Nefretten Gelen Aşk - TAMAMLA...

By Esra269

5.6M 183K 10.8K

Kalpsizler de aşık olabilir ... Hırçın, acımasız bir Ali ve onun masum kırılgan gelini... Dans ediyorduk. Be... More

Tanıtım ve Bilgilendirme
Bölüm 1 : Yemin
Bölüm 2 : Nefret
Bölüm 3 : O Gözler
Bölüm 4 : Balayı
Bölüm 5 : Neden Vazgeçti?
Bölüm 6 : Kim Bu Adam?
Bölüm 7 : Anlamsız Tavırlar
Bölüm 8 : Zarf
Bölüm 9 : Kalpteki Sancılar
Bölüm 10 : Sürpriz Öpücük
Bölüm 11 : Demir Yürek - Kırılgan Kadın
Bölüm 12 : Kara Şövalye
Bölüm 13 : Özür Dilerim
Bölüm 14 : Pişmanlık
Bölüm 15 : Belki Boşanırız
Bölüm 16 : Gerçekler ve Aşk
Bölüm 17 : GİTME
Bölüm 18 : Benden Uzakta
Bölüm 19 : Sen Benimsin!
Bölüm 20 : Benden Vazgeçme
Bölüm 21 : Hani Ölmüş Gibi...
Bölüm 22 : Seni Bırakmam
Bölüm 23 : Ben Sana Mecburum
Bölüm 24 : Teslimiyet Sarhoşluğu
Bölüm 25 : Aşkın Halleri (+18)
Bölüm 26 : Elif'im Noktalandı
Bölüm 27 : O Kişi Benim
Bölüm 28 : Sevgilim?
Bölüm 30 : Tenim Tenine (+18)
Bölüm 31 : Küçük Bir Hayat
SG - Tanıtım ve Kesitler (!)
Bölüm 32 : Tutku (+18)
Bölüm 33 : Üçümüz
FİNAL 34 : Dans Et Benimle.
Özel Bölüm 1 : Bitmeyen Arzu
Özel Bölüm 2 : Ah Be Adam!
Özel Bölüm 3 : Ali & Elif
Aslı - Mehmet 1 : Toprak Gözlüm
Aslı - Mehmet 2 : Şaşkın Öpücük
DUYURU - ASLI & MEHMET - SEV BENİ hikayesi yazıldı!

Bölüm 29 : Seviyorum Seni

98.6K 3.7K 122
By Esra269

"Seviyorum seni ekmeği tuza banıp yer gibi geceleyin ateşler içinde uyanarak ..ağzımı dayayıp musluğa su içer gibi,ağır posta paketini, neyin nesi belirsiz,telaşlı, sevinçli, kuşkulu açar gibi,seviyorum seni denizi uçakla ilk defa geçer gibi.İstanbul'da yumuşacık kararırken ortalık içimde kımıldanan bir şeyler gibi,seviyorum seni "Yaşıyoruz çok şükür!" der gibi."

Ali ile Elif kararlaştırdıkları gibi ertesi günü nikah dairesine gittiler ve Ali'nin aldığı nikah tarihini iptal ettirdiler. Ali, Elif'e dönüp hangi güne almak istediğini sorduğunda Elif gülerek iptal edilen günün aynı saatinde tekrar aktif edilmesini istediğini söyledi.

Nikah işlemleri görevlisi ikisine de ters bir bakış attı. Madem aynı günde aynı saatte nikah günü alacaklardı, o zaman neden önceki başvuruyu iptal ettirmişlerdi?

Bu duruma nikah görevlisi sinirlenmiş gibi gözükse de Ali asla sinirlenmemişti. O anda herkesin içinde onu delice öpme arzusuna karşı kendini engellemek zorunda kalmıştı. Birlikte nikah günü almak istediği için onu anlıyordu. Onun kadınsı yapısının bunlara önem verdiğini biliyordu elbette.

O yüzden sabah kahvaltıdan sonra ilk iş nikah dairesine gelmek olmuştu. Elif'in merakla hangi günü söyleyeceğini beklerken Elif yine aynı gün ve aynı saatte olsun istemişti. Yani, Ali'nin seçimine sadık kalmıştı ama kendisi yeniden başvurmuş olmuştu.

Cuma günü öğleden sonra saat 14:30'da nikahları kıyılacaktı ve ondan sonra eğlenmek için arkadaşlarıyla beraber bir akşam yemeği yiyecekler ve sonra genç çift baş başa kalacaklardı.

Nikah dairesinden çıktıktan sonra arabaya bindiler.

"O ayırttığın eve bakmaya mı gidiyoruz?"

Ali ona yandan bir bakış attı. "Evet, inşallah beğenirsin." Gözleri mutlulukla parladı. "Ben beğeneceğini düşünüyorum ama yine de göreceğiz."

Elif gülümseyerek kemerini çözdü ve ona doğru uzanıp yanağına öpücük kondurdu. Ali onun kendisine doğru gelişini görünce yanağını ona doğru eğmişti. Elif burnunu onun yanağına sürttü ve sakallarının tenine batmasının verdiği hazzı içine çekti. Ali gözlerini yummak istese de araba kullandığı için bunu yapamadı. Elif, bir kez daha öptü yanağını ve ayrılmadan önce kokusunu içine çekip geri koltuğuna geçip kemerini tekrar bağladı.

Kafasını kaldırıp Ali'ye baktığında aşk dolu gözlerle kendisini izlediğini fark etti.

Birden utanarak, "Önüne bak Ali, kaza yapacağız." dedi. Ali sırıtarak önüne döndü.

"Seviyorum."

Elif onun ne dediğini tam olarak anlamamıştı çünkü Ali anlaşılmaz bir şekilde homurdanmıştı. Tek kaşını kaldırarak Ali'ye baktı. "Ne dedin?"

Ali ona bakmadan gülümsedi ve bir elini direksiyondan indirip Elif'e doğru uzattı. Elif elini avucuna bırakınca dudaklarına götürdü ve zar zor ısınmış ellerinin her bir kıvrımına öpücük kondurdu. "Seviyorum dedim." Dönüp Elif'e baktı iç yakan bir şekilde.

Elif bir şey diyemedi. Bazen Ali'nin aşkı karşısında afallıyordu. Onun kadar sahiplenici, aşık bir adam görmemişti. Böyleleri hep kitaplarda olur zannediyordu ama hayır hayatında tam da kitaplardaki gibi bir adam vardı. Ve Elif ona çok aşıktı.

