32

2.5K 317 161
                                    

Gecenin bir vakti, tenha sokaklardan geçerek Kor'un müstakil evine vardılar. Çok büyük bir ev değildi, ama yeterliydi şimdilik.

"Bu evde abimle beraber kalıyorduk. O şu an görevde olduğu için rahat olabilirsiniz."

Güz, tuttuğu nefesini bıraktı. Bir an kafasında Kor'un ailesiyle tanışacağını düşünmüştü. Neyse ki şu an öyle bir durum yoktu.

"Sen benim yatağımda yat Güz" dedi Kor koridorun sonundaki kapıyı çenesiyle işaret ederek.

Kor, Cesur'un yüzüne bile bakmadan kafasıyla salondaki kanepeyi gösterdi.

"Sen de şurada yatarsın." Cesur gözlerini devirip koltuğa attı kendini.

Güz, bir eliyle kolunu okşarken etrafa bakındı. Sade ve temiz bir evdi burası.

"Sen nerde yatacaksın?" diye sordu Kor'a.

"Abimin yatağında yatarım ben. Bu arada açsanız bir şeyler hazırlayayım."

Güz, hafifçe kıkırdadı.

"Sen mi hazırlayacaksın?"

Kor, kaşlarını kaldırdı.

"Ne var? Hazırlarım."

Güz ona tabii tabii, der gibi baktı.

"Flörtünüzü başka yerde yapın. Başım ağrıyor" dedi Cesur alnını ovuşturarak.

Kor'un çenesi seğirdi bir an. Ama kendini tutmayı başardı.

Güz ortamı yumuşatmak için araya girdi.

"Ben hallederim. Mutfak şurası mı?" Kor ile birlikte mutfağa girdiler.

Güz, ne var ne yok diye dolaplara bakıyordu ki aklına bir şey takıldı. Dolabın sürgüsünü şak diye kapatıp kocaman olmuş gözleriyle salona koşturdu.

"Cesur! Bir dakika!"

Cesur o sırada uzanmak üzereydi. Güz'ün sesini duyunca yerinde sıçradı.

"Ne oldu?"

"Onlar bizimle iletişime geçecek demiştin ama..." Duraksadı.

"Telefon frekansları Atlas'a ulaşmıyor ki! Bizi nasıl bulacaklar?"

Cesur, yarı kapalı gözleriyle Güz'e baktı. Sonra esneyip tekrar uzandı kanepeye.

"Sana daha önce de Simurg'un teknolojisinin çağımızın çok daha ilerisinde olduğunu söylemiştim. Demek ki beni hiç dinlememişsin" dedi gözlerini kapatarak.Ensesine götürdüğü kolları gergin görünüyordu. Uzun kollu tişörtünün bir kısmı sıyrılmıştı ve damgası görünüyordu. Tenine işlenmiş bir çınar yaprağıydı bu. Güz, bu ayrıntıyı daha önce neden fark etmediğini anlamadı.

"Şu arkadaşa söylesene bana bir battaniye versin" dedi Cesur soğuk tavrını hiç bozmadan.

O sırada havada bir şey uçarak Cesur'un üzerine düştü. Bu krem rengi yünlü bir battaniyeydi.

"Al."

Cesur neye uğradığını şaşırarak doğruldu. Battaniye de onunla birlikte kafasının üzerinde yükseldi.

"Başka yastık yok. Onunla idare et" dedi Kor kanepenin küçük yastığını göstererek.

Cesur homurdanarak battaniyeyi kafasından aldı ve üzerine serdi.

Güz, sakince yaklaşarak sordu.

"Cesur, aç değil misin?"

"Değilim" dedi battaniyenin altından gelen boğuk sesiyle.

KIZIL DALGAWhere stories live. Discover now