Ejderha Kız 4; Kan Kehanetleri

By MerMirAy

57.4K 4.3K 1.1K

Kehanetler, hepsi aslında gerçekleşecekti. Şu ana kadar gerçekleşen sadece başlangıç kehanetiydi. O da adı üs... More

1. Bölüm
2. Bölüm
3. Bölüm
4. Bölüm
5. Bölüm
6. Bölüm
7. Bölüm
8. bölüm
9. Bölüm
Kross-Over #EjderhaKız #GizemliYolcu
10. Bölüm
11. Bölüm
12. Bölüm
13.Bölüm
14. Bölüm
15. Bölüm
17. Bölüm
DUYURU
18. Bölüm
19. Bölüm
20. Bölüm
21. Bölüm
22. Bölüm
23. Bölüm
24. Bölüm
25. Bölüm
26. Bölüm
27. Bölüm
Duyuru
28. Bölüm
29. Bölüm
30. Bölüm
31. Bölüm
32. Bölüm
33. Bölüm
34. Bölüm
35. Bölüm
36. Bölüm
37. Bölüm
38. Bölüm
39. Bölüm Fragmanı
39. Bölüm
40. Bölüm
41. Bölüm
42. Bölüm
43. Bölüm
44. Bölüm
45. Bölüm -Final Part 1-
45. Bölüm -Final Part 2-
45. Bölüm Final Part-3
45. Bölüm Final Son Part

16. Bölüm

1K 91 17
By MerMirAy

Merhaba merhaba merhaba sevgili ejderha okuyucularım. Beni özlediniz mi? Harikasınız. Umarım sizi fazla bekletmedim. Size kötü bir haberim var. 2 hafta boyunca burada değilim. Yani yb yok ama ondan sonra her gün yb yazmaya çalışacağım. Olmazsa 2 günde bir yb gelecek ve uzun olacak yani en az 2.000 kelime. Merak etmeyin. Bu sefer söz. Ejderiçe sözü. Tekrardan özür dilerim. Size iyi okumalar. Ve fesatlı günler dilerim.

Mert

Her sey bu kadar karmaşık olabilir miydi?Daha ne kadar düşünmeliydim? Her şey gün gibi ortadaydı. Ne yapmam gerektiğim ortadaydı. Onu bırakmaktan başka çarem yoktu. Pardon hızlı gittim değil mi? Size anlatayım.

Kitabın ikisi o halden sonra aniden kayboldu. Kalabalık yavaşça dağılmaya başlarken ben orada durmuş havaya bakıyordum. Düşüncelere dalmıştım. O kitaplar kimi seçerse ne olacağını söylüyor olmalıydı.

Belki de kimse görmeden kitaplara bakabilirdim ve engelleyebilirdim hepsini. Evet, bunu yapabilirdim. Derin bir nefes aldım. Ama önce Can'ı zindana girmeye ikna etmeliydim.

Aşağıya bakmadan hızla ilerlemeye başladım. Sonunda Can'ın bulunmayı sevdiği yere geldim. Kütüphaneye.

İçeri girdiğimde bir kitaba dalmıştı.

"Can?" diye seslendim yanına geldiğimde

Yavaşça başını kaldırdı ve bana baktı. Gözlerinde garip bulutlar geçtiğini gördüm. Sanki bir şey olmuş gibiydi.

"Sen iyi misin? Gözlerin bir tuhaf." dedim hemen.

"İyiyim. Yorgunum sadece." dedi sakince. "Sen neden gelmiştin?" diye sordu.

"Seninle bir şey konuşmam lazım." dedim ve olanları anlattım.

"Yani onların isteği üzerine zindana gireceğim ha?" dedi sinirle Can ayağa kalkıp.

"Bak eğer bunu yapmazsan Miray'ın üstüne gelirler. Daha da kötüsü seni almaya gelecekleri zaman kimseleri gözleri görmez. Bu arada Miray'da yollarına çıkarsa çok kötü şeyler olur." Dedim onun vicdanına seslenerek. Aslında böyle bir şey olmasına izin vermezdim ama şu an Can'ı hemen halledip kendi işime dönmem lazımdı.

