AŞKIN BEDELİ

Av uguryedek

265K 8.6K 105

Hikayenin yedek hesabı. Mer

Giriş
1. Tanıtım gelecekten kesit
2. Tanıtım ve karakterler
1. Bölüm ilk karşılaşma
2.Bölüm Bırak beni
3.Bölüm Eski sevgilim
4.Bölüm Yanağım değil kalbim acıyor
5. Bölüm ikinci ve büyük karşılaşma
6.Bölüm Git hadi
7.Bölüm Mutlu musun?
8.Bölüm Yüzüğünüz Takılacak
9.Bölüm (part 1) Her son, yeni bir başlangıçtır.
9.Bölüm (part 2) Her son, yeni bir başlangıçtır.
10.Bölüm Aşık Bir Kalbe Kimsenin Sözü Geçmez...
11.Bölüm Barış ilan ediyoruz
12. Bölüm ''Aşk''
13.Bölüm Dokunma bana
14. Bölüm Trip çekemem
15.Bölüm Kıskançlık
16.Bölüm Dış kapının dış mandalı
17. Bölüm Ben Aşık oldum düzenleme
18.Bölüm Biz öpüşmüş mü olduk?
19.Bölüm Baş belası şeytan
20.Bölüm Sendeki beni gördüm
21.Bölüm Eşeklerde adam olabiliyormuş
22.Bölüm Ben sana aşık oldum Begüm
23.Bölüm Ağlıyor musun sen?
24.Bölüm Begüm'ün aşk itirafı
25.Bölüm sonum olacaksın
26 .Bölüm yalancı oldum
27.Bölüm yeni bir aşk doğacak mı?
28.Bölüm Bu kızda kim?
29.Bölüm Susmadığın teşekkür ederim
30.Gitmek unutmanın yarısı mı?
31.ya hep ya hiç
32.Bölüm kaybettim
33.Bölüm sen o güzel aklını yorma
34.Bölüm evlen Benimle
35.Bölüm Sen benim keşke dediğimsin
36.Bölüm umurumdasın
37.Bölüm Aşağı atacağım seni
38. Bölüm Manyaksın sen
39.Bölüm Bekarlığa Veda Partisi
40. Bölüm Düğün
41.Bölüm Biz artık bir bütünüz
42.Bölüm Zaman
43.Bölüm Minik Karaaslanlar
44.Bölüm Tüm çiftler
45.Bölüm İstanbula gidelim
46. Bölüm hastalıkta sağlıkta
47. Bölüm Nasıl unuttum
48. Bölüm Bu senin hangi yüzün Azat
49. Bölüm Seni sevmek çok zormuş
50. Bölüm Yoruldum
51. Bölüm Oğuz senin eski sevgilin mi?
52. Bölüm Gücün bana yetiyor değil mi?
53. Bölüm Oğuz & Eda
54. Bölüm Ben bunu haketmedim
55. Bölüm Bebek
56. Bölüm (1.kısım) Bana Dönecek misin?
56. Bölüm (2.Kısım) Ege Bebek
57. Bölüm (1.Kısım) Çıkmadık candan Umut Kesilmez
57. Bölüm (2.Kısım) Bebeğimiz İyidir Değil mi?
58. Bölüm (1. Kısım) Kızım
58. Bölüm (2. Kısım)Aşk olmadan tutku olur mu?
59. Bölüm (1.Kısım) Güney'le Yaran evleniyorlar
59.Bölüm (2.Kısım) Peşinden koşuyorum
60.Bölüm (1.Kısım) Dibi Görmüş Bal Kavonozu
60.Bölüm (2.Kısım) Sapım Kızlar
61.Bölüm (1.Kısım) Yeni başlangıç
61.Bölüm(2.Kısım) Sapına kadar aşık oldum
62.(1.Kısım) Güven ilişkinin Temelidir
63.Bölüm (1.Kısım)Alacağız o kızı
63.Bölüm (2.Kısım) Küçük Kılıç
64.Bölüm (1.Kısım) Sen benim tek gerçeğimsin
65. Bölüm (1.kısım) İzin verecek
65.Bölüm (2.kısım) Milat
66.Bölüm (1.kısım) Miray
66.Bölüm (2.kısım) Evleneceğim kadın
67.Bölüm (1 kısım) Makas kesmiyor
68.Bölüm (1.kısım) Anneme söylemiş olabilirim
69.Bölüm (1.kısım) Ölene kadar dünürlük olayımız var
69.Bölüm(2.kısım) hayatındaki kişi kalbinde mi?
70 Bölüm ''FİNAL'' (1. Kısım) Azat'ın güzeli birken iki oldu
70. Bölüm Final (3.Kısım SON) Her şeyin cevabı zamanda
yeni hikaye tanıtım bölümü gelecek
Aşkın Ateşi yayımlandı
ÖZEL BÖLÜM 1 "Oğlumuz mu olacak."
ÖZEL BÖLÜM 2 "Sensiz bir dünya hiç güzel olmazdı."
Özel bölüm 3 ''küçük bey görsün kızımı.''
Özel bölüm 4 Dila'yla Onur Evleniyorlar
Özel bölüm 5 Nişan ve bebek
Özel bölüm 6 (part 1) Mustafa & Leyla
Özel bölüm 6 (part 2) İyi ki
Özel bölüm 7 (part 1) "Düğünümüz için heyecanlı mısın?''
Meriç &Bora (part 2) ''Düğün''
Özel bölüm 7 (part 3) "Beklerim tabi saat kaçta?"
Özel Bölüm 7 (4.part) "Bebeğim sen gelişinle beni çok sevindirdin."
SON ÖZEL BÖLÜM (1.part)
SON ÖZEL BÖLÜM (2.part)

7o. Bölüm FİNAL (2.Kısım) Ötesi berisi olmaz

2.7K 58 0
Av uguryedek




         

Herkese merhaba iyi pazarlar. Bu bölümü bu zamana kadar okuyan herkese ve daha önce konuşup söz verdiğim @@nazliozgn ithaf ediyorum.

Bölümde çift isimleri başlarda yer almayacak çünkü her an her yerden birisi çıkabilir.

Tamamen bitmesine son bir bölüm kaldı bilginiz olsun.

Bir önceki bölüm olan final birinci kısıma göstermiş olduğunuz ilgiden dolayı çok teşekkür ederim. Oy ve yorum konusunda beni çok mutlu ettiniz. Sağ olun. :)❤️

Kişisel instgram hesabımdan beni takip etmek isteyenler Berrin Doğangönül olarak beni arayıp bulabilirler.

Yazım hatası yaptıysam kusura bakmayın daha fazla bekletmek istemedim. Zamanla her bölüm düzenlenecek.

Final hatrına lütfen oy vermeyi ve yorum yapmayı unutmayalım. Üçüncü ve son olan kısımda görüşmek üzere kendinize çok iyi bakın. Sevgiler. ❤️😊 




SON OLARAK YENİ HİKAYEME BAKMAYI UNUTMAYIN "AŞKIN ATEŞİ" TANITIM BÖLÜMÜNÜ PAYLAŞTIM... Profilimde yeni hikayem var ama linkini de yine buraya ekliyorum.

http://my.w.tt/UiNb/kbFwUJ2ZrE

Keyifli okumalar dilerim...



***
Emzirme faslından sonra akşama doğru Azat'ın ısrarıyla herkes gitmiş bir tek Serpil hanımla Azat hastanede kalmıştı. Gün içinde defalarca kez fotoğraflar çektirmişler her şey Begüm'ün istediği gibi olmuştu. Azat tüm gün yorulan babasını, Yakup babasını ve bir ara çocukları uyutup gelen bebeği ve kendilerini gören Leyla'yla abisini de göndermişti.

Yarın aksilik olmazsa eve çıkacaklarından Meliha hanım Leyla'yla şimdiden hazırlıklara başlamak üzere gitmiş Serpil hanımda Begüm'ün yanında kalmıştı.

Yakup bey bir ara telaştan aramayı unuttuğu Güney'i arayıp dayı olduğunu haber verdiğinde İstanbul'da olan Güney önce şaşkınlıktan konuşamamış sonra Yaren'le sevinç nidalarıyla bağrış çağrış birbirlerine sarılmışlardı. Begüm ve Azat'la konuşup tebrik etmiş en yakın zamanda geleceklerini söylemişlerdi ve tabi "küçük hanımın hemen fotoğrafını atın" diye söylemeyide unutmamışlardı.

Cemal Azra'nın fotoğrafını çekip ortak herkesin olduğu sohbet grubundan "ailemiz gittikçe büyüyor ikinci Prensese merhaba diyelim" yazıp gönderdiğinde diğer duyanlarda erken doğumdan dolayı önce şok olmuşlar sonra ardı ardına yazdıktan sonra tek tek Azat'la ve Begüm'le telefonda konuşup arkadaşlarını tebrik etmişlerdi. Güney'le Yaren dışında kimse geleceklerine dair bir şey söylememişti ama Azat'la Begüm duramayıp geleceklerini biliyordu.

Haberi alan Meriç Funda'nın eve gelip Dila'dan Altuğ'u devralmasıyla Onur'da yanlarında birlikte hastaneye gidip görmüşlerdi Azra'yı. Meriç bebeği kucağına alır almaz "kız bebekler bir başka ya şunun tulumunun tatlığına falan bakın pembiş pembiş." Diyip herkesi güldürürken Dila arkadaşına yalandan alınmış gibi yapıp "aşk olsun ama Altuğ'umun da her şeyi kendi çok tatlı onunda tulumları maviş maviş" diyince gülüşmeler kahkahalara dönüşmüştü.

Gün geçtikçe hayatlarına yeni canlar katılıyordu ve kızlar doya doya bebek seviyorlardı.

Azra'yı kucağına alanlar bırakmak istemesede bir şekilde hepsi sevmeyi başarmıştı. Yarın yine geliriz diyerek onlarda zor ayrılmışlardı sevmeye doyamadıkları Azra'dan.

Şimdi gündüzün o kalabalıklığı sonunda akşamın sakinliğine yerini bıraktığında Serpil hanım "kahve içip hava alacağım" diyerek Begüm'le Azat'ı baş başa bırakıp odadan çıkmıştı ve Begüm kızının başına eğilmiş gülücükler saçarak Azra'yı seven Azat'ı izlerken kocasına seslendi.

"Bence kızımız biraz uyumalı babası onu rahat bıraksan da artık biraz da annesiyle ilgilensen diyorum hani."

Begüm gözlerini süze süze kocasına cilve yaparken Azat tok sesiyle güzel bir gülüş sergileyip başını iki yana karizmatik bir şekilde ağır ağır salladı. Tüm gün karısyla da ilgilenmişti evet kızyla extra ilgilenmişti ama Begüm'ü de kesinlikle ihmal etmemişti.

"Hımm... Birileri şimdiden kızımı benden kıskanıyor anlaşılan."

Azat kaşlarını kaldırıp konuşurken Begüm sırıtıp dudaklarını ısırınca Azat'ın bakışları bugün doya doya kalabalıktan öpemediği dudaklara kayıp kızının başına usulca bir öpücük kondurup iki adımda Begüm'e doğru yürüyerek gözlerini karısının gözlerinden çekmeden yanına oturunca Begüm'ün nefes alış verişi hızlanıp göğsü inip kalktı. Azat kısa bir an gözlerini aşağı çevirip sonra yeniden Begüm'ün gözlerinin içine dünyanın en güzel aşkını sunan bir parıltıyla baktı.

Elini uzatıp karısınında tıpkı aynı duygularla bakan gözlerinin içine bakıp yanağını okşadı... Onun Begüm'üydü, onun nazlı güzeliydi...

Begüm yanağını okşayan ele yanağını sürtüp başını çevirerek gözlerini kapatıp öptü ve bir kaç saniye öylece kalıp gözlerini usulca açıp dünyası olan kara gözlere baktı. Azat'ın bakışlarındaki yoğunluğu çok iyi biliyordu. Gün içinde çokça kez Azat'ı öpmek istemişti ama ortam hiç doğru düzgün müsait olmamıştı.

"Bu gözler benim yolumu aydınlatıyor... Senin gece karası güzel gözlerin benim yolumu aydınlatıyor..."

Azat içini çekip yutkundu ve daha fazla dayanamayarak eğilip karısının dudakları üstüne dudakalarını bastırıp yüreğindeki taşan aşkıyla öptü... Tutkuyla dans etti ikisininde dudakaları. Azat'ın bir eli karısının esesini tutarken Begüm'de kollarını kocasının boynuna doladı ve doya doya öptü Azat'ın dolgun dudaklarını. Arada kirli sakalı sürtüyordu dudaklarına ama bu acıtmak bir kenera daha çok öpme isteği uyandırıyordu içinde. Alt dudağını emen kocasına istekle inlerken Azat son bir öpücük kondurup geri çekilerek alınlarını yasladı ve Begüm'ün nefes nefese haldeki sözlerini dinledi.

"Canımsın sen benim... Canımın özüsün. Aşkımsın, eşimsin, bebeğimin babasısın. Azat sen ben, bende senim. Bana binlerce duyguyu aynı anda yaşatıyorsun."

"Begüm'müm."

Azat içini çekip fısıldarken Begüm dudaklarına çarpan nefesle gülümsedi. Nefesiydi Azat onun...

"Biz çok yol katettik Azat... Şimdi ne sen eski Azat'sın ne ben eski Begüm'müm. Aşkımız bizi sakinleştirdi. Aşkımız bizi birbirimize bağladı. Sen varsan gülüyorum sen varsan başımı yastığa huzurla koyuyorum ve sen varsın diye ben yaşadığımı hissediyorum. Sensizliği çok kısada olsa tattım ve o acı bedenimi yakıp kavurdu."

