AŞKIN BEDELİ

By uguryedek

265K 8.7K 106

Hikayenin yedek hesabı. More

Giriş
1. Tanıtım gelecekten kesit
2. Tanıtım ve karakterler
1. Bölüm ilk karşılaşma
2.Bölüm Bırak beni
3.Bölüm Eski sevgilim
4.Bölüm Yanağım değil kalbim acıyor
5. Bölüm ikinci ve büyük karşılaşma
6.Bölüm Git hadi
7.Bölüm Mutlu musun?
8.Bölüm Yüzüğünüz Takılacak
9.Bölüm (part 1) Her son, yeni bir başlangıçtır.
9.Bölüm (part 2) Her son, yeni bir başlangıçtır.
10.Bölüm Aşık Bir Kalbe Kimsenin Sözü Geçmez...
11.Bölüm Barış ilan ediyoruz
12. Bölüm ''Aşk''
13.Bölüm Dokunma bana
14. Bölüm Trip çekemem
15.Bölüm Kıskançlık
16.Bölüm Dış kapının dış mandalı
17. Bölüm Ben Aşık oldum düzenleme
18.Bölüm Biz öpüşmüş mü olduk?
19.Bölüm Baş belası şeytan
20.Bölüm Sendeki beni gördüm
21.Bölüm Eşeklerde adam olabiliyormuş
22.Bölüm Ben sana aşık oldum Begüm
23.Bölüm Ağlıyor musun sen?
24.Bölüm Begüm'ün aşk itirafı
25.Bölüm sonum olacaksın
26 .Bölüm yalancı oldum
27.Bölüm yeni bir aşk doğacak mı?
28.Bölüm Bu kızda kim?
29.Bölüm Susmadığın teşekkür ederim
30.Gitmek unutmanın yarısı mı?
31.ya hep ya hiç
32.Bölüm kaybettim
33.Bölüm sen o güzel aklını yorma
34.Bölüm evlen Benimle
35.Bölüm Sen benim keşke dediğimsin
36.Bölüm umurumdasın
37.Bölüm Aşağı atacağım seni
38. Bölüm Manyaksın sen
39.Bölüm Bekarlığa Veda Partisi
40. Bölüm Düğün
41.Bölüm Biz artık bir bütünüz
42.Bölüm Zaman
44.Bölüm Tüm çiftler
45.Bölüm İstanbula gidelim
46. Bölüm hastalıkta sağlıkta
47. Bölüm Nasıl unuttum
48. Bölüm Bu senin hangi yüzün Azat
49. Bölüm Seni sevmek çok zormuş
50. Bölüm Yoruldum
51. Bölüm Oğuz senin eski sevgilin mi?
52. Bölüm Gücün bana yetiyor değil mi?
53. Bölüm Oğuz & Eda
54. Bölüm Ben bunu haketmedim
55. Bölüm Bebek
56. Bölüm (1.kısım) Bana Dönecek misin?
56. Bölüm (2.Kısım) Ege Bebek
57. Bölüm (1.Kısım) Çıkmadık candan Umut Kesilmez
57. Bölüm (2.Kısım) Bebeğimiz İyidir Değil mi?
58. Bölüm (1. Kısım) Kızım
58. Bölüm (2. Kısım)Aşk olmadan tutku olur mu?
59. Bölüm (1.Kısım) Güney'le Yaran evleniyorlar
59.Bölüm (2.Kısım) Peşinden koşuyorum
60.Bölüm (1.Kısım) Dibi Görmüş Bal Kavonozu
60.Bölüm (2.Kısım) Sapım Kızlar
61.Bölüm (1.Kısım) Yeni başlangıç
61.Bölüm(2.Kısım) Sapına kadar aşık oldum
62.(1.Kısım) Güven ilişkinin Temelidir
63.Bölüm (1.Kısım)Alacağız o kızı
63.Bölüm (2.Kısım) Küçük Kılıç
64.Bölüm (1.Kısım) Sen benim tek gerçeğimsin
65. Bölüm (1.kısım) İzin verecek
65.Bölüm (2.kısım) Milat
66.Bölüm (1.kısım) Miray
66.Bölüm (2.kısım) Evleneceğim kadın
67.Bölüm (1 kısım) Makas kesmiyor
68.Bölüm (1.kısım) Anneme söylemiş olabilirim
69.Bölüm (1.kısım) Ölene kadar dünürlük olayımız var
69.Bölüm(2.kısım) hayatındaki kişi kalbinde mi?
7o. Bölüm FİNAL (2.Kısım) Ötesi berisi olmaz
70 Bölüm ''FİNAL'' (1. Kısım) Azat'ın güzeli birken iki oldu
70. Bölüm Final (3.Kısım SON) Her şeyin cevabı zamanda
yeni hikaye tanıtım bölümü gelecek
Aşkın Ateşi yayımlandı
ÖZEL BÖLÜM 1 "Oğlumuz mu olacak."
ÖZEL BÖLÜM 2 "Sensiz bir dünya hiç güzel olmazdı."
Özel bölüm 3 ''küçük bey görsün kızımı.''
Özel bölüm 4 Dila'yla Onur Evleniyorlar
Özel bölüm 5 Nişan ve bebek
Özel bölüm 6 (part 1) Mustafa & Leyla
Özel bölüm 6 (part 2) İyi ki
Özel bölüm 7 (part 1) "Düğünümüz için heyecanlı mısın?''
Meriç &Bora (part 2) ''Düğün''
Özel bölüm 7 (part 3) "Beklerim tabi saat kaçta?"
Özel Bölüm 7 (4.part) "Bebeğim sen gelişinle beni çok sevindirdin."
SON ÖZEL BÖLÜM (1.part)
SON ÖZEL BÖLÜM (2.part)

