4-Veli Toplantısı

4.3K 237 61
                                    

Sabah olduğunda Amine hızlı bir şekilde hazırlanıp okula gitti. Koridorda koca bir sessizlik hakimdi. Tam o anda bir çocuk sesi duyuldu. Ses koridorda yankı yaptığında etrafta kimse yoktu.

"İmdat kurtarın beni! Öğretmenim yardım edin." diye bağırıyordu çocuk. Amine sesin kaynağını bulmak için sınıfları tek tek gezdi. Her adım atışında çığlık sesi yükseliyordu. Bağıran çocuk acı içinde kıvranırcasına yardım bekliyordu. Nerede olduğu belli olmadığı için Amine endişeyle etrafına baktı. Sarsılmış bir halde olduğu yerde durdu. Gözlerinden sicim sicim yaşlar süzülmeye başlamıştı bile. Çaresizlik içinde sesin nereden geldiğini bulmaya çalışıyordu ki birden gözleri kararmaya başladı. Bu yüzden bir elini duvara dayayıp nefes almaya çalıştı ama bir türlü başaramıyordu. Nefes almak güç geliyordu ona. Sonunda pes edip başörtüsünü çözmeye başladı. Ardından sesin aniden kesildiğini fark etti. Şaşkın bir halde olduğu yerde dururken yanına gelen birini hissetti. Kafasını çevirdiğinde Egemen'i kanlar içinde karşısında gördü. Ağlamaktan gözleri şişmiş ve yüzü gözü mosmor bir halde bitkin duruyordu. Ayakta durması bile büyük bir mucizeydi.

İki elini ağzına götürerek baktı Amine. Göz göze geldiği çocuğun kendi öğrencisi olduğunu görmek onu daha çok üzmüştü. Egemen'in bedeni ise bu durumu taşıyamadan yere yığıldı.

Amine nefes nefese birden yatağından sıçradı. Sağ eliyle boğazına dokundu ve az önce gördüklerinin bir rüya olduğunu anladı. O kadar gerçekti ki bir an bu olayın yaşandığını sanmıştı. Yataktan bir hışımla kalkıp saate baktı. Ezan vaktiydi. Abdestini alıp sabah namazını kıldı. Sonra Esin'i uyandırdı.

Amine gördüğü rüyadan etkilenmişti. Bu yüzden tekrar uykuya dalmak onun için zor oldu. Sabah olduğunda ise gözlerini ovuşturarak uyanmaya çalıştı. Cama vuran yağmur tanelerini hissedince yataktan kalktı. Heyecanla perdenin önündeki yağmur manzarasını seyretti. Hayatında en mutlu olduğu zamanlardı yağmuru izlemek ve onun bu huzur kokan sesinde kaybolmak. Duyduğu gök gürültüsü ile irkildi Amine. Yağmura olan sevgisi olduğu gibi korkusu da vardı. Ne zaman yağmurla birlikte bu gürültüyü duysa yüreği hoplamaya başlardı. Geçmişi düşününce yine hüzünlendi. Bu ufak bir korku bile aile özlemini ve onlarla geçirdiği vakitleri hatırlatmıştı. Tebessüm ederek yerinden kalktı ve dağılmış olan saçını topladı.

Esin ise yatağından zorlanarak kalktı. Yağmur sesini severdi ama bugün keyfi yok gibiydi. Bu yüzden cama pek hevesle bakmadı. Dudaklarını büzerek ellerini boynunda kavuşturdu. Bugün Serkan'ı görme düşüncesi ile sıkıntıya girmişti bile. Odada tur atmaya başlarken bugün ona nasıl davranacağını düşünüyordu ve birden aynayı fark etti. Boydan olan bu aynanın karşısında dik durdu. Omuzlarını da kaldırıp hafif bir öksürük ile provaya başladı.

"Günaydın Serkan!" dedi Esin yumuşak ve her zamanki ses tonuyla. Birden suratı ekşidi ve tek kaşını kaldırıp konuştu. Defalarca nasıl konuşacağını planlarken Amine sesini duydu ve odanın kapısını araladı. Arkadaşının bu halini görünce gülmeye başladı ve sesi duyulmasın diye ağzını kapadı. Esin az sonra birinin varlığını hissetti. Bakışlarını kapıya çevirdiğinde Amine'nin ağzını kapamış halde sırıttığını görebiliyordu. Esin utanç içinde arkasına döndü ve Amine'nin gitmesini bekledi. Biraz sonra kapıya baktığında kimse yoktu. Rahat bir şekilde üzerini değiştirip mutfağa geçti. Amine kahvaltıyı hazır etmişti. Esinle göz göze geldiklerinde ikisi birden güldü.

"Deli olduğumu düşünüyorsun değil mi?" diye sordu Esin. Amine suratını ekşiterek baktı ve cevap verdi.

"Yani pek normal biri olduğun söylenemez."

Esin ne yapacağını şaşırmış bir halde oflayarak masaya oturdu. Sağ kolunun dirseğini masaya yerleştirip elini çenesinin altına koydu. Amine onun bu haline dikkat kesildi.

AMİNEWhere stories live. Discover now