5-Yara

4K 214 39
                                    

''Peki hocam çocuklarla çocuk gibi olursak ne olur?'' diye sordu Ömer bey.

Onun bu gevşek haline karşılık ciddi bir tavır aldı Amine. Yüzündeki anlamsız gülümseme sinirlerini boşaltırken sakinliğini korudu. Ne de olsa bu onun ilk veli toplantısıydı. Mantıklı bir cevap vermeliyim diye düşünürken bir uğultu oluştu. Ne olduğunu anlamak için etrafa baktı Amine. Tüm veliler Ömer Kaya'ya odaklanarak bakarken bazıları imza almaya başladı. Kargaşayla birlikte sınıfta uğultu artınca Amine masaya vurdu.

"Lütfen imza işini toplantı bittikten sonra halledin." dedi Amine ve gözlerini ondan hiç kaçırmayarak bakan Ömer Kaya'ya cevabını verdi.

"Çocuklarla çocuk olmak." dedi Amine. Başını havaya kaldırıp düşünceli bir halde durdu ve devam etti.

"Bu çok güzel bir davranış tabi sonuçlarına katlanan her zaman büyükler olur. Bu sebeple dozunu iyi ayarlamak gerekir fazlası kötü sonuçlara yol açabilir. Her neyse tek tek yoklama kağıdına imzaları istiyorum." dedi Amine elindeki kağıtları ön tarafa vererek. Herkes sırayla imzaladıktan sonra çocukları hakkında ayrıntılı bilgi almak isteyenler oldu.

Amine velilerle konuşmayı bitirdikten sonra hazırladığı kağıda baktı ve tek bir şey kalmıştı. Sınıf annesi seçilecekti. Bir oylama yapılmasına karar verildi ama sınıf annesi olmayı sadece bir kişi istedi. Bu yüzden Emel hanım oldu. Kendisi sınıfın her şeye hazır cevap veren Melisa'nın annesiydi. Otoriter bir yapısı olduğu için Amine'ye her daim yardımcı olup üzerindeki yükün çoğunu alacak birine benziyordu.

Amine sınıfa bakınca bazılarının Ömer Kaya ile fotoğraf çektiklerini gördü ve yoğun ilgi hele de adamlarla futbol hakkında sohbet etmeleri hayatı boyunca futbol lafını duymayanları boğacak türdendi. Bu kadar fanatik olmanın ciddi anlamda bir faydası olduğunu düşünmüyordu. Kafasındaki gereksiz düşünceleri bir kenara attı. Yoklama listesine bakarken Egemen'nin annesinin imzasını göremedi Amine. Toplantıya gelmemişti. Daha birkaç gün önce haber vermesine rağmen kendisi burada yoktu. Egemen de dün okula gelmemişti. Ne olduğunu içten içe merak etmeye başladı Amine. İçindeki bir ses ters bir şeyler olduğu hissine kaptırtsa da bunu şimdilik düşünmek istemiyordu. Elbet buraya gelememenin bir açıklaması vardı. "Bunu kesinlikle öğrenmeliyim" diye düşündü Amine. Çünkü içi hiç rahat değildi. Gözünün önünde hep o rüya canlanıyordu.

Saate baktığında veli toplantısının bitmek üzere olduğunu fark etti. Çoğu velilerin işleri var diye erken çıkmıştılar. Geriye kalanları da uğurladıktan sonra arkasını döndüğünde Ömer beyle karşı karşıya geldi. Bir anlık şaşkınlığın verdiği refleks ile yerinden sıçrar gibi oldu Amine. Sağ elini göğsünün üzerinden çekip yüzünü aşağı doğru eğdi.

"Afedersin korkutmak istememiştim." dedi Ömer.

"Önemli değil Ömer bey." diye cevap verdikten sonra başını kaldırıp başka yöne çevirdi Amine.

"Bey demene gerek yok." diye söyledi Ömer. Amine ona baktığında yüzündeki şaşkınlık ifadesi hâlâ vardı. Sessizce bu lafa dikkat kesilmişti ki hiç farkında olmadan da gözleri ona kilitlendi.

"Nasıl? Ben...ne demek istediğinizi-" dedi Amine ve devamını söylemek için düşünürken Ömer bey konuştu. Bu arada Amine kendine geldi ve gözlerini indirip anında başka yerlere odaklandı.

"Sonuçta bir resmiyet gerektirecek bir şey yok. Tamam ben Fırat'ın dayısıyım ama bu bey demeni gerektirmez. Ayrıca bu kelimeyi hiç sevmem."

"Gerçekten sevdiğiniz bir şey var mı? Hep sevmediklerinizden söz ediyorsunuz. Neyse siz bir şey mi soracaktınız?" dedi Amine kollarını birbirine dolayarak. Arkasından gevşek bırakıp rahat olmaya çalıştı.

AMİNEHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin