Ejderha Kız 4; Kan Kehanetleri

By MerMirAy

57.4K 4.3K 1.1K

Kehanetler, hepsi aslında gerçekleşecekti. Şu ana kadar gerçekleşen sadece başlangıç kehanetiydi. O da adı üs... More

1. Bölüm
2. Bölüm
3. Bölüm
4. Bölüm
5. Bölüm
6. Bölüm
7. Bölüm
8. bölüm
9. Bölüm
Kross-Over #EjderhaKız #GizemliYolcu
10. Bölüm
11. Bölüm
12. Bölüm
13.Bölüm
14. Bölüm
15. Bölüm
16. Bölüm
17. Bölüm
DUYURU
18. Bölüm
19. Bölüm
20. Bölüm
21. Bölüm
22. Bölüm
23. Bölüm
24. Bölüm
25. Bölüm
26. Bölüm
27. Bölüm
Duyuru
29. Bölüm
30. Bölüm
31. Bölüm
32. Bölüm
33. Bölüm
34. Bölüm
35. Bölüm
36. Bölüm
37. Bölüm
38. Bölüm
39. Bölüm Fragmanı
39. Bölüm
40. Bölüm
41. Bölüm
42. Bölüm
43. Bölüm
44. Bölüm
45. Bölüm -Final Part 1-
45. Bölüm -Final Part 2-
45. Bölüm Final Part-3
45. Bölüm Final Son Part

28. Bölüm

1K 83 13
By MerMirAy

Merhaba merhaba merhaba ejderha okuyucularim. Nasilsiniz? Ben iyiyim. Giris kismi biraz tercih donemi psikolojimi yansitiyor. Uzgunum. Aslinda her bolumde biraz o anki psikolojim de var tabi fark edene. Neyse. Iyi okumalar. Yb pazar gelecek 😊 fesatli gunler dilerim 😈😈😈

Can

Bazen hayat ne kadar da kolaydı? Önümüzde sadece iki seçenek oluyordu. Birini seçiyorduk ve ilerliyorduk. Eğer gerçekten iyi bir seçim yapmışsak arkaya dönüp bakmıyorduk ama kötü bir seçim yaptıysak sürekli arkaya bakıp pişman oluyorduk. Zaman böyle mi olmuştu? Aslında insanın hayatında sadece iki seçenek olmuyordu hiçbir zaman. O kadar çok seçenek oluyordu ki hangisini seçeceğinizi bilemiyordunuz.

Hangisi zordu? Kalmak mı? Gitmek mi? İkisi de farklı yönden iyiydi. Ailem için, geleceğim için en iyisini bulmak zorundaydım.

Şu an için yapmam gereken tek şey bu kadına odaklanmaktı. Bu kadını, inci teyzeyi nasıl iyileştireceğime odaklanmalıydım. Beni uykumda bile rahatsız eden bir düşünce ele geçirmişti. Acaba gerçekten İnci teyzeyi iyileştirebilir miydim? Bu yetenek veya bu iç güdü var mıydı bende? Mavi Alev Dükü olmak ne demekti? O olmam benim onu iyileştireceğimin kesin kanıtı mıydı ki Aslı beni buraya getirmişti?

Kafamda binlerce düşünceyle, elimde not defterimle uyuyakalmıştım.

Ama beynim aklımı kurcalayan düşüncelere yol bulmak için benden önce çalışmıştı ve beni Miray'la bir rüyanın içine koymuştu.

Miray'la bahçede yere uzanmış gökyüzünü izliyorduk.

"O kadar endişelenme. Sana yardım edeceğim Mavi Alev Dükü." dedi gülerek Miray.

"Nasıl yardım edeceksin Ejderha Kraliçe?" diye sordum gülerek.

"Şimdi elindeki verilere bir bakalım." dedi yattığı yerden ve anında karşısında edindiği bilgiler ortaya çıktı. Ona yaklaştım ve birlikte baktık bilgilere.

"-Beni tanıyor,

-Bana yardım etmiş,

-Ayrıca mavi ateş sana her şeyin bedeli olduğunu ve bedellerin karşılanması gerektiğini söylemiş." diye kendi içinde maddeleri yorumladı.

"Birincisi seni tanıması bir şey ifade etmemeli Miray. Seni herkes tanıyor." dedim sıkkınca.

"Beni birebir tanıyor gibi konuştu ama Can sana." dedi merakla.

