EZRA (KALBİMİN PUSULASI SERİS...

duslerkitapligi tarafından

999K 42K 4.3K

"İhanet,iki yüzü keskin bıçak gibidir... Ne tarafından tutsan kanatır!.." ***********************************... Daha Fazla

____TANITIM____
1.BÖLÜM
2.BÖLÜM
3.BÖLÜM
4.BÖLÜM
5.BÖLÜM
6.BÖLÜM
DUYURU
7.BÖLÜM
9.BÖLÜM
10.BÖLÜM
DUYURU
11.BÖLÜM
12.BÖLÜM
DUYURU 📣
13.BÖLÜM
14.BÖLÜM
15.BÖLÜM
16.BÖLÜM
17.BÖLÜM
18.BÖLÜM
DUYURU
19.BÖLÜM
20.BÖLÜM
21.BÖLÜM
22.BÖLÜM
23.BÖLÜM
24.BÖLÜM
25.BÖLÜM
26.BÖLÜM
27.BÖLÜM
DUYURU
28.BÖLÜM
INSTAGRAM DUYURU
29.BÖLÜM
30.BÖLÜM
31.BÖLÜM
32.BÖLÜM
33.BÖLÜM
34.BÖLÜM
35.BÖLÜM
36.BÖLÜM
37.BÖLÜM
Minik Bir Duyuru
38.BÖLÜM
39.BÖLÜM
40.BÖLÜM
MİNİK BİR DUYURU
41.BÖLÜM
42.BÖLÜM
43.BÖLÜM
DUYURU
44.BÖLÜM
45.BÖLÜM
46.BÖLÜM
47.BÖLÜM
DUYURU
48.BÖLÜM
49.BÖLÜM
YENİ KİTAP KAPAĞIMIZ
50.BÖLÜM
51.BÖLÜM
52.BÖLÜM
53.BÖLÜM
54.BÖLÜM
55.BÖLÜM (İsteme & Söz)
56.BÖLÜM (Nişan/1.part)
56.BÖLÜM (Nişan/2.part)
57.BÖLÜM
58.BÖLÜM
59.BÖLÜM
60.BÖLÜM
61.BÖLÜM
62.BÖLÜM
ÖNEMLİ DUYURU 📢📢
63.BÖLÜM
64.BÖLÜM (SEZON FİNALİ)
65.BÖLÜM
66.BÖLÜM
67.BÖLÜM
68.BÖLÜM (KINA)
DUYURU
69.BÖLÜM (DÜĞÜN)
70.BÖLÜM
71.BÖLÜM
72.BÖLÜM
73.BÖLÜM
74.BÖLÜM
75. BÖLÜM
76.BÖLÜM
77.BÖLÜM
78.BÖLÜM
79.BÖLÜM
80.BÖLÜM
81.BÖLÜM
82.BÖLÜM
DUYURU
83.BÖLÜM
84.BÖLÜM
85.BÖLÜM
86.BÖLÜM
87.BÖLÜM
88.BÖLÜM
89.BÖLÜM
DUYURU
90.BÖLÜM / FİNAL
DUYURU
Duyuru

8.BÖLÜM

21.9K 789 60
duslerkitapligi tarafından

Selamlar canım okurlarım..

Kısa bir aradan sonra yine sizlerleyim.

Beklettiğim için lütfen kusura bakmayın!..Acayip bir yoğunluk içerisinde olduğum için bir türlü bölümü yazıp yayımlayamadım. Ancak vaktim oldu.

Sizlere harika bir bölüm getirdim.

Umarım beğenirsiniz..

Hikayem daha yeni olmasına rağmen gösterdiğiniz ilgi ve o güzel yorumlarınız için hepinize çok teşekkür ederim canlarım..Zamanla git gide büyüyen güzel bir aile olacağız inşallah!..

Yorum ve oylarınızı eksik etmezseniz sevinirim.

Keyifli okumalar!..

Bölüm Müziği; Bilal Sonses & Tuğçe Kandemir - İçimdeki Sen

*****************************

''Gitmek'' sadece bir eylemdir.

''Unutmak'' ise kocaman bir devrim..

                               NAZIM HİKMET RAN

*******

Her insanın bu hayatta istediği şeyler vardır.Bazısı çoktur bazısı azdır ama mutlaka sevdiğimiz, yapmak istediğimiz bir şeyler vardır.Benim ise şu hayatta en çok istediğim iki şey olmuştu şimdiye kadar..Biri güzel bir pastahane açmak diğeri ise mutlu bir yuva kurabilmekti.Belki mutlu bir yuva kuramamıştım ama dünyalar tatlısı bir bebek dünyaya getirmiştim.Ve de küçüklükten beri hayalim o güzel pastahaneye sahip olmuştum.Küçükken babam ile birlikte önünden geçtiğimiz bir pastaneyi görene kadar aslında aklımda hiç böyle bir şey yoktu.Sırf oradan bir daha geçebilmek babamı ikna edip yolumuzu değiştirmeye çalışmalarım ve önünden geçerken o pastalarla dolu vitrini gördüğüm zamanki kalbimdeki çarpıntıyı hiç unutmuyordum.O zaman hissettiğim o tatlı heyecanım aklıma gelince yüzümde bir tebessüm oluştu.Üçüncü sefer de babam benim istememe fırsat vermeden o yola dönmüştü ama bu defa beni pastaneye geçirmişti.İçeri girdiğimde o fırından yeni çöreklerin,pastaların tatlı krema kokusunu aldığım o anda benim için farklı bir dünyanın kapıları açılmıştı.O andan sonra çok çalışmış  ve çabalamıştım.Canım aileme yaptığım o ilk kurabiyenin görüntüsü hala gözümün önündeydi. Böyle üstü çok kızarmış ve çatlamış dümdüz taş gibi olmuş bir kurabiye idi.O taş gibi kurabiyeyi yedikleri zaman yüzlerindeki ifade gözümün önüne gelince gülmeye başladım.Kötü olduğunu söylemeseler de ben biliyordum ve o zaman çok üzülmüştüm.Ama yılmadım..Azmettim ve daha fazla çalışıp bu  güzel yeri açacak kadar bu işte ustalaştım.Babamında her zaman dediği gibi ''Emek olmadan yemek olmuyordu.''Şimdi eğer bu yere sahipsem bunu çok çalışmaya borçluydum.

