AMİNE

Від NesrinnKartall

129K 6K 733

Neredeyse herkesin tanıdığı ünlü futbolcu Ömer Kaya. Hayatını çocuklara adayan genç öğretmen Amine Yıldız. Fa... Більше

Tanıtım
1-Tayin
2-Büyük Buluşma
3-Iddaanın Sonucu
4-Veli Toplantısı
5-Yara
6-Sabret
7-Rica
8-Vicdan
9-Babam için
10-Yalan
11- Özür dilerim
12-Gerçek Oyun
13-Benim kaderim
14- Söz
15- Kararım
16- İtiraf
17- Emanet
18- Değerli
19- Mutluluk Veren Acı
20- Mahkeme
21- Kaçmak
22- Çare
23- Pişmanlık
24-Biliyorum
25-Yardım
26- Hediye
27- Hisler
28-Yine Oyun
29- Barışma
30- O Üzülmesin
31- Şükür etmek
Yeni
33- Silah Sesi
34 - Yabancı Numara
35-Gitme
36-Benim yüzümden
37- Tehlike
38-Kız Kulesi
39-Düğün
40-Final
Yeni Kitap

32- Hediye Kimden

1.6K 93 3
Від NesrinnKartall

Yeşim köşeye sıkışmış gibiydi. Bir yandan oğlunu düşündü ve yaşadığı ağır travmaları. Bir yandan babasının hastalığını. Eğer bu duyulursa yaşanacaklar geldi aklına. Korkuyordu. Ne yapması gerektiğini bilmeden durdu saniyelerce. Kafasını toplayıp toplamamakta kararsız kalırken kocasının gözlerine baktı ve artık içinde ona karşı ufacık bir his bile taşımadığını fark etti. Ondan hiç olmadığı kadar tiksiniyordu.

"Sami bırak peşimizi. Çocuk okuluna geç kalıyor."

Her şeye rağmen Sami pes etmiyordu. Yeşim'in gitmek üzere olduğunu görünce önünü kesti.

"Hiçbir yere gitmiyorum. Bak hatamın farkındayım ve seni çok üzdüm. Keşke elim kırılsaydı da sana vurmasaydım."

"Bin kere de pişman olsan fayda etmez. Şimdi çekil önümden!" diyerek tersledi Yeşim ona yalvarırcasına bakışlar atan kocasına. Onun bu halini görünce daha kötü oldu.

"Hiç değilse biraz gururlu ol da bırak bizi. Bu halini gördükçe kendimden utanıyorum." dedi Yeşim.

Sami bu sözlere karşı etkilenmiş gibiydi. Ama bu çok kısa süreli oldu. O zaman diliminde Yeşim oğluyla yanından ayrılmıştı. Peşinden gitmeyi planlayan Sami birkaç adım sonra çalan telefonuna odaklandı. Arayan numaranın ona borçlarını hatırlatacağını biliyordu. Oflayarak telefonu kapadı ve yürümeye başladı.

***

Amine ders bitiminde çocukları velilere teslim etti. En son Fırat kalmıştı. Neredeyse okulda kimsecikler yoktu. Amine endişeye kapıldı. Bu anı en son yaşadığında Yeşim'in yüzünü hatırladı. Korkuyla Ömer'i aradı Amine.

"Amine iyi misin? Ses ver!"

"Ömer ablan gelmedi. Fırat burada yalnız."

"Tamam geliyorum."

Amine telefonu kapattıktan iki dakika sonra Yeşim geldi.

"Nerde kaldın abla?" diye sordu Amine.

"Ben trafikteydim."

"Trafik mi? Yüzün neden bu kadar solgun yoksa o adam tekrar-" dedi Amine devamını söyleyemeden Yeşim konuşmayı kesti.

"Hayır karşılaşmadık bile."

Yeşim gözlerini Fırat'a çevirdi. Oğlunun bakışlarından hiçbir şey söylemediğini anladı ve rahatladı. Kimseye yük olmak istemediği için daha fazla sorun çıksın istemiyordu Yeşim. Bu yüzden yalan söyledi.

"Ben aslında iş aramaya başladım ama hiç tecrübem yok." dedi Yeşim yeni bir konu açarak.

"Bende senin için bakarım. Bu arada Ömer'i aradım sen gelmeyince ben bir haber vereyim." diyerek eline telefonu aldı Amine. Biraz sonra Ömer geldi ve hep birlikte okuldan çıktılar.

