17- Emanet

2.2K 130 10
                                    

Amine'ye baktığında başını eğmiş duyduklarını sindirmeye çalışan bir hale girdiğini gördü. Şaşkınlık sanki yüzünde yoktu. Belki o da farkına vardığı için bir tepki göstermiyordu. Ömer bu duruma şaşırmış gibiydi. Onun sessizliği adeta içini yakıyordu. Bir kor alevi gibi mahvolmaya başlarken Amine üzüntüden gözleri dolmuş bir halde konuştu.

"Bu yani söylediklerin...Olmaz hayır."

Ömer bunları duyunca içinden bir şeyler koptu. Sağ gözünden tek bir damla yaş akarken duyduklarını hiç duymamışcasına konuşmaya başladı.

"Seni gördüğümde anladım. Benim kaderimde sen varsın hâlâ neden anlamıyorsun?"

"Baban istediği için böyle konuşuyorsun. O yaşasın diye ikimizinde hayatını mahvetmek istiyorsun. Kendini kandırma. Eğer babanın ameliyatını sorun ediyorsan ben konuşurum." dedi Amine. Biraz önceki halinden farklı bir hale girmişti. Bu gerçeği kabul etmek istemediği apaçık ortadaydı. Ömer ise acı bir şekilde gülümsedi.

"Bence sen kendini kandırma. Bir kere sadece bir kere kalbinin sesini dinle o zaman anlayacaksın. O gün geç kalmazsın umarım." diyerek yanından ayrıldı Ömer. Koridorda yavaş adımlarla ilerlerken bir şeyler düşünmeye çalıştı. Doktorun odasını sorup hızla ilerledi. Besmele çekerek içinden dualar etmeye başladı.

"Allah'ım sana olan inancımı arttır. Senin hikmetin sorgulanmaz bilirim. Sen istersen her şey olu verir. Babamın ameliyatı hayırlısıyla gerçekleşsin Yarabbim!" diyerek amin dedi Ömer. Bunu birkaç kez tekrarladıktan sonra odaya girdi. Etrafa iyice bakarken kimseyi görememişti. Başka birine sorduktan sonra koridorda dolanmaya başladı. Doktoru hiçbir yerde bulamamışken bahçeye çıktı. Amine'yi doktorla konuşurken gördü. Arkadan ilerlerken yavaş ve sakin adımlarla ağacın dibinde durdu. Seslerini duymaya başladığında gözleri dolmuştu.

"Doktor bey Salih amcanın ameliyatını yapmanız gerekiyor. Bakın ben size uzun uzun anlatamam durumu çünkü vakitte yok ama onun tek isteği oğlunu evlendirebilmek. Bu da şimdilik imkansız." diye söyledi Amine.

"Neden imkansız? Sizi zorlayan ne?" diye sordu doktor bey.

"Hiçbir şey. Sadece bu çok ani olur ve ben ailem burada değilken böylesine hayatımı değiştirecek bir şeyi yapamam. Bunu anneme yapmaya hakkım yok. Ömer'in de sırf babasının ameliyatı için hayatını değiştirmeye hakkı yok."

"Salih beyle kaç kez konuştum bence siz deneyin. Onu ancak siz ikna edersiniz." dedi doktor bey. Ardından bahçeden çıkıp içeri girdi. Ömer bu duruma şaşırmıştı. Onun sevgisinin yalan sanılmasına katlanamıyordu. Hiç düşünmeden Amine'ye seslendi.

"Seni sevdiğime inanmıyorsun değil mi? Ben seni gördüğüm günden beri seviyorum. Kalbimi o gün sana açtım. Babam için bunları söylemedim ve kimsenin hayatını mahvetmek gibi derdim yok. Ben bir hayat kurmak istiyorum. İçinde sen ve ben olan yeni bir hayat. Eğer babamın son isteğini yerine getiremezsem yani evlenmezsem bu vicdan azabıyla yaşayamam. Bunu sen de kaldıramazsın çok iyi biliyorum."

Amine arkasını dönüp Ömer'e baktı. Sonra başını indirip durdu. Bu duydukları onu derinden etkilemişti.

"Allah için sev beni!" dedi Ömer. Söylediği son sözle Amine'nin yüzünde farklı bir hava vardı. Bu söz onun içini ısıtmıştı. Gözleri dolmuş bir halde bakarken banka oturdu. Ömer ne olduğunu anlayamamıştı.

"Amine iyi misin?"

"Bilmiyorum ama babanla konuşmamız gerekiyor."

"Ne için?"

"Ameliyatı için." dedi Amine. O sırada ona seslenen biri oldu. Bu ses ona çok yakından sevdiği birine aitti. Yada onun sesini kulaklarında hissettiğini düşündü. Ne olduğunu kesinleştirmek için sesin duyduğu tarafa baktı. Gözleri onun gözleriyle buluşunca donup kaldı. Ağzından tek bir kelime çıkmıştı.

AMİNEWhere stories live. Discover now