"Bu bir şey kanıtlamaz. Sana sadece yardım göndermiş."

"Peki Mavi alevden kadının bedeli ben ödeyemezsem başkasının ödemesi konusunda dediklerine ne diyorsun?"

"O benim de aklıma takıldı. Acaba-"

"Acaba benim ödeyemediğim bedeli o mu ödüyor?" dedik aydınlanmış bir şekilde.

"Aslında çok mantıklı ama yakınındaki öder demişti kadın." dediğim anda ikimiz de sessizliğe gömülüp düşünmeye başladık.

"Belki de o anda yakınımda o vardı. Bedeli de ona ödetmeye karar verdi Ateş." dedi Miray biraz korkuyla.

"Haklı olabilirsin." dedim sakince.

"Bu neden uyandığım gün hastalandığını açıklıyor." dedi hemen.

"Anlamadım?" diye sordum içimde garip bir korkuyla.

"Nasıl hatırlamazsın? 7 Mayıs benim uyandığım gün Can." dedi Miray sakince.

O anda her şey dondu. Etrafımızda öten kuşlar, alev, Miray dondular. Buradan bir çıkarım yapmam gerekiyordu. Her türlü Miray ve İnci teyzenin arasında bir bağ olduğunu belliydi ama bunu nasıl oluştuğunu bulmam gerekiyordu.

O ana rüyamdan ittirilip uyandırıldım.

Başta tek yaptığım yatağımda oturup etrafa salakça bakmak oldu. Başta ilk düşündüğüm şeyi yaptım ve hızla yataktan fırlayıp İnci teyzenin hastalığı hakkındaki yeni bilgileri not defterime not aldım.

Ama sonra kalemi elimde çevirirken, İnci teyzeye bir çare ararken kafama dank etti. Miray nasıl bir varlığın annesiydi? Kendi annesine bile bedel ödetmek isteyen bir varlık, başkalarına ne yapardı? Annesine bedel ödetemeyip başkasına bedel ödeten bir varlık, nasıl bir varlık olurdu?

Ben bunları düşünürken başka bir şeyi fark ettim ve bu farkındalık ile elimdeki kalem masaya düştü ve yuvarlanıp yere düştü.

Biz Mirayın kanını aldıysak, ve bazı güçleri bize geçmişse veya güçlerimizi açığa çıkardıysa biz bunun karşılığında nasıl bir bedel ödemiştik?

O anda içimden gelen ama bana ait olmadığına emin olduğum bir ses, "Gelecekte herkes bedelini ödeyecek. Belki en yakın kişi olacak bu kişi, belki de en uzak kişi. Belki en sevdiğin, belki de en saygı duyduğun. Ama illaki bedel ödenmek zorundadır." dedi boğukça.

"Bunu söylediğine göre biliyorsun kimin ödeyeceğini." dedim ağız yoklama maksadıyla.

"Beni böyle sorgulamanıza gerek yok Ekselansları. Eğer Su Kraliçesini iyileştirirseniz oradaki varlık size söyleyecek."

"Sana nasıl güveneceğim?" diye sordum biraz merak, biraz korku, biraz da şüpheyle.

"Ben Ateşim Ekselansları. Gücünüz benden ve annemden geliyor. Ve annem üzerine yemin ederim ki size o varlık söyleyecek." dedi garip bir fısıltı ile.

"Tamam anlaştık." dedim sakince ve o ses aniden kayboldu ama içime bir ağırlık oturmuştu sanki. Bu seferki ağırlık hiçbir şeye benzemiyordu. Bütün bedenim yere çökmeye zorlanıyormuş gibi hissettiriyordu.

Hislerimi kenara bırakıp İnci teyzeyi kurtarmaya odaklandım ve düşünmeye başladım. Hikayenin en başından düşünmeye başladım. Mirayla ilgili ipucu aradım.

Miray

İnsan sarhoş olunca aklındaki, kalbindeki her şeyi itiraf eder derler. Bu belki gerçektir belki de masal. Bendeki durumun ne olduğunu biliyordum. Ben az sarhoş bile olsam çılgın, sapık, fesat duyguları zirve yapan bir insan oluyordum.

Can gittikten uzun süre sonra odama Melisa, Esra ve Melek gelmişti. Onlara durumu anlatmıştım. Hem de hepsini, tüm ayrıntılarıyla.