43.Bölüm Minik Karaaslanlar

3K 97 5
By uguryedek

                                           

Merhaba arkadaşlar; Bu bölümde  Mustafa&Leyla ve Azat&Begüm var. Begüm'le Azat'ın arada yakınlaşma sahneleri olacak bilginiz olsun.

Bu bölümü benim için unutulmaz bir iyilik yapıp bana bir sürü kapak hazırlayan İthaf ediyorom. Canım beni o kadar mutlu ettin ki daha önce teşekkür etmiştim ama bir de buradan teşekkür etmek istedim. Çok sağ ol çok teşekkür ederim. ❤️Yüz yüze tanışmasak bile böyle değerli, ilgili okuyucularımın olması beni çok mutlu ediyor. Multimedyadaki kapağı yaptı ve ben çok beğendim umarım okuyan herkes de beğenir.

Keyifli okumalar...

ÜÇ AY SONRA

Aradan geçen üç aylık süre zarfında Karaaslan ailesinde olduğu gibi herkeste oldukça fazla değişimler olmuştu. Begüm'le Azat'ın evliliği kendilerini bile şaşırtacak derecede sorunsuz harika bir şekilde gidiyor, birbirlerinden bir dakika ayrı kalsalar hemen özler oluyorlardı. Gün içinde Azat işte Begüm ise kursta öğrencileriyle vakit geçirirken hala çiçeği burnunda sayılan çift akşam olduğunda aşkla uzun uzun birbirlerine sarılıyorlardı. Begüm kısa zamanda konaktaki o kalabalık aile ortamına, birlikte yemekler yenmesine alışmış başlardaki o tedirginliğini üstünden atmıştı. Bekir Bey ve Meliha Hanımla yaşadıkça onların nasıl anlayışlı engin gönüllü anne baba olduklarını anlamıştı. Katı kuralar yoku bu evde. Sandığının aksine canı akşam yemeğine katılmak istemeyip kocasıyla odalarında takılmak istediğinde kimse bir şey demiyordu. Dışarı çıktıklarında kimse laf etmiyordu.