"Peki. Beni aceleye getirmeye çalıştığının farkındayım ama şimdilik bir şey demiyorum. Emin ol bana anlatacaksın." dedi sakince.

"Teşekkürler. Birazdan seni almaya gelecekler Talha ve askerler bu nedenle hazırlanmaya başlasan iyi olur." dedim.

Can odadan çıkınca hemen kitaplığa yöneldim. Hızla gördüğüm kitapların birini aramaya başladım ama lanet olasıca şey yoktu.

Sinirle birkaç kitabı alıp yere fırlattım ve sinirle oradan çıktım. Lanet kitap neredeydi? Eğer o kitaplardan birini bulmazsam kafayı yiyecektim.

Kendi kendime konuşurken farkında olmadan ana kapıya gelmiştim. Tam kapıyı açmak için uzanmıştım ki kapı aniden açıldı. Kapıyı açan başlıklı bir pelerinli kadındı.

Kadın baştan aşağı buz mavisi giyinmişti. Giydiği şey başta pelerin olsa da aniden ona dokunması ile kısa askılı bir elbiseye dönüştü. Kadın elbiseyi okşadı ve başını kaldırdı. O anda annemi ve beni görür gibi oldum. Aynı buz mavisi gözler. Aynı renk saçlar.

"Mert?" dedi kadın şok olmuş bir şekilde ve aniden beni kendine çekip sarıldı.

O anda çok garip bir şey hatırladım. Sesti sadece ama hatırlamıştım.

"Anne bu minik bebek benim kardeşim mi?" diye sordu küçük bir kız sesi.

"Evet kızım."

"Peki, neden etrafında sular dönüyor anne?" diye sordu merakla kız.

Kadın korku ile nefes aldı ve hatıra bitti.

Gözlerimi açtığımda kadın-ablam hala bana sarılıyordu.

Yavaşça geri çekildi. Gözlerimiz bir araya geldiğinde, "Acı çekiyorsun. Fazla düşünüyorsun Mert. Her şey yoluna girecek. Ne kadar büyümüşsün. Çok yakışıklı bir adam olmuşsun." dedi ve aniden derin bir nefes aldı. Gözleri şok olmuş bir şekilde açıldı ve kollarını benden çekti.

"Ne oldu?" diye sordum merakla. Ne hissetmişti?

"Hafızan silinmiş." dedi tedirgince.

"Nasıl? Hem neden bu kadar tedirgin oldun ki?" diye sordum.

"Bir Su veya bir ejderha insanın hafızasını ancak 3 kişi silebilir. Ya kendisi gibi bir Su olmalı. Ya çok güçlü kötü bir büyücü olmalı. Ya da Yüksek birinin emrindeki güçlü bir büyücü olmalı." dedi kadın sakince.

"İki büyücü arasında ne fark var?"

"Bu dünyada kötü büyücüler yüksek birinden asla emir almaz. Egolarına yediremezler. Ayrıca emir alırlarsa kül olurlar. Bu da kötü olmalarının bedellerinden biri. Sadece iyi olan büyücüler yüksek birinden emir alır ve o emri ne olursa olsun uygulamak zorundalardır. Tabi gelecek için iyi bir şey olma zorunluluğu vardır." dedi kadın. "Neyse, buluruz merak etme. Şimdi beni annemize götürsene?" dedi enerjikçe.

"Tamam. Aslına bende kaç zamandır annemi görmedim. Miray pek bir şey hatırlamıyor da. Sanırım pek onun hafızasını tetiklemek istemiyor." dedim sakince ve birlikte ilerlemeye başladık.

"Miray, Kraliçe ve eşin değil mi?" diye sordu merakla.

"Evet." dedim gülümsedim. Onun o güzel yüzü aklıma gelmişti.

"Merak etme. İyileşmesine yardım edeceğim. Benim elimden gelmeyen bir şey yoktur." dedi ve göz kırptı.

"Teşekkürler." dedim ve aramızda kısa bir sessizlik oldu.

"Şey, ben adını bilmiyorum senin de." dedim tedirgince.