Şimdi pastanemin mutfağında elimdeki az önce yoğurduğum hamuru küçük parçalar halinde bölüp yumak haline getirirken gözlerimin önüne gelen o küçük kızın heyecanını hala içimde hissediyordum.Huzurla derin bir nefes alarak  börek hamurunu küçük küçük açıp aralarına hafifçe yağ gezdirerek üst üste koydum.Üste üste koyduğum hamuru hafifçe açıp kenara bıraktım ve kalan bezelere de aynı işlemi uygulayıp bitirdim.İki küçük tepe şeklinde duran hamuru bir tepsiye aldım ve hamurların içindeki tereyağının donup kolay açılması için buzdolabına koydum.Hamur dinlenirken bende peynirli maydanozlu iç harcını hazırlamaya koyuldum.Kızlar yan tarafta radyoyu açmışlardı ve pastanenin içinde müziğin o güzel melodisi yayılıyordu.Kızların kahkahaları arka tarafta müşterilerimin sesleri ile içimin enerji dolduğunu hissettim.Yüzümdeki gülümsemeyle elimdeki işe devam ettim.Hamuru buzdolabından çıkarıp tezgahın üzerine koydum ve hızlıca oklavayla açtım.Yan tarafta duran büyük baklava tepsisine hamuru döşeyip diğerini açmaya başladım o sırada çalan şarkıyla manidar bir şekilde çalan şarkıya buruk bir şekilde güldüm.İçimdeki acıya rağmen şarkının o enerjik temposuna eşlik ettim.

  Bir yandan yerimde duramayıp oynarken diğer yandan böreğin iç harcını da koyup üzerini kapattım ve yağladım.Hızla mutfağın arka tarafındaki büyük taş fırının yanına gidip büyük küreğin üzerine koydum ve ateşin içine yitip böreğimi pişirmeye bıraktım.Yıllar önce çalıştığım bir yerde pastaların ve yemeklerin bu fırınla pişince daha lezzetli olduğunu keşfetmiştim.Ve burayı büyüttüğüm zaman ilk yaptığım buraya bu büyük fırını yatırmak olmuştu.Ben hala dalgın bir şekilde keyifle şarkıya eşlik ederek  mutfakta pasta yapmaya devam ederken arkamdan gelen sesle dönüp baktım.

''Ooo keyifler yerinde bakıyorum da bebek!..''diyerek gülümseyen dostumu görünce bende kocaman gülümsedim.Yanıma yaklaşırken hala bana takılmaya devam ediyordu.

''Bir insan bir mutfağı ancak bu kadar sevebilir.''diyerek gözlerini devirdi ardından şirince sırıttı. ''Ve ancak bu kadar güzel yakışabilir.''Söylediklerine gülerek ona sarıldım.

''Hoş geldin bir tanem..''

''Hoşbuldum..Seni böyle keyifli görmeyeli yıllar olmuş sanki kızım!O güzel gösteri tekrar görmek istiyorum bebek ona göre..''diyerek göz kırptı ve hevesle gözlerime baktı.Gülerek ''Tamam tamam bakma şöyle..Beni nasıl ikna edeceğini biliyorsun!Bir ara kızlar gecesi yapınca gösteririm.''dedim.

Üzerimdeki önlüğü çıkarıp askılığa astım ve onun yanına gidip tezgahın yanında duran tabureye geçip oturdum.

''Off..Allah'ım!..Mis gibi bir şeyler kokuyor.Yine neler döktürdün bakayım.Mutfağa geçtiğimden beri ağzım sulanıyor ya..''diye etrafa aç bakışlarla gözlerini mutfakta gezdirdi.Onun bu halini gülerek izledim.

''Peynirli su böreği,portakallı kurabiye ve elmalı turta yaptım.''dediğimde gözleri kocaman oldu.

''Sen beni bu pasta böreklerle şişmanlatıp müvekkillerimin ardından koşturamaz hale getirip işsiz bırakmaya mı çalışıyorsun canım?Allah'ım şu kokularla bile mest oldum ya!''

Onu susturup ''Aaa ne münasebet canım seni niye şişmanlatmak isteyeyim.Hem zaten bir deri bir kemik dolaşıyorsun ortalarda azıcık yede kuvvetlen bari..''

''Sen yakın zamanda annemle mi konuştun?Hayır yani aynı annem gibi konuştun da taze anne..''diyerek gözlerini devirdi sonra ikimizde gülmeye başladık.

''Abla bu güzel koku da ne böyle?''diyerek içeri giren Sefa'ya Mısra ile güldük.O anda aklıma gelen şeyle ''Ay böreği unuttum.''diyerek fırının yanına koşturdum.Kürekle dışarı çıkardım.Güzel tam vaktinde yetişmişim.Hemen yanımdaki su ve soda karışımı sosu üzerine döktüm ve üzeri kızarsın diye tekrar fırına attım.

