Ejderha Kız 4; Kan Kehanetleri

By MerMirAy

57.4K 4.3K 1.1K

Kehanetler, hepsi aslında gerçekleşecekti. Şu ana kadar gerçekleşen sadece başlangıç kehanetiydi. O da adı üs... More

1. Bölüm
2. Bölüm
3. Bölüm
4. Bölüm
5. Bölüm
6. Bölüm
7. Bölüm
8. bölüm
9. Bölüm
Kross-Over #EjderhaKız #GizemliYolcu
10. Bölüm
11. Bölüm
12. Bölüm
13.Bölüm
14. Bölüm
15. Bölüm
16. Bölüm
17. Bölüm
DUYURU
18. Bölüm
19. Bölüm
20. Bölüm
21. Bölüm
22. Bölüm
23. Bölüm
24. Bölüm
25. Bölüm
27. Bölüm
Duyuru
28. Bölüm
29. Bölüm
30. Bölüm
31. Bölüm
32. Bölüm
33. Bölüm
34. Bölüm
35. Bölüm
36. Bölüm
37. Bölüm
38. Bölüm
39. Bölüm Fragmanı
39. Bölüm
40. Bölüm
41. Bölüm
42. Bölüm
43. Bölüm
44. Bölüm
45. Bölüm -Final Part 1-
45. Bölüm -Final Part 2-
45. Bölüm Final Part-3
45. Bölüm Final Son Part

26. Bölüm

956 87 26
By MerMirAy


Merhaba merhaba ejderha okuyucularım. Nasılsınız? Umarım iyisinizdir hepiniz. Ben iyiyim. heyecanla puanları bekliyorum. Sanırım beklerken ölcem. Neyse. Yb çok güzel oldu bence. Diğer yb yi sabrısızlıkla bekleyeceksiniz. Merak etmeyin bu kitabın sonunda çoğu açıklanmamış, merak ettiğiniz şey açığa çıkacak.  bu konu hakkında beni sıkıştıran arkadaşlarıma, okuyucularıma buradan duyurulur. Ama hepsini açığa çıkarırsam okuyacak ne kalır? Merak edecek ne kalır? Siz ne için okursunuz? Neyse. İyi geceler yb pazartesi. Yorumlarınızı ve sorularınızı hala bekliyorum. Fesatlı günler dilerim.

Not: Multi Aslı'nın dövmesi. Ama onu dediğim gibi mavi renkte hayal ederseniz harika olur :D

Can

Su nedir? Su hayattır. İnsan yemek yemeden en fazla 1 ay dayanabilir ama su içmeden en fazla 7 gün dayanabilirsiniz. Neden önemliydi su bundan başka? Su olmazsa nasıl temizlenirdik? Nasıl serinlerdik? Nasıl ateşi söndürürdük? Hava bile su buharından oluşuyordu. Su her şeydi. Peki Ateş? Ateş sadece alev almamızı, ısınmamızı, saldırmamızı, yiyecek ısıtmamızı sağlardı değil mi?

Peki hangisi üstündü? Ateş mi? Su mu? Veya herhangi biri birine üstün gelebilir miydi? Olabilir miydi bu?

Bunu söylememe neden olan şey bana sundukları teklifti. Evet, reddetmem gereken ama hayatımı iyileştirebilecek bir teklifti. Size olayı başından anlatacağım.

Masmavi o garip yer aniden aydınlandı ve iki yanında gök mavisi duvarlar olan bir koridora dönüştü. Yer beyazdı. Ve koridor sonsuzmuş gibi uzanıyordu. Birkaç saniye sonra duvarlarda mavinin tonlarında kapılar ortaya çıkmaya başladı.

Tam kapılar bitmişti ki karşımızda buz mavisi renkli bir kadın ortaya çıktı. Yani bütün vücudu üstündeki elbise ve gözleri hariç buz mavisiydi. Yüzü genç görünüyordu. Gözleri koyu lacivertti ve çok güzel görünüyordu. Üstünde deniz mavisi bir elbise vardı. Tezatlıkla uyum yakalamıştı. Ama bu bayanda garip bir şey vardı anlam veremediğim.

"Sakin ol." Diye fısıldadı Aslı.

