yaklaşık bir dakika boyunca uğraştı. Ama nafileydi. Panel öyle sıkışmıştı ki asla açılmayacak gibi duruyordu.

"Neyden yapmışlar lan bunu? Açılmıyor." Ayağa kalkıp alnındaki teri sildi.

Güz, sakince öne çıkıp kollarını kavuşturdu.

"Beni birazcık dinleseydiniz..." Eğilip hafifçe aşağı doğru ittirdi paneli. Panel tık diye açıldı.

KIZIL DALGATahanan ng mga kuwento. Tumuklas ngayon