Ejderha Kız 4; Kan Kehanetleri

By MerMirAy

57.4K 4.3K 1.1K

Kehanetler, hepsi aslında gerçekleşecekti. Şu ana kadar gerçekleşen sadece başlangıç kehanetiydi. O da adı üs... More

1. Bölüm
2. Bölüm
3. Bölüm
4. Bölüm
5. Bölüm
6. Bölüm
7. Bölüm
8. bölüm
9. Bölüm
Kross-Over #EjderhaKız #GizemliYolcu
10. Bölüm
11. Bölüm
12. Bölüm
13.Bölüm
14. Bölüm
15. Bölüm
16. Bölüm
17. Bölüm
DUYURU
18. Bölüm
19. Bölüm
20. Bölüm
21. Bölüm
22. Bölüm
23. Bölüm
24. Bölüm
25. Bölüm
26. Bölüm
27. Bölüm
Duyuru
28. Bölüm
29. Bölüm
30. Bölüm
31. Bölüm
32. Bölüm
33. Bölüm
34. Bölüm
35. Bölüm
36. Bölüm
37. Bölüm
39. Bölüm Fragmanı
39. Bölüm
40. Bölüm
41. Bölüm
42. Bölüm
43. Bölüm
44. Bölüm
45. Bölüm -Final Part 1-
45. Bölüm -Final Part 2-
45. Bölüm Final Part-3
45. Bölüm Final Son Part

38. Bölüm

896 69 22
By MerMirAy

Merhaba merhaba ejderha okuyucularim. Nasilsiniz? Yarin sinavim oldugu icin biraz heyecankiyim evey siz okula giderken benim daha sinavim yarin. Sansli miyim sanssiz mi bilmiyorum. Icimde gsrip bir korku var. Heyecandir. Neyse iyi okumalar size 😊 fesatli gunler dilerim. 😈😈

Can
Garipti değil mi hayat? Bazen asla aşık olmayacağım dediğin insana aşık olursun. Bazen en nefret ettiğin şeyi yaparsın. Bazen kırıldığını bile bile birinin peşinden koşarsın. Hayatımızda hep bir karşıtlık vardır. Mesela bir asker, doktora aşık
olursa ne olur? Nasıl olabilir bu? Biri hayat kurtarıyor, biri öldürüyor ama hayatları koruyor. Ama askerin sürekli her görevde ölme riski var. Doktor buna rağmen onu sevmeli mi? Bu korkuya rağmen?

Neyse konuyu bağa değiştirdim. Kaldığımız yerden devam etmek daha akıllıca.

Melisa ve Talha bakışırlarken, "Şimdi ne yapmalıyız?" diye sordu Miray sakince.

"Bir önerisi olan var mı?" diye sordum biraz sinirle. Nedense içimde garip bir şekilde Miray'a sinirliydim. Bunun nedenini ise anlayamıyordum.

"Aslında benim bir önerim var." dedi Raylon çekinerek.

"Nedir?" diye sordu Adlyn.

Raylon çekinerek baktı hepimize. Hemen yanında oturan Warlon elini sıktı ona cesaret vermek için Raylon gülümsedi ve, "Aslında su an neler olduğunu, halkın ne düşündüğünü bulmak için dışarı çıkmalıyız. Halkın arasına karışırsak olayı daha iyi algılayabiliriz." dedi.

"Oraya nasıl gireceğiz peki?" diye sordu Melek.

"Kılık değiştirerek." dedim hemen.

"Evet, yemekten önce dinlendigimize göre hemen giyinip çıkabiliriz." dedi Talha.

"Talha, sen ve Melisa dinlenmemiştiniz doğru hatırlıyorsam." dedi Melek gülümseyerek.

"Ben çok iyi dinlendim." dedi Talha, Melisa'ya bakarak.

"Öyle mi? Hiç öyle sanmıyordum." dedi Melisa ima ile.

