17

3.1K 355 64
                                    

"Şimdi, çömezler. Eğer canınız yansın istemiyorsanız, geride kalacaksınız. Dumrul ve ben ön taraftayız" dedi siyah ve üç numara saçları olan çocuk. Gerçi çocuk demeye bin şahit isterdi. Epey iri ve muhtemelen yaşça Güz'den büyüktü.

"Sen, sarışın ve sen kızıl. Bizim arkamızdasınız. Gerekmedikçe öne çıkmayın. Top gelirse de bize pas atın. Anlaşıldı mı?" Soru sormamıştı, resmen emretmişti.

Güz'ün ağzından bir itiraz çıktı.

"Anlaşılmadı."

Çocuk şaşırmış gibiydi.

"Nasıl yani anlaşılmadı?" Tüm gözler üzerindeydi.

"Biz de oynamak istiyoruz belki? Neden bize bir şans vermiyorsunuz?" Kahverengi gözlerini tüm üst düzey ajanların üzerinde gezdirdi. Hepsi şok olmuş gibiydi. Güz, hiçbirinin renini bilmediğini fark etti. Aralarından biri söze başladı.

"Aslında kız haklı." Kızın kahverengi saçlarının uçları maviydi. Güz daha sonra ensesini kulak hizasına kadar kazıtmış olduğunu fark etti. Çok iyi durmuştu onda. Pürüzsüz hafif kavruk bir teni vardı ve çok sevecen bakıyordu Güz'e.

"Onlar da oynamalı Demir. Yoksa nasıl öğrenecekler?"

Kısa bir sessizlik yaşandı. Demir denen çocuk kaşlarını çatmış mavi saçlı kıza bakıyordu.

"Saçmalamayın. Bu oyunu da mı kaybetmek istiyorsunuz? Onları yenmeyeli üç oyun geçti be!" Sesi biraz yükselmişti.

"Geçtiyse geçti. Ne olmuş? Sen bu günlere nasıl geldin? İlk başta nasıl olduğunu hatırla." Kız kollarını kavuşturup meydan okur gibi dik durdu. Güz şimdiden sevmişti bu kızı.

Saçlarının uzunluğu, Güz ile yarışabilecek nitelikte olan bir erkek ajan söze girdi.

"Tamam, tartışmayın. Oynasınlar bir şey olmaz." Tok ve kalın bir sesi vardı ve epey yakışıklı sayılacak bir çocuktu. Uzun saçlarında yer yer örgüler vardı.

"Kaybedersek bu tamamen sizin suçunuz olacak" dedi Demir ve hışımla sahaya yöneldi.

"Eh, en azından saldırmaya kalkmadı." Mavi saçlı kız, Güz'ün yanına gelip elini uzattı.

"Bu arada ben Çakır. Merak etme her ajan böyle değildir. Demir sadece biraz hırslı o kadar."

Kızın elini sıkıp açık mavi gözlerine baktı. İrislerinde koyu renk çizgiler vardı.

"Öyle diyorsan. Ben Güz bu arada." Çakır'a küçük bir gülümseme gönderdi.

"Ne güzel renmiş. Hey Dumrul, gelsene!" Az önce konuşan uzun saçlı çocuğa sesleniyordu.

Dumrul denen çocuk gözlerinde temkinli bir ifadeyle onlara doğru yaklaştı. Güz, yanına geldiğinde boyunun epey uzun olduğunu fark etti. Çakır'ın boyu da ondan uzundu ama çok değil. Yine de bu kadar kısa olmak rahatsız ediciydi.

"Bu kızın adı Güz'müş. Çok tatlı değil mi?" Kolunu Güz'ün omzuna atıp hafifçe sarstı. Elleri kuvvetliydi.

Dumrul yukardan bir bakış attı. Güz kendini karınca gibi hissetti.

"Öyle" dedi kısaca.

"Hadi başlayalım şu oyuna."

Güz'ün ne yaptığına dair bir fikri yoktu. Yine de elinden geleni yapıyordu.

Eline geçen topu ya Çakır'a ya da Dumrul'a atıyordu. Demir'e şansı olsa bile vermiyordu, baştan gıcık olmuştu zaten ona.

Bir ara şaşkın şaşkın yerinde beklerken hücum oyuncuları ona doğru yaklaştı. Ezilmemek içim geri çekildi ama durduk yere karşı takımdan bir kız gelip onu yere devirdi. Güz, yerden destek alıp ellerinin üzerine kalktı ve kıza baktı.

KIZIL DALGADonde viven las historias. Descúbrelo ahora