"Miray, merak ediyorum. Sen kimi istiyorsun kuzum?" diye sordu Esra gülerek.

"Ben de bilmiyorum ki." dedim gülerek. "Tek bildiğim Mert ile ilgili anılarım olduğu ve bu anıların bazılarını hatırlamasam bile hatırladığım kadarıyla onunla çok çok çok çok çok çok mutlu olduğum." dedim ve aklıma gelen görüntülerle gülmeye başladım.

"Hm. Acaba neleri hatırlıyorsun?" diye sordu fesatça Melek.

"Eminim Masalı yaptığınız anı hatırlıyorsundur." dedi Esra gülerek.

"Nasıl da tanıyorsunuz beni." dedim gülmeye devam ederken.

"Belli zaten Miray." dedi Melisa gülerek.

"Hepimiz gülmeye devam ederken, Durun, aklıma çok güzel bir fikir geldi. Herkes en güzel ve en sevdiği pijamasını giyip gelsin. Bu gece kızlar gecesi yapalım." dedim aniden.

"Tamam." dedi herkes ve hızla odadan çıktılar.

Bu arada ben de birkaç hizmetli çağırıp yatak odasına küçük yataklar serdirdim. Aslında yatağa üç kişi sığabilirdik ama Masala bir zarar gelmemesi için yatağa iki kişi, yere de iki kişi yatacaktı. Hatırladığım kadarıyla Esra biriyle birlikte zor yatıyordu. Acaba Rüzgarla bu durumu nasıl halletmişlerdi? Bunu ona sormalıydım.

Yataklar hazır olunca ben de mor yırtmaçlı bir geceliğimi giydim. Bu en sevdiğimdi.

Kızlar gelene kadar atıştırmalıklar de gelmişti. Birkaç dakika sonra da kızlar gelmişti. Esra mavi bir şort ve askılı bir tişört giymişti. Melisa her zaman ondan beklediğimiz gibi kısacık dekolteli bir elbise gibi olan geceliklerden giymişti. Rengi de kırmızıydı. Melek ise ondan beklemeyeceğimiz şekilde dantelli kısa dekolteli gök mavisi renkli bir elbise giymişti. Gelirken üstlerinden sabahlik giydikleri icin kolay olmuştu gelmeleri.

Hızla yatağa kurulduk.

"Evet, herkes neden bunları daha çok sevdiğini ve beğendiğini anlatabilir mi?" diye bir öneri sundu Melisa gülerek.

"Kim başlasın?" diye sorduğum anda gözler bana döndü. "Tamam ben başlıyorum. Bu elbiseyi iki sebepten seviyor ve beğeniyorum. Birincisi rengi mor, ikincisi bu derin yırtmacı sağolsun Mert açtı. Onu açış anını hatırlıyorum da harikaydı. Önce-" dediğim anda Esra öne atılıp, "Gerisini bilmek istemiyoruz Miray." dedi hemen gülerek.

"Emin misiniz? Bizim Mert ile uygulayıp sizin uygulamak isteyeceğiniz fantezilerimiz var. Tabi siz bilirsiniz." dediğim anda hepsi birden beni cimcikledi. "Ah! Hamile bir kadınım ben. Bana bunu yapamazsınız." dedim yalandan bir sinirle.

"Bir şey olmaz." dedi Esra gülerek.

"Sıra bende. Ben bu geceliği en baştan çıkarıcı ikinci geceliğim olduğu için beğeniyorum." dedi Melisa gülerek.

"Birincisini neden giymedin?" diye sordum merakla.

"Onu çook önemli birine saklıyorum." dedi gülerek ve göz kırptı.

"Kime acaba?" diye sordum gülerek.

"Talha mı?" diye sordu Esra.

"Eyban mı?" diye sordu Melek

"Başka biri mi?" diye sordum ve hep birlikte tabi Melisa hariç gülmeye başladık.

"Hey. Gerçekten aşık olacağım kişiye saklıyorum onu." dedi hemen Melisa bozulmuşça.

"Oo. Melisa hanımın gerdek gecesi kıyafeti bile hazır." dedi Melek gülerek.

"Sizden böyle hayaller beklemiyorduk Melisa hanım." dedi Esra gülerek.

"Asıl ondan ve benden böyle hayaller beklemesiniz." dedim hemen gülerek.

"Kesinlikle Miray haklı. Neyse, sıra Esra da." dedi Melisa gülerek.