--

Ali sonunda büyük iki katlı bir evin önünde durduğunda Elif hayranlıkla önünde uzanıp giden eve bakıyordu.

"Ali bu ne?" diye sordu. Hızla arabadan indi ve gözlerini iki katlı koyu fuşya ve siyah renkleriyle bezenmiş eve çevirdi. Evin çatısı üçgen şeklindeydi ve çatı katında küçük bir terası vardı. Ali de arabadan indi ve onun yanına gelmeden önlerinde duran büyük demir kapının kilidini açmaya girişti.

"Emlakçı anahtarı vermişti," diyerek kapıyı sonuna kadar açtı ve Elif ortaya çıkan güzellikte kendini kaybetti. Ev, Ali'nin dediği gibi pek de küçük değildi hatta Ali'nin eviyle yarışabilir büyüklükteydi ve daha güzeldi.

Büyük demir kapı açılınca ortaya parke taşlarından oluşturulmuş bir araba yolu çıktı. Ali, Elif'e döndü. "Sevgilim sen yürüyerek gir, ben arabaya geçiyorum."

Elif sadece başını sallamakla yetindi. Ali'nin arabaya binip içeri geçmesini izledi ve kendisi de peşinden ilerledi. Parke taşlara basarak ilerlerken bir yandan da evi inceliyordu. Bahçesi çok büyüktü ve yer yer büyük vazo şekli taştan yapılmış şekillerin içinde rengarenk güllerin ekili olduğunu gördü.

Parke yol ileride ikiye ayrılıyordu, Ali sağ taraftan giderek daha ileride enine doğru uzun bir garajın önünde durdu. Arabayı ters döndürdü ve motoru kapatıp arabadan indi.

O sırada Elif bahçeyi incelemekle meşguldü. Çimenler çok güzeldi. Bazı yerlerinde parke taşlarla yürüme yolu döşeliydi. O yolların kenarlarında da küçük küçük çiçekler ekiliydi. Ne kadar da güzeldi. Biraz ileride ise büyük bir havuz vardı, suyun kirliliğini uzaktan bile fark edebiliyordu Elif.

Birden beline sarılan kollarla irkildi. Sonra yanağından öpüldü. Başını mutlulukla sevdiği adamın göğsüne yasladı ve beline dolanan ellerinin üzerine ellerini koyup sevgiyle sıktı.

"Bayıldım Ali."

Ali boğuk bir sesle kulağına fısıldadı. "Bayıldığını görebiliyorum."

Elif gülümseyerek ona daha da yaslandı. Gözlerini eve çevirdi ve incelemeye başladı. Ev, Ali'nin dediği gibi iki katlıydı ama çok büyük görünüyordu. Girişteki kapı çift kanatlıydı ve evin fuşya ve siyah renk uyumuna rağmen kapı beyazdı. Yine de çok güzel görünüyordu.

İlk katta evin ön cephesinde sadece dört pencere vardı. Ve her pencerenin kenarlarına çok güzel bir şekilde sarmaşıklar yerleştirilmişti. Bu eve masalsı bir görünüm veriyordu. Evin ikinci katında ise pencereler daha büyüktü. Bir tane odanın büyük bir terası vardı. Büyük ihtimalle yatak odasınındır diye düşündü Elif ve kızardı.

Çatı katı ise bambaşka görünüyordu. Terasa çıkan kapının yanlarında iki küçük pencere vardı. Elif o çatı katını çok merak ediyordu.

"Çatı katı büyük mü?" diye sordu Ali'ye, hala ona yaslanmış bir şekilde duruyordu. Ali onun yanağını öptükten sonra cevap verdi. "Neredeyse senin evindeki salon büyüklüğünde, neden sordun?"

Elif yeteri kadar büyük diye düşündü. Kızararak sorusunu geçiştirdi. "Hadi evin içini de gezelim."

Ali ikiletmeden kolunu onun omuzuna atıp, koltuğunun altına kıstırdı ve eve yürümeye başladılar. Genç adam cebinden anahtarı çıkarıp çift kanatlı kapının ortak kilidini açtı ve içeri girdiler.

Evin girişi tamamiyle geniş bir holden oluşuyordu. Kapının hemen yanında büyük bir vestiyer asılıydı. Vestiyerin yan tarafında bir kapı vardı. Elif kapıya bakarken aynı odadan Ali'nin evinde de olduğunu hatırladı. Ali oraya ayakkabılarını koyuyordu.

Vestiyeri geçtiler ve ahşap parkenin üzerinde ilerleyip hemen sol kısımdaki büyük mutfağa girdiler. Elif mutfağın modernliği karşısında pek de şaşırmadı çünkü aynı düzenden Ali'nin evinde de vardı.

Mutfağın bir kapısı vardı ve arka bahçeye açılıyordu. Elif kapının yanındaki pencereden parke taşlarla döşeli yürüyüş yolunu görebiliyordu.

"Güzel mi?" Kulağına fısıldayan adama çevirdi bakışlarını ve başını salladı.

Ali gülümseyerek onları mutfaktan çıkardı ve sonra başka bir odaya geçtiler. Oda çok büyüktü ve salon olarak kullanılıyordu. Odanın bir tarafında büyük bir televizyon ünitesi için yer ayırtılmıştı. Karşısında büyük bir kanepe takımı vardı ve üzerleri çarşaflarla örtülüydü.

Odanın aşağı tarafında ise on iki kişilik bir yemek masası vardı. Masanın yanında uzunca bir çekmeceli dolap konuşlandırılmıştı. Salonun tavanından büyük süslemeli bir abajur sallanıyordu.

"Mesela o abajuru kaldırıp yerine otomatik tavan abajurlarından koydurmak istiyorum aynı benim evdeki gibi."

Elif, abajuru inceledi ve beğendiğini düşündü. "Aslında ben bu haliyle daha çok beğendim." Çekinerek Ali'ye baktı. Genç adam onun sözlerine gülümsedi ve alnından öptü.

"Yani böyle kalsın istiyorsun?"

Elif başını salladı. "Evet. Senin için bir sakınca-" Ali onun sözünü kesti.

"Benim için asla biri sakıncası yok sevgilim, sen nasıl istersen öyle olacak." Onu daha da kıstırıp yüzünü yüzüne kaldırdı ve dudaklarına ıslak bir öpücük kondurdu. Geri çekilip arzulu gözlerle genç kadının gözlerine baktı. "Ne de olsa yuvayı dişi kuş yapar."