Azat bir kez daha öptü karısını. Durup bir kez daha sonra bir kez daha öptü. Çenesini, yanaklarını, burnun ucunu ve iki gözünü en sonra da alnını öptü... Onu yeniden hayata döndüren kadınını, aşkı bulduran kadınını santim santim öptü.

"Sana öylesine aşığım ki Begüm... Ben ben olmaktan çıktığım çok anlar oldu. Aşkımdan delirdiğim anlar çok oldu ama yine o aşk bizi ayakta tuttu... Seni çok seviyorum gözümün gönlümün güzeli... Kızımın annesi seni çok seviyorum."

Begüm alnına dayalı dudaklardan dökülen aşk sözleriyle duygulanarak sarıldı kocasına.

"Bende seni çok seviyorum."

İkiside sım sıkı sarıldılar... Bir yanlarında mışıl mışıl uyuyan kızları varken onlar bu güzelliği doyasıya yaşadılar. Bir süre hiç konuşmadan öylece sarıldılar... Bedenlerinden yayılan aşkı doya doya içlerine çektiler.

"Biz anne baba olunca fazla mı duygusal olduk ne?"

Azat geri çekilip göz kırparak konuşurken Begüm gülerek kocasının omzuna vurdu.

"Ben zaten duygusaldım şimdide lohusayım tabi daha da duygusallık çöktü üstüme de sen kendine bak."

Azat gözlerini irileştirip karısına korkunç bir şey varmış gibi baktı.

"Aman allahım... Ben şimdi extra duygusal sulu göz bir Begüm'le ne yapacağım... Ahhh bir çocuk yaptık kendi ağzıma kendim sıçtım. Yahu sen şimdi her şeye açarsın o musluları sonra vay gele kırk takla atıp seni susturacak olan Azat'ın haline."

"Azat!!!"

Begüm kocasına çıkışırken Azat kendini geriye atıp bacakları dışarıda bedeni yatakta olacak şekilde yatıp yüzünü buruştururken Begüm kocasına deli olmuş halde yataktan itmeye çabaladı.

"Aman zahmet etme. Sana bana destek ol diyen yok. Yok açarmışım musluklarıda yok ağzına kendi şey yapmışta... Bir kere ben sana ne dedim küfür yok ya yok!!! Kızımın yanında da konuş böyle ağzın iyice alışısın sonra yavrumun anlayacağı zamanda bir küfür et bak o zaman ben sana ne yapacağım. Kalk şurdan da ya!! Bana bir metreden fazla yaklaşma."

Azat söylenip kendisini itmeye çalışan karısının haline gülüp doğrularak kalktı.

"Tamam kalktım işte. Ben şuraya oturayımda rahat et sen."

Azat koltukları kastedip Begüm'e bakarken hırçın güzeli yatıp üstünü kaşlarını çatmış halde tepinircesine örtünce güldü. Begüm aynı Begüm'dü. Bekarken de aynıydı evlenince de aynıydı ve anne oluştu hala aynıydı. Küsmekte üstüne yoktu.

"İyi yaparsın."

Azat dinlenecek olan karısının kızgınca konuşup gözlerini kapatan halini bir kaç saniye süzdükten sonra eğilip alnından öpüp fısıldadı. Az önce hızlı hareket etmişti ve endişeleniyordu.

"Ağrın falan yok değil mi?"

Begüm gözlerini usulca açıp hala sinirli olduğundan tepesindeki kocasına ters tes bakıp aynı terslikle cevap verdi.

"Biraz var tabi. Doğum yaptım sonuçta ama geçer sorun değil."

"Yapma güzelliğim bir şey demedim ki."

Azat eğilip bu kez Begüm'ü dudaklarından öpecekken Begüm başını çekince gülümsedi. Madem öyleydi uğraşırdı oda zevkle karısıyla.

"Nazın cazında hiç bitmiyor Begüm he."

"Azat ya!"

Begüm kocasına çıkışıp göğsüne koyduğu elleriyle iterken Azat kahkaha atarak geri çekilip Begüm'e göz kırptı.

"Tamam tamam cırlama hemen bu kulaklar daha lazım bana uyu hadi biraz."

"Çık dışarı çabuk."

Begüm hızla doğrulup üstündeki örtüyü ittirerek kocasına ateş saçan gözleriyle bakıp konuşarak fazlaca kendisini gıcık eden kocasını kovarken Azat sallana sallana yürüyüp koltuğa oldukça rahat şekilde oturdu. Sanki kovulan kendisi değildi.

"Ya kime diyorum çık git görmek istemiyorum seni. Sürekli beni eleştiriyorsun şakayla karışık laf sokuyorsun ben anlamıyor muyum. Bak burdan çıkayım görürsün alacağım kızımı doğru babamlara gidicem."

Azat gözlerini kapatıp sırıtarak "hımm gidersin. Dedi. Begüm'ü deli etmek resmen hobisi olmuştu. Begüm bazı konularda çok masumdu ve Azat bunun hep böyle olmasını istiyordu.

"Sen geç dalganı geç eve gelmediğimde görürüm ben senin o sırıtan yüzünü. Uyuz ne olacak. Koştun koştun peşimde hah şimdi beni beğenmiyorsun."

Azat duyduklarıyla gözlerini hızla açıp karısına kaşlarını kaldırarak baktı. Şuan Begüm çatık kaşlı haliyle bile Azat'a göre karısı fazlaca güzel ve seksiydi.

"Kim koştu peşinden. Kızım ben seni almasaydım evde kalırdın sen be. Bizim babalarımız arkadaş diye Yakup amcaya hürmeten aldım ben seni."

Azat Begüm'e takılırken Begüm alayla güldü sonra elini çenesine koyup düşünüyormuş gibi yaptı.

"Hımm tabi canım tabi. Ben sensiz ölürüm Begüm, senin her şeyine aşığım Begüm, evlenelim biran önce Begüm. Bebeğimiz olsun çok isterim Begüm diyen sen değildin Doğru. Bunları zaten hep babama hürmeten yaptın evet haklısın iyi ki beni aldın yoksa ben ne yapardım. Çok teşekkür ederim sayın Karaaslan."

Azat başını iki yana sallayıp güldü. Erkeklerin ezelden beri "ben seni almasaydım sen evde kalırdın" muhabbeti vardı ve kendiside karısyla bu muhabbeti yapmaya bayılıyordu. Şu bir gerçekti ki çoğu erkek bunu bilerek yapıyordu çünkü hepsinin hoşuna gidiyordu eşlerine böyle takılmak.

"Ben öyle bir şey demedim uyudurma Begüm.
İlişkimiz sonuçta ciddiydi hani belki e hadi evlenelim demiş olabilirim ama o kadar. Ben diğer dediklerini hatırlamıyorum."

"Ya tabi tabi bunama başladı sende anlaşılan."

Begüm havalı bir bakış atıp sırtını Azat'a dönüp yatarken Azat karısının kıs kıs güldüğünü sarsılan omuzundan anladığı gibi ayağa
kalktı ve Begüm'ün arkasından uzanıp sım sıkı sarıldı karısna.

"Sen varya sen."

"Ne olmuş bana."

Begüm küskün gibi konuşsada karnını saran elin üstündeydi eli.

"Fena bir şeysin."

"Oh iyiymişim, ömrünün sonun kadar çekeceksin beni."

Azat güzel bir kahkaha atarken kollarının arasında dönen karısının dudalarına kapanıp uzun uzun öpüp geri çekilerek gözlerini ayırmadan saçlarını okşadı.

"Begüm sen benim sonumsun. Bugün olsa bugün yine koşarım peşinden ve hiç  pişman değilim. Bana bu mutluğu, aşkı yaşatan senden pişman olmadım olmamda."

Begüm kocasına ışıl ışıl gözlerle bakıp sözleriyle romantik ortamı bozdu.

"Sende benim işte böyle başımın belasısın ne yapalım bir kere iyi günde kötü günde dedik attık o imzayı."

Azat karısına gözlerini devirdi. Harikaydı yani. Onca lafa bir aşk sözcüğü beklemişti.

"Kızım tüm romantizmin içine sıçtın ya. Birde erkelere kızarsınız romantik değiller dersiniz. Al sana romantizmin dibini yapıyorum sen ne yaptın güzelim ettin içine yani."

Azat hön hön bilerek konuşurken karısının damarının tutacağını çok iyi biliyordu ki gecikmeden Begüm'den tepki geldi.

"Ya düzgün konuşsana of ya sıçmak ne ya. Ağzın iyice bozuluyor senin."

"Ne demek ne bu yaştan sonra sana sıçmak ne demek onu mu anlatayım kraliçe hazretleri."

Azat dalga geçerek konuşup elini oooo dercesine havada sallarken Begüm gıcık olmuş bakışlarını attı.

"Üff her lafa bir cevap. Sevmiyorum böyle konuşmaları."

Üfleme bana mıyır mıyır..."

"Azat!!"

Begüm gözlerini irileştimiş kocasına bakarken Azat kendi kendine söylendi. Tamam buda Begüm'dü biliyordu eh pek sevgili kayınbabası öyle evde küfür edecek bir tip değildi. Güney zaten son derece nazikti Begüm haliyle büyürken böyle argo konuşmaların içinde olmamıştı ve sevmiyordu da. Azat'a bazen bilerek böyle tavır yapıyordu çünkü onunda didişmek hoşuna gidiyordu hani.

Azat gözlerini kapatıp alnını ovdu. Öyle böyle gün bitmişti ve yorulmuştu epey.

"Başın mı ağrıyor sevgilim?"

Begüm kıyamadığı kocasının alnına parmaklarını bastırıp ovarken Azat gözü kapalı gülümsedi.

"Biraz."

"Dinlen hadi uyu sende çok yoruldun."

"İyiyim ben güzelim asıl Azra uyuyorken sen dinlen hadi."

Azat Begüm'ü sarıp sarmalayarak başından öptü. Begüm kollarında uysallaşınca ikiside kapattılar gözlerini. Azıcık dinlenmek ikisine de iyi gelecekti. 

"İyisin değil mi güzelim? Ağrın falan var mı?"

Begüm gözlerini aralayıp mışıl mışıl uyuyan kızına bakıp başını daha da kocasının göğsüne gömerek derin bir nefes alıp verdi. Doğumda çok zorlanmıştı ama hepsi kızını kucağına aldığında uçup gitmişti.

"İyiyim sevgilim. Biraz sızım var ama sorun değil oda."

Azat içini çekip karısının saçlarını okşayarak başından küçük küçük öptü. Canın ta içiydi Begüm'ü... Ona dünyalar güzeli bir bebek veren aşkıydı. Annelerin kutsallığını zaten biliyordu ama Begüm'ü doğum anında gördüğünden beri her anne gözünde çok daha kıymetli haldeydi.

"Biraz dinlen hadi Begüm."

"Tamam canım."

İkiside uykunun huzurlu kollarına bıraktılar kendilerini. Serpil hanım odaya geldiğinde çocuklarının uyuduğunu görünce ses yapmadan sürgülü kapıyı kapatıp onları rahatsız etmeden oturma alanına geçip oturdu. Bugün öylesine mutluydu ki bir anne olarak kızının anne olduğunu görmüştü ve bu Serpil hanım için eşsizdi...

***

"Şşşt sessiz olsanıza ne konuşuyorsunuz Allah aşkına ya."

Bora arkasından yürüyenlere dönüp ses yaptıkları için kızarken kucağında kızını tutan Oğuz gözlerini devirdi.

"Sende iyice izci kampı olayına çevirdin yürü abartma."

Bora elinde koca bir buket çiçekle ters ters Oğuz'a baksada çok geçmeden gözleri babasının kucağında olan Miray'a kayınca gülümsedi hemen. Miray gün geçtikçe büyüyordu ve büyüdükçe çok daha güzel bir bebek oluyordu.

"Sırf senin hatırana babana bulaşmıyorum biliyorsun değil mi Prenses."

Miray anlamasada Bora konuştukça bebeksi sesler çıkarınca Bora gülerek Miray'ın minik ellerinden öpüp olayına geri döndü.

"Hadi bakalım."

Kapıyı usulca açıp önden içeri girerken Oğuz geçmesi için Meltem hanıma sonra Eda'ya yol verip kendi arkada içeri girip kapıyı kapattığında onları karşılayan Serpil hanımla oldukça sessiz bir şekilde görüşüp sarıldılar. Oğuz tek eliyle kızını tutarken Serpil hanım hemen uzanıp Miray'ı kucağına alarak öpüp kokladı.

Meltem hanımda özlemişti. Birlikte iki kadın sessizce konuşurlarken gençlerin gözü Azra bebeği, Begüm'ü, Azat'ı aradı ve çok geçmeden az önce sesleri duyup uyanan Azat gülümseyerek yerinden kalkıp sürgülü kapıyı açarak dışarı çıktı. Begüm'de yeni yeni uyanıyordu.

"Bende diyorum bizimkiler bu saate kadar nerde kaldılar."

Azat arkadaşlarını büyük bir sevinçle karşılarken Bora gülerek il olarak sarıldı Azat'a.

"Oğlum Üsküdar'dan Beşiktaş'a geçmiyoruz herhalde İstanbul'dan Antep'e geliyoruz e anca yolu var çocuklusu var hamilesi var ne bileyim annem var anca geldik."

Azat her zamanki gibi Bora'ya gülerken Oğuz'a Eda'ya sarılıp Meltem hanımın elini öperek herkesin tebriğini kabul etti ve Miray'ı kayınvalidesinin kucağından alıp bal yanakalarından doya doya öptü.

