Tehlikeli Çocuk

Galing kay SG_Defne

8.7K 522 41

Hayatına girmeme izin verir misin? Söz veriyorum seni iyileştirdikten sonra hayatından çıkacağım. Tehlikeli Ç... Higit pa

1.Bölüm|"KÂBUS"
2.Bölüm|"KATİL"
3.Bölüm|"İŞKENCE"
4.Bölüm|"KAÇIRILMAK"
5.Bölüm|"SARILMAK"
6.Bölüm|"KURTULUŞ"
7.Bölüm|"ACIMASIZ"
8.Bölüm|"KURTARICIM"
9.Bölüm|"BAR"
10.Bölüm|"ÖPÜCÜK"
Duyuru
11.Bölüm|"ÜZGÜNÜM"
12.Bölüm|"HOŞLANMAK"
13.Bölüm|"ZARAR"
14.Bölüm|"MASUM"
16.Bölüm|"DÖVÜŞ"
17.Bölüm |"DANS"
18.Bölüm|"ANLAŞMA"
19.Bölüm|"UYUYACAĞIZ"
20.Bölüm|"SAHİPLENMEK"
21.Bölüm|"KAYBETMEK"
22.Bölüm|"HİSSETMEK"
23.Bölüm|"BEDEL"
24.Bölüm|"SEÇİM"
25.Bölüm|"İDDİA"
26.Bölüm|"ACI"
27.Bölüm|"AŞK"
28.Bölüm|"BALO"
29.Bölüm|"Görkemin kızı"
30.Bölüm|"Görkemin zaafı"
31.Bölüm|"ZEHİR"
32.Bölüm|"NEFES"
33.Bölüm
34.Bölüm|"LUNAPARK"
35.Bölüm|"YALAN"
36.Bölüm|"AYRILIK"
37.Bölüm|"Evlensek mi?"
38.Bölüm|"Aşkın yalan mıydı?"
39.Bölüm|"TEKLİF"
40.Bölüm|"NİŞAN"

15.Bölüm|"İZİN"

230 12 0
Galing kay SG_Defne

Bölüm şarkısı : Coldplay - hymn for the weekend

Elimdeki turşu kavanozunu açmaya çalışırken kafayı yiyecektim.

"Açılsana be" diye söylenirken kapının önünde dikilip benim bu halimi sırıtarak izleyen Abime sinirle baktım.

Yanıma gelip kavanozu elimden aldığı gibi hiç uğraşmadan açmıştı. Nefesimi bıkkınca üfleyip yemek masasında ki sandalyeye oturdum.

"Damla neyin var senin? iki gündür böylesin bir şey mi oldu güzelim korkutma beni" derken o da karşımdaki sandalyeye oturmuştu.

"insanları anlayamıyorum abi, Ne yaptıklarını ne yapmaya çalıştıklarını anlamıyorum"
dediğimde kaşlarını çatıp bana imayla baktı.

"Kimmiş bakalım bu anlayamadığın kişi?" Deyince
"Hiiç, bir arkadaş" deyip masadan kalktım. Cevap vermesine fırsat vermeden yanağını öptüm.

"iyi geceler" deyip hızla odama çıktım ve kendimi yatağıma bıraktım.

Kafam karmakarışık'dı. Görkemin ne yapmaya çalıştığını anlayamıyordum.

'Beni nasıl durdurdun?' Demişti. Ama bir açıklama bile yapmamıştı. O günün üzerinden 2 gün geçmişti. Ve o günden sonra onu hiç görmemiştim. Okula gelmiyordu.

Evine bile gitmiştim. Ama evde değillerdi. Kaç gündür eceyide göremiyordum.

Güneye sormuştum ama o'da bilmediğini söylemişti. Neredeydi bu çocuk? Kafamdaki soru işaretlerini nasıl çözeceğimi bilmiyordum. Düşüncelerine bir son verip kendimi uykuya teslim ettim.

Gözlerimi araladığımda yüzüme çarpan güneş ışıklarıyla gözlerimi açtım.