Azat ilk başlarda karsının "acaba bunu yapsam ayıp olur mu?" Gibi kararsızlıklarına çok yardımcı olmuş annesiyle babasının sevgiden aşktan dolayı abartıya kaçmadıkça yanlarında rahat olabileceklerini karsına göstermişti. Onlar çok mutluydu... En azından şimdilik sorunları yoktu ama ileride ne olurdu bilinmezdi...

Öte yandan Mustafa ve Leyla içinse bambaşa mutluluk vardı. Leyla'nın hamileliği ilerlemiş üç ayı geride bırakmış dördüncü ayına girmek üzereydi. Mustafa karısnın üstüne titriyor adete eskisinden daha da çok şefkatli bir adam olmuş oğlu karısı ve daha doğmasına aylar olsa bile minik bebeğinin varlığıyla yüzünde gülücüklerin eksik olmadığı şen şakrak bir adam olmuştu. Karaaslanlar keyifliydi, hayatlarında hiç olmadıkları kadar huzurluydular...

MUSTAFA & LEYLA

"Kardeşim mi? Bebek mi olacak?"

Leyla, hevesle karşındaki oğluna başını sallarken Eymen duyduklarından hoşnut olmadığını belli ederek kaşlarını çattı.

"Ben istemiyorum."

Bir anda oturduğu sandalyeden zıplayıp inen Eymen dolu dolu olmuş gözleriyle koşup giderken Mustafa ve Leyla birbirlerine baka kaldılar. Leyla'nın hamileliği ilerliyordu, dördüncü ayına girmesine sayılı günler vardı ve artık Eymen'e kardeşi olacağını söyleme vakti gelmişti. Aslında çok önce söyleceklerdi ama olurda Eymen kıskanıp kardeşini istemediği için bir zarar verir diye Leyla'nın üç ayı bitirmesini beklemişlerdi.Aradan geçen üç ayın sonunda Mustafa oğluna, "seninle önemli bir şey konuşacağız gel bakalım aslanım." Diyerek avludaki masada karısıyla birlikte oğlunu karşısına oturtup konuşmaya başlamıştı.

Anne baba olarak Eymen'e kardeşi olacağını ve bunun nasıl güzel bir şey olduğunu, kıskanması için profesyonel yardım alıp öğrendikleri gibi sakince açıkladıklarında Eymen, ağlamaklı olmuştu. Tek çocuktu ve tüm ilgi kendisindeyken bunu paylaşmak istemiyordu.

"Eymen hemen buraya gelir misin babacım?"

Mustafa'nın itiraz istemeyen sesini duyan Eymen kollarını kavuşturmuş küskün halde usul usul ağlayarak sedirin köşesine sinmişti. Kardeş fikrini hiç sevmemişti ve kesinlikle istemiyordu.

"Eymen annecim gel lütfen, bak beni üzüyorsun bebeğim."

Eymen, babasından sonra annesininde seslenmesiyle yerinden kalkıp başı önde minik burnunu çekerek tekrar terk ettiği masaya geri döndüğünde Leyla'nın gözleri dolmuştu. Eymen ilk göz ağrısıydı ve oldu bitti onun ağlamasına hiç dayanamıyordu.

"Gel bakalım, konuşma bitmeden nereye çekip gidiyorsun sen? Hani büyümüştün hani kocaman adamım ben diyorsunda böyle büyüklük olur mu?"

Mustafa kucağına oturttuğu oğlunun saçlarını okşarken Eymen başını babasının göğsüne yaslayıp içini çekti.

"Baba istemiyorum... Lütfen benim kardeşim olmasın geri gitsin o."

Hıçkırarak ağlamaya başlamasıyla Eymen'in bu denli büyük tepki vereceğini bilemediklerinden Leyla'yla Mustafa birbirlerine "ne yapacağız biz" dercesine baktılar.

"Annem o senin kardeşin, bak burda karnımın içinde büyüyecek. Hani okulda arkadaşlarınında bebek kardeşleri vardı "onlar çok güzel anne" diyordun ya işte şimdi seninde öyle güzel kardeşin olacak. Sen bizim kıymetlimizin seni çok seviyoruz oğlum, kardeşin olduğunda bu durum asla değişmeyecek."