"Ooo sen bir haftada daha da büyümüşsün canım maşallah sana . Özlüyoruz seni Prenses."

Azat Miray'ı severken Oğuz'un gözleri Begüm'le kızını aradı.

"Nerdeler Azat."

Azat gülümseyerek Begüm'ün yattığı yeri gösterirken hepsi hareketlenip Begüm'ün olduğu tarafa yürüdüler. Bora önde elinde çiçeklerle yatakta yarı uzanmış haldeki Begüm'le göz göze gelmesiyle Kocaman gülümsedi.

"Kızım sen anne oldun ya... İnanamıyorum. Nerde bakalım ikinci küçük prenses."

Bora çoşkuyla konuşurken Oğuz onu aşıp Begüm'e ilk sarılan oldu. Begüm'ün yeri Oğuz'da çok başkaydı. Çokça kez sırlarını sadece Begüm'le paylaşmıştı. Dostlukları kuvvetliydi.

"Canım... Tebrik ederim. Gözün aydın."

Begüm geri çekilen Oğuz'a teşekkür edip gülümserken Eda'yla da aynı şekilde kucaklaştılar.

"Geleceğinizi biliyordum da belki sabah gelirsiniz diye düşünmüştüm."

Begüm gülerek konuşurken Bora Begüm'ün önünde rövans tapıp çiçekleri uzattı.

"Sizki bu dünyaya bir  Karasalan getirdiniz kıymetlimizsiniz efendim... Bunlar size layık değil ama kabul buyrun."

Bora her zamanki Bora'lığını yapıp herkesi güldürürken Miray kucağında yanlarına gelen Azat Bora'ya yan yan bakışlar attı.

"Ne bakıyorsun oğlum Karasalan sülalesine çocuk verdi arkadaşım tabiki olayı şahlandıracağım."

Azat soyadının gücüyle dalga geçmeye bayılan Bora'ya güldü. Alem adamdı takmıştı Karaaslan'lara ama iyi anlamda takmıştı.

"Nerdeymiş bakalım benim güzel kızım."

Meltem hanımın şen sesiyle Begüm şaşkınlıkla karşısındaki kadına bakıp sevinç dolu sesiyle şakıdı.

"Meltem teyzem sende mi geldin."

Meltem hanım gülerek Begüm'e yaklaşıp sım sıkı sarıldı. Bu çocukların her birini çok seviyordu. Onlar sadece Bora'nın arkadaşı diye kıymetli değildi Meltem hanım her biriyle yalnızlığını unutuyordu.

"Geldim tabi güzel kızım. Ahh tebrik ederim Allah analı babalı sağlıkla büyütmeyi nasip etsin yavrum."

"Amin Meltem teyzem çok sağ ol ayaklarına sağlık."

Begüm'le tebrikleşme faslından sonra gözler az ileride hastane beşiğinde olan Azra'ya kayınca Bora hemen öne atıldı.

"Allahım Begüm'ün bebeğini de kucağımıza alacağız git gide bizim gurup çoluk çocuk sahibi olanlar olarak artıyor."

Bora'nın sözlerine gülüşürlerken Meltem hanım oğlunu eliyle şöyle bir kenara çekti.

"Darısı senin başına... Sen bir dur bakalım. Ayol anası burda büyüksün anne sen önden geç diyen yok."

Meltem hanım da laf atma konusunda Bora'dan aşağı kalır olmadığı gibi tavırları öylesine komikti ki bu kez odada kahkaha sesleri yankılanırken Bora annesine gözlerini devirirken Meltem hanım eğilip yeni uyanmış olan Azra'yı gözlerinin içi gülerek kucağına aldı.

"Aman yarabbi nazarlardan korusun seni allahım ne kadar güzelsin sen böyle bir tanem..."

Meltem hanım Azra'ya öylesine içten sevgiyle bakıp konuşuyoru ki Bora bu anları pür dikkat izledi.

"Benim çocuğum olduğunda annemi düşünemiyorum. Ahh annemi böyle ortamlara sokmamam lazım kadının duyguları depreşiyor."

Meltem hanımdan sonra herkes sırayla Azra'yı kucağına alıp severken Begüm de Miray'ı isteyince Azat karısının yanınan oturdu ve Begüm eğilip Miray'ın tombik yanaklarını defalarca öptü.

"Ayy sende mi geldin... Sen kardeşi görmeye mi geldin... Bal kızım benim."

Begüm dayanamayıp Miray'ı kucağına alıp sarıldı. Mis gibi kokuyordu Miray. Eda özel bir şeyler kullanıyordu konuşmuşlardı daha önce. Zaten bebeklerin kendilerine özgü o mükemmel kokuları eşsizdi.

"Kızım bu güzellik bence kocana benzeyecek tepesindeki iki tutam saça bak senin saç renginden koyu Azat'a benziyor."

Bora kucağındaki dünyalar tatlısı dediği bebeği öpüp  Konuşurken Oğuz gülümseyerek "bencede" derken Eda "hayır ya Azat esmer baksanıza ten rengine Begüm'e benziyor işte." Deyip Begüm'den taraf oldu. Meltem hanım Serpil hanımın koluna girip oturma alalına geçerken son lafı söyledi.

"Kime benzeyecek, ya anasına ya babasına benzeyecek tabi. Şimdi boşa yorulmayın biraz büyüsün belli eder kime benzediğini Allah sağlıkla büyümesini nasip etsin."

Aynı anda "Amin" sesleri yükselirken Eda Bora'ya yaklaştı.

"Birazda ben kucağıma alayım."

Bora tatlı tatlı bakan Eda'ya sırtını döndü. Öyle masum bakışlara falan kanıp şuan sevmelere doymadığı Azra'yı hemen veremezdi kimse kusura bakmayacaktı.

"Siz kocanla bir sayılıyorsunuz az önce Oğuz'dayken sen sevmiş oldun bekle sıranı yenge."

"Üf ya ne gıcıksın ne alakası var."

Eda kaşlarını çantsa da Bora umursamadı ve Azra'yla gülerek konuşup sevmeye devam etti. Gün geçtikçe bebeklere olan düşkünlüğü artıyordu ve içinde bir yer sürekli babalık hayalleri kurduruyordu. Meriç'in okulu bitipte evlendikten sonra kesinlikle çocuk yapacaktı. Fena halde çillisinden bir bebek istiyordu.

"Hayatım burdayız daha sevesin doya doya."

Oğuz Eda'yı kolunun altına alıp yanağından öperken Eda kocasının güzel elalarına bakıp gülümsedi. Altuğ da olduğu gibi yine birkaç günlüğüne hep beraber gelmişlerdi.

Begüm huysuzlanan Miray'ı Eda'ya verirken aklına gelenle hemen Oğuz'a döndü. Kalabalıktan yeni fark ediyordu.

"Abimler nerde onlara geldiğinizi söylemediniz mi?"

Oğuz gülümseyip Bora'nın yanına oturdu. Elbette haberi alır almaz tıpkı Altuğ'da olduğu gibi hemen konuşmuşlardı ve Oğuz ayarlamış özel olarak hepsi gelmişti ama Yaren yine uçakta kötü olunca Güney direkt onu babasının evine götürmüştü. Bu kez Yaren'in baş dönmesi ve mide bulantıları fazla olunca Yaren "Begüm'e gitmek istiyorum iyiyim eve gitmeyelim" desede Güney indiklerinde dinlemeyip babasını arayarak evde olduğunu öğrenir öğrenmez karısını eve götürmüştü. Yolculukta Yaren çok çabuk etkileniyordu.

"Onlarda geldiler canım ama biliyorsun Yaren yolculukta etkileniyor biraz sizde dinlenip gelecekler."

"Ahh iyi olsun da önemli değil."

Begüm için Yaren'in hamileliği söz konusu olunca akan sular duruyordu. Abisiyle Yaren mutlu olsunda gerisi önemli değildi.

***
Begüm Azra'yı Eda Miray'ı emzirip uyuttuktan sonra birlikte sohbet ederlerken Serpil hanımla Meltem hanım cafeteryaya inmiş biraz baş başa sohbet edip dertleşirken erkeklerde birlikte sohbet ediyorlardı. Bir ara Güney aramış kardeşiyle konuşmuş geleceklerini söylemişti. Güney'den sonra Cemal'de Azat'ı aramıştı ve Oğuz'la Bora'nın orda olduğunu duyunca "oğlum bensiz ne topladınız lan... Altuğ'un gazını çıkaramadık gitti susmuyor oğlan şu işi halledip geleceğim bir ara" deyip kıskançlıkla konuştuğunda sesi hoparlörde olduğundan herkes kahkaha atmıştı. Cemal alem adamdı. Onun bu konuşma tarzına bayılıyorlardı.

***

Güney elini tuttuğu Yaren'le hastanenin içinde Begüm'ün bulunduğu odaya doğru yürürken yüzü asık olan karısına çaktırmadan baktı. Evden beri tek kelime konuşmamıştı Yaren. Tamam belki çok üstüne gitmişti ama Yaren de inatlaşmıştı en azından Güney'e göre durum böyleydi. Bir kaç hafta sonra bebeklerinin cinsiyetini öğreneceklerdi ve Güney şimdiden çok heyecanlıydı. İşten çıktığında bazen kendini bebek mağazasında buluyordu ve bir kaç parça bir şey almadan da çıkmıyordu. Her ne kadar Yaren "daha cinsiyeti belli değil sevgilim boşa para harcama" desede Güney'le birlikte dakikalarca aldıklarına bakıyorlardı.

Hamileliği oldukça iyi geçiyordu. Arada bulantıları baş dönemleri ve sürekli uyumak istemesi dışında bir sorunu yoktu ama Güney'e bunu bir türlü anlatamıyordu. Onuda anlıyordu heyecanı, düşünceli halleri çok hoşuna gidiyordu ama iyiyim dediği zamanlarda kocası tersini tutturunca ister istemez bir noktadan sonra geriliyorlardı.

Bugünde böyle olmuştu. Uçaktan indikten sonra dinlemek için doğruca eve gitmişti Güney'le ve uzanıp dinlenmişti. Bir kaç saat sonra Begüm'e Azra'ya gitmek istediğinde Güney "ben tek gideceğim sen solgun duruyorsun yok iyi değilsin yarın götürürüm seni" deyip ısrarla iyi olduğunu söylese de Güney tersini iddia edince biraz gerilmişlerdi.

Yaren Yakup beyde yanlarında olduğundan çok bir şey diyemeyip sadece iyi olduğunu gitmek istediğini söylese de fazlaca evhamlı olan Güney "dinlen diyorum işte ne bu inadın yüzün kireç gibi olmuş Begüm kaçmıyor ya o bilmiyor mu senin hamile olduğunu burdayız daha elbet göreceksin" deyip biraz sert konuşunca Yaren fazlasıyla alınmıştı. Zaten hamilelik duygusallığı vardı her şeye çok çabuk kırılabiliyordu birde sanki kendini bilmiyor gibi Güney ısrar edince sinir olmuş biraz da alınmıştı.

Yakup bey gelinin yüzünün düştüğünü görür görmez olaya müdahale etme gereği duyarak Yaren'in saçlarını okşayıp gülümsedi. Öyle çok seviyordu ki gelinini kızıydı onun. Yıllarca gözünün önünde Begüm'ün arkadaşı olarak sevdiği kız şimdi oğlunun eşiydi ve bu durumdan dolayı Yakup beyde Serpil hanımda çok mutluydular. Yaren hem Güney'e hem de kendilerine iyi gelmişti. Begüm'den sonra bir torunda onlardan gelecekti. Güney'in hem karısına hem de daha doğmadan bebeğine olan düşkünlüğü elbette hoşuna gidiyordu. Oğlu Yaren'in üstüne titrediğinden böyle yapıyordu ama ne olursa olsun bu güzel yürekli kızını üzmesine sebep olamazdı.

"Güney, kızım iyiyim diyorsa iyidir. Karışma gidecekse gitsin."

Yakup bey ağırlığını koyup otoriter bir şekilde konuşurken Güney'le Yaren birbirinin gözlerinin içine baktılar ve Yaren kocasına alındığını belli eden ses tonuyla konuştu.

"Yok baba ben kendi bedenimi bilmiyorum. İyi miyim değil miyim anlamıyorum ya ben evde kalayım."

Güney yeşil gözlerini kısıp karısının büzülen dudaklarına baktı. Buna ağlamazdı değil mi? Bu hamilelik hormonları şuan babasının yanında Yaren'i ağlatmazdı değil mi? Hayır öyle bir şey olursa Güney bu yaşında babasından sıkı bir azar yiyeceğini çok iyi biliyodu. Konuyu uzatmamak en iyisiydi şuan.

Diliyle dişi arasında "tamam" dedikten sonra birlikte evden çıkıp babasının arabasına bindiği gibi hastaneye kadar hiç konuşmadan gelmişlerdi. Şimdi asansörün içinde Begüm'ün bulunduğu kata çıkarlarken Yaren elinin Güney tarafından fazlasıyla sıkı tutulmasından dolayı avcunun terlemesiyle Güney'in elini bırakınca Güney yeşillerini karısına dikti. Bir şeyleri kesinlikle şuan tam tersi anlıyordu. Bir kaç saniye önüne bakan karısına başını yan çevirip baktıktan sonra oda önüne döndü.

"Ben sanki kendimi düşünüyorum."

Mırıltısından ne dediği anlaşılmadığından Yaren dönüp baktı ama Güney dim dik karşıya bakıp Yaren'e dönmedi ve asansörün durmasıyla Yaren önde
Güney arkada yürüyüp odanın önüne geldiklerinde konuşmadan kapıyı tıklatıp içeri girdiler.

