AMİNE

By NesrinnKartall

129K 6K 733

Neredeyse herkesin tanıdığı ünlü futbolcu Ömer Kaya. Hayatını çocuklara adayan genç öğretmen Amine Yıldız. Fa... More

Tanıtım
1-Tayin
2-Büyük Buluşma
3-Iddaanın Sonucu
4-Veli Toplantısı
5-Yara
6-Sabret
7-Rica
8-Vicdan
9-Babam için
10-Yalan
11- Özür dilerim
12-Gerçek Oyun
13-Benim kaderim
14- Söz
15- Kararım
16- İtiraf
17- Emanet
18- Değerli
19- Mutluluk Veren Acı
20- Mahkeme
21- Kaçmak
22- Çare
23- Pişmanlık
24-Biliyorum
25-Yardım
26- Hediye
28-Yine Oyun
29- Barışma
30- O Üzülmesin
31- Şükür etmek
Yeni
32- Hediye Kimden
33- Silah Sesi
34 - Yabancı Numara
35-Gitme
36-Benim yüzümden
37- Tehlike
38-Kız Kulesi
39-Düğün
40-Final
Yeni Kitap

27- Hisler

1.7K 100 7
By NesrinnKartall

İlkbaharın habercisi olan önce kuşlardı. Bunu gökyüzündeyken arkada bıraktıkları izlerle anlıyorduk. Bu muhteşem manzaraya hayran kalmamak mümkün bile değildi. En katı bir insanın bile yüzünde bir tebessüm açtırıyordu. Sonrasında yeşeren çimenler, ağaçlar, çiçekler ve doğanın tümüydü. Daha yeni ilkbahar kendini göstermişti. Buna rağmen hava bazen serin ve kasvetliydi. Çoğu zaman baharın habercisi olan yağmur kokusuyla kendini belli ediyordu. Şimdi olduğu gibi kısa süren yağmurun ardından Amine içinde yaşadığı farklı hislerle adım adım Egemen'e gitmek için sabırsızlanıyordu. Bir yanı acı çekerken bir yanı heyecanlıydı. Karışık duygular içinde yürümeye devam etti. Bastırmak istediği duyguları bir kenara savurup Egemenlerin kapısında durdu. Kapı ziline bastıktan sonra hediyeyi arkasına aldı. Kapıyı açan Menekşe ve Egemendi. Sevinç içinde ona bakıyordu Egemen. Hızla ona sarılmaya yeltenirken hediye kutusunu fark etti. Egemen meraklı bir şekilde gözlerini kocaman yapmış halde kutuya bakıyordu. Sonrasında Amine'ye uzunca baktı. Kutuda olan şey dikkatini çekmişti. Amine hiç çekinmeden kutuyu Egemen'e uzattı. Ardından içeriye girdiler. Evde onlardan başka kimse yoktu. Amine holiden çıkıp salona vardığında ortada masa ve üzerinde tabaklar vardı. Tüm her şey hazır haldeydi.

"Tekrar hoşgeldiniz hocam." dedi Menekşe.

"Hoşbuldum. Başka kimse gelmeyecek mi? Aslında ben sınıftaki arkadaşlarından birkaç kişiyi çağıracaktım ama Egemen bu durumdayken iyi gelir mi gelmez mi bilemedim."

"İyi yapmışsınız hocam. Kimse bilmese daha iyi olur." dedi Menekşe.

Egemen kendini daha yeni 5 yaşına girmiş olarak mutlu ve tecrübesiz hissediyordu. Her şeyi bilen zeki çocuk artık eskisi gibi değildi. Kafasından çoğu şey gitmişti.

Egemen annesinin ona yaptığı pastayı yerken bir tuhaflık hissetti. Sanki daha önce bunu yaşamıştı. Bu tat ona yakın gelmişti. Bir an için ne olduğunu anlamak istedi ama başaramadı.

&&&

Esin kahvaltıdan sonra tek başına okula gitti. Çünkü Amine sabahtan beri evde yoktu. Erkenden işi olduğunu söylediği için Esin rahat bir kafayla yola çıksa bile aklı Amine'ye takılmıştı. Mutluymuş gibi görünerek acısını hafiflettiğini sanıyordu Amine. Ondan uzak olunca her şey bitti diye düşünüyordu ama hiçbir şey hep sandığımız gibi yolunda gitmeyebilir.

Esin bu konuyu kafasına koymuştu. Onları bir araya getirmeliydi. Ama bunu tek başına yapmak zordu. Teneffüs arasında Serkan yanına oturdu. Esin hâlâ düşünüyordu. Onun bu halini fark eden Serkan konuşmaya başladı.

"Esin neyin var? Canını sıkan bir durum mu var? Eğer varsa bunu söyle derdini içe atmak iyi değildir benden söylemesi." dedi Serkan böbürlenerek. Bunu Esin gülsün diye yapmıştı ve sonuç olarak Esin anlık bir gülümsemeyle Serkan'a baktı.

"Benle ilgili değil. Amineyle ilgili bir durum." dedi Esin.

"Ne oldu?" diye sordu Serkan.