"Aslında çok dinlendiğime eminim. Denemek ister misin?" diye sordu Talha ona doğru eğilerek.

Melisa inatla geri çekilmedi ve, "Denemeden önce halletmeme ne dersin?" dedi o da ona eğilerek.

Talha güldü ve, "Sence beni tehdit etmek ne kadar akıllıca?" diye sordu.

"Bütün erkekler önemli şeyleri tehdit altında olduğunda hemen yelkenleri suya indiriyorlar." dedi Melisa bilmişçe özgüvenle.

"Ben de diğerleri gibi miyim sence? Bir düşün istersen?" dedi Talha dudaklarını yalayarak.

Melisa'nın yüzündeki o özgüvenli gülümseme silindi ve yüzü beyazladı. Yavaşça geri çekildi.

"Evet, ne diyorduk? Hepimiz dinlendiğimiz için gidebiliriz. Ama bir dakika. Melisa sen kal istersen yorulmuşsundur." dedi hemen.

"Hayır, ben de geleceğim. Yorgun değilim." dedi sinirle Melisa.

"O zaman gidelim giyinmeye, gezerken bulduğumuz oda bu gibi durumlar için sanırım. Oradaki dolapta garip eşyalar vardı." dedim hemen.

Hep birlikte odaya gittik. Herkes oradaki garip pelerinleri gitmeye başladı. Ben ve Melek gok mavisi giydik. Miray tabi ki mor, Mert buz mavisi, Raylon ve Warlon açık kahve, Adlyn siyah, Melisa ve Talha ise kırmızı pelerin gitmişlerdi. Birbirine uymayan tek çift Miray ve Mert'ti.

"Hazır mıyız?" diye sordu Miray heyecanla.

"Sen iyisin değil mi?" diye sordum endişe ile.

"Iyiyim. O pisliğe gününü göstermeye hazırım." dedi heyecanla.

"Öyle olsun." dedim geri çekilerek. Içimde garip bir his vardı.

Evden veya o garip yerden çıkınca tam saga dönmüştüm ki Talha hızla kolumdan tutup durdurdu beni.

"Dur. Yanlış yol. Su sınırı görüyor musun?" diye sordu havada çizilmiş olan çizgiyi göstererek.

"Evet?"

"Bu sınır ölüler ile yaşayanlar arasındaki sınır. Eğer tek bir adım dahi atarsan Ejderha Ateşi'ne ulaşmış olursun. Bu nedenle oraya asla gitmeyin." dedi Talha uyarırcasına.

"Tamam. Merak etme komutan gitmeyiz." dedim hemen. Ama anlatmadığı bir şeyler vardı.

Talha bize yol göstererek ilerlemeye başladık ama aklım arkadaki Ejderha Ateşi'nde kalmıştı. Garip bir gizemi vardı. Hem neydi ki Ejderha Ateşi? Yine her zamanki gibi kan ile ilgili bir olay mıydı?

Aklımda o kadar düşünce dolaşıyordu ki, mesela Miray'a son zamanlarda olan şeyler, Mert'in eline garip bir şekilde bulaşmış olan mürekkep...

Ben ne olduğunun farkına varmadan geçen defa geldiğimiz  pazar yerine gelmiştik. Ama hiçbir şey geçen defa geldiğimiz gibi değildi. İnsanlar sus pustu. Kimse birbiri ile sohbet etmiyordu. Birbirlerine garip bakışlar atıyorlardı. Biraz daha ilerledikten sonra Raylon devraldı öncülüğü ve bizi birkaç kişinin toplanıp konuştuğu bir yere götürdü.

Sanki herkes tarafından görünmeyen bir topluluk olmuştuk. Garip bir şekilde kimse bize dikkat etmiyordu. Dikkatle durup sohbeti dinlemeye başladık.

"Neler olduğunu duydunuz mu?" diye sordu kırmızı elbiseler giymiş bir kadın.

"Duymayan kaldı mı sence?" dedi siyahlar içindeki bir adam. Hepsinin üstünde bizim gibi pelerinler vardı ve yüzleri kapalıydı.