"Ben Aslı." dedi gülerek. "Şimdilik bana abla diyemeyeceğini biliyorum. Yavaş yavaş alışırsın."

"Teşekkürler. Bavulun falan yok mu?" diye sordum yeni aklıma gelmiş gibi.

"Yok, üzgünüm fazla kalmayacağım. Eşim Eren ve kızımız Nira Su gezegenine ziyarete gittiler. Eşim de Su benim de. Ben de onların yanına gideceğim. Sanırım annem İnci hasta. Ona yardımcı olmalıyım." dedi üzgünce.

"Anladım. Fazla kalmaman önemli değil. Daha sonra da gelebilirsiniz ailecek, bekleriz. Benim için önemli olan Miray'ı iyileştirmek." dedim gülümseyerek.

"Biliyorum. Merak etme halledeceğiz." dedi gülümseyerek.

Annemin odasına vardığımızda yavaşça kapıyı çaldık ve içeri girdik. Annem her zamanki gibi sandalyesinde oturmuştu ama bu sefer örgü örüyordu.

"Anne? Bak kim geldi?" dedim gülümseyerek.

Annem başımı kaldırıp Aslı'yı görünce hızla elindekini koydu ve koşup sarıldı.

"Eren'e daha fazla gelmeyi tembih etmeliyim." dedi annem.

"Haklısın anne. Çok uzun zaman oldu. Nira da özledi seni."

"Onu neden getirmedin?" diye sordu annem merakla ve Aslı'yı çekip koltuğa oturttu. Kendi de oturdu.

Ben tam çıkmak için hazırlanıyordum ki annem, "Mert, nereye gidiyorsun? Ablanla sohbet etmeyecek misin?" diye sordu üzgünce. Onun o halini görünce hızla yanlarına gidip oturdum.

"Eren'le Nira, İnci annemin yanına gittiler. Hastalanmış. Bağayı kötüymüş. Bende burada fazla kalamayacağım anne. Üzgünüm. Mesajını alır almaz geldim ama fazla vaktim yok. Bakalım ne yapabiliriz Miray Hanım için. Bu işi halledip gitmeliyim. En fazla 2 gün kalabilirim." dedi üzgünce.

"Sen benden daha yeteneklisin. Emin ol yarım günde halledersin bu işi." dedi gülerek annem ve Aslı'nın elini güvenle sıktı.

"Anne abartma. Sadece ben geliştirdim yeteneklerimi." dedi hızla Aslı. "Mert istersen gidip bir bakalım Miray'a ne dersin? Ben annemle sonra sohbet ederim." dedi Aslı gülümseyerek.

"Tamam. Anne senin için de sorun yoksa?" diye sordum hemen.

"Yok, tabi ki. İki çocuğum da yanımda ya benim başka bir isteğim yok." dedi gülümseyerek.

Aslı ile odadan çıktık ve ilerlemeye başladık.

"Aslında önce Mavi Alev Dükü'nü ziyaret edebilir miyiz Mert? Ona sormam gereken sorular var."

"Kimi?" diye sordum şaşkınca.

"Mavi Alev Dükü'nü. Burada değil mi yoksa? Bana yardımcı olabilirdi aslında. Kraliçe'mizin kardeşi değil mi? Neden gitti ki?" diye sordu kendi kendine Aslı.

"Ha sen Can'ı diyorsun. Onun dük olduğunu biliyordum da Mavi Alev Dükü olduğunu bilmiyordum. Garip."

"Güçleri senin yanında ortaya çıkmış diye biliyorum ben."

"Ne?" dediğim anda anladım. Mavi Alev. "Evet, ama bu kadar kısa zamanda nasıl duyuldu ki?"

"Kehanetlerde geçiyor. Hem dedikoducu çok insan var." dedi ve göz kırptı. Onunla yan yana olmak garipti. Özellikle kendi gözlerime bakmak. Aynaya bakmakla eş değer değildi. Daha garipti. Sanki her duygumu her hareketimi her düşüncemi biliyordu o gözler. Hem benim gözlerim gibiydiler. Hem de değil gibiydiler.

"Anladım. Sanırım şu an zindanlarda olmalı. Seni oraya götüreyim." dedim ve arenaya doğru ilerlemeye başladık. Zindanlar onun altındaydı.