Esin ayrıntıya girmeden kısaca konuyu anlatmaya başladı.

"Çok üzüldüm ikisine de. Ama benim aklımda iyi bir fikir var. İkisini bir araya getirebilmek için."

"Ne fikri?" diye sordu Esin.

"Sen Ömer'i ara okula çağır."

"Ee sonra?"

"Sonrasını boşver. Herkes gittikten sonra okulda kimse kalmayınca birbirlerini dinlerler."

"Bu mu plan dediğin?" diyerek çemkirdi Esin.

"Daha ne diyeyim?" dedi Serkan.

"Ömer zaten gelmeye hazır çünkü suçlu o. Biz Amine'yi ikna etsek yeter ama nasıl?" diyerek düşündü Esin. Birden aklına şahane bir fikir geldi. Serkan ise pek bir şey anlamamıştı.

&&&

Amine okula gelip derse girdi. Keyfi hiç yoktu. Aklında hep Ömer vardı. Sonra onun söylediği yalanları düşündü. Nedense onu bir türlü affedemiyordu. Salih bey'in dedikleri ise kulaklarındaydı. Ne yapacağını, ne diyeceğini şaşırmıştı Amine. Derste çocuklara olan ilgisi bile kaybolmuştu.

Teneffüs arasında müdürün odasına gitmeye karar verdi. Buralardan uzaklaşmak en iyisi diye düşündü. Tayin edilmeyi istedi Amine. Müdür ondan memnun olduğu için gitmesini istemiyordu. Çok dil döktü ama işe yaramadı. Amine'nin öyle bir inadı vardı ki çok zor kırılırdı. Gitmeyi kafasına koymuştu bir kere. Artık yakın bir zamanda başka bir yerde başka çocukların öğretmeni olacaktı Amine.  Bu değişikliğin ona iyi geleceğini düşünüyordu.

Ders bittikten sonra çocukları velilerine teslim etti Amine. Sonra öğretmenler odasına geçip çantasını aldı. Etrafına baktı ama Esin'i göremedi. Kapıdan çıktığı an Esinle karşılaştı. Bir anlık korkuyla eli kalbine gitti.

"Esin ses etmeden gelinir mi? Yüreğim ağzıma geldi."

"Amine sana bir şey söylemek istiyorum. Çantan buradayken telefonun çaldı. Biri arıyordu başta açmayı düşünmedim ama üst üste çalınca baktım. Salih bey arıyordu. Ömerlerin maçında kaza olmuş."

"Ne?" dedi Amine. Eli yine kalbine gitti. Sanki atmıyordu. O an hayat durmuş gibiydi. Korkuyla Esin'e baktı ve gözlerinden yaşlar akmaya başladı. Hiç düşünmeden koştu. Nereye gidecegini bilmeden koşuyordu ki Serkanla çarpıştılar. Esin sonunda Amine'ye yetişebilmişti. Hep beraber hastaneye vardılar.

Ömer'in hangi odada kaldığını sormaya gitti Amine. Peşinden Esin geldi.

"Amine sormana gerek yok. O yukarıda 506 nolu odadaymış ama-" dedi Esin devamını söyleyemeden Amine asansöre yöneldi ve beklemeyi düşünmeden merdivenlerden çıktı.

Amine hızla yukarıya vardığında koridora baktı. İlk gördüğü odaya gözünü kestirdi. Oda numarasının 506 olduğunu görünce kapıyı açtı. Gördüklerine inanamamıştı. Karşı karşıya kaldığı manzaraya dona kaldı. Bir eli kapının üzerinde durmuş destek alıyordu. Çünkü hızla koştuğu için nefes nefese kalmıştı. Nefes alış verişini düzenlemeye çalıştı. Birkaç adım sonra Ömer'in ayakta olduğunu gördü ve ikinci hasta yatağında başka biri olduğunu anladı. Şaşkın bir halde baktı Ömer'e.

Ömer ise kolu sargılı bir haldeydi. Amine'nin telaşlı halini görünce sevindi. Gözlerinin içi gülüyordu adeta. Amine'nin burada olması onu çok mutlu etmişti. Yavaş adımlarla Amine'nin yanına geldi.

"Benim için mi geldin?" diye sordu Ömer.

Amine başını eğdi. Ömer'in iyi olduğunu görmek onu rahatlamıştı. Ömer'in yanına yaklaşıp bu soruyu sorması Amine'yi heyecanlandırmıştı. Kalbi hızlı hızlı çarpmaya başladı. Bu yüzden hiçbir şey diyemiyordu. Tek korkusu ise Ömer'in kalp atış seslerini duymasıydı. Ondan birkaç adım uzaklaştı bu yüzden. Ömer bu harekete karşın yüzü düştü.

"Sana başka bir şey söylemek istiyorum Ömer." dedi Amine.

"Yoksa beni affetin mi?" diye sordu Ömer. Bir ihtimal içinden geçirdiğini dile vurdu.

"Seni affettim." dedi Amine.

Ömer bu duydukları karşısında yüzü güldü. Amine'ye baktığında onun hala suratı asıktı. Bir şeyler olduğunu sezmişti Ömer. Yüzündeki gülümseme yarım kaldı.