"Dayısının canı nerdeymiş bakalım."

Güney karısıyla olan durumunu kenara bırakıp neşe dolu halde konuşmasıyla erkeklerle oturan Azat gülerek ayaklanırken Begüm'de yattığı yerden abisine gülüp el salladı.

"Abi."

"Abim."

Güney Begüm'e sevgiyle bakarken kendilerine doğru gelen Azat'a sım sıkı sarıldı.

"Damat bey... Sonunda çok istediğin babalığa kavuştun tebrik ederim."

Gülerek Azat'a sarılırken Azat'ta aynı şekilde sarıldı Güney'e. Kendisi baba Güney de dayı olmuştu ve ikiside çok mutluydu.

"Teşekkür ederim dayısı, darısı senin başına."

"Amin Amin az kaldı sayılır."

Güney geriye çekilip Begüm'e doğru kollarını açarak giderken Yaren Azat'a sarılıp tebrik etti. Begüm'ün Azat'a olan aşkını en iyi bilenlerdendi. Bu aşk çok şükür bir bebekle taçlanmıştı.

"Abisinin bir tanesi... Canım..."

İşte iki kardeş arasında bundan güzeli yoktu. Sım sıkı birbirlerine sarılırlarken Güney defalarca kez öptü Begüm'ün saçlarından. Begüm'ü, göz bebeği büyümüş ve anne olmuştu. Bu duygu hem çok güzeldi
hem de özeldi. Güney Begüm'ün böylesine güzel bir aşkı yaşıyor oluşuna çok seviniyordu. Kardeşi eşiyle mutluyken şimdi bebekleriyle mutlulukları daha da artmıştı.

"Bir tanem benim çok şükür sende yeğenimde iyisiniz."

Güney geri çekilip Begüm'ün yüzünü avuçları içine alarak alnından öptü. Begüm'ün ışıl ışıl yüzü gülen hali Güney'in içini sıcacık yaptı.

"Biz çok iyiyiz abim sende hoş geldin,"

"Hoş buldum Begüm tabi böyle bir günde geleceğim abicim."

Güney kardeşinden gözlerini çekip beşikte uyuyan yeğenini görmek için adımlarını o tarafa çevirirken Yaren'le Begüm kucaklaştılar. Miray iki tekli koltuk çevirilip beşik yapılmış halde uyurken Azra da onun yanında hastene beşiğinde uyuyordu. Çocuklar hazır uyumuşken Eda'yla Begüm'de doya doya sohbet etmişlerdi.

"Canım benim, erken oldu ve duyunca o kadar şaşırdım ki tekrar tebrik ederim. Allah sağlıkla büyümenizi nasip etsin hep çok mutlu olun inşallah."

"İnşallah Yaren. Öylesine güzel bir his ki anlatamam. Sende sağlıkla
bebeğini kucağına aldığında beni çok iyi anlayacaksın."

Begüm Yaren'in karnına elini koyup konuşurken Yaren kocaman gülümsedi. Begüm anne olmuştu ve bu  harika bir şeydi. Kendiside tadacaktı bu duyguyu. Şimdiden bebeği karnında büyürken bile ona bağlanmıştı.

"İnşallah Begüm. Bebişimize bakayım fotoğrafta bile sevmeye doyamadıysam şimdiden söylüyorum çitlembiği fena halde mıncıklayıp öpeceğim."

Yaren'in sözlerine Eda'yla Begüm gülerken bu sırada yanlarına gelen Azat'ta Yaren'e destek çıktı.

"Kızlar doya doya kızımı sevebilir ama beni kızım konusunda kızdıranlar sınırlı sevecek tabi."

Güney dünyalar güzelim dediği, yeğen sevgisini tattığı Azra'dan bakışlarını çekip keyifle gülerek Azat'a baktı. Eh biliyordu Azat altta kalmazdı. Cemal, Bora ve Güney üçlüsü az dillerine dolamamışlardı Azat'ı kızını Cemal'in oğluna alacağız diye.

"Lafın banaysa avcunu yalarsın. Dayısıyım oğlum ben tabi seveceğim."

Azat hadi bakalım dercesine tek kaşını havaya kaldırdı.

"Sen dayısıysan bende babasıyım. Yanınıza kalmayacak beni delirttiğiniz günler."

Bora konuşulanları duyduğundan lafa karıştı.

"Hayatın gerçekleri bunlar Azat efendi alışsan iyi edersin. Kız babası olmak kolay değil."

Azat ya sabır derken kendisi gibi kız babası olan Oğuz'dan destek anında geldi.

"Ben bu ağzı açık ayran budalalarının illeride kızları olursa göreceğim Azat."

Azat keyifle gülerken Güney başını uzatıp Oğuz'a tek kaşını kaldırarak baktı.

"Ağzı açık ayran budalası derken? Ooo Oğuz bey bakıyorum ağzınızın ayarı epey bir yol katetmiş halka dönmüşsünüz."

Her zamanki gibi Oğuz'un efendi kibar haline vurgu yapılınca Bora kahkahayı patlattı Oğuz ise gözlerini devirdi. Onunda yapısı böyleydi yapacak bir şey yoktu. Fazla sosyetik bir anne babanın çocuğu olunca haliyle böyle oluyordu.

"Ya uğraşmayın benim kocamla."

Eda kocasına destek çıkarken Azat Begüm'e kaş göz işareti yaptı.

"Bak panter gibi atıldı kocasını savunuyor... Burda beni kızımdan vuruyorlar sende onlarla bir olup gülüyorsun."

Azat'ın sitemine bu kez Begüm dahil herkes gülünce sesten Miray ürküp sıçrayarak uyanıp ağlamaya başlamasıyla en yakındaki Yaren hemen kucağına aldı ama anında Güney'le göz göze geldi. O yeşiller şuan "aferin sana" dercesine bakıyordu. Ağır kaldırmaması gerekiyordu Yaren'in ama buna küçücük bir bebek dahil değildi de Güney'e anlatmıyordu. Doğuma kadar biblo gibi duracak değilde ya nesini anlamıyordu bu adam.

"Bir şey yok korkuttuk mu seni bir tanem. Ooo tamam tamam geçti."

Miray hemen hemen her gün hem Bora'yı hem de Yaren'i gördüğünden onlara alışkındı ve kucaklarında sakinleştiğide oluyordu. Boncuk gibi iri taneler akıtarak ağlamaya devam edince Yaren Eda'ya uzattı kızını ama ondan önce kızının ağladığını duyup ayaklanmış olan Oğuz uzanıp bebeğini kucağına alarak başından öptü ve herkese seyirlik bir manzara sunarak kızıyla cam kenarına yürüyüp onu sakinleştirmek adına usul usul konuşmaya başladı.

"Babacım... Meleğim bir şey yok senin uyuduğunu unuttuk biz affedersin bebeğim. Hem bak ben şimdi sana ne anlayacağım."

Miray mızırdansa da susmuş babasına tatlı tatlı bakarken Oğuz gülümseysek kızının tombul yanaklarından öptü. İçi gidiyordu kızına baktıkça... Bazen hayat insana planlamadığını getirirdi ya işte Oğuz içinde Eda ve Miray böyleydi. Eda'nın hamile kaldıktan sonra bebeklerini aldırmayıp bugün bu mutluluğu yaşamasına sebep olmasına şükrediyordu.

"Oğuz çok ilgili tatlı bir baba."

Yaren'in fısıltısıyla yüzler gülümsedi. Eda da Miray da Oğuz'a çok iyi gelmişlerdi. Annesiyle babasını kaybederken karısıyla kızıyla hayata tutunmuştu.

Yaren Güney'e doğuru yaklaşıp Azra'yı almak isteyince Güney yeğenini koklayarak öpüp karısının kucağına verdi ve Yaren'in kucağına çok yakıştırarak gülümsedi. Aylar sonra kendi bebeklerinide böyle kucağına alacaktı karısı. Azıcık dargın olduklarından içi rahat etmiyordu aslında ama sonra konuşacaktı şimdi bunca insanın içinde yeri değildi.

"Ya ben seni yerim... Begüm çok güzel maşallah."

Begüm gülerek kızına baktı. Yavrusunu herkes böyle içten sevdikçe çok mutlu oluyordu.

"Şimdi sen kızımın teyzesi misin? Yengesi misin?"

Begüm muzice sorarken Yaren gözlerini aça aça "tabi ki teyzesiyim minnoşumun" demesiyle ikiside kahkaha atıp huzursuzlanan Azra'yı emzirmesi için Begüm'e verip erkekler diğer tarafa geçti Azat rahat emzirmesi için sürgülü kapıyı çekip oturdular.

"Annelerde iyi kaynattı yalnız. Kaç dakikadır ortalarda yoklar."

Bora annesiyle aşağıda olan Serpil hanım hakkında konuşurken Oğuz kucağında kızıyla hemen yanında, Güney'le  Azat' karşına oturmuştu. Kızlar Begüm'le birlikteydi.

"Buldular şimdi onlar birbirini sohbet ediyorlardır cafede."

Azat uzanıp Miray'ın yanaklarını severek konuşurken Güney'de başıyla onayladı. Bora'nın aklı aslında Antep'e gelir gelmez arayıp "ben geldim çillim sende gel hasteneye göreyim seni" dediği Meriç'teydi. Sevgilisinin gündüz gelip Azra'yı gördüğünü biliyordu ama yine akşam kendi için gelecekti telefonda geldiğine çok sevindiğini belli edip geleceğini söylemişti de nerde kalmıştı ona takılmıştı aklı.

"Ben bir Meriç'i arayayım oda gelecekti."

Ayaklanıp camın önüne doğru yürüyüp telefonunu çıkardı. Birlikteliklerini artık Onur'da biliyordu ve bugüne kadar bir şey dememişti Onur. Bora en son geldiğinden beri Onur'la hiç karşılaşmamıştı ama Meriç kuzeniyle konuştuklarını bir bir anlatmış Bora Onur'un olgun tavrını çok beğenmişti. Belki bu geldiğinde karşılaşırdı bilmiyordu ama artık daha rahattı. Onur duyacak telaşları olmayacaktı ve bilsinde istiyordu. Meriç'e olan aşkı böylesine gerçekken saklanacak bir şey görmüyordu.

Telefon ikinci çalışında neşe dolu bir ses "Sevgilim." Deyince Bora derin bir nefes alıp kocaman gülümsedi... Ölüyordu bu sese... Aşk dolu sevdiğinin sesine ölüyordu.

"Çillim... Nerdesin bebeğim niye gelmedin hala?"

Meriç kendisini deli gibi özleyen Bora'nın sözlerine sevimlice kıkırdayıp son kez aynada kendine baktı.

"Şimdi çıkıyorum aşkım... Amcamlar bizdeydiler yeni gittiler bende babamdan izin aldım geleceğim."

Bora hızla saatine baktı. Akşamdı saat sekizi geçmişti ve hava yaz olduğundan hala tam karanlık değildi.

"Gelip alıyorum seni."

Meriç kendisini düşünen Bora'yla içini çekti. Bu adamın aşkı her geçen gün içine daha çok işliyordu.

"Gerek yok Bora şoförle geleceğim babam zaten tek taksiyle falan yollamaz şimdi."

"He iyi o zaman."

Bora rahatlamış halde gülümserken aklına gelenle kaşlarını kaldırdı.

"Sen babana ne diyip izin aldın? Sonuçta gündüzde geldin hasteneye."

Meriç odasından çıkıp merdivenleri inerek beyaz renk spor ayakkabısını giyinip kapıdan çıktı ve bahçede arabaya doğru yürürken sevgilisinin sorusunu yanıtladı.

"Yaren ablalar geldi onları görmemiştim bir görüp geleyim dedim."

Bora anladım dercesine Meriç görecekmiş gibi bakıp güldü.

"He desene yine götümüzü Yaren kurtardı."

Meriç Bora'nın sözlerine gülerek arabaya geçip oturdu. İstanbul'dayken Bora'yla buluşurken ve tatile gitmek için Yaren'in adını verdiklerinden sevgilisinin sözleri komik gelmişti.

"Öyle oldu. Bu gidişle Yaren ablaya bir teşekkür hediyesi almamız şart oldu."

Bora ufak bir kahkaha attı. Vakiti zamnında Yaren kendisinin omzunda Güney diye az ağlamamıştı. Bir tek iyi günde değil zor günde de dostlardı.

"Özledim çillim bir hafta önce Altuğ doğduğunda görüştük ama ben çok özledim seni."

Bora gözünün önüne gelen sevgilisinin yüzüyle gülümsedi. Deli divaneydi Meriç'e. Onun o parlak yumuşacık turuncu saçları, çilli yanakları, ufak dolgun dudaklarına hasretti. Yetmiyordu bu görüşmeler...

"Bende..."

Bora Meriç'in yalnız olmadığı için özeldim giyemediğini anlayıp gülümsedi.

"Tamam çillim yalnız değilsin anladım. Hadi öpüyorum seni."

"Bende öptüm canım."

Bora telefonu kapattığında rahatladığını hissetti. Bugün Meriç'i görmezse çatlayacakmış gibi hissediyordu. Anneside burdaydı oda en son İstanbul'da Meriç'le görüştükten sonra sık sık çillisini soruyordu ve yeniden görüşmeyi çok istiyordu. Bugün oda görmüş olacaktı.

Bora yerine geçip sohbete katılacaktı ki kapı açılıp içeri önde annesi arkada Serpil hanım ve onların arkasında Bora'nın her zaman aile hayatı ve duruşuyla takdir ettiği çok sevindiği Mustafa elinden tuttuğu Eymen'le içeri girince Kocaman gülümsedi.

