18.Bölüm|"ANLAŞMA"

194 12 1
                                    


Bütün duygularım birbirine karışmıştı sanki. Ne diyeceğimi bilemeden öylece gözlerine bakıyordum. O da sadece gözlerime odaklanmıştı. Bir şey demedim. Diyemedim. Kimseyle dans etmemiş ilk defa benimle etmişti. Ve bunu açık açık söylemişti. beni şaşırtıyordu.

Yaşadığım heyecandan olsa gerek sık nefesler alıp veriyordum. Kalp atışlarımı duyabiliyordum. Fazla hızlı atıyordu.

Kendimde bile değildim ayağım tökezledi ve dengemi kaybettim. Düşmemi engelleyen görkemin belimi sıkıca tutan kollarıydı.

Ellerini belimden indirdi. "Gidelim" dediken sonra Kolumu tutup dışarı çıkardı.

Beni eve bırakıp gitmişti. Hiç birşey söylememişti bile. Dengesiz Herif! Anahtarımla kapıyı açıp eve girdikten sonra odama doğru yürüdüm. Abimin odasının önünden geçerken duyduğum şeyler yüzünden öylece kalakalmıştım. Şoktaydım hemde fazlasıyla.

Duruyla abim konuşuyordu.

Abim Duruya onu ne kadar özlediğini söylüyordu. Yok artık! Benim neden hiç birşeyden haberim yok?! Abim ve Duru çıkıyor mu yani? Sesler kesilince hızla odama girdim. Şu an herşeyi boşverip yapmayı istediğim tek şey vardı. 'Uyumak'

Sabah erkenden kalkıp duş aldıktan sonra giyinmeye başladım hava yağmurluydu bu yüzden kalın giyinecektim.

Kot pantolonumu giyip üstüne uzun botlarımı geçirdim beyaz bir kazak alıp üzerime geçirdikten sonra montumu da giyip saçlarımı düzleştirdim ve ikiye ayırdıktan sonra şapkamı taktım. Atkımı da taktıktan sonra hazırdım.

Henüz Abim ve Alev uyanmamıştı. O yüzden sessiz bir şekilde dışarı çıktım.

Biraz yürüdükten sonra Sahildeki banklardan birine oturup gözlerimi kapattım. Kuşların Martıların seslerini duyuyordum. Huzur vericiydi.
Gözlerimi açıp etrafa bakındım.

Yan bankta iki sevgili sarılıyordu. Bir an onları görkemle bana benzettim. Bizde sarıldığımızda böyle güzel görünüyormuyduk acaba? Bu saçma düşüncemi bir kenara atıp tam önümdeki parkta Annesi ve Babasıyla oynanan kıza baktım. Ne kadar da mutluydu.

Annem ve o Herif yanımda olsaydı normal bir Aile olup böyle mutlu olabilir miydik acaba? Kendimi diğer insanlarla karşılaştırmayı bırakmalıydım. En azından mükemmel bir abiye sahiptim.

Banktan kalkıp yürüyerek insanları izliyordum. istanbulun ıssız sakin tepelerine geldiğimde taşların üstüne oturdum. Kimse yoktu. Sessiz ve sakindi. Tam da ihtiyacım olan şey. Tek yaptığım çiçekleri ve böcekleri izlemekti ki bu insanları izlemekten çok daha iyiydi.

Acı acı inleyen fren seslerini duymamla ayağa fırladım. Hemen ardından o çarpma sesi doldurdu kulaklarımı. Korku bedenimi ele geçirmişti. Kendimi toplayıp seslerin geldiği yere koştum.

Bir araba ters bir şekilde yolda duruyordu. Belli ki devrilmişti. Koşarak arabanın yanına ulaştıktan sonra eğilerek içinde biri olup olmadığına baktım.

Sürücü koltuğunda biri vardı! Muhtemelen benim yaşlarımdaydı yüz yapısı sert dursa da fazla yakışıklıydı. Kapıyı açıp çocuğu içinden çıkarmak için kolunu tutup kendime çektim ama çıkmıyordu. Kahretsin! Sıkışmıştı. Cebimden telefonumu çıkartıp ambulansı aradım. On beş dakikaya gelebileceklerini söylediklerinde delirecektim.

"Bakın o kadar vaktimiz yok kafası kanıyor ve ne yapacağımı bilmiyorum lütfen acele edin!"

Telefonu kapattıktan sonra tekrar çocuğa döndüm ne yapacağımı bilmiyordum kafası kanıyor beyin kanaması geçirebilir belkide. Arabadan çıkan dumanları farkettiğimde gözlerim dehşetle açıldı. Araba her an patlayabilirdi. Hemen oradan çıkması gerekiyor! Lanet olası Ambulanslar. Çocuğun olduğu tarafa tekrar yönelip sürünerek arabanın içine girdim koltuk altlarından tutup kendime çektim. Arabadan çıkan dumanlar arttıkça elim ayağıma dolaşıyordu. Sonunda çocuğu hareket ettirebilmiştim. Onu ileri ittikten sonra bende arabanın içinden çıktım ve tekrar koltuk altlarından tutup onu arabadan uzaklaştırdım. Öylece kanlar içinde yatıyordu. Cansız gibiydi! Korku ve endişe bütün vücudumu sarmışken gözlerimden akan yaşları farketmemiştim.

Tehlikeli Çocuk Όπου ζουν οι ιστορίες. Ανακάλυψε τώρα