Eymen, ıslak gözleriyle annesine ve azıcık çıkmaya başladığı kardeşinin içinde bulunduğu karına bakıp başını babasının göğsüne sürterek mırıldandı.

"İstemiyorum, o gelirse ben sizinle hiç konuşmam ki oyuncaklarımı bile çöpe atarım... Yemekte yemem, hasta olurum sonrada iğne yapacaklar diye evden gizlice kaçar giderim."

Mustafa, duyduklarının şaşkınlığı ile gözlerini kocaman açarken Leyla yutkundu. Oğlu öyle kararlılıkla bu cümleyi kurmuştu ki bir an korktular. Bu çocuk bu yaşta bu cümleleri nasıl kurabiliyordu? Hem kaçarım ne demekti?

"Allah korusun" Dedi Mustafa içinden. Oğlu öyle bir şey yaparda evden falan gizlice gidip kaybolursa dünyası başına yıkılırdı.

"Sen nasıl konuşuyorsun öyle babacım? Eğer bu dediklerini yaparsan bizi üzeceğini biliyorsun değil mi? Sen bunları yaparsan annenle beni üzersin ve bizde üzülüp hasta oluruz. Bunların olmasını gerçekten ister misin?"

Eymen dudaklarını büzüp başını kaldırarak babasına baktı.

"Ben sizi üzmek istemiyorum baba ama kardeşte istemiyorum."

Leyla ağzını açıp bir şey diyecekti ki Mustafa kaşlarını kaldırıp karısını susturdu. Eymen'in üstüne gitmenin anlamı yoktu çünkü oğlunun gerçekten bu gidişatından şüphelenmiş endişelenmişti. Yanlış bir şey yapıp bir canından daha olamaz ölürdü.

Uzmandan daha detaylı yardım almak en iyisi diye düşünüp bu konuyu şimdilik kapattı. Mustafa, çocuk yetiştirme konusunda modern bir babaydı ve eski usül iş yapmayı sevmiyordu. Gerekirse oğlunuda alıp terapiye bile giderdi.

"Bu konuyu sonra konuşacağız, hadi bakalım şimdi seninle gidip biraz puzzel yapalım?"

Kocaman gülümseyen Eymen babasının boynuna sıkı sıkı tutunup annesine öpücük attığında Leyla kahkalarla güldü oğluna. Bu çocuk kesinlikle Mustafa'nın efendiliğinden almamış amcasının zıpırlığına geni çekmişti.

***
"Mustafa'm biraz daha ekmek verir misin?"

Mustafa karısnın seslenmesiyle içtiği çorba kasesinden kafasını kaldırıp karsına baktı. Sofraya oturalı daha beş dakika anca olmuştu ve daha kendisi, annesi, babası çorbalarını bitirmek üzereyken Leyla iştahla ana yemeğe geçmiş hızlı hızlı yiyor birde ikide bir ekmek tüketiyordu. Daha dört aylık hamileydi güzel karısı ama şimdiden beş kilo almıştı. Kilo almasına Mustafa'nın şikayeti yoktu aksine karısının dolgunlaşan kıvrımları hoşuna gidiyordu ama böyle giderse hamileliğin son aylarında Leyla yerinden kıpırdayamazdı ve yine üzülen kendi olurdu.

"Pilavı ekmekle mi yiyeceksin Leyla'm?"

Mustafa her ne kadar alçak bir ses tonuyla konuşsada masadakiler kurduğu cümleyi duymuşlardı. Leyla kocasının ekmek vermektense kaşlarını yukarı kaldırarak konuşmasına bozulmuş ama belli etmemeye çalışıp gülümsemişti.

"Hayır ben köftemi ekmekle şey yapacaktım."

