7-Rica

4.2K 223 33
                                    

Fırat'ın ayağa kalkıp dayısı Ömer bey'e sarılışına baktı Amine. Ayağa kalkarken gözünün önüne o gün söyledikleri gelmişti. Buna rağmen ona baktığında Ömer'in yüzünde bir kırgınlık yoktu. Aksine tebessüm ederek bakışlarını çevirdi. 

"Çok teşekkür ederim siz de çok beklediniz bu havada." dedi Ömer.

"Önemli değil."

"Sakın itiraz etmeyin. Sizi eve bırakacağım."

"Hayır hayır gerek yok." dedi Amine tebessüm ederek. Yüzünde oluşan bu anlamsız gülümsemeyi bırakıp kollarını birbirine doladı. Hava iyice soğumaya başlamıştı. Titreyen alt dudağını ısırdı ve bahçeden dışarı çıktılar.

Ömer'in telefondaki görüşmesiyle yüzündeki ifade donuklaştı. Fırat'ı yanına doğru alırken ters bir şeyler olduğunu sezdi Amine. Çatık kaşlarıyla ne olduğunu anlamaya çalışırken Ömer telefonu kapatıp ikisine birden baktı.

"Babam..." dedi gözleri dolmuş bir halde.

"Bir sorun mu var? " dedi Amine ona bakarak. Ömer başını çevirip tekrar baktıktan sonra Fırat'ın elinden tutup sokağın diğer tarafına geçtiler. İçten içe ne olduğunu merak etmişti Amine. Kendini kötü hissederken onlara yetişti.

"Ömer bey." dedi Amine. Ömer arkasını dönüp ona baktığında gözlerindeki yaşları koluyla sildi. Bu halini görmesini istemedi nedense.

"Eğer yapabileceğim bir şey varsa..." dedi ve devamını söylemeden Ömer bey araya girdi.

"Aslında var. Bizimle hastaneye gelebilir misin?"

"Hastane mi?" dedi Amine şaşırmış bir halde. Neredeyse kekeleyecek iken durumu toparladı. Biraz önce telefonla konuşmasında hastane lafı geçmişti. Belli ki zor bir durumdalar diye düşündü. Hiç düşünmeden karar verdi.

"Tamam. Geliyorum." dedi Amine arabaya binerek. Emniyet kemerini takarken arkada oturan Fırat'a baktı. Dayısına durmadan sorular soruyordu. O ise cevap veremeyecek kadar düşünceliydi. Onun yerine Fırat'a Amine cevap verdi.

"Merak etme Fırat. Hiçbir şey yok annen iyi yani iyidir." dedi Amine söylediklerinden daha da emin olamayarak. Sonra Ömer bey'in baba deyişini hatırladı. Pencereden dışarıya baktı ve biraz sonra hastane kapısına vardılar. Arabadan indikten sonra Fırat korkuyla Amine'ye yaklaştı. Küçük bir çocuğun böyle bir yere gelmesi ne kadar iyi olmasa da buradaydı. Kötü bir şey olmaz umuduyla eğilip Fırat'ın elinden tuttu ve sonra dayısını da diğer eliyle elini tuttuktan sonra Ömer beyle göz göze geldiler. Amine o anda takılı kaldığı gözlerden kendine gelerek başını çevirdi ve içeriye doğru gittiler. Biraz sonra bir bayanın Ömer bey'e seslendiğini duydu Amine. Orta yaşlarında , zayıf , yüzü sert bir kadındı.

"Yenge!" diyerek yanına gitti Ömer. Ardından bir adam ve bir bayan daha geldi. Fırat elini bırakıp yeni gelen bayana sarıldı. Yüzünü tam görünce Fırat'ın annesi Yeşim olduğunu hatırladı Amine. Yanlarına gitmek üzereyken Ömer bey ona doğru gelip yüzünde oluşan tüm duygularla birlikte tebessüm etti.

"Buraya kadar geldiğin için teşekkür ederim. Seninle tanıştırmak istediğim biri var. Benimle gelir misin lütfen? " dedi Ömer gözlerine bakarak. Amine ise onun gözlerine bakmamaya çalışarak düşünmeye çalıştı. Ama bir türlü ne cevap vereceği konusunda emin olamazken ona gözlerini çevirdiği an başını evet anlamında salladı. Onun peşinden gitmeye başladı. Nedensizce atan kalbine karşın sakinliğini korudu ve oldukları yere bakınca acil kısmına geldiğini fark etti. Ömer ona dönüp baktığında olduğu yerde kalakaldı Amine.

"Lütfen Ömer bey deme bana. Sadece babamın yanında Ömer de yeter."

"Ne? Neden?" diye sordu Amine. Ne olduğunu hiç anlayamamıştı.

AMİNENơi câu chuyện tồn tại. Hãy khám phá bây giờ