Elimi yüzümü yıkayıp üzerime askılı atlet onun üzerine kapşonlu hırkamı giymiştim
Siyah kot pantolonumu ve converslerimi de giyip saçımı düzleştirdim ve mutfağa doğru yol aldım.

Dolaptan ihtiyacım olan malzemeleri çıkarıp krep yapmaya başladım.

"Oha krep! Kızım sen varya bir tanesin" diyerek yanağıma sulu bir öpücük konduran Aleve gülümseyerek "Biliyorum"dedim

Kahvaltımızı yapıp okula gittiğimizde ders Edebiyat'dı Ama ben dersi dinlemiyordum.

Aklım görkemdeydi, Bugün de okula gelmemişti. Üstelik güneyde yoktu.

Sonunda zil çaldığında yan sıramızda oturup sohbet eden görkemin gurubunun yanına gittim.

"Görkem nerede? Haberiniz var mı?" Diye sorduğumda hepsinin bakışları bana döndü.

Bir kaç kişi sorumu "hayır" olarak cevaplandırdığında umutsuzca bahçeye çıktım.

Allah aşkına hangi cehennemdeydi bu çocuk? Kaç gündür ortalık da yoktu.

Karşımdaki bankta oturan çocuk bana değişik bir şekilde bakıyordu. Bu kimdi? Ve neden özürlü gibi bakıyordu? Aslında kabul etmek gerekirse yakışıklıydı ama bakışlarından rahatsız olmuştum.

Ona'Ne var?'dercesine bakarken telefonumun zil sesini duydum.
Cebimdeki telefonu çıkartıp arayan kişiye baktığımda tanımadığım bir numara olduğunu gördüm.

"Efendim?" Diyerek telefonu kulağıma götürdüm ve karşıdan cevap gelmesini bekledim.

"Damla?" Dedi bir ses. Bu güneydi. Numaramı nerden bulmuştu?

"Benim güney"dediğimde güney ağlamaklı bir sesle konuşmaya başladı.

"Damla ece öldü! Görkem mahvolmuş durumda, hiç birimizi yanında istemiyor, delirmiş gibi. Hemen buraya gelmen gerekiyor tepedeki mezarlıktayız"

Dediğinde telefon ellerimden kayıp yere düşmüştü. Başımdan kaynar sular dökülmüş gibi öylece kalmıştım.

Ece ölmüştü! Gözlerimden bir damla yaş düştüğünde ayaklarım beni taşıyamıyordu. Yanımdaki banka gidip kendimi bıraktım.

Ben bile ecenin ölümünü hazmedemiyorken kim bilir görkem ne haldeydi.

Derin bir nefes alarak göz yaşlarımı elimin tersiyle sildim ve banktan destek alarak yavaşça ayağı kalktım.

Hemen oraya gitmem gerekiyordu, görkem ne halde düşünemiyordum bile.

Koşar adımlarla bahçeden çıktığımda bir taksi durdurup gideceğim yeri tarif ettim.

Buna inanmak istemiyorum kısa sürede çok sevmiştim o minik elleri Abla deyip masumca sarılışını hiç unutamayacağım.

Gözlerimdeki yaşlar kendini belli edercesine şiddetle akarken mezarlığa gelmiştik bile.

Taksiciye ücretini ödeyip koşarak mezarlığın içine girdim.
Nerede bunlar? Gözümle etrafı tararken bağırış seslerini duymamla o tarafa yöneldim.

"Damla buradayız" güneyin sesini duyunca yanlarına gittim.

"O iyi mi?" Kafasıyla önümüzdeki mezarlığın yanında öylece mezarı izleyen görkemi işaret ettiğinde ağzımdan bi hıçkırık koptu. Ağlamam şiddetlenmişti.

Güney beni kendisine çevirdi ve elini kollarıma koyarak konuşmaya başladı.

"Damla lütfen, zaten yeterince kötü durumda hiç birimizi yanında istemiyor! Güçlü olmalısın onun sana ihtiyacı var"

Kafamla onu onaylayarak görkemin yanına yürümeye başladım. Güçlü olmalıydım hem onun için hem kendim için.

Yanına geldiğimde mezar taşının üstüne oturup ona döndüm.