"Ben duymadım. Neden herkes bu kadar garip?" dedi pembe renk pelerin giymiş bir genç kız.

"Senin dünyamızdan haberin yok zaten Melina. Tek bildiğin o aletler ile oyun oynamak." dedi kırmızılı kadın biraz sinirle.

"Biraz zaman geçsin yaptıklarımızı Kralice'miz ile paylaşacağız." dedi kız kısık bir sesle. Ilgili çekmişti bu konu. Miray'ın da ilgisini çekmiş olmalı ki başını kıza doğru çevirmişti. Daha sonra bu konu ile ilgilenebilirdik.

"Sanırım o zaman asla gelmeyecek Melina. Çünkü taht Ateş'in babası tarafından ele geçirildi." dedi kahvrengili bir adam sakince.

"Ne?" dedi pembeli.

"Haberin olsaydı şaşırdım zaten. Bu durumda ne yapmamız gerektiğini konuşmalıyız." dedi kırmızılı kadın.

"Konuşacak ne var Awen? Kralice'nin şahsi muhafızları bile o adamın tarafını tutuyorken ne yapabiliriz? Hem bizden başka kim karşı gelecek Ates'in babasına? Herkes korkak ve geri çekilmeye eğilimli. Başımıza bir iş gelmemesi için geri cekilmeliyiz." dedi siyahlı adam.

"Bu kadar kolay yani. Kralice'miz ne durumda peki? Haberimiz var mi?" diye sordu kırmızılı kadın sinirle.

"Kral, Dük, Düşes, Komutan ve birkaç muhafızla kaçmış diye duydum." dedi kahverengili adam.

"Kaçmak mi?" Dedi içinden Miray sinirle tam öne atılmış bir seyler söyleyecekti ki Mert ve ben onu kolundan tutup engelledik.

"Kaçmak mi? Sen kafayı yedin herhalde. Bizim Kralicemiz, kaçacak? Salak misin sen? O kadın bizim için canını vermeye kalktı." dedi kırmızılı kadın sinirle.

"Ne zaman?" diye sordu siyahlı adam sinirle.

"Rüyasını ne çabuk unuttun Eraw? Bizim icin kendini buza atti. Ayrica küçükken bizim için yaptıklarını da unuttun sanırım. Küçücük yaşta biz kurtulalım diye halasının önüne atladı kız. Sen de o savastaydin Eraw. Unutmuş olamazsın. Yoksa alzheimer mi oluyorsun?" dedi kadin sinirle.

Adam tam bir sey söyleyecekti ki, "Tamam, bu kadar yeter. Yarin tekrar buluşup konuşuruz. Hepiniz bilgi toplamaya çalışın ve en kısa sürede Kralicemize ulaşmaya çalışın. Ona ancak biz yardım edebiliriz." dedi kadın hepimize bakarak. Sonra ise hepsi birer birer kaybolmaya başladı. Ve en son biz kaldık. Talha düşünmek için o garip yere geri gitmemiz gerektiğini düşündü. Bu nedenle hep birlikte yürümeye başladık.

Bu konuşmalar aklımda birkaç soruya cevap bulmama yardım edeceğine daha çok soru oluşmasına neden olmuştu.

Öncelikle Miray'in rüyasını nereden biliyorlardı? Sarayda bir kulakları mı vardı? Sonra Miray küçükken o yılan halası yine mi gelmişti? Peki Miray nasıl kurtulmuştu? Buradaki kişiler etrafta toplananların iyi mi kötü mü olduğunu nasıl anlıyordu?

Ben bunları düşünürken arkamızdan bir ses duyulmuştu. Hızla dönüp baktığımda yerde yatan Mor pelerini görmüştüm. Ben ulaşamadan buz mavisi pelerinli biri -Mert- onu kucağına almıştı ama alır almaz Miray uyanmıştı.

