10-Yalan

3.1K 190 28
                                    

Ömer arkası dönük bir halde biraz önceki kızın yanına gidecekti ki bir sesle olduğu yerde kaldı. Yüzünde oluşan ufak bir dudak oynaması ile önüne döndü. 

"Gitme lütfen." dedi Amine.

"Kızla konuşmamam için tek bir şey söyle." dedi Ömer.

Amine başını eğip bir halde durdu ve düşündü. 

"Boşver." diyerek devam etti. "Onun gibi insanlar bu dünyada sürüyle var. Hangi birine ders verebilirsin ki? Biz öğretmenler bile kendi öğrencilerimizle anca başa çıkabiliyoruz. Hem daha çok genç bunu anlaması için zamana ihtiyacı var." dedi Amine.

Yeniden masaya oturup kahvelerini içmeye başladılar. Ömer gördüğü ilk günden beri hayran kaldığı Amine'ye bugün bir kez daha hayran kaldı. Onun biraz önce söylediklerinde haklı oluşuyla birlikte onun tatlı sesini dinlemesi başka diyarlara getirmişti Ömer'i. Öte yandan Amine'nin burada olduğuna hâlâ inanamıyordu. Gözlerini bir an için ondan alamazken Amine henüz bu durumun farkında bile değildi. Kahvesini yudumlarken üzerine düşen bakışları yakalayan Amine gözlerini kaçırdı. Çekinerek hiç farkında olmamışcasına kahvesinden içmeye devam etti.

"Bana biraz kendinden bahsetsen." dedi Ömer.

"Neden? Çok mu gerekli?" diye sordu Amine.

"Seninle ilgili birkaç şey öğrenmeliyim ki babam bana sorduğunda cevap verebileyim. Öncelikle ailenden bahsetsen , kardeşin var mı? "

Amine bir an için derin nefes alıp verdi. Bu kez o uzaklara dalmıştı. Üzerine çöken bir özlemle duygulanmıştı. Aklına annesi gelmişti. Hafiften gözlerinin dolmasıyla kendini topladı.

"Ailem Muğlada yaşıyor. Yani annemle kız kardeşim." dedi Amine konuyu kısa keserek.

Ömer ise onun hakkında daha çok şey dinlemek istiyordu. Merakla sordu.

"Hepsi bu kadar mı? Peki baban?"

Amine bu soruyu hiç beklemiyordu. İçini yakan hasretle yanaklarına yaşlar döküldü. Hiçbir şey diyemedi. Ağzını açtı birkaç şey söylemek için ama diyemedi. Durumu anlayan Ömer suskunlaştı. Yanında duran peçetelikten çıkardığı peçeteyi Amine'ye uzattı. Oluşan sessizliğin ardından hesabı ödeyip kafeden çıktılar.

"Öğle vakti yaklaşıyor. Namazı gecikmeden kılmam gerek ama nerede? " diyerek kendi kendini konuşan Amine'nin sesini duyan Ömer cevap verdi.

"Yakınlarda Eyüp Sultan Camisi var istersen orada namazını kıl."

"Aa! Gerçekten mi? Buraya geldiğimden beri hiç fırsatım olmamıştı. Bu çok iyi olur." diyerek gülümsedi Amine. Onun bu denli mutlu oluşuyla Ömer de sevinmişti.

Amine ve Ömer arabaya binip camiye vardılar. Etrafa meraklı ve bir çocuk kadar heyecanlı gözlerle bakan Amine her yeri zihnine kazımak için dikkatle baktı. Ömer onun bu haline gülümsedi. Kalabalığın arasında kimsenin onu fark etmemiş olması da mutluluğun diğer kaynağıydı. İlki Amine'nin yanında olmasıydı. Beraber caminin köşede duran kapısından içeri girdiler. Tam ortada erkeklerin abdest aldıkları yer vardı  Caminin sağ ve sol tarafa ayrılmış halde iki giriş kapısı vardı.

Amine hazır ezan okunmamışken türbeye girmek istedi. Ömer' e bu isteğini söyledikten sonra hemen ileride sağdan giren insanların arasına katıldılar. Kalabalıktan pek hoşlanmayan Ömer bugün için hiç şikayetçi olmadı.

Herkesin toplandığı kalabalığın arka safhalarında duran Amine ve Ömer ellerini semaya açtılar. İkiside gözleri kapalı halde dudaklarını kıpırdattılar.

"Allah'ım senin eşin benzerin yoktur. Sen dersen her şey oluverir bilirim. Ömer'in babası ameliyatını güzel geçirsin. Onu ailesine bağışla." diye içinden dua eden Amine ellerini yüzüne sürüp "Amin." dedi.