"Görkem" dedim ağlamaklı çıkan sesimle. Şu an hıçkırarak ağlamamak için zor tutuyordum kendimi.

Cevap vermedi, mezar taşının üstünde oturmuş öylece mezara bakıyordu. Kıpırdamadan ağlamadan öylece bakıyordu.

Neden ağlamıyordu? Ağlamak iyi gelirdi biliyorum. Ama o direniyordu. Sanki bomboş gibiydi.

Elimi eline uzatarak ellerini güven vermek istercesine tuttum.

Gözlerini bana çevirip öylece bakmaya başladı.

Kendimi toparlayıp konuşmayı başardım.

"Görkem lütfen böyle yapma, geçecek tamam mı? Herşey düzelecek."

Kafasını hayır anlamında salladı.

"hiç birşey düzelmeyecek! O benim şu lanet hayatımdaki tek iyi şeyimdi, artık hiç birşeyim kalmadı! Beni ben yapan herşeyim şu an o mezarın altında! Artık yine o tehlikeli çocuğum, herkesin bulaşmaması gerektiğini bildiği çocuğum. Ve artık yine içinde iyi hiç birşey olmayan o çocuğum Anlıyomusun beni?"

itiraz ederek "Hayır!" Diye bağırdım.

Nefesimi düzene sokarak tekrar konuşmaya başladım.

"Sen bu değilsin! Böyle düşünme artık düzelebilirsin!."

"Artık Asla!" Dediğinde yerimden kalkarak onun kucağına oturdum. Ellerini ellerimin arasına aldım. Ve o bana şaşkınca bakarken konuşmaya başladım.

"Hayatına girmeme izin verir misin? Söz veriyorum seni iyileştirdikten sonra hayatından çıkacağım."

Kafasını kafama yaklaştırdı, çok yakındık.

"Aptalsın! Neden hayatıma girmek istiyorsun? Benim hayatım zaten berbat! Kendi hayatını da mahvetmek istiyorsun, neden yapıyorsun bunu?" Dediğinde ayağa kalktım.

Göz yaşlarımı
durduramıyordum, O yüzden boşverdim Deli gibi ağlamak istiyordum.

"Benim Hayatım çok mu güzel? Seni Anlıyorum tamam mı?
Benim babam Annemi öldürdü! Ve sonra siktir olup gitti! Ben Anne, Baba sevgisi görmeden büyüdüm. Bir tek Abim vardı. Onu da göremiyordum, ayrı yetimhanelerde kalıyorduk ve yetimhane müdürü bizi görüştürmemek için elinden geleni yapıyordu. Yalnızdım! Çok yanlızdım. Ama pes etmedim! O yüzden sakın seni anlamadığımı düşünme seni en iyi ben anlarım. Bırak da yardım edeyim. Birbirimize iyi geliyoruz, Bana ihtiyacın var, Sana ihtiyacım var. birbirimizin yaralarını sarabiliriz. Birbirimizi iyileştirebiliriz. izin ver" Dedim bütün içimi dökerek ağlamam hala durmamıştı.

Ayağa kalkıp bana yaklaşmaya başladı. Ne diyeceğini çok merak ediyordum yüzü bomboştu. Şaşırmış olduğu kesindi ama sözlerim onu etkilemiş olmalıydı yüz ifadesinden belliydi.

Kolumu tutup beni hızla kendine çekince bedenim onun bedenine çarptı. Beni iyice kendine yapıştırırken kulağıma eğilip fısıldadı.

"Sana izin veriyorum." Deyip boynuma küçük bir öpücük bıraktıktan sonra kollarını belime sıkıca sardı. Bende kollarımı boynuna doladım.

Biz sarılırken karşımızda duran güney ve arkadaşları bizi izliyordu.

Birbirimizi seviyor muyduk? Belki hayır. Ama birşeyler hissediyoruk. Bunu biliyordum. Birbirimize değer veriyorduk bu kesindi. Ona olan hislerim vardı evet. Bunu inkar etmiyordum ama onun neler hissettiğini bilmiyorum belkide Bugün olan şey büyük bir aşkın başlangıcı olabilirdi."

Ipagpatuloy ang Pagbabasa