KIZIL DALGA

By artemisdelisi

148K 14.9K 3.4K

WATTYS 2020 BİLİM KURGU KAZANANI Gök taşı. Zehirli bir gaz. Okyanus kırmızı, toprak beyaz. Ölümler ve lütufla... More

1
2
3
4
5
6
7
8
9
10
11
12
13
14
15
16
17
18
19
20
21
22
23
25
26
27
28
29
30
31
32
33
34
35 (Final)
KISIM II - GÜMÜŞ ATEŞ
KISIM II - GÜMÜŞ ATEŞ (2)
KISIM II - GÜMÜŞ ATEŞ (3)
KISIM II - GÜMÜŞ ATEŞ (4)

24

2.7K 324 193
By artemisdelisi

On dakika sonra Simurg'un asansöründen iniyorlardı. Cesur da Güz'e kötü kötü bakışlar atarak onun gücenmesini sağlıyordu. Hızlı adımlarla asansörden inip merdivenlere yöneldi.

Güz de gözlerini devirerek peşinden gitti.

"Cesur."

Durmadı.

"Cesur, dursana." Kolundan tutup onu kendine çevirdi. Cesur, ifadesiz bir suratla bakıyordu ona.

"Ne var?"

Güz, kollarını kavuşturarak nefes verdi. Çocuk gibi davranıyordu Cesur.

"Özür dilerim tamam mı? Sana öyle çıkışmamam gerekirdi."

Cesur gözlerini kapayıp açarak stabil ifadesiyle Güz'e bakmaya devam etti.

"Özüre gerek yok." Dönüp ilerlemeye devam etti.

"Ya dursana!" Güz koşup ona yetişti.

"Neden böyle davranıyorsun?"

Cesur, Güz'ün yüzüne bakmak yerine gözlerini dev ekranlara dikti.

"Nasıl davranıyorum?"

"Böyle işte. Birkaç gündür doğru düzgün konuşmadın bile benimle."

"Sana öyle gelmiştir. Yoksa seninle bir alıp veremediğim yok." Hala Güz'ün suratına bakmıyordu.

"Yüzüme bak" dedi Güz, Cesur'un çenesini tutup kendisine bakmasını sağladı.

"Ne oldu? Yanlış bir şey mi yaptım?" Eli yavaşça çenesini bıraktı. Gözleriyle Cesur'un sarı halkalarının küçülüp büyümesini izliyordu.

Cesur cevap vermedi. Bir süre öyle kaldılar.

Cesur ne diyeceğini bilemiyordu. Güz'ün dokunuşunun etkisinden çıkamamışken bir de gözleri girmişti devreye şimdi. O kahverengi iri gözleri, büyülüyordu insanı.

Cesur hafifçe yutkundu. Daha fazla dayanamayıp gözlerini kaçırdı.

"Bir şey yapmadın sen." Bir adım uzaklaşıp araya mesafe koydu. Güz'ün bahar kokusu onu sarhoş ediyordu.

"Ben saçmalıyorum sadece." Saçlarını hırsla karıştırdı ve botanik bahçesine doğru ilerledi.

Güz de peşinden gitti.

"Cesur, iyi misin sen? Ne demek istedin, anlamadım."

Cesur bir salkım söğüt ağacının altında birden durdu ve Güz de hızını alamayıp sırtına çarptı.

"İyi değilim" dedi fısıldarcasına. Gözleri deli gibi etrafı kolaçan ediyordu.

"Ne yaptın bana? Neden böyleyim ben?"

Güz, neden bahsettiğini anlamıyordu. Cesur için endişelenmeye başlamıştı.

"Ne diyorsun anlamıyorum. Düzgünce anlatsana." Yakınına gidip gözlerine bakmaya çalıştı ama Cesur bunu reddediyordu.

Bir an durup ne yaptığını idrak etti Cesur. Güz'ün endişeli suratına baktı. Daha ileri gitmeden kendini toparladı.

"Yok bir şeyim. Sinirlerim bozuldu sadece. Kusura bakma." Gözlerini kaçırarak Güz'ü itti ve hızla çıkışa yöneldi.

Güz ise arkasından bakakaldı. Ne olup bittiğini zerre kadar anlamamıştı.

Derken Cesur tak diye durdu. Bir süre öylece bekledi ve arkasını döndü. Gözlerinde Güz'ün daha önce görmediği bir ifade vardı. Öylesine kararlı adımlarla yaklaştı ki, Güz bir iki adım geriledi.

Korkmuş gözlerle ağaca dayandı ve Cesur'un sarı lavlar fışkırtan gözlerine baktı.

"Ben galiba..." Duraksayıp yutkundu.

"Seni seviyorum Güz."

İşte bunu hiç beklemiyordu.

Şok içinde olduğu yerde kaldı Güz. Tek bir kası dahi kıpırdamıyordu. Ne yapacağını bilemeyerek kocaman gözlerle Cesur'a bakmaya devam etti.

Cesur, kaşlarını çatarak sol elini göğsüne koydu.

"Nasıl oldu veya neden oldu bilmiyorum. Birden fark ediverdim işte. Tam göğsümün ortasına bir ağrı girdi. Sebebi senmişsin meğer." Yüzünde buruk bir tebessüm baş gösterdi.

Güz bir şey söylemek için ağzını açtı ama konuşamadı. Cesur onu eliyle durdurdu.