Elif kızardı. Sonra yüzünü ondan salona çevirdi ve tekrar incelemeye başladı. Salonun sonunda yukarıya çıkan ahşap merdivenler vardı.
Sağa doğru kıvrılarak yukarı kata çıkıyordu. Ali'nin beline sarılı olan ellerinden birisini tutarak onu ahşap merdivenlere doğru çekiştirdi.

Çekiştirirken bir yandan da söyleniyordu. "Ben senin de istediğin gibi bir ev olsun istiyorum Ali. Burada beraber yaşayacağız. Bize ait olsun istiyorum evimizin her köşesi."

Merdivenlerin ilk basamağına ayağını koyacakken birden ayakları yerden kesildi. Ali onu kucaklayıp merdivenleri öyle çıkarırken şaşkın şaşkın sevdiği adama baktı.

"Çok sahiplenicisin," diye fısıldadı merdivenin kıvrımlarını takip ederlerken. Yüzü hemen Ali'nin çenesinin altında kalıyordu.Uzanıp çenesinin altını öptü. Ali dönüp ona baktı.

Koyulaşmış bakışlarını genç kadının gözlerine kilitledi. "Öyleyim." Sonra merdivenleri çıkmaya devam etti.

Son basamağa geldiklerinde Ali onu indirdi ve elini tutup geniş holde gözüne kestirdiği ilk odaya sürükledi. İkinci kat, ilk kata istinaden koridor boyunca beş odadan oluşuyordu. Çok fazla oda demekti bu ama Elif bunlarla başka şeyler yapılabilir diye düşündü.

İlk odaya girdiklerinde en az mutfak büyüklüğünde bir odayla karşılaştılar. Oda evin arka cephesine bakıyordu ve kendine ait küçük bir terası vardı.

"Burayı ilk çocuğumuz için ayırabiliriz." dedi Ali. Sesinde erkeksi bir gurur ve coşku dolu bir sevinç vardı. Elif onun gözlerine baktığında bulundukları odayı çocuklarla dolu bir şekilde hayal ettiğini gözlerinden anlayabiliyordu.

"Hala dört çocuk konusunda ısrarcı mısın?" diye sordu odadan çıkıp başka bir odaya geçtiklerinde. Bu oda da bir öncekinin aynısıydı. Başka bir odaya geçtiler ve onun da aynı olduğunu gördüler. Evin arka cephesine bakan üç oda da birbirinin kopyası halinde inşaa edilmişti.

"Hala dört çocuk konusunda ısrarcıyım," Ali onu evin ön kısmına bakan başka bir odaya sürükledi. "Dörtten aşağısı olmaz." Odayı şöyle bir süzdü ve Elif'in incelemesi için ona fırsat verdi.

Elif gözlerini devirerek odaya girdi ve büyük terasından bunun kendileri için ayırabilecekleri yatak odası olduğunu anladı. Ali de öyle düşünmüş olacak ki arkasından Elif'e sarıldı ve onun nefesini kesti.

Elif ne olduğunu anlayamadan aklını başından alan öpücüklerden birisine maruz kaldı ama çok geçmeden o da Ali'ye aynı istekle karşılık verdi. Güçlü eller göbeğinin üzerinden kendisine iyice sarılmıştı. Elif ise ellerini arkasına uzatıp Ali'nin çenesine dokunuyordu. Dudaklarını hapseden dudaklara arzuyla karşılık veriyor, onun kollarında kendisini çok minik hissetse de, bunu umursamıyordu. Bulunduğu yerden çok memnundu.

Nefes nefese ayrıldıklarında Elif hala başını yan çevirmiş onun dudaklarına bakıyordu. Genç adam da uzanıp dudaklarını birbirine sürttü. "Burası odamız olsun mu?" diye sordu Elif'in gözlerinin içine bakarak. Ses tonu öyle boğuktu ki, Elif onun aklından neler geçirdiğini merak etti.

Onun sorusuna, "Çatı katını da görelim, ondan sonra fikrimi söyleyeceğim." diye cevap verdi. Sonra yeniden arzuya kapılmadan onun kollarından sıyrıldı ve odadan çıktı. Geniş hol boyunca yürüdü kalan son odaya da girip baktı.

Onun da diğer üç oda gibi olduğunu görünce fazla incelemeden geri çıktı. Kapısını kapattı. Koridorun sonuna doğru yürümeye devam etti ve ortak banyo ve tuvaleti es geçip hemen yanından yukarı doğru çıkan başka bir merdivene yöneldi.

Bu merdiven ikinci kata çıkan merdiven gibi ahşaptan değildi. Aksine demir siyah trabzanları kıvrımlı çubuklar şeklinde tasarlanmış bir merdivendi. Ayakkabılarının merdivende ses çıkarmasını aldırmadan merdiveni sonuna kadar çıktı. Farkında olmadan kaç merdiven basamağı olduğunu saymıştı. On iki basamak sonunda karşısına sürgülü, gri metal kaplama bir kapı çıktı.

Kapının hemen yanında büyük boy camlar vardı, içerisi böylece görülebiliyordu. Sürgülü kapıyı açtı ve içeriye girdi. Ali'nin de eşinden geldiğini duyabiliyordu.

Şöyle bir etrafı süzdü. Çatı katı olmasına rağmen oldukça geniş bir odaydı ve çok güzel güneş ışığı alıyordu. Tavan karadeniz evleri gibi üçgen bir şekilde yukarıya doğru yükseldiği için oldukça geniş görünüyordu ve Elif tavana çok güzel bir süsleme yapabilirim diye düşündü.

Tam da tahmin ettiği gibi burası yatak odaları olabilirdi. Şöminesi bile vardı ve Elif'in aklına hemen dağ evi geldi. Beraberinde sürüklenen yanak kızartan anıları hemen kovaladı ve odayı adımlayarak kafasında bir taslak oluşturmaya başladı.

Çok yüksek olmayan neredeyse yer yatağı sayılabilecek bir yatak alırlar ve onu şöminenin karşısındaki duvara ortalayarak dayarlardı. Kenarlarında da iki tane şifonyer koyarlar ve üzerilerine küçük birer gece lambası eklerlerdi.

Şöminenin önüne güzel bir halı koyarlar, odaya belki de bir de küçük LCD bir televizyon da alabilirlerdi.