''Canım böreği bir kaç dakika sonra fırından çıkar sonra da sana zahmet diğer yaptıklarım ile birlikte güzel bir servisler hazırlayıp içeri getir olur mu?''diyerek elimi havluyla sildim.

''Zahmet ne demek..Hemen yaparım abla.''diye başını sallayan çalışanıma,

''Sağol canım..Tepsideki pastalardan müşterilerimize de ikram edelim Sefa.Önce içeriye sıcak sıcak servis edin sonra sizde yiyin..''diyerek talimat verip mutfaktan çıkıp pastaneye geçtik.Öğle saatleri olduğu için baya yoğunduk.Pastanemin geniş salonundaki bütün masalar doluydu. Sadece duvarın köşesinde kalan masa boştu.Mısra ile oraya geçip oturduk.Biz sohbet ederken Sefa pastaları getirdi ve yanında birer bardak çay ikram etti.Mısra kendinden geçerek pastaları yeyip iltifat ederken bende çay içerek müşterilerimi daha doğrusu misafirlerimi izliyordum.

''İnsanın pastaneci bir arkadaşı olması ne kadar güzel bir şeymiş canım..Yalnız sen beni böyle beslemeye devam edersen 100 kilo olup çıkacağım..Oh şu böreğin tadının güzelliğine bak ya.. Ellerine sağlık balım..''

İştahlı bir şekilde önündeki pastaları yemesini izleyerek gülümsedim.

''Afiyet olsun tatlım..Seni her zaman iyi besleyeceğimi biliyorsun ayrıca kilo falan aldığın yok saçmalama.''diyerek bardağımdaki çaydan bir yudum aldım.

O kadar çok yemek yemeyi seven biri olmamasına rağmen acıktığı zaman bazen gerçekten iyi bir yiyici olabiliyordu.Buna  rağmen kilo alan biri değildi.Düzgün bir fiziği vardı ve gerçekten çok güzeldi ama bunu ona anlatamıyorum.Benim can dostumun güzel kalbini inciten o pisliği bir bulursam elimden çekeceği vardı.Üniversitedeyken çok sevdiği bir erkek arkadaşı vardı.İyi gittiğini düşündüğü bir ilişkileri vardı ta ki adam ortada hiç bir şey yokken gelip kardeşimin kalbini kırıp dökene kadar. Çok geçmeden de hiç bir açıklama yapamadan ortadan kayboldu.O günden beri kardeşimin kalbi yaralıydı.Ne kadar güzel olursa olsun kendini hep eksik hissetti. Bunu ona yaptığı için onu parçalamak istiyordum.Galiba ikimizde erkekler konusunda şanslı değildik.Mısra yaşadığı o acı günün üzerinden yıllar geçmesine rağmen hala kalbindeki yara hala iyileşmemişti.Ben ise yaralarım hala bu kadar derin ve taze iken niye çabucak geçsin istiyordum bilmiyordum.Dalgın bir şekilde etrafıma bakarken iç çektim.Her şeyi yavaş yavaş yoluna giriyordu.Maddi durumumu düzeltmiştim ve hayatımı yeniden düzene sokmuştum ama yaralarım hala oradaydı işte..Kalbimi delip geçen,canımı hala yakan hayallerimin hayatımı yerle bir eden o acılar orada duruyordu.Evet bazı şeyleri unutuyorduk bazen bizi kıran ufak tefek şeyleri bazen yapılan iyilikleri ama bize yapılan kötülükleri özellikle de bizde derin yaralar açan kişileri unutamıyorduk işte..Gözümün önünden kaç gündür gitmeyen,geceleri uyutmayan o yüzü,o etkileyici gri gözleri gözümün önüne geldi yine..Karşılaşmamızın üzerinden bir hafta geçmişti.Ben ise o günden beri bir gariptim.Nedenini bilmiyordum ama adamın gözleri bir türlü aklımdan çıkmıyordu.Niye onu düşünüp duruyordum?Erkeklerden tiksinmiş ve ben çok uzakta olmalarını isterken bu adam sadece bir kez tanışmama rağmen bir türlü gözümün önünden gitmiyordu.Mısranın endişeli sesini duyduğumda ancak düşüncelerimden sıyrılabildim.

''Ezra!Ezra beni duyuyor musun?''diye sorduğunda başımı salladım.Masanın üzerine eğilip elimi tuttu.

''İyi misin canım?Beni korkuttun!Sen de bu günlerde bir şey var çok dalgınsın tatlım..''dedi.

''İyiyim..Sadece biraz yorgunum galiba.''dediğimde bana bir avukatın araştıran gözleriyle bakıp başını yana eğince inanmadığını anladım.

''Tamam tamam anlatacağım.''diyerek derin bir nefes alıp önümdeki tabağı masanın orasına yitip çay bardağımı avuçlarımın içine aldım sonra gözlerine bakıp anlatmaya başladım.

''Geçen hafta ki hazırladığımız daveti biliyorsun işte orada bir adamla tanıştım. Kenan'ın bir arkadaşıymış.Benimle tanıştırmak istemiş.Adamı ilk gördüğüm anda ve elini sıkarken garip bir şeyler oldu.Ne olduğunu sorma çünkü bilmiyorum.O gri gözlerine baktığım ve elini tuttuğumda bir çekim hissettim sanki..O andan beri de kendimi çok garip hissediyorum işte..Adam gözümün önünden gitmiyor.Gün içinden işime odaklanınca aklıma çok gelmiyor ama geceleri gözümün önünden bir türlü gitmiyor.''diyerek sıkıntımı anlattım.O benim her şeyi bilen tek yakın dostumdu ve hissettiklerimi ancak ona anlatarak rahatlayacağımı biliyordum.Öyle de olmuştu. Bir süre sessizce beni izledi sonra da boğazını temizleyip konuşmaya başladı.