Yalan söylemeyi becermiyordu Leyla çünkü hemen beyaz teni kızarıyor dili dolaşıyordu. Mustafa, düzenli ve sağlıklı beslenmesi konusunda kendisiyle konuşmuştu ve Leyla'da onaylamıştı. Bu seferki hamileliğinde iştahı çok açıktı. Eymen'e hamileyken çok kilo almamıştı ama bu kez yemekten kendini alamıyor sonrada Azat dalga geçip Mustafa üstüne "sağlıklı şeyler ye bırak şu abur cuburu bebeğe faydası bile yok onların" dedikçe morali hemen hemen hergün bozuluyor sonra aklına gelen tatlılar tuzlular ile gülerek soluğu mutfakta alıyordu. Meliha Hanım elleriyle besliyordu gelinini. Begüm'le Leyla'yı birbirlerinden asla ayırmadan ikisiylede anne kız olarak çok güzel anlaşıyordu.

"Bir dilim yeter sana."

Yüzü asılan Leyla Mustafa'nın uzattığı ince küçük dilim ekmeği aldı ama yemekten vazgeçip kenara bıraktı. Hayır ne olmuş yani bulgur pilavıyla azıcık ekmek yemek istediyse suç muydu bu? Mustafa laf eder diye pilavla ekmek yemek istemediğini söylemiş şimdide yemeğine devam eden kocasnın ara ara üstüne dikilen bakışlarından dolayı içi gitsede pilavını ekmeksiz yiyip bitirmişti.

Yemek sonrası herkes bir köşeye çekilirken Leyla Mustafa'nın Eymen'le oyun oynamaya dalmasını fırsat bilip hemen ayaklandı ve mutfağa gidip  kahve pişiren yardımcılara gülümseyerek eline aldığı küçük tepsinin içine önce ekmek dolabını açarak bir parça ekmek koparıp koyduktan sonra küçük bir tabağa da pilav koyup mutfak masasına oturdu.

"Açıktın mı kızım? Sen gebesin ya için kazınıp durur şimdi ayranda vereyim mi? Ya da dur vişne kaynatmıştım sana onun suyundan vereyim." Yanakları çiğnediği lokmadan dolayı dolu dolu olan Leyla öylesine tatlıydı ki maviş gözleri çocuksu bir ışıltıyla parlıyordu.
Orta yaşlı yardımcı kadın evdeki herkes gibi hem Leyla'yı hem de aileye yeni katılan Begüm'ü seviyordu. İki gelinde mütevazi terbiyelilerdi ve çalışanları asla ezmiyorlardı.

"Al kızım afiyet olsun."

"Teşekkür ederim Hatice abla."

Leyla önüne konulan vişne suyundan büyük bir yudum alıp tekrar ekmek parçasından koparıp afiyetle yerken lokmasını daha yutamadan kapı pervazına yaslanmış kendisini izleyen Mustafa'yı fark etmesiyle zorla yutkunup  elindeki ekmeği ve çatalı usulca bıraktı.

"Bakın burda kim varmış..."

Mustafa alaycı bakışlarıyla yürüyüp ellerini masanın üstüne dayayıp eğildiğine çalışanlar kıkır kır gülüştüler. Mustafa duyduğu gülüşme sesleriyle anında sert bakışlarını çalışanlara  yöneltince herkes sus pus olup mutfaktan anında çıktılar.

"Mustafa'm sen mi geldin? Bende midem biraz kazındı da bastırsın diye Hatice ablanın hazırladıklarını yiyordum."

Mustafa gözlerini kısıp kızararak yalan açıklama yapan karısına sonrada masanın üstündeki ekmekle ve yarısı yenmiş bulgur pilavına baktı.

"Şu işe bak ki Hatice abla sana koca mutfakta yemen için bunları hazırlamış, bak sen."

Leyla zoraki güldü.

"Ayy ehe he, evet aşkım bende bakmadan yedim öyle ama neyse doymuştum zaten."

Leyla ayaklanıp kalkacağı esnada Mustafa karısnın omuzlarından bastırıp nazikçe geri yerine oturttu.

"Otur yemeğini bitir Leyla'm."

"Yok Mustafa ben doydum gerçekten."

