33.Bölüm

72 8 0
                                    

Şaşkın bir şekilde bana bakıyordu. Birkaç kez hatırlamaya çalışır gibi kafasını iki yana salladı. Onu en son gördüğümde henüz 11 yaşındaydım. O zaman da kocaman mavi gözlü sarı saçlı o kızdım. Tek fark artık büyümüş olmam. Gözlerimden yaşlar usulca süzülürken karşımdaki adama tiksintiyle bakıyordum.

Annemi öldürmüş, ve bizi terk etmişti. Görünüşe göre şimdide pezevenlik yapıyordu. Beni kucağına alıp mutlulukla dolaştıran, hergün eve gelirken bana mutlu olayım diye çikolata alan o adama ne olmuştu böyle?

Bana doğru bir adım atınca ona aynı nefretle bakmaya devam ettim. Güçlü olmam gerektiğini biliyordum. Ağlamak istiyorum. Hemde delice. Ama onun karşısında değil. Bu yüzden soğukkanlı bir ifade yerleştirdim
Suratıma. Ondan nefret ediyordum.

Şapkasını kafasından çıkartarak koltuğa rastgele fırlattıktan sonra kendiside rahat bir tavırla koltuğa oturup beni izlemeye başladı. Karşısında yumruklarımı sıkmış beni hatırlamasını bekliyordum.

"Çok tanıdık geliyorsun, Cüneytin kızlarındanmıydın?" Diyerek başını yana yatırıp beni dikkatle izlemeye devam etti.

Kaşlarımı kaldırdım. Dudaklarım alayla kıvrıldı. Cüneyt kim bilmiyorum ama kendi kızını cüneyt denilen adamın fahişesi sanması fazla ironikti.

"Allah senin belanı versin." içimden milyonlarca küfür etmek geliyordu ona. Ama sakin olmam gerektiğini biliyordum.
Söylediğim lafa kahkahalarla güldükten sonra dikkatle bana baktı.

"Fazla cesursun güzelim,cesur kızlardan hoşlandığımı herkes bilir. Fakat her cesurlugun bir bedeli vardır biliyorsun değil mi? Seni hemen burda öldürebilirim."

"Ulan," ellerimi sinirle saçlarımdan geçirdim."sen ne şerefsizmişsin lan." Gözlerim dolmaya başladığımda yumruklarımı sıktım. "Âdi herif."

Sinirle koltuktan kalkıp belindeki silahı çıkardı. Silahı bana doğrulttuğunda ona olan nefretim çoğalmıştı.

"Sık lan! Sıkmazsan şerefsizsin! "

Bana sinirle baktıktan sonra silahın tetiğini çekti.

"Seni öldürmemem için tek bir sebep söyle."

Çünkü ben senin kızınım baba. Çünkü ben senin hergün saçlarını okşayıp masal anlattığın o kızım.

"Bir sebebim yok." Dedim ondan gözlerimi kaçırarak. Ona bakmak istemiyordum. Çünkü biliyorum ki eğer bakarsam yelkenleri suya indirip deli gibi ağlayabilirim.

Güldü."öyleyse öleceksin."

"Annemi öldürdüğün gibi benide mi öldüreceksin baba?" Bakışlarım gözlerinde sabitlendi.

Suratı aniden değişirken az önceki eğlenir halinden eser kalmamıştı. Silah elinden kayıp yere düşerken bana şaşkınca bakıyordu. Tam ağzını açmış konuşacaktı ki, kapı ani bir şekilde açıldı.

içeriye mavi gözlü, uzun boylu, yapılı ve yakışıklı denebilecek kadar karizmatik bir adam girmişti. Tahminen benden bir kaç yaş büyüktü. Gözleri beni bulunca beni baştan aşağı süzüp gülümsedi.

Bakışları ona döndüğünde "Beni iyi tanıyorsun baba, uzun zaman sonra bana göre bir kız bulabilmişsin. Bu kızı istiyorum." Dedikten sonra bakışları bana dönüp beğeniyle tekrar süzdü.

'Beni iyi tanıyorsun baba' şaşkınlıktan bi süre kendime gelemesemde kendimi toplamayı başarabilmiştim. Gözlerim dolmaya başlarken nefret dolu bakışlarımı ona çevirdim. Şaşkınlıkla bir çocuğa bir bana bakıyordu. Çocuk tam birşey daha söyleyecekken onu susturdu. "Cüneyt çık dışarı."
Dediğinde cüneyt denilen çocuk anlamazca başını salladı. "Ne oluyor baba?" Dedikten sonra nefesini dışarı üfleyerek bana yöneldi. Bilegimi sıkıca tutup beni çekerken "her neyse kızı alıyorum." Diyerek umursamazca konuştu.

Tehlikeli Çocuk Where stories live. Discover now