"Merhaba, biz Su Dünyası'na gitmek istiyorduk." Dedi Aslı sakince.

"Ruhunuzu, kalbinizi ve mührünüzü görmeliyim." Dedi genç kız şarkı söyler gibi bir sesle. Kelimeleri telaffuz edişi bir garipti. Sanki başka bir dil konuşuyordu ama ben onu normal algılıyor gibiydim. Acaba bende mi bir sorun vardı?

"Tabi ki." Dedi Aslı genç kızın önüne çıktı.

Genç kız birkaç adım atıp Aslı'nın içine girdi. Ben şok olmuş bir şekilde bunu izledim. Aslında bu artık bana normal gelmeliydi. O kadar gördüğüm, öğrendiğim şeylerden sonra ama normal gelemiyordu işte.

Birkaç dakika sonra Aslı'nın içinden çıktı ve Aslı'ya dönüp, "Mührünüzü görmeliyim." Dedi şakır gibi.

Aslı uzandı ve eteğini kaldırıp ayak bileğindeki garip buz mavisi su desenini gösterdi. Genç kız bir süre mühre bakıp başıyla onayladı.

Sonra benim önüme geçti ve, "Siz?" diye sordu.

"Ben-"

"Ekselansları, Majesteleri ile misafirimiz Medcezir. Sana haber verilmiş olmalı." Dedi Aslı sözümü keserek.

"Haber verildi ama onu yine de kontrol etmeliyim Majesteleri. İzin verirseniz." Dedi ve referans yaptı genç kız.

Aslı bu dünyada kimdi de ona Majesteleri diyordu.

"Can izin verirsen." Dedi Aslı bana bakarak.

"Bu girmek için şartınız sanırım. O nedenle izin veriyorum." Dedim Medcezir'e bakarak.

Medcezir gülümsedi sanırım, daha sonra önüme geçip içimden geçti.

Aniden içim yaşam enerjisi ile doldu. Ama içimde bir fazlalık hissetim.

"Demek Ejderha Dünyası'ndan geliyorsunuz." Dedi sesi içimden.

"Evet." Dedim sakince. Aslı'nın tavrından anladığım kadarıyla pek bir şey söylemem gerekiyordu.

"Mavi Alev Dükü'ymüşsünüz Ekselansları." Dedi sesi ama ben cevap veremeden, "Siz siz 49. Ejderha Kraliçe Miray Müge Aydın'ın kardeşi misiniz?" dediği anda içimden çıktı.

Karşıma geçip reverans yaptı. Ve eğilmişken, "Üzgünüm Ekselansları. Lütfen tavrımı maruz görün." Dedi.

"Özür dilenecek bir şey yok Medcezir. Lütfen kalkın." Dedim ve onu kaldırmak için uzandım ama tenine değdiğim anda garip bir görüntü gördüm. Aslında ben görüntüyü göremeden kilit altına alındı beynimde.

"Lütfen bir daha bana dokunmayın." Dedi Medcezir mesafeli bir sesle.

"Üzgünüm." Dedim şaşırmış bir sesle.

"Önemli değil. Sanırım kanınızda kahin kanı var. Normal biri görüntülerimi algılayamaz." Dedi gözleri garip bir şekilde parlayarak. O anda ondan uzaklaşmak istedim. Garip soğuk bir enerji saçıyordu.

"Bilmem." Dedim Aslı'nın yanına gidip.

"Bize artık yolu gösterir misin Medcezir? Çünkü bir an önce oraya ulaşmamız lazımdı." Dedi Aslı hemen araya girerek.

"Tabi ki Majesteleri. Sizi oyaladığım için üzgünüm. Giderken daha detaylı konuşuruz Ekselansları." Dedi yüzüme bakarak.

"Tabi ki." Dedim sakince. Giderken onunla konuşmak istemiyordum. Giderken onun tek bir hücresini bile görmek istemiyordum. Onu görünce korku oturmuştu içime.

O önde biz arkada ilerlemeye başlamıştık. Ben Miray'ın kanlarının olduğu çantaya sıkı sıkıya tutunmuştum. Valizim ise arkadan kendi kendiliğine geliyordu. Onu büyülemiştim. Bana kolaylık olmuştu.