Yeniden hareketlen Leyla'ya sert bir bakış attı Mustafa. Tamam belki çok karışıyor gibi görünüyordu ama o hem karısnın hem de bebeğinin sağlığını düşünüyodu. Leyla elbette acıkabilirdi sonuçta iki canlıydı ama doğru düzgün şeyler yemeliydi. Canı bir şeyler de çekebilirdi ki aşerdiği zamanlar Leyla bir ayrı tatlı oluyordu ama bazen Leyla hamileliği öne sürüp Allah ne verdiyse önüne geleni yiyor bunu adet haline getirir olmuştu. Hayır Mustafa başına geleceği de biliyordu o karın yarın öbür gün iyice büyüsün Leyla çok kilo aldım diye ağım ağım ağlayacak kocasının başını şişerek "beni beğenmiyorsun değil mi? Ben çok kilo aldım değil mi?" diye Eymen de olduğu gibi ağlayacaktı. Eymen doğana kadar altı üstü dokuz buçuk kilo almıştı ama Leyla bunda bile dert yanıp durmuştu.

"Otur dedim güzelim. Madem canın çekti ye yemeğini. Benden çekinip aşerdiğin zamanları saklama demiyor muyum ben sana."

"Ama öyle bir bakıyorsun ki utanıyorum Mustafa."

Mustafa tek kaşını kaldırıp indirdi.

"Benden, iki çocuk yaptığın benden mi utanıyorsun meleğim, sen iyi misin?"

Leyla birden azarladığını zannetti halbuki Mustafa gayet normal bir ses tonuyla konuşuyordu.

"Tamam hemen kızmana gerek yok yemem olur biter."

Leyla bir anda masadan kalmasıyla Mustafa ne olduğunu anlamadan ayağı takılan karsı tam düşecekken hızla belinden yakalayıp tutuğu gibi kendini tutamayıp kızgın çıkan sesiyle Leyla! diye soludu.

"Ne yapıyorsun sen? Niye ani hareketler yapıyorsun?"

İşte şimdi kızmıştı Mustafa... Bir şey demediği halde niye Leyla ters anlayıp ani hareketler yapıyordu. Tutamasaydı hamile karısı yere düşecekti.

Leyla bir şey söylemeden başını eğdi ve adım atmak için hamle yaptığında Mustafa karısını kendine çekip sarıldı.

"Korktun mu bebeğim, düşeceksin diye korktun mu?"

Sesini çıkarmadan başını evet anlamında sallayan Leyla'nın saçlarını okşayıp öptü Mustafa. Herkesin bebeği kendisine kıymetliydi ama onlar için çok daha başkaydı. Bunca tedaviden sonra Leyla hamile kalmışken her şeyden sakınır olmuşlardı.

"Bir daha yapama bunu, sen iki canlısısın hareket etmeden önce düşün biraz."

Leyla güzel gözleriyle mahcup olmuş halde bakarken Mustafa karsının yanağını şefkat içeren bakışları altında elinin tersi ile okşadı.

"Yine bu hormonlar bizi yoracak değil mi?"

Kocasının yalandan üzgün sesine ve yüzüne bakıp dişlerini göstererek güldü Leyla.

"Benden yine çekeceğin var babası, doğurana kadar katılanacaksın sürekli değişen ruh halime ne yapalım."

Başını sağa sola sallayıp gülen Mustafa'nın güzel bir hayatı vardı ve bu hayatı canından çok sevdiği güzel gözlüsü, bıcırık oğlu sağlıyordu. Her geçen gün Leyla'ya olan tutkusu sevgisi daha çok artıyordu. Onu tanıdığı ilk gün ilk görüşte kalbine kazısada aşkından biraz endişe duymuştu. Aralarında yaş farkı vardı Leyla çok küçük masum bir kızdı ve ileride "ben yaşlandıkça ona yetebilir miyim?" diye endişe duysada bir birlerine inanılmaz bir uyum sağlamışlar Mustafa Leyla'yı tanıdıkça bu konuda saçmaladığını aşkta yaşın olmadığını görmüştü. Yaş ya da diğer engeller boştu. Önemli olan iki insanın hem kalben hem de beynen uyuşması gerekiyordu.