"Bir şey var sanki. Amine yüzünden anlıyorum artık. Başka bir şey mi var?" diye sordu Ömer. Gözlerini ona dikmişti. Amine o gözlerle her şeyi anlatıyor gibiydi. Bir an nefes alamadığını hissetti ve bekledi. Sonra içinden geçenleri söylemeye başladı.

"Affetim çünkü buraya gelene kadar yolda çok düşündüm. Seni, kendimi ve bizim evliliğimizi. Ama bir kere sana olan güvenim kırıldı. Geri gelir mi hiç bilmiyorum. Bunu sen varken anlayamıyorum. Sen olduğun sürece bunu bilemem ama şunu bil seni sadece affettim. Başka olan bir şey yok. Gidiyorum ben Ömer." dedi Amine. Arkasını döndü ve tutamadığı gözyaşları ile yürürken elinde bir el hissetti. İçinden bir şeyler akıp gidiyordu sanki. Ömer ellerinden tutmuş ve gitmesine izin vermiyordu. Bir kolu sargılı olmasına rağmen diğer koluyla bütün gücünü kullandı ve Amine'nin ona sarılması için çabaladı. Bir anlık boşluğuna gelip sarıldı Amine.

"Bitti diyorum anlasana. Bu evlilikte, her şey de bitmek zorunda." diyerek haykırdı Amine.

"Sen bitirmezsen eğer bitmez. Beni sevdiğini biliyorum."

"Yeter!" diyerek Ömerden ayrıldı Amine. Onu var gücüyle iteklemişti.

"Ne yapıyorsun? Kafayı mı yedin? Zorla barışma olmaz. Babanın hastalığını kullandın sırf bana yakın olabilmek için. Ben sana artık güvenemem diyorum anlamıyor musun?" diyerek bir bir saydırmaya başladı Amine.

"Hayır anlamıyorum. Belki inanmayacaksın ama tekrar söylüyorum. Ben babamın hastalığını kullanmadım. Niye geldin ki buraya?" diye sordu Ömer gözleri dolmuş bir halde. Amine cevap vermeyince kendi sorusuna kendi cevap verdi.

"Eğer beni sevmeseydin buraya gelmezdin. Odaya girdiğinde korkmuştun. Ellerini tuttuğumda bile titriyordun. Neden itiraf edemiyorsun? Bu kadar mı zor? Senin inatçılığın bizi bitiriyor? Benim için çok korktun, hatta kalbin durmuş gibi hissettin ama söylemiyorsun. Şimdi bunu nerden bildiğimi düşünüyorsun. Ben söyleyeyim sana. Çünkü sen ne hissedersen hisset bende onu hissediyorum. Senin ufacıkta olsa canın acısa benimde canım acıyor." dedi Ömer. Amine bu sözlere karşı hislenmişti. Ama bitmek bilmeyen güven sorunuyla inadı her şeyin önüne geçmişti.

"Sen neyi hissediyorsan hisset artık beni ilgilendirmiyor." dedi Amine. Bunu söylerken sesi titremeye yakındı. Ömer gözleri dolmuş bir halde Amine'ye baktı.

"Peki Amine. Sana bir daha yaklaşmayacağım, seninle bir daha konuşmayacağım. Sesimi asla duymayacaksın. Hislerimi de artık bilmeyeceksin." dedi Ömer. Bunu kalple değil de sadece acıdan söylemişti. Amine bu sözlere karşı içinde bastırmış olduğu duygular alev almaya başladı. Ömer'in ondan bu kadar çabuk vazgeçmesi onu hem üzdü hem de kızdırdı.

"Söylediklerinde haklısın. Çünkü sende beni bir daha asla göremeyeceksin." dedi Amine. Yüzünde donuk bir ifade vardı. Ağlamamak için kendini zor tutuyordu.

"Senin istediğin gibi. Zorla bir şey olmayacağını kendin söyledin."

Amine bir şey diyemeden yürümeye başladı. Esin uzaktan onları görmüştü. Serkanla beraber Amine'nin yanına vardılar. İki arkadaş birbirlerine sarılırken Amine ona yaklaşan birini gördü.

BÖLÜM SONU

Continue Reading

You'll Also Like

2.2K 176 80
Üniversitede İşletme bölümü okuyan son sınıf öğrencisi Melike, iki kız arkadaşı Nur ve Hilal ile beraber aynı evde kalmaktadır. Aynı zamanda sınıflar...
9.8K 2.5K 87
İş çıkış saatinin en kötü kısmı geride kalınca, Avrupa Yakasına giden yolda trafikte sıkışıp kalmaktı. Kolumdaki saate baktım telefonumun zil sesiyle...
56.9K 4.9K 56
Organize İşler'de yeni bir dosya. Avcı Operasyonu. Kendisini ne yapıp edip bu operasyonun ortasında bulan genç bir kız. Biraz deli de. Üstelik babas...
35.7K 3.1K 46
Geçmişimi bir toprağın altına gömerken o günler de bıraktığım herkesten koşarak uzaklaşmıştım. Giderken büyük bir bomba patlatmış ve hepsinin benden...