Ali, "Ne düşünüyorsun?" diye sorunca düşüncelerinden sıyrıldı ve sevdiği adama dönüp ona doğru yürüdü. Ellerini onun güçlü göğsüne koyup siyah ceketinin iki yakasından kavradı ve gözlerini kaldırıp ona kadınsı bir bakış attı.

"Yatak odası olarak burayı düşünüyordum," dedi. Yüzünü sıcaklık bastı. "Yani alt kattaki odaları çocuklarımız oluncaya dek başka şeyler yapabiliriz. Bir giysi odası olabilir mesela veya bir kütüphane?"

Ali kolunu onun beline doladı ve yüzünün hizasına gelene kadar onun ayaklarını yerden kesti. "Burasının yatak odası olması fikrini sevdim," uzanıp dudaklarından bir öpücük çaldı. "Dört çocuğumuz olacağını varsaydığımız için odalardan dördüne dokunmuyoruz. Sadece şimdilik misafir odası gibi kalsınlar. Ama büyük terası olan odayı ikiye bölebilir, bir kısmını giysi odası, bir kısmını da kütüphane yapabiliriz, nasıl fikir?"

Elif dudaklarını büzüştürdü. Kütüphanenin küçük bir oda olmasını istemiyor gibiydi. "Ali, bence terasın birazını da odayla birleştirelim ve kütüphaneyi daha büyük yapalım derim?" Ali gülümseyerek onun alnından öptü.

"Sahafçıda çalıştığın anları özlüyor musun?" diye sordu. Onu ilk gördüğü anı düşündü. Yanında bir liseli kızla bir şeye gülüyorlardı ve Ali onun gülüşünden çok etkilendiğini sonradan kendisine itiraf etmişti.

"Aslında evet, özlüyorum." diye cevap verdi Elif ona sıkıca sarılarak. "Kitapları seviyordum. İnsanlarla muhabbet ediyor, kitaplar üzerine dakikalarca konuşabiliyordum."

Ali onu sarıp sarmaladı ve saçının tepesini öptü. "Hım."

Elif geri çekildi ve onun yüzüne baktı. "Ama şu an ki hayatımdan da çok memnunum."

Ali uzandı ve onun burnunu öptü. "Biliyorum sevgilim," onu tekrar kendisine çekti ve çatı katının küçük terasına yönlendirdi. Kapıyı açıp dışarı çıktılar ve hafif hafif yağmurun serpiştirdiğini gördüler.

Elif başını kaldırıp önünde uzanan manzaraya baktı. Harikaydı. Evin ön yan cephesinden bütün bahçeyi görebiliyordu. Ali'nin arabayı park ettiği büyük garajın yanındaki yürüyüş yolunu, garajın hemen arkasında evin arka cephesine uzanan sıra sıra dizilmiş küçük oturma banklarını, ve biraz ileride küçük meyve ağaçlarıyla dolmuş küçük bir ormanlık alanı.

Büyüleyiciydi.

Evin etrafı yüksek duvarlarla çevriliydi. Elif eğer çocuklarımız olursa onları bu bahçede kolaylıkla serbest bırakabilirim diye düşündü. Tabi havuzun kapanıp kapanamayacağını bilmesi gerekecekti ama Ali'nin o ne isterse yapabileceğini biliyordu.

Ali'ye döndü ve onun kendisini izlediğini fark etti. "Çok güzel." İç çekti. "Gerçekten çok beğendim Ali ve hiç de tadilata ihtiyacı varmış gibi durmuyor bu ev. Hemen taşınalım."

Uzanıp Ali'ye sıkıca sarıldı. Ali ise o anda Elif'i hak etmek için ne yaptım diye düşünüyordu.

"Beğeneceğini biliyordum," sevdiğini sıkıca sardı ve kolları arasında kayboluşunu izledi keyifle. "Tek sorun evin rengini beğenmedim. Neredeyse pembe bir ev, rengi değiştirelim diyorum, ne dersin?"

Elif başını kaldırmadan cevapladı. "Kendi evin gibi simsiyah olmasın da hangi renk olursa olsun."

Ali bu söz üzerine derin bir kahkaha attı. Kahkahasının gürlemesini, Elif başını dayadığı göğsünün altından hissetti ve mutlulukla iç çekti.

"Ne renk olsun peki?"

Elif biraz düşündükten sonra, "Pudra pembesi olabilir." dedi. "Ama çocuk odalarının rengi pudra pembesi olsun. Evin dış boyası gri ya da beyazın koyu bir tonu olabilir."

Ali onun saçını öptü. "Peki bizim odamız hangi renk olsun istiyorsun?" Ses tonu ayartıcıydı.

"Kırmızı." Elif yüzünü Ali'nin göğsüne gömdü. Utanmıştı birden.

Ali, "Hım..." diyerek imâlı imâlı mırıldandı. "Kırmızı demek." Elif'in belini sıkıca kavradı. "Aşk rengi diyorsun? Ya da tutkunun rengi?"

Elif utanarak, "Aliiii!" diye sızlandı.

"Sevgilim?"

"Çok mikropsun," elini yumruk yapıp onun göğsüne vurdu. "Beni utandırmasan olmuyor değil mi?" Cümlesini bitirir bitirmez bir el çenesini kavradı ve yüzünü ortaya çıkardı. Daha sonra Ali onu öpücükleriyle mest etmeyi başardı.

Böyle anlarda genç kadını öpmek ayrı bir keyifli oluyordu ve Ali buna engel olamıyordu. Dudaklarını kıstırarak kendisini geri çektiğinde Elif'in sarhoş bakışlarına takıldı. Ah, arzudan kendinden geçmiş haline bayılıyordu genç adam.

Ona tamamiyle sahip olacağı anı deli gibi bekliyordu. Üç gün diye geçirdi içinden, üç gün sonra onun bedenine adeta adanacaktı.

"Buna alışsan iyi olur güzelim," burnunu onun minik burnuna sürttü. "Seni utandırmak için her fırsatı özenle değerlendireceğimden emin olabilirsin." Ona haylaz bir gülücük attı. "Demek kırmızı?"

Elif homurdandı.

--

"Hadi ama, korkma sana hiçbir şey yapmaz güven bana." Kenan, Hayal'i at çiftliğine getirmiş ve geceyi burada geçirmişlerdi. Ertesi gün de Hayal'e ata binmeyi öğretmek için çiftliğe inmişlerdi ama Hayal acayip bir biçimde korkuyordu.