"Sabah her zamanki yerimize baş başa kahvaltıya gidelim mi mavişim?"

Leyla uzun zamandır Mustafa'yla baş başa bir şey yapmamış her planlarına minik oğlunun dahil olmasından kocasının bu fikrini gözleri ışıldayarak dinledi.

"Gerçekten mi? Baş başa yani sen şimdi oğluna dayanıp onu evde bırakarak sadece beni dışarı götüreceksin öyle mi?"

Leyla inanmazca konuşup alaylı alaylı göz süzerken Mustafa sesli bir kahkaha attı. Leyla haklıydı oğlu söz konusu olunca Mustafa da akan sular duruyordu. Eymen'in minicik dudaklarını büzmesine dayanamıyordu.

"Şansını zorlama Leyla'm yoksa şimdi gider bizim eşek sıpasına yarın annenle seni kahvaltıya götüreceğim derim."

Leyla nazlı nazlı "ya Mustafa tamam şaka yaptım." Derken Mustafa göz süzen karısının güzelliğine iç çekerek baktı.

"Baş başa gidelim Mustafa'm annem ilgilenir Eymen'le biz kaç zamandır gitmiyorduk yerimize."

"İyi bakalım, hadi şimdi sen doğru yatağa bugün çok ayakta durdun."

Karısnı kolunun altına alan Mustafa Leyla'yı mutfaktan çıkarmak için yöneldiğinde Leyla hemen sızlandı.

"Saat daha sekiz Mustafa'm Eymen bile dokuzda yatıyor bu saatte yatağa girersem gece uyanırım bak."

Karısnın itirazını dinlemeyen Mustafa Leyla'yı daha çok kendine çekip zorla merdivenlere yönlendirdiğinde Leyla dudaklarını sarkıttı.

"Mustafa sana diyorum niye beni dinlemiyorsun? Hem daha oğlumuzu bile uyutmadık."

"Annem halleder bahane sunma bana güzelim geç hadi."

Açtığı kapıdan karısının geçmesini beklerken Leyla uyuşuk adımlarla içeriye girdi ve yüzünü asmış halde Mustafa'nın ilgili bakışları altında üstünü çıkamaya başladığında kocası önce davranıp Leyla'ya yardım ederek artık dolgunlaştığı için sıkan sütyenini çıkarıp üstünü  giydirmek için geceliği eline aldı ama giydirmeden önce karsının iz olan sırtını öptü.

"Sıkmış bu güzelim niye yenisini almıyorsun."

Leyla şuan erken yatırıldığı için kocasına küstüğünden cevap vermezken Mustafa geceliği
giydirip gülerek karısnı kucağına alıp yatağa yöneldi.

"Yarın alışverişe gidelim eksiğin neyse alalım. Kendini ihmal etme sevgilim."

"Ben haftaiçi Begüm'le alışverişe çıktığımda alırım."

Mustafa üstünü örttüğü karısının alnından öptü.

"Hımm demek öyle. Tamam, bundan sonra Mustafa sen benimle ilgilenmiyorsun benimle alışverişe gelmiyorsun diye sızlanmak yok yasaklıyorum sana."

Kaşlarını çatan Leyla kocasına kızgınca bakarken Mustafa gülmemek için sıktı kendini. Bu kadını sinirlendirmeyi seviyordu. O güzel mavi gözleri çakmak çakmak oluyordu.

"Karışmadığın bir o kalmıştı zaten."

Asice konuşan karısına tek kaşını kaldırarak bakıp ayakta yüzüne doğru eğilince Leyla dudaklarını ısırıp gözlerini kaçırdı.

"Rahatsız mısın sana karışmamdan? Hayır öyleyse bileyim iki katı karışayım."

Kocasının kurduğu cümle ile yutkunan Leyla Mustafa'nın şuan numaradan böyle yaptığını anlayamamış çekinmişti.