&&&

Sami günlerdir ne yapabileceğini düşünüyordu. Kalacak olan mirası bir kalemde silip atamazdı. Bu sebeple boşanmamakta kararlıydı. Yeniden karısını kendine aşık etmenin imkansız olduğunu anlamıştı. Bu yüzden duygu sömürüsü yaparak onu eve getirip ardından boşanmamaya ikna edecekti. Kafasında tasarladığı düşünceleri tekrarlarken eve baktı. Her yeri ufak dokunuşlarla daha da bozdu. Ev artık içinde barınabileceği bir yer değildi. Apar topar çıkıp okula gitti. Fırat'a göz gezdirdi. Eğer oğlunu kendi yanına çekerse her şeyin daha kolay olacağını biliyordu.

Biraz sonra Yeşim ile Fırat'ı gördü. Ağacın dibine girip saklandı. Yeşim'in gitmesiyle oğlunun yanına gitti Sami.

"Oğlum nasılsın?" diye sordu.

"Baba sen buraya neden geldin?"

"Seni özledim oğlum. Ben ailemi çok özledim. Ev siz yokken hiç çekilmiyor." dedi Sami gözleri dolmuş bir halde. Çoktan timsah gözyaşları harekete geçmişti. Fırat babasının oynadığı oyundan habersiz üzgün bir halde ona baktı.

Amine okulun girişinde Fırat'ı babasıyla görünce şaşırdı. Yanlarına gitmeyi düşündü ama bir sorun yaşanmasını istemiyordu. Neyseki imdadına okul zili yetişti. Fırat zilin sesiyle okula girdi.

Sami oğlunun yumuşadığını görünce planının işe yaramaya başladığını gördü ve o sinsi gülüşünü ortaya çıkarıp gitti.

Amine okula giren Fırat'ın yüzünün asık olduğunu gördü. Ne konuştuklarını merak etmişti. Ders arasında Fırat ile konuşmayı denedi ama pek başarılı olamadı. Çünkü Fırat teneffüs olunca herkesten uzak bir köşeye çekilip başını sıraya koyarak uyumuş gibi yapıyordu. Sınıfta kimse yokken Amine bu fırsatı değerlendirip Fırat'ın önündeki sıraya oturdu.

"Neyin var? Hasta mısın Fırat?" diye sordu Amine.

Fırat kafasını kaldırıp yanına gelen kişiye baktı ve hiçbir şey demedi.

"Babanla konuşurken gördüm seni. Yoksa kötü bir şey mi dedi sana?"

"Hayır sadece bizi özlemiş."

"Peki sen özledin mi babanı?" diye sordu Amine. Bu soru karşısında Fırat kala kaldı. Bunu hiç düşünmemişti. Onu özlemiş miydi gerçekten?

"Bilmiyorum."

"Peki sen neden böylesin?"

"Ben onlar için fazla gibiyim."

"Hayır Fırat sakın böyle düşünme! Sen onlar için çok değerlisin."

&&&

Amine okuldan sonra sahile gitti. Hava güzel olsa da akşam üzeri olduğu için serinlemişti. Bir banka oturmuş beklerken Fırat'ı düşündü. Ömer ile bu konuyu konuşması gerekti.

Birkaç dakika sonra sırtında bir sıcaklık hissetti Amine. Kafasını arkaya çevirdiğinde Ömer'i gördü ve ne yaptığını sorar gibiydi. Üzerinde neden bir şal vardı.

"Üşüdüğünü gördüm." diyerek açıklama yaptı Ömer. Amine şaşkınlık içinde bir anlık güldü.

"Neden güldün?" diye sordu Ömer. Yüzünde hem şaşkınlık hem de kızgın bir ifade vardı.

"Artık bana bunu açıklamana gerek yok." dedi Amine.

"Neden?"

"Çünkü buna hakkın var. Yani benim hissettiklerimi anlamaya ve üzerime bir şal örtmen. Bu çok iyi geldi." dedi Amine. Gözlerini bu eşsiz ve huzur verici manzaraya çevirdi.

Ömer muzip bir şekilde sırıtarak yanına oturdu. Tek kaşını kaldırıp düşünceli bir halde baktı.

"Seni şimdi kaçırabilirim yani buna da hakkım var."

Amine bu duydukları karşısında anlamsız bir halde baktı. Kafasını çevirip denize odaklandı. Tam o sırada Ömer ayağa kalkıp Amine'nin ellerinden tutup kaldırdı. Hızla yürümeye başladılar.

