25-Yardım

1.8K 102 13
                                    

"Ben her şeyi biliyorum." dedi Amine.

Ömer'in beyninde defalarca aynı cümle dolaşıp durdu. Olduğu yerde kalakalmıştı.

Artık her şeyi biliyordu.

Bu düşünceyle beraber kaybetme korkusunu hücrelerinde hissetmeye başlamıştı Ömer. Ne diyeceğini ve nereden başlayacağını bilmiyordu. Haksız olması onu koca bir suskunluğa hapsetti.

"Ömer sana her şeyi biliyorum dedim niye susuyorsun? Konuşmayacaksın yani." diyerek sitem etti Amine. Karşısında susmuş birini görmek onu daha da kızdırmıştı.

"Ben senden boş-" dedi Amine. Devamını söylemek üzereydi ki Ömer ani bir refleksle Amine'nin ağzını kapadı.

"Bunu yapma lütfen. Sakın konuşma ve sana bunu açıklamama izin ver." dedi Ömer ve elini Amine'nin ağzından çekti. Yaptığı bu ani hareketle birlikte söylediği yalan yüzünden başını eğdi ve konuşmaya başladı.

"Niyetim senin iyi niyetinden yararlanmak değildi. Sana hiç yalan da söylemedim. Ben sadece hislerimi gizledim. Aslında seni ilk gördüğüm an aşık oldum. Bu duygunun varlığını senin yanında olduğum zaman daha net anladım. Seni tanımak için çok çapa sarf ettim ama senin ilk reddedişinle geri çekildim. Bak Amine inan bana gerçekten niyetim bu değildi. Babama gittiğimizde böyle bir şeyi planlamadım."

Amine'nin gözlerinden akan yaş Ömer'in masada duran eline döküldü. Pişmanlığı yüzünden okunuyordu Ömer'in. Bunun bedelini her şekilde ödemeye hazırdı ama bunu Amine olmadan yapamayacağını düşündü. O hayatına gireli aylar olmuştu ama ona bu kadar çok alışmışken kaybetmek ağır gelirdi. Onsuz bir hayatı düşünmek istemiyordu. Ne olursa olsun Amine'yi yeniden kazanacaktı. O gücü bir an kendinde buldu.

"Sana bir daha güvenemem Ömer. Hayatımda asla yalana yer olmadı ve olmayacak ta."

Amine parmağından yüzüğü çıkardı ve masaya hızlı bir şekilde bıraktı. O an çıkan ses Ömer'in kulağında defalarca yankı yaptı.

Amine arkasını dönmüş giderken Ömer seslendi.

"Amine!"

Bir kez daha seslendi Ömer.

"Senin güvenini yeniden kazanacağım. Bunun için savaşmaya hazırım."

Amine bu cümlelere pek takılmasa da içinden kararını vermişti. Gittiği yönden dönüş yapamayacağını düşündü. Gururu aniden aşka yenildi. Kalbinde yer edinen acıyla yürümeye başladı. Hiç durmayan göz yaşları artık serbestçe dökülüyordu. Etraftan geçenlerin tuhaf bakışlarını göremeyecek kadar yıkılmıştı. Bunu hiç beklemiyordu. Kendini kandırılmış gibi hissetti. Bunları ilk öğrendiğinde bile Ömer'in yalan söylediğine inanmamıştı ve biraz önce inkar etmeyip her şeyi söylemesi onu daha da yıktı.

"Benim gözümde bir hayal kırıklığına dönüştün sen. Yalancısın, bencilsin... " diyerek içinden konuştu Amine.

Onun gözünde Ömer bencillik etmişti. Hiçkimseyi düşünmeden sırf kendi ezilen egosu için bunu yaptığını yada her şeye kolayca sahip olduğu için reddedilmeyi kabul edemedi ve bu yalanı söyledi diye düşündü Amine. Aklına gelebilecek tüm sebepleri ararken aşkı hiç düşünmedi. Hiçbir şekilde bu kirletilmeyecek kadar temiz bir duyguyu yalanla doldurulmasına katlanamazdı. Kendine göre çizdiği kuralları, prensipleri olan biriyken bu durum onu fazlasıyla yormuş ve yıpratmıştı. Tüm bu yaşananlara hala inanamıyordu. Her şeyin bu kadar basitleşmesi Amine'yi içten içe bitiriyordu. Bir mum gibi bu yalanla eridi. Acısını yeni yeni hissetmeye başlamışken kalbine saplanan bir bıçak vardı. Bu acıya katlanmak zorundaydı. İnsan dediğin her şeyi kolayca unutamaz ama alışırdı. Bunu da geçirecek bir yol vardı elbet ama bu aşk mantığını ele geçirmişti bile. Ne yapacağını bilemez halde kimsenin olmadığı bir sokakta bir apartman köşesine oturdu ve Allah'a sığındı.

AMİNEHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin