27.Bölüm|"AŞK"

190 14 0
                                    


Bölüm şarkısı : Ellie Goulding - Love me like you do

1 hafta sonra

Bütün hafta sıradan geçmişti. Okulun son haftaları olduğu için herkes yapılacak baloyu konuşuyor, kendilerine kavalye arıyorlardı.

Boks salonunda olan olaylardan sonra görkemi bidaha görmemiştim. Okula gelmiyordu. içim içimi kemiriyordu tabiki. Neredeydi yine?

Alevle güney barışmıştı. Güneyin alevi aldatmadığı ortaya çıkmıştı çünkü. Boşuna yumruk yedi çocuk.

Abimle görkem ise arkadaştı. Abime sorduğumda ise görkemin çok iyi bir dövüşçü olduğunu ve onunla beraber çalıştığını söylemişti. Görkem de bokscuydu yani. Hemde en iyisi.
Bunu zaten anlamak zor değildi. iki adamı birden yere sermesi bunu kanıtlamıştı.

Onu özlüyordum. Hemde çok. Kokusunu, sesini, gözlerini. Ne kadar salağım ben. Çocuk beni sevmiyor bile. Bense onu özlüyorum. Hayatımda ilk defa yaşadığım bu duygular beni yok edecekmiş gibi hissettiriyordu. Ben aşk dan ne anlardım ki? Benim bütün hayatım Abimle boks öğrenip futbol oynayarak, geçmişti. Diğer kızlardan farklı büyümüştüm ben. Ve bundan gurur duyuyordum. Yani hergün farklı ojeler sürüp sürekli erkek tavlamaya çalışan kızlardan değilde, hergün erkekleri döven bir kız olarak yetişmiştim.

Tenefüs zili çalınca düşüncelerimden sıyrılıp sırasına kafasını gömüp uyuyan
alevin yanına gidip dürttüm.

"Lan Alev, kalksana."

Beni takmayıp homurdanarak uyumaya devam edince gözlerimi devirerek sınıftan çıktım.

Aç olan karnımı doyurmak için kantine gidip tost ve çay aldıktan sonra dışarı çıkıp bir banka oturdum ve kendi kalesine gol atan milli takım oyuncusunu gören fatih terim edasıyla bakmaya başladım tosta.

"Bu ne be? Nasıl tost bu Allah aşkına! Dişim kırılacak lan! insan yiyor lan bunu utanın!"

Tostu yiyemediğim için etrafıma bakındım. Yan bankta etrafı izleyen tahminimce 9.sınıf olan bir çocuğu görünce yanına gidip tostu ona uzattım.

"Şunu yer misin?"

Çocuk bana çekinerek bakıp "neden?" Diye sorunca gülümsedim. Parası olmadığı için yemek alamadığı çok belliydi. Çünkü dışarıda tek yemek yemeyip etrafı izleyen oydu.

"karnım ağrıyor yiyemedim bir türlü. Boşa gitmesin."

Gülümseyerek elimdeki tostu aldı "Teşekkür ederim abla." Dedi mahçup bir sesle.

"Rica ederim canım."

Tekrar oturduğum banka gidip çayımı elime alıp oturdum. Oturduğum gibi çay üstüme dökülünce çıldırdım tabi. Önce aç kaldım şimdi ise susuz.

"Laaan! Yeter ulan yeter! herşey beni mi bulur? Hay ben bu çayın.." derken bir yandan da tenime yapışan tişortümü elimle tutup kaldırıyordum.

Bardağa gelişi güzel bir tekme atıp sinirle önüme dönüp yürümeye başladım.

Kafamı kaldırıp etrafıma bakındığımda öylece kalakaldım. Ne zaman gelmişti?

Karşı bankta oturup beni izleyen görkem ve arkadaşlarına utansamda bir tepki veremeden yürümeye başladım.

Gözlerim yerde aklım görkemde olduğu için birine çarpmıştım.
"Pardon." Diyerek çarptığım kişiye hiç bakmadan yürümeye başladım ama yürüyemedim. Çünkü bir kol belimi kavrayıp beni öne döndürmüştü.

Tehlikeli Çocuk Место, где живут истории. Откройте их для себя