"Sen ciddi misin? Ömer ne yapıyorsun, delirdin mi sen? Beni duyuyor musun?" diye bağırdı Amine. Ömer dalgaların sesi arasında duyduklarını hoş bir şekilde karşılık vererek gülümsedi. Arabaya geldiklerinde Amine durdu.

"Hadi!" dedi Ömer.

Amine hiçbir şey demedi. Başını eğip surat astı.

"Seni inatçı!" dedi Ömer. Arabanın kapısını açıp zorla bindirdi Amine'yi. Arkasından Ömer de şoför koltuğuna bindi.

"Nereye gidiyoruz? Ciddi değilsin değil mi?"

"Sence."

Amine hiçbir şey demedi. Bu durum Ömer'in çok hoşuna gitmişti. Onun bu denli masum düşünmesi bir an olsun içinde bulunduğu tüm dertleri silip atıyordu.

"Seni kaçırmama gerek yok. Çünkü sen zaten benimlesin. Sadece daha fazla üşümeni istemedim."

"Demek benimle dalga geçtin. Peki öyle olsun."

Uzun bir sessizlik oldu. Ömer bu durumdan çok sıkılmaya başlayınca Amine güldü.

"Tamam artık ödeştik. Bir yere gidelim mi?"

"Tamam."

Ömer arabayı sessiz, sakin bir kafenin önüne çekti. Birlikte içeri girdiler. Cam kenarında bir masaya oturduktan sonra çay içtiler.

"Ömer bugün ben Fırat'ı ağlarken gördüm ve onunla konuştum. Hatta ondan önce de okulun önünde Fırat'ı babasıyla gördüm."

"Ne?" dedi Ömer. Sinirden ellerini yumruk yapmıştı. Fısıltı bir ses tonuyla "Alçak herif!" dedi.

"Ömer iyi misin? Benim bilmediğim bir şey mi var?"

"Aslında çok şey var. O adam gerçekten iki yüzlü. Eğer bir daha görürsen bana haber ver. Peki Fıratla ne konuşmuşlar?"

Amine duyduğu kadarıyla her şeyi anlattı.

"Fırat'ı resmen kullanıyor." dedi Ömer.

"Bunu da nerden çıkardın? Belki de gerçekten oğlunu düşünüyordur. Ne olursa olsun bir baba evladını her şeyden çok değerli tutar. Buna en kötü insan da dahil."

"O adam kötüden de beter biri. Onun tek bir amacı var o da miras. "

"Nasıl bu kadar emin olabiliyorsun?"

"Çünkü parçaları birleştirdiğimde bunun kesinliğine inanıyorum. Neyse şimdi bunu konuşup huzur bozmaya gerek yok."

"Haklı çıkmayı hiç bu kadar istememiştim. Umarım sen yanılıyorsundur çünkü bugün Fırat'ın acıyla karışık yaşadığı mutluluğu görseydin sende bunu isterdin yani yanılmayı."

"İnan bana yanılmayı ve haklı çıkmanı çok isterdim. Ama her baba olan iyi olmuyor."

&&&

Menekşe günlerdir üzerinde durduğu el işini bitirirken Egemen'in çığlıklarını duydu. Aniden yerinden fırladı. Korkudan kalbi yerinden çıkacakmış gibiydi. Sesin olduğu tarafa kendini çevirdiğinde Egemen'in eli kan içinde kalmıştı ve yerde kanlı bir bıçak.

"Egemen!"

"Anne çok acıyo..." dedi Egemen zar zor. Konuşmaları bile yarım çıkmıştı ağzından. Menekşe ne yapacağını bilemedi. Sakin olup derin bir nefes aldı ve bulduğu ilk bezi Egemen'in eline sardı. Oğlunun durmadan yanaklarından dökülen gözyaşlarını sildi. Gündüz vakti olduğu için hazırlanıp evden çıktılar. Hastanenin acil kısmına girdiler. Menekşe oğlunun yanında sakin dursa da ona bir şey olmasından çok korkuyordu. Aslında şuan en büyük korkusu kendi olmasa bile oğlu ayakta durabilecek miydi? Ne zaman kendi yaşıtlarına denk olacaktı? Bunları her gece düşünüyordu.

Dikiş atıldıktan sonra telefonu çaldı Menekşe'nin. Arayan Amine idi. Egemen'in durumunu ve hastanede olduklarını söyledi.