"Ne oldu?" diye sordu merakla. "Ben iyiyim beni birakabilirsin." dedi Mert'e mesafeli bir şekilde. Işte bu garipti.

"Yüzün bembeyaz Miray. Birakta seni taşısın." dedi Melisa hemen.

Miray bir sure konuşanın kim olduğunu bilmiyormuscasina Melisa'nin yüzüne bakti. Sonra ise başını Mert'in omuzlarına koydu.

"Başım dönüyor." dedi incecik bir sesle. O anda hep birlikte tempo arttirdik. Garip bir seyler dönüyordu yine.

Eve gitmemize çok az kalmışken, "Midem bulanıyor. Sanırım kusacağım." dedi Miray. Miray ogurmeye başlarken Mert hızla onu indirdi ve biraz uzağa caliliklara goturdu. Birkaç dakika sonra Miray kustu. Yüzü daha da beyaz olmuş şekilde Mert'in kucağında geldi.

"Artık gidebiliriz." dedi zayıf bir sesle.

Bir sure ona baktik ama Miray sinirlenince ilerlemeye devam ettik. Eve birkac adım kalmisken garip bir sekilde Miray, Mert'in kucagindan kaçtığı gibi Ejderha Atesi'nin sınırına gitti. Hızla onu guclerimle tuttum.

"Bir adım daha atma Miray." dedim sinirle. Onu biraz konuşarak ikna etmem gerekiyordu. Çünkü onu fazla tutamazdım. Su an bile tutmak cok zordu. Sonucta o Ejderha Kralice'ydi.

"Neden? Bir sey olmaz ki!" dedi oraya garip bir aşkla bakarak.

"Talha anlatırken dinlemiyor muydun sen? Kulaklarin kapalı mıydı?" dedim sinirle.

Ben onu bu şekilde oyalarken Talha hızla onu yakalayıp garip mor bir iplikle bağladı. "Üzgünüm majesteleri ama bu acitsa da güvenliğiniz icin gerekli." dedi ama bunu soyledigi anda Miray çığlık atmaya başladı.

"Çıkar şunu." dedi Mert hızla yanlarına gelerek.

"Olmaz. Eve girene kadar güvenli değil." dedi Talha sinirle.

"Nasıl çığlık attığını  duymuyor musun? Canı yanıyor!" dedim sinirle.

"Eğer onu cikarirsam bir daha bırak çığlığının sesini, nefes sesini bile duyamazsiniz. Bu nedenle sakin olun ve eve girin." dedi Talha.

Herkes onun dediğini yaparken Miray, Mert'in kucağında çığlık çığlığa bağırıyordu. Içeri girdiğimiz anda kapılar kilitlendi ve Talha ipliği çözdü.

"Seni adi pislik. Bunu bana, Kralicene nasıl yaparsın?" diye sordu sinirle Talha'nin üstüne yürüyerek.

"Kendine gel Miray! Senin iyiliğin için yaptı." dedim sinirle. Melek kolumu tutuyordu ve beni sakin olmaya zorluyordu ama hissedemiyordum.

"Ben sana bir seyler hazırlayayim." dedi Mert garip bir şekilde ve ordan kacarca uzaklasti. Herkes neden bu kadar garipti?

"Biz de biraz daha araştırma yapalım." dedi Raylon ve Warlon ile Adlyn'i alıp odadan çıktı.

"Benim iyiligim için mi? Ah hadi ama en fazla basima ne gelebilirdi ki?" diye sordu Miray alaycilikla. Ikimiz de giden kisilerin farkında değildik.

"Ne mi gelebilir? Dün sabah ki konuşmayı unuttun sanırım Miray. Su senin sordugun Efe hocaya?" dedi Melek'te sonunda sinirlerine hakim olamayıp. Bu arada Talha ve Melisa da Mert'in yanına gitmişlerdi.

"Ben mi ne zaman sormusum? Bana bir sey olmazdı. Ben Ejderha Kraliceyim, Ateşin annesiyim."