"Ooo Mustafa abim."

Başlar gelenlere çevrilirken Mustafa gülerek Bora'ya yaklaştı ve Eymen'in elini bırakıp sıkıca sarıldı Bora'ya. Bu grupta en açık sözlü en komik Mustafa'ya göre Bora'ydı ve bu deli dolu adamı çok seviyordu.

"Hoş geldiniz. Naber?"

"Hoş bulduk abi iyidir valla senden naber?"

Bora Mustafa'yla hal hatır ederken Güney'le Oğuz'da ayağa kalktı Serpil hanımda Azat'a Begüm'ü sorup kızının yanına Meltem hanımla geçip emzirmesi çoktan bitmiş kızı kollarında kızlarla sohbet eden Begüm'e bakıp sürgülü kapıyı açtı. Şimdi bir hastene ortamına göre oldukça kalabalık olan süit odada Azat uyarılacaklarını düşündü. Özel hastaneydi evet ama belki bu kadar kalabalığa laf edilebilirdi.

Meltem hanımda Serpil hanımda Begüm'ün tarafında olan uzun koltuğa otururken Mustafa diğerleriyle tek tek görüştü. Bu esnada küçük adamı ise sesinde o çoşkulu tınıyla "baba Miray gelmiş" deyince Mustafa gülümseysek oğlunun Miray'ın yanına gidişini izledi.

Son zamanlarda Eymen Miray'ı dilinden düşürmez olmuştu. Bir defasında Leyla'ya "bizde İstabula gidip Miray'ı görelim mi annecim. Çok tatlı di mi ben çok sevdim onu."
Dediğini bile duymuştu.

"Babacım merhaba de hadi."

Eymen Miray Oğuz'un kucağında olduğunda çekingen bakışlar atınca Güney araya girip Eymen'i kucakladığı gibi Oğuz'un yanına oturdu.

"Merhaba Aslan parçası hiç pas vermiyorsun bize."

Oğuz Eymen'le konuşup yanaklarını öpünce Eymen gülümsedi Oğuz abisine.

"Meraba Oğuz abi."

Az önce Güney ve Bora abisi kendisini öpüp mıncıklamıştı da Oğuz sadece göz kırpınca çekinmişti ama şimdi rahatlamıştı. Buraya Begüm ve kuzenini çok merak ettiğinden babasına ısrar edip gelmişti ama şimdi dikkati tamamen dağılmış Miray'a bakıyordu.

Miray anlamış gibi babasının kucağında hareketlenip elini Eymen'e uzatınca Bora'yla Azat göz göze geldi ve sadece ikisinin anlayacağı bir konuşma geçti gözlerinde...

Eymen gülümseyerek Miray'ın elini tutup öpünce Oğuz'un bakışları pür dikkat iksine kaydı. Mustafa eğilmiş Azat'a bir şey söylerken oğulunun Miray'a olan ilgisinide elbette farkediyordu.

"Hadi iyisin benim aslan parçasının Begüm'e olan ilgisi başka yöne kayacak gibi."

Azat abisinin sözlerine gülerek geriye yaslandı. Onlar daha çocuktu bugün böyle yarın öyleydi ama tabi hayat ne getirirdi onuda bilmiyordu.

"Amcası sen Miray'ı mı görmeye geldin yoksa Azra'yı mı?"

Azat gülerek yeğenine takılırken Eymen küçük elleri arasındaki Miray'ın yanaklarını usul usul sevmeyi bırakıp hırçın halde amcasına döndü ve tıpkı Mustafa gibi kaşlarını çatıp Güney'in kucağından inerek Azat'ın önüne yürüyüp durdu.

"Azra'yla Begüm'ü görmeye geldim. Bir de şey diycem. Imm..."

Eymen gelirken arabada babasından öğrendiği kelimeyi hatırlamaya çalışıp düşünürken Azat yeğenini çekip yanakalarından öptü.

"Çatma baban gibi şu kaşlarını hiç yakışıklı olmuyorsun."

Eymen daha çok çattı kaşlarını ve hiç lafın altında kalmayıp herkesi güldüren sözleri söylediği gibi Begüm'ün yanına koştu.

"Sende hep çatıyorsun kaşlarını sen zaten yakışıklı değilsin iyice çirkin oluyorsun."

Azat fırladı yerinden.

"Eşek sıpasına bak amcayla böyle mi konuşulur."

Eymen çoktan Eda tarafından öpülüp Begüm'ün yanına yatağa oturması için çıkarılırken kendisine ayağa kalmış kızan amcasını umursamadan Begüm'ü öptü sonra kuzenini görmek için heyacanla baktı.

"Sen abine ne de güzel eşek diyorsun öyle."

Mustafa Azat'ın ensesinde bitince odada kahkaha sesleri yükseldi.

"Kim sana eşek dedi ya abi sen ne diyorsun? Şımardı bak bu senin büyük sıpa çekeceğim kulaklarını."

Mustafa kardeşine üstüne üsten bakıp geçip oturdu.

"Oğluma eşek sıpası derken bana eşek diyorsun."

"İyi abi iyi oğluna laf ettirme."

Azat'ın söylenen hali öylesine komikti ki herkes gülerken Begüm aşkla baktı kocasına. Azat dışarıdan ne kadar sert görünsede özünde çok sıcak biriydi. Sevgi doluydu.

"Begüm ben seni ve bebeğini görmeye geldim. Şey..."

Babasının ne dediğini bir kez daha düşündü ve bulunca kocaman gülümsedi.

"Heh buldum... Gözün aydın olsun."

Eymen'in tatlığına herkes sevgiyle bakıp gülerlerken Begüm biriciğinin yanağından öptü.

"Canımın içi teşekkür ederim. Sen geldin ya bak şimdi oldu işte gözüm seni aradı hep."

Eymen kıkırdayarak kuzenin minicik ellerine baktı.

"Begüm çok küçük ve çok güzel. Ege'de böyleydi küçüktü ama büyüdü şimdi."

"Evet tatlım Azra da büyüyecek."

Eymen parmaklarını Azra'nın pembe yanaklarında gezdirip gözünün içi gülerek baktı kuzenine. Babannesi artık Azra'ya da abilik yapacağını söylemişti ve bunun için çok mutluydu.

"Bir kere öpsem uyanır mı?"

Begüm'e hevesle sorarken Begüm içtenlikle gülümsedi. Eymen'in yeri hep başka olacaktı.

"E sen bir öp bakalım abisi uyanırsa ne yapalım senin canın sağ olsun."

Eymen Begüm'e sevimli sevimli gülümseyip eğilerek kuzeninin yanağından ufacık öptü. Ege'den sonra Azra'ya da abi olmuştu ve Eymen buna seviniyordu.

"Begüm bebeğin çok güzel. Kuzenim çok güzel."

Eymen heyacanla konuşurken Begüm kızını tek koluyla tutarak Eymen'in yanağını sıkarken Azat'ın oflamasıyla kocasına baktı.

"Abi çek şu oğlunu benim olanlardan ya... Yeminle tepem atıyor."

Azat'ın sözlerine herkes gülerken Begüm kocasına inanamaz gözlerle baktı.

"Yok artık Azat."

Şaşkınlıkla konuşurken Azat Begüm'e gülümseyip göz kırptı sonra yüzünü buruşturdu.

"Bebeğim senlik bir durum yok."

"Nasıl yok abartıyorsun ama."

Eymen anlamaz halde Azra'yı severken Begüm Mustafa abisine kocası adına "kusura bakma abi Azat ve kıskançlıkları işte" derken Azat gözlerini devirdi.

Mustafa her zamanki olgunluğuyla gülümseyip Begüm'e "sıkıntı yok canım benim" derken saatine baktı. Geldiğinde söylemişti Ege biraz huzursuzdu sanki hastalanacak gibiydi ve Leyla yanında evde kalmış Mustafa hem iki dakika gelip görmek istemiş hem de Azra'yı görmek için mız mızlanan oğlunun gönlünü yapmıştı ama şimdi gitme vaktiydi.

"Azat aklım Ege'de kaldı biz gidelim abim yarın sabah gelirim bir şeye ihtiyacın olursa ara mutlaka."

Mustafa kardeşinin omzuna elini koyup konuşurken Azat gülümsedi abisine. Mustafa gibi bir abiye sahip olduğu için Azat kendini şanslı hissediyordu.

"Tamam abi git tabi. Ege'yle Leyla'nın yanında ol sen."

Mustafa ayaklanıp Bora'yı Oğuz'u Güney'i kendilerine davet edip kalmaları için ısrar etsede Yakup beyde kalacaklarını söyleyip teşekkür etmişlerdi.

"Babacım hadi gidiyoruz."

Eymen babasının sesiyle tüm neşesi kaçmış halde Azra da olan gözlerini Begüm'e çeviridi.

"Begüm ben biraz daha kalsam Güney abi sonra beni götürse olmaz mı?"

Begüm Eymen'in gitmek istemeyen haline kıymasa da Leyla'nın da Mustafa abisininde Eymen'i böyle bırakmayacaklarını biliyordu.

"Tatlım bunu babana sormalısın. Hem yarın bizde eve geleceğiz bir tanem."

Eymen dudakalarını büzerek başını sallayıp yataktan Eda'nın yardımıyla inerken Eda ablasına ve Yaren'e de el sallayıp babasına doğru yürüdü.

"Görüşürüz ortak."

Bora Eymen'in saçlarını okşarken Eymen'in gözleri Oğuz'un kucağında sevilen Miray'da "görüşürüz ortak." Diyerek Mustafa'nın uzattığı elini tutup gözü hala Miray'da odadan çıktılar. Miray'ı biraz daha sevecek zannetmişti ama olmamıştı.

"Baba ben biraz kalsaydım Güney abi beni getirirdi."

Asansörün içinde babasına son umut konuşurken Mustafa aralarındaki boy farkından elini tuttuğu oğluna üstten bakıp gülümsedi.

"Güney abin belki çok geç gelecek olmaz aslanım uyku saatin geçerse annen ikimizede kızar."

Eymen Leyla'nın bu konuda çok esnek olmadığını bildiğinden sesini çıkarmayıp önüne döndü. Miray'ı bir daha kim bilir ne zaman göreceğini bilmediğinden şimdiden üzüldü.

***

Bora aşağı yukarı Meriç'in geleceği zamanı bildiğinden aşağı inip hem bir hava almak hem de çillisini karşılamak için indiği hastane önünde cebinden çıkardığı sigarayı yakıp içerken etrafına bakındı. Meriç'in evinden burası kaç dakikaydı tahmin ediyordu ve birazdan gelirdi çillisi.

"Ulan iyice Antep'li gibi oldum. Her yerini öğrendim şimdi de nerden neresi kaç dakika sürer hesabı yapıyorum."

Kendi kendine konuşup gülümseyerek biten sigarasını söndürüp derin bir nefes alıp verdi. Kalbi Meriç'i görecek diye gümbür gümbür atıyordu.

"Hadi be çillim geberdim özleminden."

Bora gün geçtikçe Meriç'i daha da yakınında görmek istiyordu. Bir hafta önce görmek bile özleminden deli olma noktasına gelmesine yetiyordu.

Sabırsız halde beklerken duran siyah arabaya gayri ihtiyari baktı ve içinden Meriç'in inip arabanın gitmesiyle gülümsedi. Meriç karşıya geçerken kendisine el sallayan sevgilisine aşkla bakıp Kocaman gülümseyerek gözlerini gözlerinden ayırmadan kollarını açtı ve kolları arasına giren canın ta içini sım sıkı sarıp kokusunu derin derin soluyup içine çekti.

"Özlem sözcüğü benim hissettiklerime karşılık yetersiz kalıyor."

Bora sardıkça sardı aynı şekilde kendini saran bedeni ve aşkı, özlemi taşarak yüzünü görüp öpmek için geri çekildiği Meriç'in yanağına dudakalarını bastırıp uzun uzun öptü.

"Şimdi o dudaklarını öpmek vardı ama biliyorum burda olmaz diyeceksin."

"Aynen öyle sevgilim şimdilik yanaktan idare edeceğiz."

Meriç kıkırdayarak onayladı sevgilisini ve Bora'nın aşk dolu bakışlarına aynı şekilde karşılık verirken Bora'nın gözleri sevgilisinin üstünde oyalandı ve daha yeni fark ettiği detayla yüzündeki gülümseme silinip kaşları çatılınca Meriç an be an Bora'nın değişimini izledi ama kaşlarını niye çatmıştı anlam veremedi.

"Sevgilim ne oldu?"

Meriç merakla sorarken Bora sanki bakmakla boyunu uzatacakmış gibi Meriç'in kot eteğine sert sert baktı.

"Bu ne ya elim kadar şeyi giyip gelmiş  bunun devamı nerde? Of ya of giymesin şu kadar kısa şeyleri deli oluyorum işte. Kim gördü acaba bakan var mı lan!!"

Hızla etrafına bakındı. Kıskançlıktan gözleri yuvalarından çıkacak gibi bakındı etrafa. Neyseki ortalık sakindi kimse bakmıyordu çillisine. Eğer tek bir bakış görse şuan bu hasteneyi o bakanın başına yıkabilirdi. Eskinden kıskanmanın adını bilmezken Meriç hayatına girdiğinden beri fena halde sevdiğini kıskanıyordu.

Meriç bu zamana kadar sorun yapmayacağı şekilde giymişti zaten ufak tefek uyarmaları kıskanmaları olmuştu ama o kadardı. Şimdi bu eteği alıp yakmak istedi.