''Açıkçası pek çözemedim.İlginç geldi biraz..Anlattığına göre adam çok etkileyici biri olmalı..Aksi takdirde seni bu kadar etkileyebileceğini zannetmiyorum.''dedi.

''Beni etkilediği falan yok..Yakışıklı olup olmaması ile ilgilenmiyorum.Benim canımı sıkan bir daha hiç karşılaşmayacağım bir adamın zihnimde dolaşıp durması.''diyerek ofladım.

''Bende onu diyorum işte canım..Adam seni niye bu kadar düşündürüyor?''diye sordu yüzüme beni çözmeye çalışarak bakınca gözlerimi kaçırdı.

''Bilmiyorum Mısra..Neyse yeter bu kadar konuştuğumuz kapatılım şu konuyu artık.Eee sen ne yaptın nasıl geçti davan?''diye sordum konuyu değiştirerek.İlk önce yüzüme şüpheyle baksa da konu işine gelince canlanan arkadaşım davasında olanları anlatmaya başladı.Biz derin bir sohbete dalmışken masanın üzerinde duran cep telefonum çalmaya başladı.Elime alıp baktığımda tanımadığım bir numara olduğunu gördüm.Açıp konuşunca yeni bir iş teklifi için arayan bir müşteri olduğu ortaya çıktı.Nişanları için organizasyon yaptırmak istediklerini,beni de bir arkadaşları tavsiye ettiğini söyledi telefondaki kadın.Sevgilisiyle ikisinin şehrin diğer ucunda bir yapım şirketinde çalıştıklarını ve programları çok yoğun olduğu için buraya gelemedikleri söyledi.Öğle arasında şirketlerinin yakınlarındaki bir restoran &cafe 'ye beni davet etti.Kabul ederek tam adresi istedim.Konum atacağını söyleyip teşekkür etti ve telefonu kapattım.

Mısra'ya dönüp ''Kusura bakma canım seni de böyle ekmiş gibi oldum ama..''dediğimde sözümü kesti.

''Ne ekmesi canım saçmalama..İş bu beklemez!..Hadi içeri gidip üzerini değiştir sen.Bende kalkacaktım zaten.Öğleden sonra adliye işim var öncesinde kalan işlerimi halledeceğim daha..''diyerek eşyalarını toplayıp bana sarılıp bol şans dileyerek gitti.Bende onun dediğini yaparak üzerime değiştirmeye soyunma odasına gittim.Hızla üzerime seçtiğim biraz resmi duran ama gün içinde rahat edebileceğim bahar havasına uygun takımı giydim.

At kuyruğu olan saçlarımı bozmadan düzeltip makyajımı tazeledim ve çantamı alıp odadan çıktım.Çalışanlara iş toplantısına gittiğimi bir şey olursa haber vermelerini söyleyerek pastaneden çıkıp arabama doğru yürüdüm.Binmeden önce gönderilen konumunun yol güzergahındaki trafiğin yoğunluğuna baktım.Yoğun bir trafik olduğunu görünce araba ile gitmekten vazgeçip metro ile gitmeye karar verdim.Yaklaşık yarım saat sonra cafenin yakınlarındaki durakta metrodan indim.Hızlı adımlarla caddeden geçip cafeye ulaştım. Kolumdaki saatime baktığımda tam zamanında ulaştığımı görünce sevindim.Cafeden içeri girdiğimde beni kahve ve yemek kokuları karşıladı.İçeri girip etrafa göz gezdirdim çevreden beni bekleyen herhangi bir çift göremeyince elime telefonu aldım tam mesaj atacakken gelen mesajı gördüm.

''Ezra Hanım acil bir işim çıktığı için ben biraz gecikeceğim ama nişanlım restoranda sizi bekleyecek.Çok gecikmeyeceğim merak etmeyin.Kusura bakmayın lütfen!..''diye yazdığı mesajı görünce sıkıntıyla bir nefes aldım.Erkeklerle muhatap olmaktan nefret ediyorum ve galiba ben onlardan kaçtıkça daha fazla görüşmek zorunda kalıyordum.Hemen sorun olmadığına ve restorana geldiğime dair cevap yazdım.Telefonumu çantama koyup etrafıma baktım ilerideki masalardan birinde arkası dönük oturan bir adam elindeki telefonu masaya bırakıp ayağa kalkıp bana bakınca bende kapının önünde daha fazla beklemeyerek müşterimin yanına ilerledim.

''Ezra Işık?''diyerek sordu.

''Evet benim..Sizde Alper bey olmalısınız.''dedim resmi bir şekilde uzattığı elini sıkarken.

''Evet.Hoş geldiniz!.Lütfen buyrun oturun.''dedi.Ben gösterdiği yere geçip oturunca kendisi de karşımdaki yerine oturdu.

''Kusura bakmayın Gayenin işi biraz uzadığı için erken çıkamadı şirketten.Umarım sizin için sorun olmaz.''diye açıkladı.

''Sorun değil..Telefonda Gaye Hanımın bahsettiğinden anladığım kadarıyla nişanı yakın bir tarihte yapmayı istiyorsunuz.''diyerek direk konuya giriş yaptım.

