35 (Final)

3.5K 292 226
                                    

Martin Garrix & Dua Lipa - Scared To Be Lonely

İlk defa şarkı koyuyorum. Çok berbatımdır bu konuda. Umarım beğenirsiniz.

***

Güz, ense kökündeki ağrıyla uyandı. Hafifçe inleyerek gözlerini açmaya çalıştı. Etraf karanlıktı sadece nereden geldiğini anlamadığı loş bir ışık hâkimdi ortama. Öyle bulanık görüyordu ki bir dakika boyunca görüşünün düzelmesini beklemek zorunda kaldı.

Sert bir zeminde uzanıyordu. Elleri ve ayakları ışın kelepçesiyle bağlanmıştı. Güz bunu, bileklerindeki hafif vızıltıdan anlayabiliyordu. Kafasını çevirmeden etrafına bakındı. Cesur yerde boylu boyunca uzanmış yatıyordu. O da aynı şekilde kelepçelenmişti. Üzerindeki silahların hepsini almışlardı. Etrafta kimse yok gibi görünüyordu.

Yavaşça kendisini arkaya döndürdü. Tahmin ettiği gibi Kor da orada uzanıyordu. Bir hasarları var mı diye kabaca süzdü oğlanların ikisini de. Görünürde bir şey yoktu.

Cesur'a daha yakın olduğu için ona uzanmaya çalıştı. Elleri yetmeyince ayaklarına başvurdu. Karnını dürterek onu uyandırmaya çalıştı.

"Cesur! Uyan!" Sert hareketlerle sarsmaya devam etti. Derken Cesur, elektrik akımı yemiş gibi aniden uyandı.

"Hass... Ne oldu lan?" Saf saf etrafına bakındı ama çok bulanıktı görüşü. Karşısında uzanan kızıl saçlı bir şey vardı ki bunun Güz olması kuvvetle muhtemeldi. Yine de gözlerini kısıp görüntüyü netleştirmeye çalıştı.

"Güz? Sen misin?"

"Benim aptal. İyi misin, yaran var mı?" diye sordu Güz kısık sesle.

Cesur gözlerini kırpıştırıp kafasını salladı.

"İyiyim ben. Sen peki?"

"Bende bir şey yok. Kor, arkamda duruyor onu uyandırmamız lazım." Kendini ona doğru yuvarlayıp Kor'u sarsmaya çalıştı.

"Kor! Kendine gel!" Cesur ise o sırada etrafı inceliyordu.

Burası bir gökdelenin en üst katına benziyordu. Tavan epey yüksekti ve yerden yukarı doğru uzanan parselli pencereler vardı. İçeri giren ışığın kaynağı Ay'dı. Penceren öyle ihtişamlı bir gökyüzü manzarası görünüyordu ki Cesur bir süre durup burayı izlemekten kendini almadı. Yakına giderse Atlas'ı ayakları ucunda serili halde göreceğine emindi.

Güz, hala Kor'u uyandırmaya çalışıyordu. Ama Kor bir türlü uyanmıyordu. Sinirlenmişti artık. Elleri boşta olsa Kor'a bir tokat çarpacağı kesindi.

"Uyan artık Kor!" İki ayağıyla karın boşluğuna baskı yapıyordu. Ayakları biraz aşağıya denk geldi ve Kor, acıyla inleyerek uyandı.

"Ahhh!" diye inledi.

Cesur Kor'un acısını, hemcinsi olduğu için anlayabiliyordu. Bir an yüzünü buruşturup Kor'a üzüldü. Ama sonra geçti.

Güz, ürkerek sordu.

"Canın mı yandı? Özür dilerim."

Kor, gözlerini açıp Güz'e baktı.

"Tamam. Bir süre tuvalette sıkıntı çekeceğim herhalde ama sorun değil." Cenin pozisyonu alarak acının dinmesini bekledi.

Güz endişeli gözlerle Kor'a baktı bir süre daha sonra odağını ondan çekip etrafına yöneltti.

"Neredeyiz biz? Diğerleri nerede peki?"

"Galiba hala aynı yereyiz. Burası çıktığımız binanın son katı gibi görünüyor. Aynı duvar tipi kulanılmış." diye cevap verdi Cesur. Etrafta kimsenin olmaması tedirgin ediciydi. Derken aklına gelen şeyle ürperdi.

KIZIL DALGAWhere stories live. Discover now