Hiç uzlaşmacı davranamıyordu. Kendisinden oldukça büyük bir at koca gözlerini ona dikmiş bakarken, korkutucu büyüklükteki dişlerini gösterip sürekli dilini gösterirken pek de uzlaşmacı yanlısı olduğu söylenemezdi.

Birkaç kez Kenan'ın kendisini büyük bir atın yanına yaklaştırmasına izin vermiş ama atın en ufak bir baş hareketinde çığlık atarak Kenan'ın arkasına saklanmıştı. Açıkçası onun bu haliyle Kenan çok eğleniyordu. Bunu fark ediyor, sinirleniyordu ama o an aşırı derecede korktuğu için hiçbir tepki gösteremiyordu.

Kenan kendi atı olarak tanıttığı Karakız'ın üzerine binmiş elini onlardan oldukça uzakta duran genç kıza uzatmış onu ikna etmeye çalışıyordu.

"Hayal, kızım sana bir şey yapmaz. Onu ben büyüttüm ve güven bana şuan çok sakin. Belki de senin bu ürkek hallerine kendi şeklinde gülüyor bile olabilir." Tek kaşını alayla kaldırdı. "Ben buradayken bir şey olmaz güven bana ve buraya gel."

Hayal ona öfkeli bir bakış attı. "Bazılarımız senin kadar cesur olamadığı için kusura bakmayın Kenan Bey!" diye tısladı. Mini eteğinin sardığı çıplak bacakları öfkeyle yerinde zıplayıp duruyordu. Kenan onun bu soğuk havada bu kadar açık giyinmesinden hiç hoşlanmamıştı.

Bunu Hayal'e söylediğinde dizlerinin üzerine kadar gelen kalın kışlık siyah çizmesini göstermiş ve sorun olmayacağını söylemişti. Elbette bunu normal bir şekilde yapmamıştı. Her zaman ki cadılığı ile Kenan'ı bezdirerek konuşmuştu. Kenan yine de onun bu hallerine bayılıyordu.

"Eğer sen gelmezsen atımı üzerine süreceğim ve seni şu gördüğün geniş alanda koşturacağım."

Hayal'in gözleri korkuyla açıldı. "Bunu yapamazsın!"

Kenan omuz silkti. "Üçten geriye doğru sayacağım ve eğer gelip elimi tutmazsan yapabiliyor muyum yapamıyor muyum görmüş olacaksın."

Hayal gözlerini kısarak onu tehdit etti. "Eğer bunu yaparsan seninle evlenmem!" Blöfünü görmemesini diliyordu. Ancak Kenan sırıtınca kendisini ahmak gibi hissetti.

"Seni o nikah dairesine her halükarda götüreceğim Hayal, o yüzden benimle aşık atma derim."

Küstah piç. Nasıl da emindi.

"Seni nikah masasında bekletmeyi nasıl da istiyorum şuan? Sen gelmemi beklerken ben çoktan şehir dışına çıkmış olsam falan?"

Kenan'ın gözleri parladı. "Düşünme bile bence. O zaman çok çirkinleşebilirim ve seni bulduğumda..." Cümlesini devam ettirmedi ve ona külot yakan bir bakış gönderdi. Hayal sesli bir şekilde yutkunmak zorunda kaldı. Bu adamla ne ara bu hale gelmişlerdi? Küstah falan. Her şeye rağmen onu seviyordu. Ah, kahretsin.

"O ata binmeyeceğim Kenan!" Neredeyse çığlık atacaktı. "Ve beni atla kovalamayacaksın!" Bunu Kenan'dan çok kendine söylüyordu, buna inanmaya ihtiyacı vardı.

Kenan hiçbir şey söylemedi ve ona uzattığı eli kendine çekip atın dizginlerini kavradı. Sonra Hayal'e masum bir gülücük attıktan sonra Karakız'ı ona doğru çevirdi. Hayal kalp krizi geçirebileceğini fark etti. Ve Kenan saymaya başladı.

"Üç..." Gözleri, 'hadi bana karşı koy' der gibiydi. Hayal nefes nefese bir atın iri büyük burunlarına ve sürekli açılıp duran ağzına baktı. Başını o ağzının içinde düşünemiyordu.

"İki..." Atı sabırsızca yerinde kımıldanıp duruyordu.

"Bir."

Aynı anda Hayal, "Tamam!" diye bağırdı ve Kenan gülerken ona öfke dolu bakışlar attı.

"Atı başka yöne çevir bana bakmasın yoksa yanına gelemem." diye sızlandı. Kenan denileni yapınca titreyen bacaklarla atın üzerindeki Kenan'a doğru yürümeye başladı. Bir yandan yürürken diğer yandan da homurdanıyordu. "Seninle evlenmeyeceğim!"

Kenan, "Tabi, tabi." dediğinde gözünü attan çevirip ona öldürücü bir bakış fırlattı. Tıslayarak, "Sana çok daha kötüsünü yapacağım Kenan efendi, seni banyoya kilitleyip terk edeceğim." Onun kızgınlıkla söylediği aslı olmayacak olan sözler üzerine Kenan güçlü bir kahkaha attı.

Hayal o an onu boğmaktan başka bir şey düşünemiyordu. Dikkatlice Kenan'ın eline elini koydu.

"Şuraya ayağını koy." Söylediği yere ayağını kaldırıp koyunca atın kıpırdanması ile korkuyla geri çekilecekti ki Kenan onu hızla yukarı çekti ve Hayal bir nefeslik anda kendini Kenan'ın önünde, Karakız'ın üzerinde oturmuş bir halde buldu.

Kalbi adrenalinle yükselip alçalıyordu. Bulunduğu yerden toprak çok aşağıda görünüyordu. Çok yüksekte hissediyordu. Kenan'ın bacaklarını bacaklarına yasladığını fark etti sonra. Sıcak göğsü sırtına yapışmıştı ve bir saniye geçmeden dudaklarını kulağında, bir elini ise göbeğinin üzerinde hissetti.

"İyi misin?" diye fısıldayan genç adama sinirlenerek dirseğiyle geriye doğru bir hareket yaptı ve onu karnından vurdu.