''Öyle ama ne Gayenin ne de benim iş yüzünden hiç boş vaktimiz olmuyor.Bizde bir arkadaşımızdan sizin böyle organizasyonlar yaptığınızı öğrenince bizim için daha iyi olacağını düşündük.''dedi.O arada bir garsona kahvelerimizi sipariş etti.Bir kaç dakika sonra kahvelerimiz geldi.

''Çok iyi düşünmüşsünüz.Böyle özel günüleri kısa sürede planlamak ve her şeyi hazırlaya çalışmak zor olabiliyor.Böyle durumlarda organizasyonlar çok işe yarıyor.İsterseniz Gaye Hanım gelene kadar sizinle temel şeyleri konuşalım.''dedim.Çantamdan ajanda mı ve kalemimi çıkarıp masanın üzerine koydum.

''İyi olur Gaye olmadan bir şeylere karar vermek istemiyorum.''diyerek başını salladı.

''Nişanı yakın bir tarihte yapmak istiyoruz dediniz peki hangi tarihlerde yapmayı planlıyorsunuz?Ne kadar süremiz var?'' diye sordum.

Alper Bey heyecanla ''İki hafta sonra Cumartesi günü olsun istiyoruz.İkimiz içinde o gün uygun.''dedi.''Yetişebilirsiniz değil mi?''diye sordu endişeyle.

''İki hafta benim için yeterli bir süre evet yetiştirebiliriz.''dedim.

''Gayeye bir sürpriz yapmak istiyorum.Böyle ikimizin fotoğraflarının olduğu bir video hazırlayabilir miyiz?''diye sordu.Gülümseyerek başımı salladım.''Tabi ki!Sizin için en iyisini hazırlayacağımdan emin olabilirsiniz.''dediğimde o da gülümsedi.

Biz konuşmaya devam ederken çok geçmeden Gaye Hanımda geldi.Nasıl bir organizasyon istediklerini anlattılar bende not aldım,onlara bir kaç fikir verdim.Yarım saat sonra anlaşmıştık. Onlar işe gidecekleri için aceleyle toparlanıp kalktılar bende biraz daha ajandamdaki diğer görüşmelerimi inceledim.Başım eğik bir şeklide notlarıma bakarken duyduğum öksürük sesiyle aniden başımı kaldırdım  ve karşımda gördüğüm adamla yüreğim ağzıma geldi.Bu adamın burada ne işi vardı Allah aşkına?!Ve de bende ki bu şans nedir acaba?Ben şaşkınlıkla ona baka kalırken o yüzündeki güzel tebessüm ile bana bakıyordu.Şu anda kalbimin ağzımda atması normal  miydi?

*********************************

Bir arkadaşımla görüşmek için öğle arası şirketten çıkıp arabayla on dakikalık mesafede olan buluşacağımız cafeye gittim.Oraya gittiğimde arkadaşım masada oturmuş beni bekliyordu. Selamlaştık,bende karşısına geçip cafenin kapısına arkam dönük bir şekilde oturdum.Uzun zamandır görüşmemiştik.Karşılıklı oturup koyu bir sohbete başlamıştık ki bir anda aldığım kokuyla dikkatim dağıldı.Başımı çevirdiğim anda ilk önce yanımdan geçen kadının kokusu burnuma doldu ardından da kaç gündür gözümün önünden gitmeyen o güzel kadını gördüm. Mavi kıyafetin içinde tam bir iş kadını gibi duruyordu.Ve de çok güzeldi.Ben tüm dikkatim ile onu izlerken adamın biriyle konuştuğunu ve elini sıkıp onun masasına oturduğunu gördüm.Bütün kanın beynime çıktığını hissettim.Neden o adamın elini sıkmış ve neden o masada oturup konuşuyordu?Kıskançlığın göğsümü bir kor gibi yaktığını hissettim.Bir haftadır her adımda yanımda olduğunu hissettiğim,gözümün önünden gitmeyen menekşe rengi gözleriyle dünyamı altüst eden bu güzel kadın şimdi tam karşımda bir adamla oturmuş konuşuyordu.Gözümü ondan ayıramıyordum.Bana dönük oturuyordu ama hala beni görmemişti.Tüm kalbimle görmezden gelmediğini umuyordum.Karşısındaki herife gülümsediğini görünce beynimin içinde bir şimşek çaktı sanki.O adamı kalkıp yumruklamamak için kendimi zor tutuyordum.Ben oturduğum yerde daha önce hiç hissetmediğim bir kıskançlık krizine girmişken bir kadın masalarına gelip adama sarılıp öptü ve Ezra'nın elini sıktı.İşte ancak o zaman rahatlayabildim. Arkadaşımdan özür dileyerek tekrar sohbet etmeye devam ettim ama hala bir gözüm kalbimi çalan kadındaydı.Yanındakiler kalkınca bende arkadaşıma sonra tekrar görüşme sözü verip masadan kalktım.Yanına gittiğimde masaya gömülmüş defterine bir şeyler yazıyordu.Beni fark etmesi için hafifçe öksürdüm.Başına kaldırıp karşısında beni gördüğünde oldukça şaşırmıştı.Ben ise yeniden gözlerinin büyüsüne kapılmıştım.Yüzümde de bir gülümse olduğuna da emindim. Kendime engel olamıyordum.Kaç günden beri onu aramamak yada yanına gitmem için kendimi zor tutmuştum ve şimdi o böyle karşımdayken yüzümdeki gülümsemeyi durduramıyordum.

Titrek bir sesle ''Sırat Bey!..''dediğinde kalbimin atışı hızlandı.