Amine olanları duyduğunda hemen Egemen'in yanına hastaneye geldi. Odadan çıktıklarında Amine'yle karşılaştılar. Egemen öğretmenini görünce her şeyi unutup ona sarıldı.

"Neyseki Egemen iyi benim korktuğum ya hep böyle kalırsa ya ben olmazsam hayatına devam edemezse?" dedi Menekşe. Bunu söylerken bile ses tonu düşmüştü. O acıyla gözyaşlarına hakim olamadı.

"Egemen git gide düzeliyor. Ben bunu fark edebiliyorum. Eminim en kısa zamanda eskisi gibi olacak." dedi Amine. Buna yürekten inanıyordu.

"İnşallah."

"Gelmişken size söyleyeceklerim var. Bir proje başlatmak üzereyim. Şiddet gören kadınlar için kendi ayaklarını durmalarını sağlayacak bir iş olanağı ve çocukların nasıl eğitilmesi konusunda anne-babanın ne gibi rolü var bunların bahsedileceği seminerler olacak. Ben sizinde bu projede yer almanızı istiyorum."

Menekşe bu duyduklarına çok şaşırdı ve bir o kadar heveslendi. Aylardır kayınpederinin yardımıyla zor geçiniyordu. Evine bir katkısı olacağı için seviniyordu. Uzun bir zaman sonra ilk kez gülümsedi.

&&&

Esin birkaç gündür dalgın ve düşünceliydi. Amine'nin projesi için Serkan ile buluştuklarında midesine gelen ağrıya takılı kalmıştı. Herhangi bir ağrı olduğunu düşünüp umursamazken yine tekrarlamıştı. Nedeni bilmeden gün boyu Serkandan kaçıyordu. Aynı şekilde bu durum Serkanda da öyleydi. Esin ile buluştuğunda onu basan heyecana anlam veremiyordu. Daha doğrusu bir anlam yüklemek istemiyordu. Çünkü yeniden bir şeylere başlamak istemiyordu. Yeniden üzmek, üzülmek, kalp kırmak ve kalbini birine sonsuza dek teslim etmek. Esin'i artık tanıyordu. O hayatında gördüğü hiç kimseye benzemiyordu. Onun hayatını darmadağın etmek istemediği için ondan kaçıyordu.

Amine namazını bitirince zil çaldı. Gelenin Esin olduğunu sanıp aniden açtı. Karşısında hiç tanımadığı bir adam çıktı. Elinde bir kutu vardı.

"Amine Yıldız siz misiniz?"

"Evet." dedi Amine.

"Bu sizin." diyerek kutuyu Amine'ye verdi ve gitti. Arkasından bir şey sormaya fırsat bile bulamadı. Kimden geldiğini merak etmişti. Odaya geçip kırmızı bir kurdeleyle dolanan beyaz kutuya baktı. Yüzünde koca bir gülümseme oldu. Aslında bu hediyenin nereden geldiğini az çok tahmin edebiliyordu. Kutuya dikkatlice bakınca Ömer olduğunu düşündü ve telefonunu çıkarıp aradı.

"Hediyeni aldım ve inanır mısın daha açmadım bile."

"Hediye mi? Amine ben sana hediye göndermedim ki."

"Bir dakika. Sen göndermediysen peki kim gönderdi?" diye sordu Amine.

BÖLÜM SONU

Sizce hediye kimden? Beyin fırtınası yapalım. :)

Продовжити читання

Вам також сподобається

2.4K 115 31
Bir psikolog'un vatana sevdası, sevdalısı. biraz gerçek, biraz hayal. şehidi gerçek, mutluluğu hayal.. vatan size daima minnettar. komando olmak yüre...
1.5K 97 12
Daha iyisini yaptım. Cringe. Göz kanamasından ve bozulan psikolojiden ben sorumlu değilim.
İSTİHALE [✔️] Від K Ü B R A

Філософія та духовні розповіді

576K 42.3K 34
"Cehennemine hoşgeldin, katilin kızı!" İtalyan ve Katolik bir adam... Türk ve Müslüman bir kız... İslâmî bir aşk romanı...🦋 →Tıp fakültesinden yeni...
AYKIRI SEVDA Від SEZEN

Підліткова література

926 164 8
Sen nasıl bir insansın ya he nasıl bir insansın beni nasıl kandırabildin " diye bağırdı Alp " Ne oluyor ne kandırması " dedim bende sesimi yükseltere...