Kenan onun hareketiyle irkilmedi bile. Sadece onu kavrayışını daha da sıkılaştırdı. Bir eli de kızın eteği ile çizmeleri arasında kalan çıplak bacağına götürüp okşadı. Hayal korkuyla beraber arzunun da hücum ettiği vücudunun gittikçe zayıfladığını hissetti. Atın üzerinde dimdik oturuyor, nefes bile almakta zorlanıyordu.

"Nefes al hırçın sevgilim," Elini onun göğsünün üzerine koydu ve kalbini ovaladı. "Nefes al. Sana hiçbir şey yapmayacak, ben buradayım. Uzan ve onu okşa." Hayal'in elini eline aldı ve atın siyah yelelerine götürdü.

Hayal'in titreyen eli, atın yumuşak uzun yelelerini kavrayınca içini mükemmel bir heyecan doldurdu. Bu kadar güzel bir canlıya dokunmak ona çok iyi hissettirmişti. Kenan'ın eli, elinin üzerindeyken atın sıcak boynunu okşadı. Onu biraz severek korkusunu üzerinden atmaya başladı.

Biraz sonra sakinleştiğinde Kenan'ın kulak memesini ağzına alıp emdiğini hissedince bütün vücudu bu sefer arzuyla sersemledi. Bu adam ona ne yapıyordu Allah aşkına?

"Kenan?"

"Benimle evleneceksin."

Hayal gülümsedi. "Rüyanda görürsün."

Kenan homurdanarak onun çenesini tuttu ve yan çevirerek yüzüne bakmasını sağladı. Sonra uzanıp hırıltılı bir nefesle Hayal'in dudaklarına yapıştı. Onunla oynayarak, oyalarak, sinirlendirerek sertçe öptü ve geri çekildiğinde kararlı sert bakan gözlerini Hayal'in gözlerine çevirdi ve ona dik dik baktı.

"Bir daha söyle?"

Hayal kendinde yeniden reddedebilecek gücü kendinde bulamadı ve teslim oldu. "Tamam huysuz herif, evleneceğim."

Kenan zafer dolu bir gülümsemeyle sırıttı ve Karakız'ın dizginlerini yönlendirerek onu hareket ettirmeye başladı. Hayal, at hareket etmeye başlayınca şaşkınlıkla inledi.

"Aman Allah'ım!"

Kenan onun belini sıkıca kavradı ve iyice vücuduna çekti. "Korkma, kendini bana bırak ve Karakız'ın bizi gezdirmesinin keyfini çıkar. Herkese karşı bu kadar cömert değildir benim kızım."

--
"Ali ben bu durumdan pek hoşlanmadım," diye homurdandı Elif kabinde güçlükle hareket ederek. "Damadın gelini gelinlikle görmesi uğursuzluktur derler."

Elini etekleri kabarmış olan sade, kuğu gibi bir gelinliğin üzerinde gezdirdi ve taşan göğüslerini biraz daha içeri çekmek için gelinliğin straplez dikimini yukarı doğru çekiştirdi.

Eve baktıktan sonra emlakçıyla konuşmuşlar ve evin içinde hangi değişikliklerin yapılmasını istediklerini bir iç mimarla görüşüp anlaştıklarından sonra Ali onu direkt gelinlik mağazasına getirmişti.

Elif heyecandan eli ayağı birbirine dolanarak gelinliklerin arasında kaybolmuş bir şekilde Ali'ye bakakalmıştı.

Ali eline ilk seçtiği gelinliği Elif'e uzatmış ve onu kabine göndermişti. Şimdi ise onun tatlı sızlanmalarını dinlemekle meşguldü.

"Elif seni daha önce de gelinlikle gördüm sevgilim, yani bunu atlattık. Şimdi çık da o gelinliğin üzerinde nasıl durduğunu görmeme izin ver."

Elif homurdanarak kabinin kapısını açtı ve kabarık etekleri toplayarak dışarı çıktı. Ali onu gördüğü an tutuldu kaldı. Elif kendi etrafında şöyle bir dönünce hayranlıkla açık sırtına baktı. Bir an önce evlenmeleri gerekiyordu.

"Nasıl güzel olmuş mu?" diye sordu Elif. Aynada kendisine baktı ve yine göğüs kısmını tutup yukarı çekiştirdi. Gelinliğin göğüs kısmı göğüslerine büyük geliyordu. Sürekli kayıyordu, kayınca da göğsü taşmış gibi görünüyordu. "Ben bunu hiç beğenmedim." Burnunu kırıştırdı ve Ali'ye döndü.

Onun arzuyla kendisini izlediğini görünce yanakları al al oldu. "Anlaşılan sen beğenmişsin."

"Güzelim ben gelinliğin altındaki bedeni beğeniyorum, yoksa üzerine patates çuvalı giysen bile onu mükemmel bir şekilde taşıyacağından eminim." Gözleri radar gibi Elif'in bedenini taramaya devam etti.

Elif kızararak gelinliklerle dolu askılara yöneldi. "Ben kabarık bir model istemiyorum aslında, balık modeli gibi bir şey bakıyorum."

Yanlarında bir görevli yoktu çünkü görevli bir erkekti. Ali erkek görevliyi görünce tepesi atmıştı ve ona bir kadın görevli göndermesini söyleyerek onu postalamıştı.

İkisi de gelinliklere bakarken, daha doğrusu Elif gelinliklere, Ali ise Elif'e bakarken nihayet uzun boylu, platin sarı saçlı bir kadın çıkageldi.

"Size nasıl yardımcı olabilirim?" diye sordu gözleri Ali ile Elif arasında gidip geliyordu. Elif duruma hemen müdahale etmek isteyerek Ali'nin koluna yapıştı ve onu sürükleyerek biraz ilerideki şişme kırmızı koltuklardan birisine oturttu.

"Sen sadece burada otur ve benim seçeceğim gelinleri ben deneyip geldiğimde bana yorum yap, olur mu canım?"

Ali itiraz ederek, "Ben niye seçmiyorum?" diye sordu.

"Çünkü sen bulabileceğin en kapalı gelinliği getiriyorsun. Gelinliğimi kendim seçmek istiyorum Ali. Geçen sefer öyle olmamıştı." Ona ne demek istediğimi biliyorsun anlamına gelen bir bakış attı. "Bu sefer gelinliğimi kendim seçeceğim."