İlerlerken Kapılardan garip sesler geliyordu. İlgilenmemeye çalışıyordum ama aniden Miray'ın sesini duymamla durdum.

Buz mavisi renkli bir kapıdan geliyordu. Kapıya doğru ilerledim. İçeri de biri ağlıyordu.

"Yalvarırım beni bırakma Can. Bununla baş edemem. Yardım etmelisin. Ben-" demişti ki Medcezir beni kolumdan tutup çekti. O kolumu tutar tutmaz ses kesildi.

"Kapılara ben dokunmadıkça dokunmayın lütfen." Dedi biraz fazla sakin bir sesle.

"Ama ordan Miray'ın sesi geliyordu." Dediğim anda Medcezir gözlerini kaçırdı.

"Orada görmenize izin veremeyeceğim yaratıklar var." Dedi sinirle. "Lütfen beni takip edin ve kapılara yaklaşmayın." Dedi sakince ve ilerlemeye başladı.

Aslı yanıma geldi ve, "Ne oldu? İyi misin sen?" diye sordu garip bir ışıltı ile.

"Sonra konuşuruz." Dedim sakince. Başka bir gezegene gidiyor olduğumu unutmamalıydım. Misafir olduğumu unutmamalıydım.

Medcezir'i izledikçe kapılar yok olmaya başladı ve tam ben pes etmişken koridorun sonundaki harika bir kapıya ulaştık.

Kapının kenarları altından yapılmıştı ile içlerinden su damlaları geçiyordu. Su damlaları bir süre sonra birleşip gölü oluşturuyor ve akıyordu. Sonra ise ayrılıyor ve tekrar damla hallerini alıyorlardı. Bu böyle sürüp gidiyordu. Kapı buz mavisiydi ve üzerinde altın işlemeler vardı. İşlemelerle, "Su hayattır" yazıyordu. O kadar zarif yazılmıştı ki.

Ben kapıyı incelemeyi bitiremeden, "Majesteleri, Ekselansları, buyrun." Dedi Medcezir gülümseyerek.

Kapıyı açmak için uzanmıştım ki Aslı tarafından durduruldum.

"Kapıyı sen açarsan bilmediğimiz bir yerde ortaya çıkabiliriz. Ben açayım ki sarayda ortaya çıkalım." Dedi gülümseyerek.

"Tamam." Dedim sakince ama merakta etmiştim.

Aslı uzandı ve kapıyı açtı. Gerçekten de görünen bir sarayın içiydi.

Önce Aslı girdi sonra ise ben girdim ama Medcezir ben girmeden önce, "Çantanıza, pardon çantalarınıza dikkat edin Ekselansları." Dedi elimdeki Miray'ın kanlarının olduğu çantaya bakarak.

Ona cevap vermeden içeri girdim. Valizim de içeri girince kapı kapandı ve kendimi sarayı incelerken buldum.

Saray Miray'ın sarayının aynısıydı. Sadece süslemeler ateş şeklinde değil, damlası çeklindeydi. Çerçevelerde ejderha resimleri yerine nehir, çağlayan, şelale resimleri vardı.

"İncelemen bittiyse valizini muhafızlar alsın, sen de benimle inci annemin odasına gel istersen." Dedi Aslı gülümseyerek.

"Tabi ki." Dedim ve valizimi ne zaman geldiğini bilmediğim kahverengi gözlü, sarı saçlı, üstünde Miray'ınki gibi değil, normal üniforma olan, renkleri de mavi olan üstünde dalga işareti olan bir erkek muhafıza verdim.

"Gidelim." Dedim sakince ve Aslı ile ilerlemeye başladık.

Biraz yürüdükten sonra beni taht odasına götürdü. Girişte Miray'ın taht odasında olduğu gibi bir tablo vardı ama bu sefer ejderha değil, hava da kocaman bir su topu tutan genç bir kız vardı. Medcezir'e benziyordu biraz. Ama onun renkli haline. Kızın sarı açları beline kadardı rüzgarda dalgalanıyor gibiydi. Gözleri buz mavisiydi ve mutlulukla havaya bakıyordu. Üstünde lacivert güzel bir elbise vardı.

Salona girdiğimiz anda sohbeti fark ettim. Bizim gelmemiz bile bölmemişti hararetli sohbeti.

