34.Bölüm|"LUNAPARK"

84 8 3
                                    


Elimdeki kahveyi masaya koyduktan sonra televizyonun karşısında maç izleyen abime baktım. Herşeyi anlatmayı düşünüyordum ama vereceği tepkidende çok korkuyordum.

Önce neyi söylemeliydim?  Babamı bulduğumu mu, babamın bir pezevenk olduğunu mu? Yoksa babamın annemi aldatıp birde çocuk yapmış olduğunu mu?

Bunları düşündükçe deli oluyordum. Yedi sene de bir insan nasıl bu kadar değişebilir, nasıl bu kadar iğrençleşebilirdi.

Gözümden bir damla yaş düştüğünde, Zaten aglamaktan şişmiş gözlerim acımaya başlamıştı.

"Lan, ne bu hal?" düşüncelerimi bölen abimin sesiydi.

Şaşkın bakışlarla ayağa kalkmış yanıma geliyordu. Gözleri aglamaktan şişmiş gözlerimdeydi.

Uzatmanın bir anlamı yoktu. Abiminde bunu bilmeye hakkı vardı. O yüzden bodoslama dalacaktım konuya dolandırmaya gerek yoktu.

"Babamı buldum."

~~~~~~~~

Abime olanları gökhan meselesini katmadan ve şu kaçırılma işi dışında anlatmıştım. Bi süre suratıma öylece bakmıştı. Daha sonrada küfür edip duvara yumruk atmıştı. Ve tabi ondan uzak durmam gereken bir kaç uyarıda da bulunmayı ihmal etmedi. O yokmuş, sanki hiç hayatımıza çıkmamış gibi davranmak konusunda anlaşmıştık.

Banyoya girip ılık bir duş aldığımda yeni yeni kendime gelebiliyordum. Gözlerime fondöten sürüp kapatmaya çalışmıştım ama pek bi yararı olmamıştı orası ayrı.

Dolabımdan kendime kısa kot şort üstüne üzeri yazılı bir askılı onunda üstüne kot rengi bir ceket giyip saçlarımı düzleştirmiştim.

Telefonum çaldığında kimin aradığına bakmadan açtım.

"Hazırlan, kapıdayım."

Onun sesini duyduğumda elimde olmadan gülümsedim.

"Hazırım zaten." Dediğimde birşey demeden telefonu suratıma kapatmıştı. Öküz. Gözlerimi devirdim. Bu kadar odunluk ona bile fazlaydı.

Millet sevgilileriyle 'önce sen kapat aşkım.' Diye tartışırken biz birbirimizin suratına telefon kapatıyoruz. Ah ne harika. E tabi adam cool. Yapmasa olmazdı.

Çantamı kaptığım gibi kendimi dışarı attım. Her zaman ki gibi arabasına yaslanmış sigarasını içiyordu.

Yoldan geçen kız grubunu görünce kaşlarım çatıldı. Gözleri görkemde sanki yiyeceklermiş gibi hayranlıkla bakıyorlardı. Ulan ben size yedirir miyim sevgilimi be durun siz!

Ellerimle saçlarımı arkaya atıp hızlı adımlarla görkemin yanına vardığım gibi elimi ensesine koyarak kendime çektim ve dudaklarımızı birleştirdim.  Görkem bir an şaşırsada ellerini belime koyup karşılık verince öpüşünde gülümsedim. Dudaklarımız ayrılınca gözümün ucuyla kızlara baktım hepsi bozulmuş, yüzleri düşmüştü.

Gülümsedim. Siz kimin yanında kimin sevgilisine bakıyorsunuz sürtükler?!

"Kafana uçak mı düştü?" Diyerek bana sırıtan görkeme gülümsedim.

"Hayır, Alev düştü." Deyince kaşlarını kaldırdı.

"Siz o evde nasıl yaşıyorsunuz, nasıl fantezilerinin var hâlâ çözemedim." Dedikten sonra eliyle kapıyı gösterip "Atla." Deyince kıkırdayarak arabaya binmek için arkamı dönmüştüm ki kolumu tutan eller beni geri ona döndürünce 'ne oldu?' Der gibi baktım.

Şort giydiğimi yeni farkediyor gibi bacaklarımı süzdü.Gözleri bacaklarımda fazla oyalanınca kaşlarımı çattım.

"Az daha bakarsan gözlerinle beni soyduğunu düşüneceğim. Ne yapıyorsun Allah Aşkına?"

Tehlikeli Çocuk Where stories live. Discover now