"Bora iyi misin aşkım?"

Meriç sevgilisinin halini anlamadığı için elini uzatıp yanağına dokunarak okşarken Bora yeniden çillisini süzdü.

Meriç'in her zamanki gibi parlak turuncu saçları kapatılıp fönlenmişti ve zaten yeterince dikkat çekiyordu. Güzel yüzünün hatlarını ufak makyaj dokunuşlarıyla dahada güzelleşmişti. Buraya kadar sorun değildi hatta üstündeki beyaz V yaka t shirtü de idare ederdi. Üstten azıcık göğüs çatalı görünecek gibiydi ama görünmüyordu buraya kadar iyi hoştu da altındaki dizinin bir karış yukarısındaki kot eteğinin canı cehennemeydi. İnce bacakları yaz sıcağından haliyle çorapsızdı ve Bora bu bacakların böyle ulu orta serpilmesine deli oluyordu. Etek elbise giyemezsin diyen adamlardan değildi ama ona göre bu boy mini etekti ve istemiyordu.

Bakışları boylu boyunca Meriç'in bacaklarından ayağındaki beyaz spor ayakkabılarına uzanıp yeniden yüzüne döndüğünde gözlerini kapatıp açtı ve sakin olmaya zorladı kendini.

"Eteğin neden bu kadar kısa?"

Olabileceği en sakin hali buydu. Bodoslama dalmıştı konuya ama yapacağı bir şeyde yoktu.

Meriç bir kaç saniye şaşkın halde baktıktan sonra gülümsedi. Kıskanç Bora da ayrı bir tatlı oluyordu.

"Kıskandın mı sen beni?"

Sevimli sevimli sırıtıp Bora'nın yanağını okşarken Bora şuan hiçte balım çiçeğim havasında olmadığından gözlerini devirince Meriç'inde hevesi kaçıp elini indirdi. Az önce yanlış düşünmüştü kıskanç Bora hiçde tatlı olmuyordu.

"Ben ne diyorum sen ne diyorsun çilli. Bu kadar kısa giymek nerden çıkıyor. Hayır ben şimdi diyorum ben yokken sen kimbilir kaç kez böyle giyindin. Bak kafayı yiyeceğim o olacak."

Bora delirmiş halde kıskançlığı tavan yaparak sesi yüksek çıkararak konuşunca Meriç Bora'ya bu kez kaşlarını çatarak baktı. Ne demekti bu. Ben yokken böyle giyindin ne demekti. Hem eteğinde ne vardı. Öyle poposunun altında da bitmiyordu ya boyu. Babasıda zaten akşam ters ters bakmış ama bir şey dememişti. Hoş evden çıkarken babası arka bahçedeydi görseydi kesinlikle dışarı böyle çıkarmazdı ya orası ayrıydı.

"Bu yani konumuz. Gerçekten benim eteğim mi? Özeldim diyorsun ama şu halimize bak."

Bora kendisine çıkışan Meriç'e sert bir bakışla baktı. Meriç öyle sevgisilisi onu giyme bunu yapma deyince sus pus olacak kızlardan değildi ama Bora bazende tamam demesini istiyordu çoğu erkek gibi. O etek giyilmesin diyince giyilmesindi. Zaten normalde çok baskıcı bir adam değildi ve ufak isteklerine de itiraz edilsin istemiyordu.

"Konu senin eteğin evet çünkü ben sana baskı uygulayan biri miyim? Sadece bu kadar kısa giyme dedim beni bilmene rağmen birde böyle geliyorsun haliyle konumuz bu olur."

Bora ilk kez böylesine sert konuşup kıskanç ve bir o kadar kızgın gözlerle bakınca o eyvallahı olmayan Meriç'in bile içinde bir yer kırıldı. Bora için kalkıp gelmişti o kadar süslenmişti ama şu duruma inanamıyordu.

"Ben senin için kalkıp geliyorum şu tavrın hiç hoş değil."

Bora üste çıkan sevgilisine inanamaz baktı. Kendiside Meriç'i göreceğim diye içi içine sığmayıp aşağı inmişti.

"Konuyu saptırma benim için geldiysen bende senin için geldim. Evet Begüm'le Azat'ın bebeği için geldim ama buraya her gelişim benim için sen demek bunu biliyorsun."

Ne oluyordu ikisine de bilmiyordu ama bir anda ikisininde arasında negatif elektrik hakim olup soğuk rüzgarlar esti. Bora da alınmıştı sevdiğine.

"Tamam Bora bende hata zaten eşofmanla çık gel ne diye süsleniyorsam."

Meriç hışımla konuşurken Bora gözlerini Meriç'e dikip bir kaç saniye baktı sonra başını iki yana salladı.

"Benim gözümden seni görseydin kıyafetle bana güzel gelmediğini bilirdin."

Bora'nın kendi kendine konuşuyor gibi mırıltısı Meriç'in kulağına ulaşır ulaşmaz Bora'ya üzgünce baktı. Ne oluyordu şimdi neydi bir anda böyle gerilmelerine sebep. Lanet olası bir etek miydi sorun.

İkiside susup birbirlerine baktılar. Galiba bunca zaman sonra ilk saçma sevgili kavgası dedikleri şeyi yapmışlardı ve ikiside şimdi ne oldu diye düşünürlerken Meriç sessizliği bozdu.

"Ben gitsem iyi olacak galiba."

Bora bu kavgadan sonra yan yana olmayı istemez diye düşünüp biraz üzgün halde mırıldanıp Bora'ya baktı ama Bora şuan başını diğer tarafa çevirmiş düşünüyordu ki Meriç'in cümlesiyle hızla başını çevirip Meriç'e inanamaz gözlerle baktı.

"Ağzımı en ufak açtığımda gitmeyi istiyorsan durma zaten. Özleminden kafayı yiyorum sense hemen gitme derdindesin. Git tabi git. Hatta sen dur ben gideyim de rahatsız olma."

Bora fazlaca alınıp yanlış anlayarak bir hışımla arkasında ağzı bir karış açık Meriç bırakarak hastane çıkışından caddeye yürümesiyle Meriç olduğu yerde dondu kaldı.

Bora bu kadar tepki niye vermişti anlamıyordu. O sadece tartıştıklarından gitmek isteyip sakinleşmeleri için söylemişti ama Bora da yanımda durmak istemiyor ben hiç mi ağzımı açmayayım modundaydı.

"Lanet olsun."

Çantasının kulbunu sıkıp az ilerideki banka gidip oturdu. Şuan öylesine saçma bir şeyden tartışmışlardı ki bunu hazmedemiyordu. Bora onu bırakıp gitmişti bunu hele hiç hazmedemiyordu.

Gözünden ne zaman yaş aktı bilmiyordu ama sinirle sildi gözlerini. Meriç öyle sevgilisinin arkasından ağlayacak mız mız biri değildi ama şuan gerçekten siniri bozulmuştu.

"Çekip gitti ya gitti. Beni bırakıp gitti."

Akan burnunu çantasından çıkardığı mendille silerken sinirden ne yapacağını bilemedi. Daha öncede tartışmaları illaki olmuştu ama onlar dolu sebeplerdi. Zaten Bora biraz naz biraz cilve yapıp "sen beni kıskandıysan giymem" diyecekti ama Bora bir anda patlamıştı.

"İnsan kıyafetten çeker gider mi?"

Kendi kendine her sinirlendiğinde olduğu gibi konuşan Meriç derin bir nefes alıp ayağa kalktı çantasından telefonunu çıkardı.

"Bende anlamadan dinlemeden çekip gitmenin hesabını sana sorup pişman etmezsem Meriç değilim."

Telefonunu çıkardığı gibi kendisini getiren yardımcısını arayıp gelmesini söyledikten sonra yutkunup cadde tarafına üzgünce baktı. Şimdi şurdan geri gelip şaka yaptım dese ne olurdu.

Gelmedi elbette. Geleceğini de zaten düşünmüyordu. Yolun kenarına geçirip arabanın gelmesini beklemeye başladı. Şuan öylesine kırgındı ki Bora diye heyecanla gelmişti ama ne umup ne bulmuştu.

Araba geliyor mu diye başını uzatıp yola bakarken ne olduğunu anlamadan aniden biri tarafından kolundan tutulup çekilmesiyle başı sert bir şeye yaslandı ve tam çığlık atacakken burnuna dolan tanıdık koku bedenini sım sıkı saran kollarla kimin kendisine sarıldığını anlayıp derin bir nefes aldı.

"Sıçarım eteğinede elbisenin de içine. Ölüyorum lan, senin için kıskandığımdan deli oluyorum. Senin yerin benim kollarım."

Bora'nın sahiplenici sözleriyle Meriç ne yapacağını bilemez halde bekledi sonra kolları sevdiğinin beline dolandı.

"Bırak beni sarılma dokunma. Beni böyle bırakıp gittin ya burnundan getireceğim."

Meriç hırçınca konuşup Bora'yı iterek geri çekildiğinde Bora hızla aralarındaki mesafeyi kapatıp çillisinin saçlarını okşayıp alnından öptü.

"Tamam önce sana bir doyayım sonra hakkımdan gel olur mu?"

Meriç kendini zor tuttu gülmemek için. Alem adamdı sevdiği... Tamam onuda anlamıştı kıskanmıştı eh hoşuna da gitmişti ama Bora öyle çıkıp gidince kırılmıştı. O saaten sonra hiç bir şey hoşuna gitmemişti.

"Hayır Bora çok ciddiyim dokunma bana."

Meriç bir adım uzaklaşınca Bora yapma dercesine üzgünce baktı.

"Bebeğim özür dilerim. Tamam daha sakin konuşabilirdim ama kıskandım işte. Hem bak gidemedim döndüm geldim."

Meriç küçük burnunu havaya dikip alayla gülümsedi.

"Yap yap sonra gel özür dile tabi oldu ordan bakınca ben özür kabulcü gibi mi duruyorum."

Bora sevgilisinin son lafına gülerek dudağının kenarını ısırdı.

"Yani kararlı mısın bak şurda günlerim sayılı gideceğim ama."

Bora masum masum bakıp dudak bükerek Meriç'e vicdan yaptırmaya zorlasa da Meriç taviz vermedi.

"Kararlıyım o yüzden bana öyle içli içli bakma."

"Aşkım özür diledim ama."

Bora kaşlarını çatıp çocuk gibi hırçınlaşırken Meriç gülmemek için kendini zor tuttu. Bora Sürünmeye başlamıştı bile.

"Annen geleceğimi biliyor muydu?"

Konu birden nasıl güzel annesine gelmişti anlamadı Bora ama cevapladı.

"Evet biliyor."

"Tamam. Şimdi gidecektim o zaman bir annene  merhaba diyeyim."

Meriç az ileride kendisini bekleyen arabaya dönüp Bora'nın bakışları altında yürüyüp az ileride kendisini bekleyen şoförüne eve kendisinin döneceğini haber verip arabayı gönderdikten sonra Bora'ya doğru döndü ve sevgilisinin sorgulayan bakışlarını es geçerek doğruca hastanenin içine girince Bora kendisini ortada kalmış gibi hissederek oflayıp Meriç'in arkasından yürüdü.

"Çilli beklesene. Ne oluyoruz öyle ayrı gayrı yürümeler falan?"

Meriç asansörü çağırmak için tuşa basarken Bora'ya yandan bir bakış attı. Süründürecekti kararlıydı. Boş yere kavga çıkarıp birde üstüne bırakıp gitmişti. Öyle gelip bir özür diledi diye kollarında eriyecek değildi.

"Meriç bir şey konuşuyorum beni muhattap alacak mısın?"

Bora kaşlarını çatarak konuşurken karşısında kendisini takmayan Meriç'le daha da deli oldu. Meriç kesinlikle işini biliyordu. Bir insanı ağlayarak sızlanarak değilde onu takmayarak çıldırtmak süründürmek konusunda çillisi ustaydı.

Alamadığı cevap üstüne birde yüzüne bakmadan açılan asansöre binen sevgilisine en derin sevgilerini içinden gönderip dışından sabır dileyerek asansöre bindi ve yalnız oldukları alanda kapılar kapanır kapanmaz kabına sığamazca iki elini Meriç'in yaslı olduğu aynaya koyup Meriç'i kolları arasına sıkıştırarak aralarındaki mesafeyi kapatarak bedenlerini birbirine yasladı.

Şuan Meriç için bu anlar öylesine heyecanlıydı ki Bora'yla böyle yakın onun kolları arasında savunmasız halde sıkışmak ve Bora'nın yakıcı bakışlarına maruz kalmak tüm bedenini ateş gibi yakıyordu.

"Bo.. Bora."

"Ah lanet olsun kekeledim mi ben? Kızım ne diye sesin kısılıp kekeliyorsun şimdi bir halt ettim sanacak."

Meriç iç sesiyle kavgasına başlarken Bora biraz daha yaklaştı ve bedenini tamamen kendine oranla küçük ince olan bedene yaslayıp eğilerek çillisinin boynuna dudakalarını bastırdı.

"Sen böyle yapınca ben çok fena oluyorum ama. Senin bu hırçın hallerin beni deli ediyor."

Boğuk çıkan ses... Boynunu öpüp kıpırdanan dudaklar ve ılık nefes... Ölüyordu şuan Meriç. Hastane asansöründe sevgilisiyle olan yakınlığı hem biri görecek korkusunu körüklüyor hem de aklı Bora'nın yaptıklarından uçup gidiyordu.

"Bora asansör duracak, çekil."

Çekil demeye de dili varmamıştı çünkü bu yakınlık onunda hoşuna gidiyordu.