Arenaya girdiğimizde Aslı etrafa hayranlıkla bakarken çalışan muhafızlardan birkaçı durup bana ve özellikle Aslı'ya bakmıştı. Sinir olmuştum.

"Çok harika. İşçilik hele. Daha da güzel." dedi Aslı hayranlıkla.

"Bu taraftan." deyip onu yönlendirdim.

"Kraliçe Fatma'nın bu kadar güçlü olduğunu bilmiyordum." dedi yürürken hala hayranlıkla etrafa bakıyordu.

Aniden durdum ve ona döndüm. "O da ne demek?" diye sordum merakla.

"Bilmiyor musun? Kraliçe burayı bir gece de sadece muhafızlarının daha iyi bir çalışma yeri olsun diye yapmış. Muhafızlarını çocuğu sayarmış. Daha önce çok kötü durumda dışarıda çalışıyorlarmış. Onlar için bir yer yapılıyormuş ama yapımı uzun sürecekmiş. Kraliçe sonunda dayanamamış ve bir gecede burayı eklemiş saraya. Çocukları daha fazla mağdur olsun istememiş." Dedi ve beni beklemeden yürümeye devam etti.

"Miray'ın annesinin ne gücü vardı da burayı bir gece inşa etti? Bizim neden bundan haberimiz yok?" diye sordum kendi kendime.

Yürümeye devam edip Aslı'ya yetiştim. "Kocan bunları giymene izin veriyor mı gerçekten?" diye sordum merakla.

"Evet, neden ki?"

"Çünkü geldiğimizden beri sana bakıyorlar Aslı. Ve bu benim sinirimi bozuyor."

"Eren'imin siniri bozulmaz. Çünkü benim sadece ona ait olduğumu biliyor. Başkası baksa bile ben sadece ona ve kendime aidim." dedi ve gülümsedi. "Miray sanırım bu nedenle senden çok çekiyor." dedi ve hızla ilerledi.

Ben ona yetiştiğimde o zindanın kapısına varmıştı. Birlikte içeri girdik. Can bir hücreye kapatılmıştı. İçeri girdik. Aslı'yı Can'la tanıştırdım. O da benim gibi şaşırdı başta.

"Aslı'nın size sormak istediği soruları varmış Mavi Alev Dükü." dedim gülerek ve oradan çıktım.

Kapıda bir yarım saat bekledikten sonra Aslı çıktı. "Artık gidebiliriz." dedi gülümseyerek ve ilerlemeye başladı. Ona sormadım ne sorduğunu nasıl olsa anlatmayacaktı. Hem Can'dan kolayca öğrenebilirdim. Başından beri aklıma takılan şeyle ilgilendim ben de.

"Ne demek istedin?" dedim merakla ona yetişince.

"Beni yeni tanıyorsun ama hemen sahiplendin ve koruma altında aldın. Miray uzun zamandır böyle. Senden çekmiştir." dedi gülerek.

"Ne yani? Seven insan kıskanır."

"Kıskansa bile onun hep ona ait olduğunu bilmeli. Böylece kıskanmaya gerek kalmaz." dedi sakince.

Haklıydı aslında söyledikleriyle. Bunu aklıma not almalıydım.

"Miray bu saate odasında olmalı. Duş almak için odasına gelir bu saate." dedim sakince. Aslı yavaşça başını çevirip bana baktı.

"Ne var? Karım o sonuçta. Ne zaman ne yaptığını bilmeliyim." dedim sakince.

"Tamam, bir şey demedim." dedi ve ilerlemeye başladık.

Odasına geldiğimizde bugün olanlar aklıma geldi. O adamı öldüresiye dövmek istiyordum. Nasıl Miray'ı güldürürdü?

Kapıyı çaldım ve içerden Miray'ın gelin diyen sesini duyunca içeri girdim. Miray yatakta oturmuş kitap okuyordu. Şu ana kadar her şey normaldi. Üstünde benim yırttığım mor bir gecelik vardı. Saçları da yeni uyandığını belli ediyordu. Daha fazla kıvırcıklaşmıştı.