''Merhaba Ezra Hanım..Kusura bakmayın rahatsız ettim ama sizi görünce selam vermeden geçmek istemedim.''dedim kibarca.

''Esas siz kusura bakmayın lütfen!..Sizi karşımda görmeyi beklemiyordum o yüzden biraz şaşırdım.''dedi o güzel sesiyle..

''Haklısınız..Ben rahtsızlık verdiğim için..''diyerek sıkkın bir şekilde yanından ayrılacakken ''Lütfen ne rahatsızlığı..Oturmaz mısınız?''diye sorduğunda etrafa şaşkınca bakıp ben mi diye sormamak için kendimi sordum.Yüzümdeki gülümsemeyle teşekkür ederek karşısına geçip oturdum.Yanımıza gelen garsondan birer bardak çay istedik.

''Eee nasılsınız Ezra Hanım?''diye sordum çayımdan bir yudum alırken.Dikkatli gözlerle beni izlemesi elimi ayağıma dolaştırıyordu.

''İyiyim Sırat Bey siz nasılsınız?''diye sordu.

''Bende iyiyim..Buraya bir arkadaşım ile görüşmek için gelmiştim sanırım sizde arkadaşlarınız ile görüşmeye gelmiştiniz?.''diye sordum kim olduklarını öğrenmeye çalışarak.

''Aslında iş için buradayım..Yanımdaki çiftte müşterilerimdi.Nişanlarını organize edeceğim.'' diyerek gülümsedi.Çayını içerken onu izlemek çok hoşuma gitmişti.

''İşi almanıza sevindim.O gece yaptığınız organizasyon ve ikramlar gerçekten müthişti.Yine aynı şekilde harika bir organizasyon yapacağınıza eminim..''dediğimde yanakları kızardı ve bana içtenlikle gülümsedi.Gözlerindeki parıltıdan işini gerçekten severek yaptığı belliydi.

''Teşekkür ederim..''diyerek saatine bakıp toparlanmaya başladı.Bende kolumdaki saate baktım.İki olmuştu.Onunla birlikte ayağa kalktım.Gelen hesap defterinin arasına ücreti bıraktığımda Ezra'nın garip bakışlarıyla karşılaştım.

''Ödemeyi ben yapabilirdim Sırat Bey!..''dedi hafif kaşlarını çatarak.Bu hali de çok hoşuma gitmişti.

''Biliyorum ama ben ödemek istedim lütfen kabul et!Bir daha ki sefere sen ödersin olur mu?'' diye sorduğumda gözleri gözlerime değdi ve benim kalbimi delip geçti.Ona sen diye hitap etmeme şaşarmış ve de bir daha görüşeceğimizi ima ettiğimi anlamıştı.

''Peki öyle olsun o zaman..Teşekkür ederim Sırat Bey..''dediğinde araya girdim.

''Sadece Sırat dersen memnun oldum Ezra..''dediğimde utanarak gülümsedi.

''Peki teşekkür ederim Sırat.''diyerek adımı söylediğinde bende gülümsedim.Cafeden çıktığımızda hala ondan ayrılmaya hazır değildim.

''Araban var mı?Ne tarafa gideceksin?''

''Arabam var ama bu trafiğe girmek istemediğim için metro ile geldim.''dedi.

''Benim arabam hemen şurada hadi gel seni gideceğin yere bırakayım.''diye teklif ettiğimde başını iki yana salladı.

''Ben metro ile giderim sağ olun!''dediğinde biraz bozuldum ama haklıydı kız dün bir bu gün iki.. Başka ne diyecekti ki!

''Seni istediğin yere bırakmak istiyorum lütfen itiraz etme.''diyerek onu caddenin ilerisinde duran araba yönlendirdim.Bana kızdığına emindim ama onu bırakamazdım.Metro ile giderse aklım onda kalacaktı.Arabama yaklaşıp onun oturması için ön tarafın kapısını açtım.O geçip oturunca kapıyı kapatıp bende direksiyona geçtim.Ve bana verdiği adrese doğru yola koyulduk. Yol boyunca çok konuşmasak da aramızdaki resmiyeti biraz olsun kırmış olmam iyiydi.Yanımda oturması bile kalbimi hızlandırıyordu.Arabamın içine şimdiden kokusu sinmişti.Bir pastanenin önünde durana kadar çok koşmadık ama onunla sessizlik bile ayrı güzeldi.

''Beni buraya kadar getirdiğin için teşekkür ederim.Pastaneye gelir misin sana bir şeyler ikram ederdim.''diye sorduğunda sevinsem de bu günlük bu kadarla yetinmeliydim.Hem böylece bir daha görüşebilirdik.

''Sağ ol ama gitmem lazım..Sözüm olsun inşallah daha sonra gelirim.''dediğimde gülümsedi.

''Çok sevinirim..''

''İyi günler Ezra görüşürüz.''dedim ellerimle direksiyonu sıkarken..Eğer direksiyondan elimi çekersem onu kendime çekip sarılabilirdim o yüzden o kapıyı açıp arabadan inene ellerimi üzerinden çekmedim.İndikten sonra bana gülümseyerek el sallamasına karşılık korna çaldım ve hızla trafiğe karıştım.Allah'ım!..Geri dönüp ona sarılmak hatta hiç yanımdan ayrılmasın istiyordum.Daha tanışalı bir hafta olmuştu ve onu sadece iki kere görmüştüm ama hep yanımda olsun istiyordum.Neler oluyor bana böyle?

