Part:4
Bölüm şarkısı : Edith Piaf - La via en rose
O günün üstünden beş gün geçmiş, sen gizli - bodrum katındaki- labaratuvarını yeni tanıştığın ve çok sevdiğin Jarvis ile Howard Stark'ın labaratuvarına ( ki kendisi oranın bir icat doğumhanesi olduğunu savunuyordu) taşımıştın.
Steve ise sana anlattığı deney için Bucky'yi ikna etmeye çalışmıştı. Bugün o askere sen ise onun haberi olmadan peşinden Howard Stark'ın doğumhane/labaratuvarına gidecektin.
Ona olanları ve aldığın teklifi anlamamıştım çünkü sürpriz olsun istiyordun. Gerçi onun da senin heyecanını görecek fırsatı olmamıştı çünkü Bucky'nin itirazlarını dindirmeye çalışıyordu ki Bucky'yi taktir ediyordun çünkü gerçek bir anne gibi davranıyordu. Bunu Steve'e söylediğinde kahkahalarla gülmüş Bucky'nin asık suratı karşısında resmen alay etmiştiniz.
Bucky sana fena derecede kızgındı çünkü Steve'e senin gaz verdiğini düşünüyordu gerçi haksız da sayılmazdı ama Steve'in sen olmasan da o kapıdan gireceğini ve o teklifi kabul edeceğini ikiniz de biliyordunuz.
Steve'i uğurlamak üzere yola çıkmıştınız. Sürekli göz göze gelip gözlerinizi birbirinizden kaçırıyordunuz. Bunun sebebi hem utandığınız için çünkü birbirinizden hoşlanıyordunuz hem de onun seni son kez göreceğini düşünmesi senin ise sürprizi bozmamak adına üzülüyormuş gibi davranmaya çalışmadı.
Steve gerçekten üzgündü, senden ayrılmak - bu kısa sürede tanıştığı biri olmana rağmen- ona çok zor geliyordu. Bucky Steve'den sonra gidecekti. Sen ise Steve'in treninin görünmeden arka kompartımanına binecektin.
Taksiden indiğinizde Bucky'ye göz kırparak - o da senin olayından habersizdi- bagajdan sadece Steve'in bavulunu alıp kendininkini kamufle ettin. O ağzı açık bir şekilde sana bakarken sen Steve ile karşı karşıya gelmiştin. Sarılacak mıydınız? Yoksa samimiyetsizce tokalaşacak mıydınız?
Bu iç muhasebe o seni kendine çektiğinde son bulmuştu. Ona sarılıp başını omzuna yasladın. Ayrılmayacak olsanız da bu sarılış burnunun direğini sızlatmıştı, ölmesinden çok korkuyordun. Ama başarılı olacağına inancın tamdı çünkü o bir kahramandı, senin gözünde yeryüzünde saf bir şekilde dürüst, fedakar ve adalet sahibi kalmış sayılı kişilerdendi.
Kokunu içine çektiğini hissedince gülümsedin, ne zaman birbirinize açılacaktınız acaba? Umardın ki buna vaktiniz olurdu. Senden ayrılıp gözlerinin içine baktı. Aynı anda ikinizin yüzünde de bir gülümseme belirmişti. Sen "Kendine iyi bak Steve." dediğinde "Bakacağım" demiş ve Bucky'ye doğru vedalaşmaya giderken Buck'a hala açık olan ağsını kapatması ve susması için işaret yapmıştın.
Onlar sarılırken sen de duygulanmıştın. Umardın ki Bucky de yakın zamanda yanınıza gelebilirdi. Bucky "Kendine dikkat et, ilaçlarını almayı unutma ve sana yalvarıyorum kimseye bulaşma!" Bu yakarış hepinizi güldürmüştü. Onlar tekrar sarılırken sen dostluklarına imrenmekle meşguldün.
Steve elinden - emindin ki içi kitapla dolu olan - bavulunu aldı. "Y/N!" ona efendim dercesine bakarken birden seni öpmesi ile şoka girmiştin. O senden ayrıldığında " Seni seviyorum Y/N!" diye bağırıp kompartımanına bindiğinde bir şey diyememiştin. Bucky'nin kahkahasını arkanda duyarken ona sinirlice bakıp kamufle ettiğin çantanı alırken o hala gülüyordu.
Koşarak sen de arka kompartımana geçtin, askerler ile seninki ayrı yerlerdeydi. Howard Stark laboratuvar ortağına tabii ki özel kompartıman kiralayacaktı. Saçma düşüncelerine gözlerini devirdin. Hala kalbin hızlı hızlı çarpıyordu. Onun senden hoşlandığını biliyordun yani tahmin etmiştin ama bu kadar çabuk söylemesini beklemiyordun ve bir karşılık vermen gerekiyordu. Ona sürprizin büyük olacaktı.
_________________________________________________
Tren durduğunda herkes gidene kadar beklemiş, kimseye görünmeden Jarvis'in kullandığı arabaya binmiştin. Askerler bölükler şeklinde arabalara binmiş önünüzden gidiyorlardı.
Jarvis şu kısacık görüşmelerinizde sırdaşın oluvermişti. Çünkü adam çok iyi bir gözlemci ve espri yeteneğine sahip biriydi. Steve ile olan durumlarınızı bildiğinden ona öpücüğü anlatmakta bir sakınca görmedin.
Jarvis gülümseyerek " Onu büyük bir sürpriz bekliyor anlaşılan." dediğinde kahkaha atmıştın.
Vardığınızda Howard Stark'ın seni beklediğini gördün. O sana sarıldığında Steve'i gördün ama o seni görmemişti. Howard'a Steve'i işaret edip koştuğunda onun da kahkaha attığını duymuştun.
Sen koşarak gidip Steve'i öptüğünde şok olma sırası ondaydı. Ondan ayrılıp onun aksine fısıldayarak " Ben de seni seviyorum."