"Allah'ım babamı bize bağışla. Beni de affet yalan söylediğim için." diye içinden dua eden Ömer hüzünlü ve pişman halde "Amin." diyerek duasını sonlandırdı. Her ne kadar vicdanı el vermese de yanında olabilmesinin tek çaresi olan bu yalana başvurmuştu. Aslında gizlediği şey gerçekler değildi hissettiği duygularıydı. Bunu açıklamak istese de göze alamadı. Eğer yaparsa onu sonsuza dek kaybedebileceğini düşündü. Şimdi sırası değildi. Henüz kısa sürede tanışmış olsalar da onu yıllardır tanıyor gibiydi. Onu kaybedebilme riskini bildiği için sustu. Amine her şeyden habersiz huzurla bir nefes alıp verdi. Ömer'e içeri de girelim dedikten sonra beraber türbenin içine girdiler. Her yeri gözlerini kırpmadan bakan Amine aklına gelen tüm duaları okudu. Sonra çıkıp türbenin ilk giriş yerine vardılar. O sırada ezan okunuyordu.

"Ben abdestliyim. Sen buradasın heralde." dedi Amine. Karşısındakinin Ömer Kaya olduğunu bir an için unutsa da namaz konusunda teklifte bulunmak istedi.

"Sen de abdest alıp namazını kıl. Namaz insanın ruhuna, bedenine çok iyi gelen bir ibadettir." diye söylediğinde bile içi olduğu yerle huzur buldu Amine'nin. Ömer hoşnut olmuş bir halde tereddütsüz kabul etti. En son annesiyle namaz kılıyordu. Yıllar önce yaptığı bir ibadeti şimdi nasıl yapacağını hatırlayamadı.

"Ama ben unuttum her şeyi. Hem abdest almayı bile hatırlamıyorum. En son 15 yaşlarındayken yapıyordum. Sonra futbol hayatıma girince hepsini boşladım. Zaten bende annemi-"dedi ve duraksadı. Yanlarından geçen yaşlı bir amca ikilinin konuşmasına şahit olmuştu. Olduğu yerde durdu ve onlara taraf döndü.

"Evladım bende abdest almakta zorlanıyorum. Sen bana yardım ederken abdest almayı da görmüş olursun." dedi.

"Ama." diye direndi Ömer.

"Evet Ömer hadi." diye onu yüreklendirdi Amine. Ömer gözleriyle onaylayıp yaşlı amcayla gitti. Yüzünde gülücükler açarak bayanların olduğu yere gidip namazını kıldı Amine. Bitirince duasını okuyup gözlerini pencereye dikti. Ömer'i göremeyince gözü sırada bekleyenlere kaydı. Yerinden doğrulup ayağa kalktı ve merdivenlerden aşağıya indi. Saatine baktığı sıra Ömer'i gördü.

"Çok beklettim mi?" diye sordu Ömer.

"Yani ama sorun değil sonuçta namaz kılıyordun. Bu arada Allah kabul etsin." dedi Amine.

"Amin. Allah seninkini de kabul etsin. Az önceki amca eskiden hocaymış namazdan önce bana nasıl kılmam gerektiğini anlattı ve bir sürü nasihat işittim sayende." diyerek tebessüm etti Ömer. Ardından ikisi birden gülmeye başladılar. Erkeklerin namaz kıldığı yerden biraz önceki yaşlı amca çıktı.

"Ne güzel gençliksiniz. Allah bahtınızı açık etsin. Birbirinizin kıymetini bilin. Sakın ayrılmayın ne olursa olsun. Aranıza hiçbir şeyin girmesine izin vermeyin." dedi ve gitti. Amine ne demek istediğini anlamamış halde Ömer'e baktı ve anında kafasını çevirdi.

Telefon sesiyle ikisi birden durdu. Ömer cebinden çıkardığı telefonuna baktı. Onu arayan kişinin abisi olduğunu görünce köşeye çekildi.

"Efendim abi."

"Ne yaptın kızla görüşüp her şeyi anlattın mı? "

"Hayır abi ben ona hiçbir şey söyleyemedim. Amine'nin bu yalanı hemen kabullenip beni affedeceğini de sanmıyorum."

"Kızı kandırmaya devam edeceğim diyorsun öyle mi Ömer? " diye söyledi kızgın bir halde.

"Abi bunu Amine şimdi bilmesin babamın tedavisi bitene kadar." dedi Ömer. Ardından abisi mecbur kabullenip telefonu kapattı.

Amine duyduklarıyla şok olmuş bir halde olduğu yerde kala kaldı.

"Ömer!" diye seslendi. Arkasını döndüğünde ona öfke ve şaşırmış bir halde bakan Amineyle karşılaştı.

AMİNEWhere stories live. Discover now