**********************************

Sırat'ın arabasından inip hiç yapmayacağım bir şey yaptım ve gülümseyerek ona el salladım.Ona adıyla hitap etmek biraz garip gelse de hiç yabancı veya zorlayıcı gelmemişti.Tam tersi sanki her zaman söylüyormuşum gibi tanıdık gelmişti ve hoşuma gitti. Allah'ım ne yapıyordum ben böyle?Pastaneden içeri girerken dalgın,karmaşık ve oldukça düşünceliydim.İçeri girip de karşımda Oktay'ı görünce olduğum yerde kaldım.Duvar kenarındaki bir masaya oturmuş pasta yiyordu. Başını kaldırıp beni görünce kaşlarını çattı.Ben ise ona aldırmadan içerideki insanlara endişe ile baktım.Bütün masalar müşterilerimle doluydu.Birden midem endişeyle düğüm düğüm oldu. Oktay'a aldırmadan hızla tezgahın diğer tarafına geçip odama yöneldim.Sefa arkamdan koşturarak geliyordu.

''Kusura bakma abla..Senin burada olmadığını söyledim inanmadı.İçeri giremezsin dedim ama dinlemedi.Müşterilerin önünde rezillik çıkartır diye dışarıda atamadım.Geçti oturdu o masaya pasta isteyince ben..''diye hızlı hızlı olanları anlatırken arkamı dönüp onu durdum.

''Anladım Sefa..Merak etme senin suçun değil!O o kadar yüzsüz ki bunu yapacağını tahmin etmeliydim.Sen sıkma canını ablacım..Buraya çağır onu ve biz konuşurken içeridekileri idare et olur mu?''dedim omzunu sıkarken.Başını sallayarak odadan dışarı çıktı.Bende eşyalarımı bir köşeye bırakıp masama geçip oturdum ve sakinleşmeye çalıştım.Biraz sonra kapı açıldı ve içeri girdi.Karşısında dik durup ellerimi masanın üzerinde birleştirdi.Daha odadan içeri girer girmez bağırmaya başladı.Ona ters ters bakıp sert bir şekilde ama bağırmadan ''Yeter!..''dediğimde sesi kesildi.

''Sessiz ol artık tamam mı burası bir iş yeri!.Eğer medeni bir şekilde konuşmayı beceremiyorsun sus daha iyi..''diyerek derin bir nefes aldım.Bu adam benim bütün enerjimi bitiriyordu.

''Sen ne yaptığını sanıyorsun ha?Buraya gelmekte ne demek oluyor?''dediğimde kaşlarını çatarak bana bakıp ''Buraya istediğim zaman gelirim.''

''Hayır efendim gelmezsin!Burası benim iş yerim.Ayrıca senin buraya gelmen için artık hiç bir sebep yok!''diye karşı çıktım.

''Var!Oğlumla görüşmeme engel olamazsın tamam mı!Evine gittim..''dediği anda ayağa kalktım.

''Ne yaptın?Ben sana, bana ait hiç bir yerde bulunma demedim Oktay!Bu ne şimdi?İlla mahkeme kararı çıkartmamı istiyorsan sen bilirsin..Böyle pastaneye,evime gelip rezalet çıkar bak o zaman neler oluyor!''diye onu uyardım.

''Beni tehdit edemezsin!Oğlumu benden kaçırırsın bende istediğim gibi gelirim buraya..''diye bağırdı.

''Kes sesini!..Ben oğlumu senden kaçırmıyorum tamam mı!''

''Eve gittiğimde o kadın oğlumu almama engel oldu sen izin vermemişsin.Bugün onu görebildiğim tek gün ve sen ona da engel oluyorsun.Neden?''diye sorduğunda sakin olmaya çalışarak açıkladım.

''Engel olmuyorum bugün biraz kırgınlık vardı üzerinde o yüzden dışarı çıkmalarını istemedim.''

''Oğlum iyi mi?''diye sordu endişeyle..Uzun zamandır ilk defa yüzünde samimi bir ifade gördüm. Oğlumu hala sevdiğini,umursadığı bilmek biraz olsun rahatlattı beni..Başımı salladım.

''İyi merak etme..Onu yarın sana bırakırım.Bu durumda dışarıda buluşamazsınız.''dedim.

''Olur..''diyerek başını salladı.

''Bak böyle tartışmak istemiyorum oğlum için en azından sana tahammül etmeye çalışıyorum ama sen her seferinde beni böyle zor durumda bırakıyorsun.Eve ve buraya bir daha gelmezsen sevinirim.''diyerek masanın arkasına geçerken durup ona döndüm.Yüzümü garip bir ifadeyle bakıyordu.Eskiden özlem diyebileceğim bir ifadeyle..Ona aldırmadan devam ettim.

''Bu arada sabah seni aradım haber vermek için ama açmadın.Eğer telefonunu açsaydın yada mesajımı görseydin buraya kadar gelmek zorunda kalmazdın.''dediğimde gözlerini kaçırdı.Yüz ifadesinden neden geri dönmediğini tahmin edebiliyordum ama umursamadım.

''Benden bu kadar mı nefret ediyorsun gerçekten Ezra?''diye sordu yüzüme bakarak.

''Tahmin bile edemezsin!Aslında artık onu bile hissetmiyorum sana karşı çünkü nefrette bir duygu ve bende sana karşı tek bir duygu kırıntısı kalmadı emin olabilirsin.''dediğimde hızla arkasını dönüp odadan çıkıp gitti.Gerginlikten,kendimi kasmaktan omuzlarım tutulmuştu resmen..Odanın üzerime üzerime geldiğini hissederek eşyalarımı elime alıp bende çıktım.