"Anne, lütfen yatağına yatar mısın? Kendini yormamalısın." Dedi uzun boylu sarışın biri. Üstünde spor bir tişört ve kot pantolon vardı. Gözlerini göremiyordum. Ama seslendiği kişinin tahtta oturan solgun tenli biri olduğunu biliyordum. Kadının vücudunda büyük mavi delikler vardı ama içlerinden mavi alev çıktığını göremiyordum. Kadın diğer adam gibi sarışındı ve buz mavisi gözlüydü. Üstünde koyu mavi bir elbise vardı ve elbisenin rengi ona garip bir renk katmıştı. Kadın resimdeki kadındı sanırım. Kesinlikle oydu. Sanırım uzun bir süre önce yapılmıştı o resim.

"Evet, babaanne, bizi üzme." Dedi saçlarının bir kısmı gece mavisi diğer kısmı sarı olan küçük şirin bir kız. Üstünde beyaz çok güzel bir elbise vardı ve babaannesinin elini tutuyordu.

"Yeter ama üstüme gelmeyin daha fazla. Ben bu Dünya'nın Kraliçe'siyim ve benim yerine getirmem gereken sorumluluklarım var." Dedi kadın sinirle.

"Anne. Gerçekten burada ne işin var? Odanda olmalıydın." Dedi Aslı endişeli bir sesle ve kadının yanına koştu hemen.

"Bak anne gelinin bile bizimle aynı fikirde." Dedi adam.

"Kızım o benim, gelinim değil Eren Deniz." Dedi kadın yapmacık bir sinirle.

Aslı, kadının yanına gelmeden ve kadın hızla ayağa kalkıp Aslı'ya doğru geldi. Ortada buluşup sarıldılar.

"Anne, lütfen bize bunu yapma ve odana gidip yat." Dedi Aslı üzgünce.

"Tamam kızım. Gidiyorum." Dedi kadın gülümseyerek.

Sarılmaları bittiğinde Aslı bana dönüp, "Anne, bu Can. Sana yardımcı olmaya geldi." Dedi gülümseyerek. Daha sonra ise eşine ve çocuğuna yöneldi.

O onlarla hasret giderirken ben hızla kadının önünde reverans yaptım ve, "Tanıştığıma memnun oldum Majesteleri." Dedim gülümseyerek.

"Ben de, ben de Can bey. Ama lütfen formaliteleri atlayalım. Ben sizin bana nasıl yardım edeceğinizi merak ettim. Yoksa beni bu delilerden kurtarıp güzel bir tatil yerine mi götüreceksiniz?" diye sordu gülerek.

Çok capcanlı bir kadındı. Nasıl olmuştu da bu hastalığa yakalanmıştı?

"Ben aslında size kendimi tam tanıtmadım. Ben-" dediğim anda Aslı, kızı ve eşi yanımıza geldi ve Aslı sözümü tamamladı.

"Mavi Alev Dükü anneciğim. Bu nedenle bize yardım edebilecek. Şimdi lütfen odana gidebilir miyiz?" diye sordu endişe ile ve kadının elinden tutup onu eşi ile götürdüler.

Küçük kız merakla bana baktı.

"Sen dayımın arkadaşısın değil mi?" diye sordu gülümseyerek. Gözleri buz mavisiydi.

"Aslında eşinin arkadaşıyım ama onun da arkadaşıyım."

Kız biran durakladı ve gözleri ile ağzını kocaman açıp, "Dayım evlendi mi? Annem onun hep evlenemeyecek kadar dik kafalı olduğunu söylerdi." Dedi gülerek.

Aslı bunu neye dayanarak söylüyordu ki?

"Hala öyle birisi ama hem onu yumuşatan hem de kendine uyan birini buldu. Yani kardeşimi." Dedim gülerek. O arada küçük kızda yürümeye başladı. Ben de onunla birlikte yürümeye başladım.

"Peki güzel mi?" diye sordu küçük kız merakla.

"Çok güzel. Kraliçeler kadar güzel." Dedim gülerek.

"Ya. Onu görmek isterdim. Anneme diyim de bir gün beni götürsün." Dedi gülerek küçük kız. Sonra aniden durdu ve, "Üzgünüm kendimi tanıtmayı unuttum Ekselansları. Ben Su prensesi Nira." Dedi kız gülümseyerek.