Ali'yi çok iyi bir yerden vurduğunu biliyordu, bu yüzden genç adam suçlulukla başını eğdi ve tatlı bir şekilde suratını astı. Ne kadar tatlı olduğundan haberi yoktu Elif uzanıp onu öpmek, her şeyin geride kaldığını söylemek istiyordu ama bunu yapmadı ve Ali'yi o halde bırakıp yanındaki görevliyle gelinlik seçmeye gitti. Onu affetmiş olsa da yine de kapanmayan, konuşulmayan yaralar vardı ve onların zamanla geçeceğini düşünüyordu. Ali'ye güvenmeyi tercih etmişti. Onun ilgisi, aşkı, pişmanlığı Elif'i iyileştirecekti. Elif başka türlü bir hayat düşünemiyordu. Kalbi hiç olmaıdığı kadar mutlulukla atıyordu. Doğru yolda olduğuna dair bir işaretti bu sanki.

Gözüne iki tane gelinlik kestirdi. İkisi de istediği gibi balık modeldi. Birisinin önünde hiçbir detay yoktu, sadece dantel işlemeleri vardı. Gelinlik köprücük kemiğine kadar kapalıydı ama sırt kısmı, ön kısmı nasıl kapalıysa o derece açıktı. Öyle ki, Elif eğer bu gelinliği giyerse kalçasının görüneceğinden endişe ediyordu. Gelinlik sadeydi ve üzerinden bir de dantel işleme geçirilmişti. Aynı bir üst astar gibiydi. Yer yer bazı yerlerde simli inciler vardı. Kuyruk kısmı çok uzundu.

Diğer gelinlik ise daha da cüretkârdı. Gelinliğin üst kısmı tamamen transparandı ve sadece göğüslerinin üzerinde yoğun bir dantel işlemesi vardı.

Transparan kısmında küçük kuş tüyü işlemeleri vardı. Askılı bir gelinlikti ve göğüs kısmı derin bir şekilde ikiye ayrılıyordu.

Eteklerinde de transparan kesimleri vardı ve Elif bu gelinliği giydiği anda yürüdüğü zaman bacaklarının bir kısmının görüleceğini biliyordu.

Yanındaki kadın, "Bence bu çok güzel bir seçim olur, size de çok yakışacağından eminim." dedi. Elif de bu gelinliği daha çok beğenmişti. Bir yandan da cüretkâr olmak istiyordu. Ali'yi etkilemek istiyordu.

İki gelinliği de alıp kabine doğru ilerledi. Göz ucuyla Ali'ye baktığında onun dalmış bir şekilde elindeki telefona baktığını gördü. Kabinin önüne geldi. Yanındaki kadın gelinliği tutarken o kabine girdi ve üzerindeki çıkarıp dışarıya uzattı.

"İlk önce sadece sırtı açık olanı verir misiniz?" Elini boşlukta salladı. Görevli kadın eline gelinliği bıraktı.

Gelinliği aldı ve sütyenini çıkarıp dikkatlice giydi. Gelinliğin fermuar kısmı yan tarafındaydı. Fermuarı çekti ve aynada kendisine baktı. Önü tamamen kapalı olan bu gelinliğin sadece sırt dekoltesini beğenmişti. Arkasını döndü ve aynada arkasına bakmaya çalıştı.

Beyaz sırtı kalçasına kadar açıktı. Mükemmel görünüyorum sanki diye düşündü Elif ve gülümsedi. Açık saçlarını omuzunun bir yanında topladı ve kabinden çıktı. Ali onun olduğu tarafa bakıyordu.

Gözleri birbirine kenetlenince Elif yutkunmak zorunda hissetti. Ali yavaşça ayağa kalktı. Ağır adımlarla sevdiği kadına yaklaştı. Gözleri adeta alevlerle harmanlanmış tutkular saçıyordu.

"Arkanı döner misin sevgilim?"

Elif hınzırca gülümsedi. "Neden?"

"Eğer bu gelinliğin önü böyle kapalıysa, arkası aklımın uçmasına sebep olabilecek bir şekilde çok açık demektir." diye homurdandı. "Dön."

Elif ikiletmeden arkasını döndü. Ali'nin, "Siktir!" diye küfür ederek uzun bir ıslık çalışını işitti. İki adımda onun yanına yaklaştığını duydu ve sırtında ellerini hissedince irkilerek duruşunu dikleştirdi. Onu tenine değerken hissetmek hala alışamadığı bir şeydi. Sanki elektrik çarpmış gibi bir arzuyla yükleniyordu.

"Bu ..bu.." Harika, söyleyecek bir söz bulamıyordu Ali. Elif onun bu halini keyifle izlemek için yüzünü ona çevirdi. Ali'nin gözleri kocaman açılmış bir şekilde hala Elif'in sırtına doğru yüzünü bükmüştü. Sonra toparlandı ve Elif'e çevirdi bakışlarını.

"Bunu mu beğendin yani?" diye sordu.

Elif onu sıkıştırmak istedi. "Evet, bunu beğendim."

Ali homurdandı. "Elif daha yeni geldik sevgilim, gel biraz daha gelinlik bakalım." diyerek onun koluna girmeye çalıştı. Elif yerinden kıpırdamayınca geri çekildi.

Elbisenin sırtı gerçekten çok açıktı. Biraz daha açık olsa kızın poposunun çatalı görünecekti neredeyse. Elif'e onu giyme de diyemiyordu çünkü Elif'in de dediği gibi bu sefer gelinliği onun seçmesine izin vermesi gerekiyordu. Bu hakkı elinden almak istemiyordu ama Elif işleri hiç de kolaylaştırmıyordu.

"Ben beğenmedim pek bunu."

"Ben beğendim, o yüzden sorun yok." Koca adamın kıvranışını izlemek ne de tatlıydı. Elif gülmemek için kendini zor tuttu.

Ali onu fikrinden caydıramayacağını anlayınca sinirini görevliye yöneltti. "Bu gelinliğin arkasını dikmeyi unutmuşsunuz!" Sesi adeta kükreyen bir kaplan gibiydi.

Elif zavallı kadına acıyan bakışlar attı.

Görevli kadın, "Elbisenin modeli böyle beyefendi." Ali'ye ters bir bakış atma cesareti gösterdi. "Yani dikmeyi unuttuğumuz bir kısmı yok."

Ali homurdanarak, Elif'in kolunu tuttu ve onu kendisine çekerek neredeyse çıplak sırtını görevli kadına çevirdi. "Dikmeyi unuttuğunuz bir kısım yok mu?" diye sordu. Elini elbisenin bitiş kısmına getirdi ve Elif'in irkilmesine aldırmadan onu çekiştirdi.