"Ben bunları çok rahat oldukları ve geceleri serin tuttukları için giyiyorum." dedi Esra.

"Acaba neyden serin tutmak için?" diye sordu Melek gülerek.

"Melek'çiğim o işte üstlerinde bir şey olmuyor. o zaman daha serin olur aslında." dedi Melisa da gülerek.

"Belki de o işe hazırlıkta serinlemek için giyiyordur." dedim gülerek.

"Hey, hiç öyle serinleme gibi bir sorunum olmadı." dedi kızararak Esra.

"Tabi terleyince daha da serin oluyordur." dedim gülerek.

"Tamam, tamam kızı utandırmayı bırakalım. Sıra bende. bu geceliği Can çok beğendiği için seviyorum." dedi hemen Melek.

"Ooo yenge de güzel itiraflar." dedi Esra hemen.

"Muhtemelen o gecelik üstünde fazla durmuyordur." dedim hemen. Bütün başlar bana dönünce, "Hadi ama daha önce hiç yapmadınız sanki. Giysiler her zaman çıkar. Tabi her zaman değil." dedim gülerek.

"Belki de Esra da bu nedenle üstüme giydiği şeylerin onu serin tutmasını istiyordur. Giysilerle yapıyorlarsa." dedi ve gülmeye başladı Melisa. ben de katıldım ona.

"Haklı olabilirsin." dedim gülerken.

"Bir kere, çok serin tutuyor bunlar ve emin olun öyle bir yani giysili yapmadık. Sanki Miray ve Mert çok ileri seviyeleri yapmadınız? Allah bilir siz neler neler yaptınız?" dedi hemen kızararak.

"Tamam, tamam bir şey demedik." dedi Melek gülerek.

Karnım guruldadı o anda. "Şu şurubu içmem lazım." dedim hemen ve komodinin üstünde duran mor renkli sıvıyı ve garip kaşığı alıp içtim. Beynim karıncalanmaya başladı hemen. Daha sonra yerine bıraktım ve kızlara döndüm.

"Şimdi bu beni sarhoş gibi yaptığı için sizde aç karna bir bardak viski içmeli sonra yemek yemelisiniz." dedim gülerek.

"Neden yapacakmışız onu?" diye sorarken Esra.

Melek ve Melisa çoktan dediğimi yapmışlardı.

"Bana eşlik etmek için." dedim ve göz kırptım.

"İyi madem." dedi ve uzanıp bardaktaki viskiyi içti.

Sonra ise atıştırmalıklardan yemeye başladık.

"Esra benim merak ettiğim bir şey var." dedim merakla ve gülerek.

"Nedir?" diye sordu merakla.

"Sen normalde biriyle birlikte aynı yatakta yatamıyorsun. Nasıl oluyor da Rüzgar ile yanı yatakta yatıyorsun hatta se-" dediğim anda Esra hızla ağzımı kapattı.

"Devamını getirmesen daha iyi Miraycığım. Orasını anlatayım. Rüzgar bana güven verecek çok şey yaptı sadece güven verecek şekilde değil, çok romantik bir şekilde yaptı hatta. Mesela gece yatmadan gözlerimiz birbirine bakarak uyuruz biz. Sabahta birbirimize sarılmış olarak uyanırız." dedi Esra gülerek ve romantikçe iç çekti.

"Çıplak mı?" diye sordu Melek hemen gülerek. Benim de aklımdan bu soru geçiyordu.

"Tabi ki de hayır. Yani bazi zamanlar hariç." dedi gülerek.

"Yine de çok romantik." dedi Melisa hemen.

"Bizimkiler romantik olsa da seninkiler ateşli." dedi gülerek Esra.

"Anlamadım?" dedi gülerek Melisa ve ağzına fındık attı.

"Anladın sen, anladın." dedim gülerek.

"Eyban ile ilişkimizi soruyorsanız o kadar ileri gitmedik." dedi gülerek.

"Talha ile yaşadıkların peki?" diye sordu Melek gülerek.

"Onu hiç sorma. Adam Miraya takık bence." dedi Melisa hemen biraz sinirle. "Üzgünüm Miray." dedi hemen bana dönerek üzgünce.

"Üzülecek bir şey yok. Asıl ben özür dilerim." dedim hemen.