"Olmaz mıydı?" Diye sordum sinirle. O anda Melek bizden uzaklasmaya başladı. Geri cekildi. Miray ile aramızda garip bir ışık çıkmaya başlamıştı.

"Olmazdı." Dedi meydan okurcasına Miray.

"Zaten Miray hiç ölümle karşılaşmadı. Her defasinda kendini ölüme atti ama hiç etkilenmedi. Sevdikleri etkilense bile  umrunda olmadi. Miray ölümsüz zaten. O asla ölmez. Ölümün dikine gider ama ölmez." dedim sinirle.

O an Miray'in gözlerinde bir ışık gördüm. "Can ben özür dilerim." dedi aniden ama sonra o ifade kayboldu. "Bunu Mavi Alev Dük'ümüz söylüyor." dedi alaycilikla.

O anda garip bir sey bedenimi ele geçirdi. "Ah, çok özür dilerim Majesteleri sizi sinirlendirmek istemezdim. O kafa güçlüyseniz neden şu alevlerin gücünü biraz daha arttirmiyorsunuz?" diye sordum alaycilikla. Aniden içimden gelen bir istekti bu.

"Benim için çok kolay bir istek. Izle ve gör Mavi Alev!" dedi alaycilikla ve alevlere odaklandı ama hiçbir sey olmadi. Derin bir nefes alıp tekrar denedi ama yine olmadi. O ellerine şaşkın şaşkın bakarken ben güldüm ve, "Ne oldu Kraliçe bir bozuldun?" dediğim anda kendime geldim.

Miray'in o anda gözlerinden yaşlar düşmeye başladı. Gözleri ellerine takılmıştı.

"Ben özür dilerim Miray." dedim ve ona uzanmaya çalıştım. Ama Miray'in etrafını aniden kırmızı bir kalkan sarmaya başladı. Miray hala ellerine bakıyordu.

Miray'a dokunmaya çalıştım ama elimi ona bir santim bile yaklastiramadan elim yanmaya başladı. Hızla elimi çekip, "Miray?!" diye seslendim ona ama o daha başını kaldiramadan geriye doğru düştü. Onu tutmaya uzandigimda benim tutmama gerek kalmadan kurenin icerisi yer cekimsiz ortam gibi Miray'i yatay şekilde tuttu.

Hepimiz sus pus kalmıştık. Bir kraliçe nasıl güçlerini kaybederdi? Nasıl Miray bu kadar egoist birine donusebilirdi bir günde? Miray donusemezdi. O her zaman iyiydi. Bunun başka bir açıklaması olmalıydı. Kesinlikle başka bir açıklaması olmalıydı. Bunu bulmaliydik ama su an tek yapabildiğim kardeşimin havada uzanan bedenine bakmakti. Ölüp ölmedigini bile bilmeden. Bu düşünce ile ileri atilsam da kureden zayifta olsa bir kalp atışı duyuldu. Kardeşim yaşıyordu. Ama bütün bir kör düğüm nasıl çözülecekti?

Continue Reading

You'll Also Like

ÜNLÜ By 🤍

Teen Fiction

1.4K 227 3
Oyuncular hazır, sıra gösteride. Hazırsanız başlıyoruz. Not: Eski haliyle hiçbir alakası olmayıp sadece karakter adları aynıdır. İyi okumalar dilerim...
2.3M 72.6K 54
Babasının borcu yüzünden genç kızı alı koyan Karahan başına büyük ama tatlı bela alır... Genç kız Karahandan küçük olmasına rağmen yalnız adama eş ol...
221 By davina

Fanfiction

10.7K 1.2K 30
Aşk bütün felaketlerin başlangıcı derdi annem. Ölmeden önce. Babam , aşkın tüm herşeyi iyileştirdiğini söylerdi. Ölmeden önce. Ablam , sevdiği...
3.7K 406 13
yoongi hoseok'u kırdığını fark eder ve bütün sevgisini verir