"Emin misin?"

Bora bir kez daha öptü sevdiğinin boynunu ve Meriç'in kokusunu aldıkça hazır ola geçen kasıklarına yine lanet etti.

"Aman sende her boka ben burdayım de. Ulan ergen gibi oldum yemin ederim. Bu kızın kokusu, azıcık yakınlaşmam beni ne hale getiriyor."

Bora iç sesine odaklanmış bir dizi küfür ederken Meriç karnına yaslanan sertliği hissetmesiyle kıpırdanıp elini Bora'nın karnına koyarak sevgisilisini itmeye çalısınca Bora durumu fark edip geri çekildi ve tam bir şey demek için ağzını açtı ama asansörün bilindik sesiyle kata geldiklerini anlayıp önüne döndü.

Bora düm düz karşıya bakarken Meriç yanakları kızarmış halde başını eğdi bakamadı Bora'ya. Birden bire böyle ne olmuştu anlamıyordu. Tamam ilk değildi ama durduk yere Bora ne diye hallenmişti anlamadı ve utandı bu durumdan. Asansördeydiler biri binebildi kapılar açılabilirdi. Bu kadarı fazla gelmişti.

Bora bir şey demeden açılan kapıdan inecekken yanında yürümek için hareketlenen Meriç'in elini kavradığı gibi sım sıkı tutup düm düz önüne bakarak yürüdü. Meriç'in arada dönüp dönüp bakmasını elbette fark ediyordu ve bu durum inanılmaz hoşuna gidiyordu. Deli dolu çillisini bile bazı hareketler sus pus ediyordu.

"Geç bakalım."

Üsten üsten bakıp sırıtırken Meriç oldukça şeker bakışlarla sevgilisine bakıp açtığı kapıdan el ele içeri girdiği gibi fazlaca kalabalık olan odadakilere gülümsedi.

"Ooo yine mi sen geldin?"

Azat Meriç'e takılırken Meriç gülümsedi.

"Üzgünüm ama beni görmeye alışsan iyi edersin çünkü kızını sevmeye bol bol evede geleceğim."

Azar gülerek başını sallarken Meriç'in gözleri gülümseyerek ellerine bakan Meltem hanımı bulunca utanarak elini Bora'nın elinden çekip o yöne doğru yürüdü. Bayılıyordu bu kadındaki sevgi dolu hallere.

"Merhaba Meltem teyze hoş geldin. Nasılsın?"

Meltem hanım çokça sevdiği ve özlediği oğlunun gönlünün sultanı Meriç'e sıkıca sarıldı. Bora dan sonra bir kızı olsun öyle çok istemişti ama nasip olmamıştı. Gelinim kızım olur derdi ve gönlüne göre bir gelini olması için çok dua etmişti. Meriç'i gördüğü ilk gün bu kıza kanı kaynamıştı. Bora'yla olur mu diye o zamanlarda düşünmüştü ve çok şükür diyordu bugün. Oğluna bu güne kadar kaç kızı aklından geçirmişti de hiç birine böyle kanı ısınmamış Bora'ya böylesine yakıştıramamıştı.

"Merhaba güzel kızım hoş geldin bir tanem iyiyim sen nasılsın?"

Meriç kendisine sarılan kadının ilgisi karşısında mutluluktan havalara uçar halde geri çekilip kocaman gülümsedi. Hangi kızın hoşuna gitmezdi ki sevdiği adamın annesi tarafından böyle içten seviliyor olmak.

"Bende iyiyim teşekkür ederim."

Bora annesiyle Meriç'in konuşmasını büyük bir sevgiyle izledi. Hayatının iki değerlisinin böyle iyi anlaşıyor olmasına çok seviniyordu.

Meriç Meltem hanımla hal hatır ettikten sonra diğerleriyle görüşüp uyumak üzere babasının kollarında rahatı yerinde olan Azra'nın yanına gidip bebeği sevmeye başlamasıyla oda da yan yana oturan iki çift göz biraz merak bol heyecan fazlaca istek ve sevgiyle izlediler Meriç'in Azra'yı kucağına alıp sevmesini.

"Ya yerim ben seni. Pamuk şekerim sen babana çekme tamam mı canımın içi annen gibi böyle naif kibar ve böyle çok güzel ol. Babana da laf demiyorum canım kızma hemen ama şey..."

Meriç kendisini izleyen gözlerden habersiz Azra'yla fısıldaşarak konuşurken kıkırdayınca Bora'yla Meltem hanım birbirinden habersiz içlerini çekip gülümsediler. Meriç ileride kesinlikle çok tatlı bir anne olacaktı.

Begüm hoşuna gitmiş halde gülümserken Azat kaşlarını çattı. Bu kız kedine takılmadan duramıyordu.

"Bana bak gelirsem oraya gösteririm kızımı doldurmayı sana."

Azat'ın sözleriyle herkes gülümserken Meriç umursamadan Azra'ya babası hakkında bir şeyler fısıldadı.

"Bak işte tam da bundan bahsediyorum şekerparem. Babişkon gergin bir adam hemen celalleniyor. Sen o yüzden annene çek olur mu?"

Meriç'in Azra'ya söyledikleriyle herkes kahkahalarla gülerken Meltem hanım "İlahi Meriç çok alemsin" deyip karnını tutarak keyifle güldü Bora ise bu anları pür dikkat izledi. Sevdiğinin böyle herkes tarafından çok seviliyor oluşu çok hoşuna gidiyordu.

"Sen versene kızımı. Fazlaca tehlikelisin bundan sonra benim olmadığım yerlerde kızımı kucağına almıyorsun onu doldurmaya çalışmıyorsun."

Azat kızını Meriç'ten alırken Meriç Kaşlarını çatıp bebeği vermemek için dirensede Azat baskın davranınca Azra'yı çekiştirmemek için verdi ama yüzü asılarak Bora'nın yanına geçip oturdu ve söylenmeyi de ihmal etmedi.

"Bir senin kızın var sanki. Sanne ya Begüm ablamında kızı o bir şey demezse istediğim gibi severim."

Meriç'in homurdanmasına gülüşürlerken Bora şuan öpmek için delirmiş halde baktı yüzü asık şöylenen tatlı çillisine.

"Konuşmalara bak. Kızım ben senden kaç yaş büyüğüm azıcık saygı saygı."

Azat Meriç'e takılarak kucağındaki kızının yanağını öpüp gözlerinin içi gülerek baktı yavrusuna. Oda biliyordu Meriç'in espiri yaptığını ve bu yüzden olaya renk katıyordu.

"Babasının canı... Meleğim ne diyor senin bu değişik saçlı ablan. Babam çok güzel huylu desene yavrum savun beni aşkım."

Azat'ın kızını içine sokmak istercesinen sarılıp konuşmasını ilgiyle izlediler. Babalık Azat'a çok yakışmıştı. Kızına şimdiden fazla düşkün bir babaydı.

Begüm kızının huysuzlanmasıyla Azat'a bebeğini emzirmesi gerektiğini söyleyince Azat kızını karısının kollarına bırakıp Begüm'ün başına sevgi dolu bir öpücük kondurup diğer tarafa geçti.

***

"Benimle geliyorsun."

"Hayır, Güney abi bırakır beni."

"Ne demek Güney bırakır, kızım ben burda neciyim ya bin şu arabaya."

"Binmiyorum git sen."

Bora sabır çekerek yüzünü sıvazladı. Deli olacaktı geçekten bugün deli olacak çıkacaktı. Hastaneden çıkıp evlere gitmek üzere arabalara yerleşirlerken Bora her zamanki gibi geldiğinde yaptığı gibi araba kiraladığı yeri arayıp konuşmuş ve hastaneye gelen arabayı teslim almıştı. Güney babasının arabasıyla geldiğinden Yaren, Meltem hanım, Eda ve Oğuz onunla dönerken Bora da Meriç'le gidecek önce çillisini evine bırakıp ordan Begüm'ün babasının evine geçecekti ama arasının hala tam düzelmediği sevdiği şimdi kendisiyle gelmek istemiyordu ve bu Bora'yı hem kızdırmış hem de biraz Meriç bu sefer gerçekten kırıldı diye telaşlanmıştı.

"Eda'ya mı in diyeyim anneme mi? Kime diyeyim ben? Meriç benimle gelmiyor biriniz inip benim arabaya geçinde bana küs olan sevgilim Güney'le gitsin diye!!"

Bora köpürmüş halde kaşlarını çatarak Meriç'in binmesi için ön kapıyı açıp oldukça sert bir ses tonuyla konuşunca Meriç bir kaç saniye baka kaldı. Bora geçekten kızınca çok başka oluyordu. O neşeli adamdan böyle sert haller pek beklenmiyordu ama Meriç iyi biliyordu damarına basılırsa Bora'nın değişen halini.

"Hem Güney seni bırakmak zorunda mı adam yolunu niye değiştirsin."

Bora sabır çekerek konuşurken Meriç dudak büktü sonra hak verdi  sevgilisine. Şimdi arası limonide olsa Bora haklıydı o dururken Güney'in götürmesi olmazdı. Zaten onlarda çoktan arabaya yerleşmişlerdi kime inin ben bineyim diyecekti. Zaten Meltem hanımda vardı şimdi Bora'yla arasının iyi olmadığını kadına belli etmenin anlamı yoktu.

"İyi madem."

Öne geçip oturup Kemerini takarken kapıyı kapatan Bora'nın söylememesini de duydu elbet.

"Hanım efendi lütfetti bindi arabamıza. Hey Allahım ya bir trip çekmediğim kalmıştı."

Bora söylene söylene kendi tarafına dolanıp oturmasıyla yanından geçen Güney'in yaptığı gibi elini kaldırdı ve kendi arabasını çalıştırıp kemerini taktı. Yola çıkıp biraz ilerledikten sonra arabadaki sessizlik dikkatini çekti. "Hayret" Dedi içinden. Meriç hiç laf sokmuyor kıpırdanmıyor sanki varlığı yok gibiydi.

Gözü yolda olsa da aklı yanındaki güzelinde kaldığından kısa bir an Meriç'e bakmasıyla yanan ışıkta durdu ve tamamen döndü bakmaya bile kıyamadığı çillisine. Şuan hiçde alışık olmadığı bir manzara vardı karşısında ve ister istemez bakışları yumuşayıp gözleri aşkla parladı.

Meriç başı önde çantasının kulbuyla oynuyor oldukça masum ve şirin duruyordu. Her daim bıcır bıcır konuşan küs olsa bile laf sokup bir şekilde iletişime geçen çillisini ilk defa böyle görüyordu.

Derin sesli bir nefes alıp verdi. Meriç'in bu nefesle kıpırdandığını izledi ve daha fazla dayanamayıp elini uzatarak aşkıyla deli divane olduğu kızın yanağını okşadı.

"Çillim ne oluyor bize ya... Geldiğimden beri bir kavga gürültü Allah aşkına ben seni bir dakika görmek için bile dünya yol gelirim ama şu halimize bak."

Bora kısaca durumu özetleyip saçmaladıklarına vurgu yaparken Meriç'in kalp atışları hızlanarak başını kaldırdı ve Bora sevdiğinin gözlerine değen gözlerindeki hüzünü anında fark edip yanan yeşil ışıkla hareket ederek en yalın yerde arabayı uygun yere çekip durdurdu.

"Bebeğim."

Kemerini çözdüğü gibi uzanıp Meriç'in kemerinide açınca Meriç'te kendisine döndü.

"Bora canım çok sıkkın. Böyle bu haldeyiz ya içime bir şey oturuyor sanki."

Meriç Bora'nın gözlerinin içine bakarak içindeki sıkıntıyı arabaya bindiğinden beri düşünüp üzüldüğü şeyi söylemisiyle Bora tebessüm ederek sevdiğinin çillerini iki avcunun içine alıp gözlerinin içine bakarak okşadı.

"Al bendende o kadar. Neyi uzatıyoruz bu kadar anlamadım gitti."

"Bende anlamıyorum. Zaten zor görüşüyoruz Bora onda da saçma sapan şekilde kavga edip soğuk duruyoruz."

Meriç saçlarını kulağının arkasına atıp konuşurken Bora başını yakıştırıp öptü çillisinin yanağını sonra boynunu ve başını azıcık geri çekip gözlerinin içine baktı.

"Sanırım sevgililerin saçma sapan sebeplerle yaptığı o kavgalardan birini bizde yaptık bebeğim."

Meriç tatlı bir kıkırtı bırakınca Bora içini çekti ve daha fazla dayanamayarak Meriç'i gördüğünden beri yapmak istediği şeyi yapıp sevdiğinin ensesinden tutuğu gibi dudaklarına dudakalarını bastırıp öpmeye başladı.

Her şey uçup gitti o an ve geriye sadece aşkla atan iki kalp tutkuyla birleşen iki dudak ve bir olmuş yürek kaldı ortada...

Nefes almak için geri çekilmeden hemen önce Bora sevdiğinin alt dudağını emince Meriç'in o tatlı sesi doldu kulaklarına ve zorlukla ayrılıp nefes aldılar. Gün geçtikçe Meriç'e karşı olan hisleri isteği artıyordu ve dört yıl nasıl geçip evleneceklerdi hiç bilmiyordu.

"Seni çok seviyorum çillim."

Bora gülümseyerek aşkını sunarken Meriç'te kocaman gülümseyip Bora'nın kirli sakalları arsında parmaklarını dolaştırıp yanağını okşadı.

"Bende seni çok seviyorum sevgilim... İyi ki hayatımdasın ve benimsin."

Bora o sondaki sahiplenici sözü öylesine çok sevdiki duyguları taşar halde Meriç'i kendine doğru çekip sım sıkı sarıldı.