"Tamam, özür dileme faslını geçebilir miyiz?" diye sordu hemen Esra. "Asıl konumuza dönsek Talha ile neler yaşadınız?" diye sordu merakla.

"İşte bir şeyler yaşadık." dedi Melisa geçiştirmek için.

"Hadi ama anlat bize. Tabi Mert ve benimkilerden daha ileri seviye olamaz ama anlat bakalım." dedim gülerek.

Ve Melisa bize anlatmaya başladı. O anlatırken benim aklımda sinsi bir plan şekillendi.

"İşte. Şimdi bu durumdayız." dedi Melisa.

"Bence senden hoşlanıyor. Kıskanmasından belli." dedi Melek bilmiş bir sesle.

"Bence de." dedi hemen Esra da.

"O dediklerinden sonra benden hoşlanmasın. Ona karşı bir şey hissetmiyorum." dedi Melisa.

"Diyorsun." dedim.

"Tabi ki de bir şey hissetmiyorum. Sadece gıcık oluyorum." dedi Melisa itiraz edercesine.

"Tamam, hemen saldırganlaşma." dedi Esra gülerek.

"Neyse, bir şeyler atıştırıp konuşalım." dedim hemen ve bardaklarına biraz vişne-votka katıp cips ikram ettim. Kendime ise sadece vişne koydum.

"Sizce başarılı olacak mı?" diye sordum aniden merakla ve üzgünce.

"Kim?" diye sordular hep bir ağızdan içeceklerini içip bana sordular.

"Aslı'nın yaptığı şurup. Eğer bu da işe yaramazsa ne yapacağımı bilmiyorum." dedim ve ağlamaya başladım.

Hepsi birden yanıma gelip bana sarıldılar.

"Ya. Merak etme bu işe yarayacak." dedi Melisa gülümseyerek ayrıldığımızda.

"Evet, işe yarayacak. Hem ilerlemeye kaydetmeye çalışma. Her şey yavaş yavaş oturacak merak etme." dedi Melek de.

"Gün doğmadan neler doğar Miray, bak hepsi bu hormonlar yüzünden." dedi Esra da.

"Haklısın. Sanırım hepsi hormon." dedim gülerek. Bu arada gözümle de pencereyi kontrol ediyordum. Hava karardıysa planım için vaktiydi.

"Evet. Kendinizi nasıl hissediyorsunuz?" diye sordum hemen gülerek.

"Benim başım dönüyor biraz." dedi Esra kaşlarını çatarak.

"Ben gayet iyiyim." dedi Melisa. Acaba ona daha fazla mı içirmeliydim?

"Ben de iyiyim." dedi Melek gülerek.

"Herkes iyi olduğuna göre bir bardak daha." dedim hemen ve hızla bir vişne votka daha hazırladım. Melisa'ya özellikle votkayı fazla katıp, vişne suyunu az kattım.

"Merak ediyorum bu Krallık nasıl yürüyor?" diye sordu merakla Esra.

"Ben de bilmiyorum. Öyle ara sıra toplantılara katılıyorum. Ama şu ana kadar tek yaptığım en önemli icraat anlaşmalardı. Onu da Mert ve aşkımızın etkisi olmasa o da olmazdı." dedim hemen.

"Öyle deme ama Miray. Duyduğum kadarıyla ilk gelen adamın anlaşma yapıp yapmayacağını bile bilmeden adam için endişelenip onu oturtturup su vermişsin." dedi Melek gülümseyerek.

"Ama adam yaşlıydı. Uzun yoldan gelmişti sonuçta. Kim olsa yaptığımı yapardı." dedim hemen. Bence gayet normaldi yaptığım.

"Çoğu kişi önce anlaşma yapıp yapmayacağını sorar ona göre davranır." dedi Esra hemen.

"Abartıyorsunuz." dedim hemen. "Neyse. Saat geç oldu. İçecekleriniz de bittiğine göre, artık evli evine, köylü köyüne, köyü veya evi olmayan sıçan deliğine." dedim aniden ayağa kalkıp.

"Bizi kovuyor musun sen?" diye sordu Esra şaşkınlıkla. "Yok efendim sen kovamazsın bizi. Biz istifa ediyoruz!" dediği gibi sinirle ayağa kalkıp odadan çıktı.

O çıkınca gülmeye başladık. "Evet, Melisacığım sen de odana." dedim gülerek.

Hayır anlamında kafasını iki yana salladı. "Nereye gideceksin?" diye sordum hemen.