"Neredeyse içini göreceğim." Çileden çıkmış bir şekilde görevli kıza çıkıştı. "Ve onu benden başkasının görmesini istemiyorum, anlatabiliyor muyum?"

Görevli kadın sinirle Ali'ye çevirdi bakışlarını. "O zaman bunu eşinize söyleyin, bana niye bağırıyorsunuz? Bu gelinliği seçen eşiniz!"

Elif artık araya girmesi gerektiğinin farkına vararak döndü ve Ali'ye baktı. Uzanıp kirli sakalını okşadı. "Sakin ol sevgilim, bunu giymeyeceğim."

Ali'nin rahatlaması gözle görülmeye değerdi. Genç adam derin bir nefes aldı ve uzanıp Elif'i alnından öptü.

"Bak seni zorlamak istemiyorum, gelinliğini kendin seçmek istiyorsun anlıyorum Elif.." durdu ve cümleyi nasıl toparlaması gerektiğini bilemeyerek devam etti. "Ben ..yani bir düğün yapmasak da nikah dairesine gittiğinde ..insanlar gözlerini senden alamayacak ve..ve sen zaten bu kadar güzelken bir de böyle bir gelinlikle...yani..iyi hissetmem, anlatabiliyor muyum?"

Elif başını salladı. Ali diğer gelinliği gördüğünde kesinlikle kendini kaybedecekti o halde.

"Yani..çok açık olmasın, olur mu?" Ali uzanıp bir de onun burnundan öptü. Görevli kadın robot gibi yanlarında dikiliyordu.

Elif sadece gülümsedi ve onun kollarından sıyrılıp görevli kadına, 'benimle gel' anlamına gelen bir bakış attı. Ali'ye yeniden döndü. "Sen burada bekle o halde, bir tane daha deneyip geliyorum."

Ali başını sallayarak koltuğa geri oturdu ve Elif'in kabine doğru yürüyüşünü izledi. O hareket ettikçe kürek kemiklerinin hareket edişini arzuyla izliyordu. Sırtının kusursuzluğunu sadece kendisi görebilirdi. Etrafa bakındı ve kimseyi görmeyince elini pantolonuna götürüp sertleşen erkekliği yüzünden iyice gerilen kumaşı çekiştirdi ve ceketinin ucunu kasıklarına getirip belirginleşen çıkıntıyı kapattı. Bu kadın kendisine ne yapıyordu böyle?

--

Elif diğer gelinliği de giydikten sonra aynada kendisini süzdü. Bu gelinlik kesinlikle daha açıktı ve daha cüretkârdı. Ali bunu gördüğünde kesinlikle kafayı yiyecekti.

Gelinlik göğsündeki dantel kısımları memelerini kapatmıştı. Ama gelinliğin derin kesini, memelerinin dolgunluklarını ortaya çıkarıyordu.

Göbek kısmı biraz transparan olduğu için, Elif'in beyaz teni ince simli saydam katmanın arkasından kolaylıkla görülebiliyordu. Hatta minik göbek deliğini bile görmek mümkündü. Göbeğin hemen kenarında bir kuş tüyü figürü vardı ve çok ..seksi gösteriyordu bu gelinliği.

Etekleri ise oldukça uzundu ve Elif dar kabinde bir iki adım atıp etek kısmındaki transparan detayların bacaklarını nasıl gösterdiğine baktı.

Görüntüden memnun olunca bu sefer arkasını dönüp aynada sırtına baktı. Önceki gelinlik gibi çok derin bir dekoltesi yoktu, sırtı da transparandı ama tenini kapatan kuş tüyleri ile işlenmişti. Ne olursa olsun Elif görüntüden memnundu.

Derin bir nefes alarak omuzundaki saçlarını sırtına doğru savurdu ve kabinin kapısını açtı. Görevli kadın onu memnuniyet dolu bakışlarla süzdü.

"Sanırım bu sefer çıldıracak." diye gerçekçi bir yorumda bulundu.

Elif gülümseyerek ona baktı. Kabinden çıktı ve onu bekleyen Ali'ye döndü. Genç adam telefonla konuşuyordu ve kendilerine arkasını dönmüştü.

Elif onun telefon konuşmasını bekledi. Genç adam sonunda telefonu kapatıp cebine koyunca ve sabırsız bakışlarla arkasını dönüp kabine doğru bakınca Elif nefesini tuttu.

İşte şimdi kopacak kızılca kıyamet diye düşündü.

_________________________

Merhabalar,

Yeni bölüm dün geldi farkındayım. Bugün üç saatlik bir boşluğum vardı bölümü yazayım dedim. Kontrol etmeden gönderiyorum, hatalarım için kusura bakmayınız. :) Yorumlarınızı ve beğenilerinizi lütfen eksik etmeyin ve istediğiniz bir şey var ise söyleyin.  ;) Hikaye nasıl ilerliyor? 

Bir sonraki bölüm eğer gidişatı toparlayabilirsem düğün bölümü ve yetiştirebilirsem artık  ilişkilerini yazacağım bölüm olacak. Ve sizi temin ederim, +18 yazmaktan çekinmeyeceğim. Umarım sakıncası olmaz. :) 

NOT :İlginiz için ayrıca çok ama çok teşekkür ediyorum. Sanaldan Gerçeğe adlı hikayeme de bakarsanız, beni çok mutlu edersiniz,

Sevgiler. 

Continue Reading

You'll Also Like

22.3M 903K 116
İşte oradaydı... Muhtaç olduğum kadın korkuyla bana bakıyordu. Ona biraz daha dokunmazsam sanki ölecektim. Bu hastalıklı duygular beni resmen ele geç...
1.3M 56.9K 46
~TAMAMLANDI~ 0545* Sizi "MAFYA" adlı gruba ekledi #Romantizm kategorisinde 1.Sıra✨ #3Ay kategorisinde 1.Sıra✨ #Siyah kategorisinde 1.Sıra✨ #Esir kate...
5.5M 293K 30
!Acemi bir dille yazılmıştır! Sarhoş olduğu gece bir adamla birlikte olan Kayra, sabah uyandığında kendini tanımadığı bir adamla bulur. Evden apar t...
1.7M 54.7K 39
Üzerime doğru yürümeye devam etti. Gelip tam karşımda durdu. Gözünü kırpmadan yüzümü inceliyordu. Gözlerini gözlerime dikti. Soru dolu bakışlarla y...