"Sende benimsin... Benim çillimsin... Benim turuncu saçlı güzelim... benim aşkımsın."

Meriç sevilmeyi iliklerine kadar hissedip aşkla sarılırken sevdiğine eve gelen Güney Yaren ise misafirlerine Serpil hanımında tembihlediği gibi odalarını gösterdiler.

Yakup bey misafirlerini karşılayıp böyle bir günde gelip yanlarında olduğu için hepsine teşekkür edip hal hatır ettikten sonra saatin geç olması ve Begüm'ün yarın eve gelişini karşılayacaklarından herkes odalarına çekilmek üzere ayaklandı. Yaren Bora'ya da mesaj atıp Meltem hanımın karşısındaki odanın kendisine ayrıldığını odanın yerini yazan bir mesaj atıp yatak odasına geçtiğinde Güney de arkasında odaya girip kapıyı kapattı.

Ciddi ciddi konuşmuyorlardı. Begüm bir ara Yaren'i yalnız yakalayıp "abimle siz küs müsünüz? Niye uzaksınız?" Diye sorduğunda Yaren arkadaşıyla azıcık dertleşip rahatlamıştı. Begüm'ün gözünden kaçmazdı onlar çünkü Güney'le Yaren yan yana gelmeden, bakışmadan duramazlardı ama tüm akşam bir kez olsun yan yana gelmemişler üstelik Yaren'in Güney'e çaktırmadan bakmaları abisinin kaçamak gözlerle bile karısının üstünde olan gözlerini görmüştü.

Yaren'in "Güney beni çok sıkıyor bir tek ben hamile değilim ki. Tamam onuda anlıyorum Begüm çokta hoşuma gidiyor ilgili halleri ama bazen o kadar üstüme geliyor ki sanki ben kendimi bilmiyorum da o biliyor gibi konuşup kısıtlıyor." Demesine Begüm uzun süre gülmüştü. Arkadaşının isyan eden hali oldukça tatlı gelmişti. Abisinin zor dönemlerden geçtikten sonra aşık olup evlenmesi ve sevdiği kadından çocuk sahibi olacak olması onu fazlaca heyecanlandırıyor düşünceli bir baba adayı olmasına sebep oluyordu ve Begüm onun bu hallerini çok seviyordu.

Yaren'le sonradan Eda'nın da dahil olduğu bir konuşma yaptıktan sonra Yaren'in keyfi yerine gelmişti ve şimdi üstünü çıkarırken yanında aynı şeyi yapan kocasına baktıkça tebessüm ediyordu. Güney kesinlile çok güzel bir baba olacaktı.

Eli usulca minicik çıkıntı olan karnını bulup okşadı. Bebeği Güney'e benzesin çok istiyordu. Kız erkek ayrımları yoktu. Sadece Güney gibi renkli gözlü olsun çok istiyordu olmaz da bunu hiç dert etmiyordu.

Geceliğini giyinip saçlarını toplamak için aynanın karşısına geçtiğinde t shirtünü giyinen Güney'le aynadan göz göze gelince ikside bir süre bakıştılar sonra Güney ara ara taktığı bugünde gözünde sürekli olan kare büyük çerçeveli numaralı gözlüğünü çıkarıp yatağa yöneldi.

Yaren bayılıyordu kocasının gözlük taktığı hallerine çünkü gözlükler Güney'e fazlaca zeki ve seksi bir hava katıyordu. Saçlarını toplayıp ışığı kapatırken Güney uzanıp başındaki gece lambasını yaktı. Bu sıralar Yaren geceleri korkuyordu ve bu yüzden gece lambası açık Güney'e sarılarak uykuya dalıyordu.

Güney ağrıyan gözlerini ovalarken yataktaki kıpırtıyı hissetti ve beline dolanan kollar göğsüne konan başla anında sardı karısını başından öptü. Aynı şeyleri hissediyorlardı. Güney karısı yatağa gelsin onu sarıp sarmalayıp gönlünü alayım diye düşünüyordu.

"Gözlerin mi ağrıyor?"

Normal bir şekilde konuştu Yaren. Uzatmak gibi amaçları hiç olmamıştı. Bazen kendi bazen Güney ilk adımı atıyordu ve bugüne kadar kavgaları günlerce uzamamıştı. Her evlilikte her ilişkide tartışma olabilirdi ve onlara göre önemli olan ne için tartışıldığıydı. Uzatılmayacak bir şeyse konuyu halletmek önemliydi.

"Uzun süre gözlük takınca ağrıyor, sanırım numaramı kontrol ettirmem gerekiyor."

"Dönünce doktora gidelim o zaman."

"Olur."

Yeniden ikisi sessizliğe bürünürken Güney bir eliyle karısının omzundan sararken diğer elini ikisinin arasına indirip Yaren'in karnını açarak ordaki muhteşem çıkıntıyı okşadı.

"Önce senin kontrollüne gideriz bebeğimiz olurda bize kendini göstermeye karar verdiyse onu öğreniriz sonra gideriz benim kontrolüme."

Yaren derin bir nefes aldı. Bebeğinin cinsiyetini elbette çok merak ediyordu. İçine dolan binbir güzel hisle doğrulup Güney'e dönük halde oturup kocasının güzel gözlerinin içine bakarken Güney de tebessüm etti.

"Ne oldu? Niye kalktın birden."

Yaren bir elini karnına koyup gülümsedi. Bazen öylesine bir şey oluyor öylesine içine güzel bir his doğuyordu ki sanki içinde bir kuş kanat çırpıyordu.

"Sence kız mı erkek mi?"

Güney ani soruyla kısa bir gülüş sergileyip elini uzatarak karısının elinin üstüne elini bastırdı. İçi içine sığmıyordu. Çok değişik bir histi... Kimine göre bebekti işte abartılacak bir şey değildi ama öyle değildi. Güney için öyle basit değildi. Annesini deliler gibi sevdiği bir bebek, aşklarının meyvesiydi... Canının canı, yavrusuydu.

Hiç bir şeyin önemi yoktu Güney'in gözünde. Sadece sevdiği kadını, Yaren'i ve bebeğiyle dolu dolu bir hayat istiyordu. Bugün akşam istemeden üzdüğü karısının gönlünü tam olarak aldığını öğrenmenden içi rahat etmeyeceğinden Yaren'in sorusunun cevabını sonra vermek üzere gözlerinin içine bakıp fısıldadı.

"Yaren. Aşkı bulduğum, aşkı doyasıya yaşadığım."

Yaren titrek bir nefes alıp verdi. Kalbinin atışları hızlanmış halde o bakmaya doyamadığı güzel gözlerin içine baktı... Şükür ediyordu karşındaki gözlerin sahibi için. Her gece Allah'a bu aşkı kendisine verdiği için, böyle bir adamla evli olduğu için şükrediyordu.

"Canım."

Yüreğinden kopup dudakları arasından çıktı canım dediği adama seslenişi... Güney doğrulup sırtını yaslayıp Yaren'i kendine daha çok çekip kucağına alıp oturttu ve yüzünü avuçları içine aldı.

"Ben seni boğuyor muyum? Seni üzüyor muyum? Engel olmadığım koruma iç güdüm, telaşım, heyecanım seni sıkıyor mu?"

Güney kendini de biliyordu. Yaren'i bazen abartarak düşündüğünü hamile olduğu için gereğinden fazla üstüne titrediğini biliyordu ama kendine de engel olamıyordu. Laf arasında kaç kez Oğuz'a "sende böyle miydin?" Diye sormuş Azat'la Cemal'le kendi tavırlarını kıyaslamıştı ama olmuyordu bir türlü, kendini engelleyemiyordu. Elindekileri geç bulmuştu ve kaybetmek istemediğinden engel olamadığı bir koruma iç güdüsü oluşmuştu.

"Güney..."

Yaren lafını bitirmeden Güney tüm samimiyetiyle devam etti.

"Özür dilerim. Böyle yapıyorsam özür dilerim ama inan elimde değil. Ben seni çok geç buldum. Evet belki yaşım çok geç değil ama ben kendime göre seni çok geç buldum. Gözümün önündeyken seni göremeyip yanlışlara yöneldim. Bunları tekrar tekrar konuşmak istemiyorum ama sadece beni anla diye söylüyorum."

Yaren kocasının böylesine nazik ve içten konuşmasıyla gülümseyip avuçları içindeki yanağını sağ eline sürtüp başını çevirip öptü.

"Biliyorum, anlıyorumda ve bende sen öyle iyiyim dediğim halde üstüme gelip yok değilsin diyip beni engelleyince birden kızıyorum işte. Güney seni çok seviyorum ve ilgin beni mutlu ediyor."

Güney karısının anlayışlı yanını öylesine çok seviyordu ki bunu anlatacak kelime bulmakta zorlanıyordu. Yaren sorun yapmak için davranan insanlardan kesinlikle değildi. Kendi dünyasında mutlu sakin bir kadındı. Hayatı huzurlu kılıyordu.

"Sanırım ben biraz kontrollü olmayı ve sabretmeyi öğrenmeliyim fındığım."

Epeydir fındığım demiyordu Güney ve Yaren en çok bu hitabı seviyordu. Özeldi onun için. Güney'le ilişkilerinin ilk başında bu hitapla sesleniyordu Güney ve bunun için Yaren de anlamı büyüktü.

Güney  her fındığım dediğinde karısının gözlerinin parlamasını bildiğinden bunu sık kullanıp alışa gelmiş yapmıyordu.

Yaren'in yüzüne uzun uzun baktı. "Çok güzel" diye fısıldadı içinden. Sarının ne açık ne koyu tonu olan orta karardaki güzel uzun saçları, ufak suratındaki özenle çizilmiş gibi duran ince kaşları, burnu, dudakları hepsi Güney için dünya güzeliydi. Onun olduğu için her şey güzeldi. Aşkla baktığı için güzeldi.

"Bende kendime her seferinde boş ver oda heyacanlı demeyi öğretip kendimi üzmemeliyim."

Güney karısının sözlerine gülerek kollarını açmasıyla Yaren her zaman olmak istediği kolların arasına girip sıkıca sarıldı kocasına.

"Bana eskisi gibi sık sık fındığım demiyorsun."

Yaren sanki alınmış küçük sevimli bir kız gibi mırıldanırken başını hafif kaldırıp tam dudaklarının hizasındaki Güney'in çenesinden öptü. Güney çalıştığı şirket dolayısıyla işe her daim traşlı gitmek zorundaydı ve bu yüzden Yaren kocasının yumuşacık traşlı yüzünü öpmeyi çok seviyordu. Kendi işi olsaydı ya da bu konuda serbest olsaydı emindi ki Güney de kirli sakal bırakanlardan olurdu çünkü aslında kirli sakalı oda çok seviyordu. Son dönemde erkeklerin çoğunun sevdiği gibi Güney de seviyordu.

"Eskitmiyorum işte ne güzel."

Güney kendisine masum masum bakan güzelliğinin alnından öpüp gülerek konuşurken Yaren dudaklarını büktü.

"Sen söyle, eskimez. Bana eskimiş falan gelmez."

"Düşünmem lazım."

"Ya Güney yaaa"

Yaren kızarak kocasının göğsüne ufak bir şaplak atarken Güney kahkaha atarak daha sıkı sarıldı saçlarından öptüğü karısına.

"Tamam tamam sakin ol çocuğun yanında iyi alıştın böyle çıkışmalara."

"O daha bir şey görmez anlamaz ayy sanki doğdu da burda."

Yaren isyanla konuşup sokuldu iyice Güney'in geniş göğsüne ve kulağına eğilip fısıldayan kocasının sözleriyle gözleri doldu.

"Kız ya da erkek benim için fark etmez. İkisinede de baktıkça aşkımı göreceğim. Senden benden bir parça göreceğim ve bu yüzden ben cinsiyet ayrımı yapmam. Bir kızım olsun sana benzeyen. Baba derken yüreğim yerinden oynasın  diyemem çünkü bir oğlum olsa da aynı şeyleri hissedeceğim. Kız ya da erkek benim için gerçekten hak etmiyor çünkü o minik şey dünyanın en harika varlığı olarak bana baba sana da anne diyecek ya bundan ötesi berisi olamaz benim için fındığım."

Huzurla kapattı Yaren gözlerini. Bu aşk için çok bedel ödemiş çok göz yaşı dökmüştü ama hepsine değmişti. İşte şimdi sevdiği adama sarılıyordu ya  Güney'inde dediği gibiydi... Ötesi berisi olmazdı.

***

YENİ HİKAYEM '' AŞKIN ATEŞİ'' SAYFAMDA BULABİLİRSİNİZ.

Fortsett å les

You'll Also Like

148K 6.4K 28
siz: askerim biçim biçim siz: ölürüm asker için siz: teröristler bana düşmandır siz: asker sevdiğim için Siz: çevik asker giderken siz: teröristler ç...
770K 43.5K 36
Evin ise yediği tokatın şiddetiyle yere düşmüştü. Dudağının kenarı yeni bir darbe alırkende Kazım Ağa saçlarından koparırcasına tutup Evin'i kaldırmı...
826K 35.2K 26
Abimin arkadaşı akımını abimin arkadaşına uyguladım. Yaparken aklımdan geçen tek şey sürekli okuduğum kitaplardaki gibi olacak değil ya; Ayrıca tek b...
748K 43.2K 24
"Benim adım yok Narin, gölgem yok, ayak izim yok." dedi umutsuzca. "Olsun!" dedim omuz silkerek. Onun aksine umarsız çıkıyordu sesim. "Adını dilim...