Arabayı eve doğru sürerken karmakarışıktım.Yorgundum..Artık hayatımdan uzak dursunlar beni yalnız bıraksınlar istiyordum.Bir tek bebeğim ve ben olsaydık bana yeterdi.Sıkıntıyla iç geçirip bir elimle radyoyu açtım.Çalan şarkıyla gözyaşlarım gözlerime battı ve yanaklarıma süzüldü.


Her şeyi yakıp yıktıktan sonra hiç bir şey yokmuş,olmamış gibi etrafta dolanması kapanmayan yaralarımı kanatıyordu.Tam toparlandım derken bir anda ortaya çıkıyordu ve beni yine o acının içine sürüklüyordu.Gözyaşlarımı koluma silip derin bir nefes aldım.Beni böyle etkilemesine izin vermeyecektim.Daha güçlü duracaktım.

Şarkının sözlerine eşlik ederek hala içimde duran o ihanetin acılarını üzerimden atmaya çalıştım.

Ne ara karıştı işler böyle                                                                                                  Ne ara harcandı kalbim yine                                                                                          Gururumla oturduk halimize                                                                                          Durmadan gülüyoruz

Yeni bir sayfa açalım; tamam                                                                                        Unutturur mu pekâlâ zaman                                                                                      Olsa da bir ilacı içsek hemen                                                                                          Geçse güzel olurdu 

Zor olur, kolay olur sonuç değişmez                                                                            Yarına kalır, yanına kalmaz bu hevesler
Bilemedi kıymetimi attı kazık                                                                                        Sevgimin altında ezildi yazık                                                                                           Şimdi beni yalnız bırakın azıcık 

Bu aralar olaylar çok karışık...

*********************************

Eve girdiğimde salondan gelen sesleri duydum.Belma Abla yine oğluma bir şeyler anlatıyor olmalıydı.Benim geldiğim görünce sustu.

''Hoş geldin Ezra..Erkencisin bugün..''diye endişeyle yüzüme baktı.Allah'tan araba yüzümü temizleyip tekrar makyaj yapmıştım.

''Hoş bulduk abla..İşlerim bitince erkenden çıkıp geldim.Hani nerede benim oğlum?''diyerek salona girip koltuğun üzerine çantamı ve çıkardığım ceketimi bırakırken bir yandan da etrafa bakıyordum.

''Koltuğun altına girdi bir türlü çıkaramadım.''diye güldü Belma Abla.Eğilip büyük koltuğun altına baktığımda kahkahama engel olmadım.Koltuğun altında sıkışmış poposunu balık gibi çırpınarak çıkarmaya çalıyordu.Bir kaç saniye kendime gelmeye çalıştım.

''Ayy..Off..Allah iyiliğini versin oğlum ya..Gel annecim gel sen bana..''diyerek dikkatini çekmeye çalışarak başını koltuğa vurmasın diye bir elimi araya koydum.Diğer elimle de hafifçe poposuna destek olarak koltuğun altından çıkartıp kucağıma aldım.Yumuşacık yanaklarından öpüp mis gibi kokusunu içime çektim.

''Ne yapmış benim oğlum?Oyun mu oynamış teyzesiyle ha?''dediğimde gülücükler saçarak ''Ane..Anneee!..''diye konuşmaya çalışıyordu.

''Annemmm!..Söyle canım..Söyle  bebeğimm..''diyerek havaya kaldırıp göbeğini başımla gıdıklamaya çalıştım oda saçlarımı tutarak engel olmaya çalışıyordu.Evin içi bizim kahkahalarımız ile çınlıyordu. Başımı kaldırıp etrafa baktığımda Belma Ablanın mutfağa geçtiğini gördüm.Biraz sonra evin içinde bizim kahkahalarımıza Candan Erçetin'in sesi eşlik ediyordu.Ne kadar anlamlıydı.Kucağımda bu güzel varlık sayesinde yüzüm gülüyordu.O benim herşeyimdi.Her şeye karşı hayatta dimdik durmamın tek sebebiydi.

''Hoş geldin bebeğim..İyi ki varsın!Evime neşe getirdin.Sen olmasan ne yapardım bilmiyorum oğlum,meleğim..''diyerek bebeğimi koynuma bastırdım.



BATIN sizlere mutlu hafta sonları diliyor!..😊

***********************************

Biraz geciktim ama olsun güzel,içime sinen bir bölüm oldu.

Umarım sizde beğenmişsinizdir canlarım..

Yorumlarınızı merakla bekliyorum.

Yeni bölümde görüşünceye dek kendinize çok iyi bakın!

Okumaya devam et

Bunları da Beğeneceksin

1.1M 48.3K 44
0545* Sizi "MAFYA" adlı gruba ekledi #Romantizm kategorisinde 1.Sıra✨ #3Ay kategorisinde 1.Sıra✨ #Siyah kategorisinde 1.Sıra✨ #Esir kategorisinde 1.S...
3.4M 123K 70
Berdel'e kurban gitmiştim. Hiç tanımadığım, bilmediğim bir adamla evlendiriliyordum. İkiz erkek kardeşim yerine ben hayatta kalmıştım, ben yaşamıştım...
43.8K 2.6K 30
Yaşadığı bir olay yüzünden sesini kaybeden bir kız. Annesinin yeni evliliği yüzünden mecbur İtalyaya taşınır, italyada yeni arkadaş edinen kız, arkad...
595K 22.3K 86
Genç kızın arkadaşının verdiği yeni numarayı yanlış yazan kızın gelecekteki kocasına tesadüfen yazması. İlk başta kız engel yesede engel bir şekilde...