"Eyban'a gideceğim. Canım sıkıldı. Şu Talha konusunu açmayacaktınız. Gideyim de biraz ilerleme kaydedelim." Dedi gülerek ve göz kırpıp ayağa kalkıp odasına gitti.

Aslında biri bile odada olan yataklar varken gittiğini sormamıştı. Tek amacım aşklarını biraz daha kuvvetlendirmekti. Ve işe yarayacaktı. Esra için endişelenmiyordum. Onlar konuşurken Esra'yı karşılaması için Rüzgarı çağırmıştım. Melisa'ya gelirsek, o ise Eyban ve Talha'nın aynı katta kaldıklarını biliyordu. Aslında gerçekten aynı katta kalıyorlardı çünkü Eyban Efe hocanın sağ koluydu. Bu nedenle Talha ile aynı katta kalmasını istemişti. O Eyban'a gideceğim derken illa ki Talha ile karşılaşacaktı. Ve mutlu son.

"Neyse Melek'çiğim. Biz yatalım." dedim gülerek etrafı topladıktan sonra.

"Yatalım?" dedi ve gülmeye başladı.

"Merak etme öyle bir şey isteyecek olsam Mert'i çağırırdım." dedim ve göz kırptım. "Şöyle yapalım. Sen iki yer yatağını birleştirip yat. Ben de yatakta yatayım. Birlikte yatalım derdim ama deli yatıyorsan, karnıma falan vurursun diye endişeleniyorum. Senin nasıl yattığını bilmediğim için." dedim gülümseyerek.

"Tabi Mert olsaydı ayrıydı." dedi gülerek yatakları birleştirirken.

"E yani, onun her türlü yatışını bilirim ben." dedim gülerek yatağıma yatarken.

"Sen unutmamış mıydın?" diye sordu Melek merakla yatağına yattığında.

"Hatırlamaya başlıyorum sanırım." dedim sersemce. "Neyse yatıyorum ben. Bu arada gece aniden Mert'i veya bir karartı görürsen korkma. Mert beni yoklamaya gelir hep. Lütfen uyanıp, çığlık atıp beni uyandırma." dedim gülerek.

"Tamam Kraliçem merak etmeyin siz." dedi ve yatağa uzandı. Sonra aniden, "Peki Kraliçem sizi sabah uygunsuz bir durumda onunla bulursam ne yapayım?" diye sordu hemen.

"Sessizce odadan çık. Uyanınca başka şeyler de yapabiliriz." dedim gülerek ve göz kırptım.

"Hm."

"Sanki siz hiç Canla yapmadınız?" dedim gülerek.

"Yapmış da olabiliriz, yapmamış da olabiliriz." dedi gülerek.

"Bu yapmışsınız demek. Hadi iyi geceler, iyi uykular, tatlı rüyalar düşesim." dedim gülerek ve Ateş'e de iyi geceler dileyip odadan ayrılmasını istedim. Ricamı yerine getirip odadaki bütün ışıkları da söndürüp odadan ayrıldı.

Acaba Can ne yapmıştı? Başarabilmiş miydi? Asıl önemli soru ise Aslının şurubunu içtikten sonra beynimin karıncalanmaya başlaması iyiye mi, kötüye mi yorumlanmalıydı? Şu an iyi yorumlanması gelecekte de iyi olacağının kanıtı olabilir miydi?

Continue Reading

You'll Also Like

133K 1.4K 5
Not: Sayılar ön yargınız olmasın. "Sevgili kızkardeşim Victoria. Her ne kadar kendine saraydan uzak bir hayat seçmiş olsan da Morris soyadından kurtu...
723K 51.5K 60
FANTASTİK içinde #1 Özelgüç içinde #1 YETENEK içinde #1 SİHİR içinde #1 Yıllarca ait olmadığınız bir dünya'da sahip olduğunuz birçok doğaüstü güçle y...
7.3M 274K 48
Fantastik #1 Siz hiç bir ruha aşık oldunuz mu? Gülüşünden bihaberken ya da öfkelendiginde nasıl baktığı bilemeden sonsuz bir melankoninin içine düştü...
5.9K 900 43
Kitap Şarkısı : Yüksek Sadakat - Katil ve Maktül *** Oyunun adı: aşk, kan ve gül. *** Rekabet ve hırs... Nefret ve aşk... Olimpos parlak dönemleri...