27- Hisler

1.7K 100 7
                                    

İlkbaharın habercisi olan önce kuşlardı. Bunu gökyüzündeyken arkada bıraktıkları izlerle anlıyorduk. Bu muhteşem manzaraya hayran kalmamak mümkün bile değildi. En katı bir insanın bile yüzünde bir tebessüm açtırıyordu. Sonrasında yeşeren çimenler, ağaçlar, çiçekler ve doğanın tümüydü. Daha yeni ilkbahar kendini göstermişti. Buna rağmen hava bazen serin ve kasvetliydi. Çoğu zaman baharın habercisi olan yağmur kokusuyla kendini belli ediyordu. Şimdi olduğu gibi kısa süren yağmurun ardından Amine içinde yaşadığı farklı hislerle adım adım Egemen'e gitmek için sabırsızlanıyordu. Bir yanı acı çekerken bir yanı heyecanlıydı. Karışık duygular içinde yürümeye devam etti. Bastırmak istediği duyguları bir kenara savurup Egemenlerin kapısında durdu. Kapı ziline bastıktan sonra hediyeyi arkasına aldı. Kapıyı açan Menekşe ve Egemendi. Sevinç içinde ona bakıyordu Egemen. Hızla ona sarılmaya yeltenirken hediye kutusunu fark etti. Egemen meraklı bir şekilde gözlerini kocaman yapmış halde kutuya bakıyordu. Sonrasında Amine'ye uzunca baktı. Kutuda olan şey dikkatini çekmişti. Amine hiç çekinmeden kutuyu Egemen'e uzattı. Ardından içeriye girdiler. Evde onlardan başka kimse yoktu. Amine holiden çıkıp salona vardığında ortada masa ve üzerinde tabaklar vardı. Tüm her şey hazır haldeydi.

"Tekrar hoşgeldiniz hocam." dedi Menekşe.

"Hoşbuldum. Başka kimse gelmeyecek mi? Aslında ben sınıftaki arkadaşlarından birkaç kişiyi çağıracaktım ama Egemen bu durumdayken iyi gelir mi gelmez mi bilemedim."

"İyi yapmışsınız hocam. Kimse bilmese daha iyi olur." dedi Menekşe.

Egemen kendini daha yeni 5 yaşına girmiş olarak mutlu ve tecrübesiz hissediyordu. Her şeyi bilen zeki çocuk artık eskisi gibi değildi. Kafasından çoğu şey gitmişti.

Egemen annesinin ona yaptığı pastayı yerken bir tuhaflık hissetti. Sanki daha önce bunu yaşamıştı. Bu tat ona yakın gelmişti. Bir an için ne olduğunu anlamak istedi ama başaramadı.

&&&

Esin kahvaltıdan sonra tek başına okula gitti. Çünkü Amine sabahtan beri evde yoktu. Erkenden işi olduğunu söylediği için Esin rahat bir kafayla yola çıksa bile aklı Amine'ye takılmıştı. Mutluymuş gibi görünerek acısını hafiflettiğini sanıyordu Amine. Ondan uzak olunca her şey bitti diye düşünüyordu ama hiçbir şey hep sandığımız gibi yolunda gitmeyebilir.

Esin bu konuyu kafasına koymuştu. Onları bir araya getirmeliydi. Ama bunu tek başına yapmak zordu. Teneffüs arasında Serkan yanına oturdu. Esin hâlâ düşünüyordu. Onun bu halini fark eden Serkan konuşmaya başladı.

"Esin neyin var? Canını sıkan bir durum mu var? Eğer varsa bunu söyle derdini içe atmak iyi değildir benden söylemesi." dedi Serkan böbürlenerek. Bunu Esin gülsün diye yapmıştı ve sonuç olarak Esin anlık bir gülümsemeyle Serkan'a baktı.

"Benle ilgili değil. Amineyle ilgili bir durum." dedi Esin.

"Ne oldu?" diye sordu Serkan.

Esin ayrıntıya girmeden kısaca konuyu anlatmaya başladı.

"Çok üzüldüm ikisine de. Ama benim aklımda iyi bir fikir var. İkisini bir araya getirebilmek için."

"Ne fikri?" diye sordu Esin.

"Sen Ömer'i ara okula çağır."

"Ee sonra?"

"Sonrasını boşver. Herkes gittikten sonra okulda kimse kalmayınca birbirlerini dinlerler."

"Bu mu plan dediğin?" diyerek çemkirdi Esin.

"Daha ne diyeyim?" dedi Serkan.

"Ömer zaten gelmeye hazır çünkü suçlu o. Biz Amine'yi ikna etsek yeter ama nasıl?" diyerek düşündü Esin. Birden aklına şahane bir fikir geldi. Serkan ise pek bir şey anlamamıştı.

AMİNEWhere stories live. Discover now