"Senden bir cevap veya karşılık beklemiyorum. Ben sadece içimi dökmek istedim. Garip tavırlarımın sebebi de bu olsa gerek. Artık rahatlayabilirim." Nefes verip gözlerini çimenlere dikti.

Güz, yutkunup yüzü yere bakarak konuştu.

"Sen... Renini sonuna kadar hak eden bir insansın." Gözlerini kaldırıp Cesur'un yumuşak çehresinde gezdirdi.

Cesur pes bir kahkaha attı. İçinde biraz hüzün vardı. Yolun sonunu görüyordu zaten.

"Beni teselli etmene gerek yok. Ne hissettiğini anlayabiliyorum. Neyse..." Uzaklaşıp ellerini arka ceplerine soktu.

"Umarım bu itiraf arkadaşlığımızı zedelemez" dedi ve hızlıca bahçeden çıktı.

Aptal, diye düşünerek çimenlere çöktü Güz.

Elbette zedeleyecek. Bir daha asla aynı olamayabiliriz aptal çocuk.

***

Garaj duvarları eski bir rock parçasıyla çınlarken Güz kendini işine vermişti. Saçlarını gelişigüzel toplamış ve tezgâhın üzerindeki şeffaf ekranlı telefonuyla uğraşıyordu.

Oturduğu tekerlekli sandalyede oflayarak geriye yaslandı.

"Boynum tutuldu ya." Ensesini ovaladı.

"Hologram kartına dikkat et." Ender garaj kapısına yaslanmış, kızını izliyordu.

"Çok hassas olduğunu biliyorsun. Mikro cımbızla takmak gerek." Yürüyüp Güz'e yaklaştı.

"Biliyorum" dedi Güz, soğuk sesiyle. Hala kızgındı babasına.

Ender şakaklarını ovaladı.

"Özür dilerim."

Güz, elindeki cımbızı tezgâha bıraktı.

"Cidden mi baba?" Kafasını kaldırıp öfkeli gözlerini babasına dikti.

"Özrün her şeyi düzelteceğini düşünüyor musun gerçekten?"

Ender burnundan nefes verip ellerini mavi iş tulumunun ceplerine soktu.

"Hayır. Ama konuşmamız gerektiğini düşünüyorum."

Güz, eline cımbızı alıp işine devam etti.

"Gerek yok. Nasıl olsa yine kavga ederiz. Ya da sen bana bir şeyleri yasaklarsın."

"Tamam Güz. İğnelemen bittiyse gerçekten konuşmamız lazım."

Güz elindekini gürültüyle bırakıp sandalyesinden kalktı. Hızlı adımlarla garajın içinden eve giden kapıya yöneldi.

Ender de arkasından emin adımlarla ilerledi.

Güz, mutfakta su şişesini kafasına dikerken Ender içeri girdi.

"O çocuğu tanımak istiyorum."

Güz ağzındaki suyu püskürttü. Öksürerek babasına baktı.

"Nasıl yani?"

"Belli ki birbirinizi tanıyorsunuz. Bunu benden sakladığın için hala kızgınım ama sonuç odaklı bakmaya çalışıyorum."

Güz sakince yutkundu.

"Epey cesur bir çocuğa benziyor. Bana kafa tutabildiğine göre..."

Güz cevap vermedi. İrileşmiş gözlerle babasını izliyordu.

"Seni de seviyor belli." Duraksayıp kızının şaşkın suratına baktı.

"Peki ya sen?" Güz baştan aşağıya kıpkırmızı olurken gözlerini kaçırdı. Babasıyla bunları konuşmak çok rahatsız ediciydi.

Usulca evet der gibi başını salladı.

"O benim çocukluğum." Halının desenlerini incelerken sözlerine devam etti.

"O benim yalnızlığımın bekçisi baba. Yasaklara rağmen sevmekten vazgeçmeyen biri. O benim sığınağım."

Ender, hüzünlü bir gülümseme gönderdi kızına.

"Desene, tarih tekerrür ediyor."

Güz kaşlarını çatıp babasına baktı.

"Gel salona geçelim.Sana anlatacaklarım var."

***
Cesur'un itirafına ne diyorsunuz? Sizce bundan sonra nasıl olacaklar?

Yorum ve desteklerinizi eksik etmeyin lütfen.

Yıldızlı geceler dilerim.

Continue Reading

You'll Also Like

1.7K 436 30
~2023 WATTYS YARIFİNALİSTİ~ Savaş ve bilim alanında çeşitli ve en kapsamlı araştırmaları yapan, Dünyaca ünlü bir kuruluş olan WASRO tarafından giz...
240K 13.8K 59
Tamamlandı;) Her şey Eski sevgilisi diye yazdığı adam Yüzbaşı çıkınca başladı 🤭
787K 29.2K 43
"Tüm gökyüzünü gözlerine taşımışsın. O maviliği bazen kara bulutlar örtmüş, bazen sağanak almış; hiç utanmadan akmış gözlerinden bir bir..." "Sana h...
GÖNÜLLÜ By irem

Science Fiction

333 137 29
✨WattpadScifiTr | Yüksek Teknoloji Çağı Satırları Okuma Listesinde ✨ Dünya yok olmak üzeredir. İnsanoğlu her geçen gün daha korkutucu olmakta ve büyü...