Kızın önünde reverans yaptım ve, "Bana lütfen Ekselansları demeyin, Majesteleri, Can abi derseniz daha mutlu olurum." Dedim.

"O zaman siz de- sen de bana Nira de Can abi." Dedi küçük kız gülerek.

"Tamam, o zaman anlaştık." Dedim ve küçük kızla el sıkıştım.

"Peki çocukları var mı Can abi?" diye sordu küçük kız merakla sekerek ilerlerken.

"Olmak üzere. Yolda." Dedim gülerek.

"Nasıl yolda?"

"Miray yani dayının eşi hamile."

"Ya. Demek ki benden küçük olcak. Ama yine de ben onunla oynarım. Peki sen düksen Miray abla ney?" diye sordu küçük kız merakla.

Yavaşça eğildim ve fısıldayarak, "Kraliçe." Dedim.

"Ya. O zaman dayım da Kral. Ne güzel." Dedi gülerek.

"Evet."

"İşte geldik. Burası babaannemin odası Can abi. Benim girmem yasak. O nedenle burada ayrılıyoruz. Sonra tekrar konuşmak için yanına geleceğim ama." Dedi ve göz kırptı küçük kız. Daha sonra ise gitti.

Beni buz mavisi kapının önüne bırakmıştı. Aklıma o mavi koridordaki kapı gelmişti ama şu an onunla ilgilenemezdim. Bir an önce buradaki işimi halledip dönmeliydim. İçimde garip bir his vardı.

Yavaşça kapıyı çaldım. İçeriden gel sesi gelince de içeri girdim. Kraliçe İnci'yi yatağına yerleştirmişlerdi. Prens Eren ve Aslı onun başlarındaydı. Aslı bir koltuğa oturmuştu. Prens Eren ise onun yanında elini tutmuş ve yere diz çökmüştü. Aslı ağlıyordu. Eren ise onu sakinleştirmek için ellerini öpüyor ve okşuyordu.

"Can sana şifa olacak anne." Dedi ağlarken.

"Tamam kızım. Bir şey demedim. Sadece merak etmiştim. Beni iyileştirsin de gerisi önemli değil." Dedi kadın gülerek Aslı'nın elini tutarak.

"Şimdi Can bey de geldiklerine göre işe başlayabiliriz." Dedi Kraliçe İnci beni fark etmiş gibi. "Lütfen siz dışarı çıkın evlatlarım." Dedi kadın gülümseyerek.

"Ama anne-" dedi Eren hemen itiraz edermişçesine.

"Hadi ama oğlum. Biz Can'la yalnız konuşursak daha iyi olur." Dediği anda Eren ve Aslı kafasını sallayıp dışarı çıktılar. Dışarı çıkarken Eren yanımda durup, "Yalvarırım onu iyileştir." Dedi.

Bunu yapabilir miydim? Bir su insanını iyileştirebilir miydim? Bunu öğrenecektik yakında.

Not: Size soru. Eren ve Aslı'nın aşkını ayrı bir kitapta yazayım mı? İster misiniz? Yoksa boşverin mi?

Continue Reading

You'll Also Like

161K 15.1K 53
Her birinin asası doğanın onlara kendisinden bahşettiği birer sihirli sopa. Sopa diyerek onları ezdiğimi düşünmeyin. Onlar doğanın sevilen çocukları...
327 51 8
Kendi halinde yaşayıp giden genç kızın huzurlu hayatı, bir gece aniden bilinmeyen numaradan gelen mesaj yüzünden yerini huzursuzluğa bırakır. Bu kişi...
477K 29K 42
O sadece babası kalp krizinden ölmüş ve annesiyle 8 yıldır yaşayan bir kızdı. Ama hayatı birden o kadar değişti ki. İlk önce bir çocuk çıktı karşısın...
ÜNLÜ By 🤍

Teen Fiction

1.4K 227 3
Oyuncular hazır, sıra gösteride. Hazırsanız başlıyoruz. Not: Eski haliyle hiçbir alakası olmayıp sadece karakter adları aynıdır. İyi okumalar dilerim...