Onu görünce donup kaldım. Miray da beni görünce kıpkırmızı kesildi ve yataktan çıktı. Allah'tan Aslı buradaydı. Belki de olmaması daha iyi olurdu.

"Merhaba Majesteleri." dedi ve reverans yaptı.

"Merhaba?" dedi Miray merakla. Bu arada sabahlığını giyiyordu.

Ben hızla gidip bir koltuğa oturdum. Onu tam görebileceğim bir koltuğa. Sonuçta bir zamanlar burası benim de odamdı.

"Miray, gördüğün bayan ablam. Seninle tanışmak istedi de. Daha önce seninle hiç tanışmadı." dedim onu rahatlatmak amacı ile. "Üstündekini beğendim. Onu ben yırtmıştım." dedim beyninden. Hızla bana bakıp kızardı.

"Ben Aslı Miray'cım. Sana yardımcı olabilirim. Güçlü bir şifacıyımdır." dedi ve elini uzattı ablam.

"Ben de memnun oldum Aslı hanım. Yardımcı olabilirseniz çok mutlu olurum." dedi ve el sıkıştılar. El sıkıştıkları anda Aslı önce titredi sonra gözleri beyaza döndü. Daha sonra ise aniden elini çekti.

"Üzgünüm Miray benim çıkmam lazım." dedi ve aniden odadan çıktı.

Ben de telaşla odadan çıktım. Verdiği tepki karşısında korkmuştum. Muhtemelen Miray da korkmuştu.

Aslı'yı biraz ileride duvara yaslanmış nefes alırken gördüm. Sanki maraton koşmuştu da nefes nefese kalmış gibiydi.

"Aslı sen iyi misin?" diye sordum ona destek olup onu biraz ilerideki koltuğa oturttururken.

Oturunca başını kaldırıp bana baktı ve gözlerini gördüm. Gözleri bembeyaz olmuştu. Korktum. Bunun arkasından kötü bir şey gelecekti.

"Ne hissetin?" diye sordum korku ile.

"Onun da hafızasını biri silmiş." dedi sakince.

"Ama sorun hafızası değil dimi?" diye sordum kalbim sıkışırken.

"Hayır, değil."

"Ağzından kerpetenle laf alıyorum Aslı. Bana ne olduğunu, sorunun ne olduğunu söyler misin hemen?" diye sordum sinirle.

"Söyleyemem."

"Neden?"

"Kehanet."

Derin bir nefes aldım ve sinirimi yatıştırmaya çalıştım.

"Aslı bana hemen ne olduğunu söyler misin?" dedim o durumda olabildiğim en sakin halimle.

"Söyleyemem." dedi ve ağlamaya başladı.

"Kehanetin adını söyle bari lanet olası." diye bağırdım sinirle.

"Ölüm." dedi ve daha kötü ağlamaya başladı.

Ben orda donup kalmışken o koşarak gitti ve beni acımla baş başa bıraktı. Kalbimi biri avucuna almıştı ve eziyordu. Bu eziyet neydi? Kalbim neden bu kadar yavaş atmaya başlamıştı? Bana ne oluyordu? Daha doğrusu ruhuma ne oluyordu?

Continue Reading

You'll Also Like

723K 51.5K 60
FANTASTİK içinde #1 Özelgüç içinde #1 YETENEK içinde #1 SİHİR içinde #1 Yıllarca ait olmadığınız bir dünya'da sahip olduğunuz birçok doğaüstü güçle y...
221 By davina

Fanfiction

10.7K 1.2K 30
Aşk bütün felaketlerin başlangıcı derdi annem. Ölmeden önce. Babam , aşkın tüm herşeyi iyileştirdiğini söylerdi. Ölmeden önce. Ablam , sevdiği...
3.5K 557 21
tamamlandı ✔️ onlara bahsedeceksin, senden benden bizden* 15 haziran 2021 16 temmuz 2021
319 83 6
Ben Asel Öztürk , şehit olmak için yaşayan kadın. Babasının cenneti olan Asel Öztürk , babasını şehit verdiği günden sonra , bu yola kendini adayan h...