"Mustafa gelme üstüme daraldım."

Leyla elini karnına koyup yatağın öbür tarafına kayınca Mustafa doğruldu.

"Sıkışınca hemen karnındaki yavrumuzu kullan."

Yatakta yan dönen Leyla kocman gülümseyip omuz silkti.

"Tabi ki bebeğimi kullanmıyorum."

Alaylı bir bakış atan Mustafa kot pantolonunu çıkarmadan üstündeki kazağı çekip çıkararak yatağa gelişi güzel uzanır uzanmaz Leyla kocasının çıplak sert ve tüysüz göğsüne kedi gibi sokuldu.

"Uyumak istemiyorum."

Leyla burnunu Mustafa'nın göğsüne sürtüp kocasının kokusunu içine çekerken Mustafa, mırıldanan karısının kıvrımlı beline bir kolunu sararken diğer eliyle Leyla'nın ipek gibi yumuşacık saçlarını okşadı.

"Bugün çok ayakta kalmışsın. Sabah Eymen'in peşinde koştuğun yetmez gibi birde arkadaşlarınla dışarı çıkıp akşam üzerinde  anneme yemek yaparken yardım etmişsin. Uyumasan bile yataktan çıkma dinlen güzelim."

Leyla başını doğrultup çenesini Mustafa'nın göğsüne yaslarken Mustafa başını uzatıp karısının aralık dudaklarından kısacık öptü.

"Bir daha sana gün içinde yaptıklarımı söylemeyeceğim bak kendim düştüm bu durma."

Çocuk gibi sızlanan Leyla'nın yavaş yavaş dolgunlaşan yanaklarını sıktı gülerek Mustafa.

"Benim iki değil üç çocuğum var."

"Ya Mustafa..."

Leyla kocasının çıplak göğsüne ufak bir şaplak atıp en güvenli yer olan Mustafa'nın kalbinin üstüne başını koyup kollarını kocasının beline sardı.

"Çok mutluyum Mustafa'm... Her gün seni bana veren rabbime şükrediyorum. Sen, oğlumuz ve doğacak olan miniğimiz ile biliyorum ki her şey çok daha güzel olacak."

Gözlerini kapatıp karısının konuştuklarını dinleyen Mustafa gülümsedi ve Leyla'nın karnını okşayıp gözlerini açıp hafifi doğrularak sırtını yatağın başlığına yasladı.

"Haftaya cinsiyetini öğreniriz değil mi?"

Leyla karnını okşayan kocasının elini tutup heyacanla gülümsedi.

"Eğer bebeğimiz bize oyun yapmazsa kontrolde öğreniriz babası."

"O zaman öğrenir öğrenmez alış verişe başlayalım mı Leyla'm."

Heyecanla istekle konuşan Mustafa'ya Leyla  hüzünle bakınca Mustafa hemen karısnın güzel yüzünü avuçlarının içine aldı.

"Ne oldu mavişim niye o güzel gözlerin bulutlandı."

"Mustafa Eymen, yani daha Eymen'le konuşmadık onu hala kardeşi olacağı fikrine alıştıramayıp o zaman konuyu kapattık. Alışverişten önce bir uzmandan yardım alıp artık oğlumuzla ciddi ciddi konuşsak olmaz mı?"

Sıkıntıyla ofladı Mustafa... Birde bu durum vardı. Küçük Eymen henüz bu fikri kabul etmediği için kardeşi olacağı haberi askıya alınmıştı...

"Tamam ben onu halledeceğim sen takma kafana böyle şeyleri...

Leyla kocasına güvendiğinden gülümseyince Mustafa karısını sarıp sarmalayıp koklayarak öptü. Seviyordu ailesini... Taparcasına canını verircesine baba olmayı eş olmayı seviyor adeta aile kurmak için yaratılmış olmasını seviyordu.

***
Bir hafta sonra

"Banane ben daha önce söylemiştim niye hala gitmemiş istemiyorum amca kardeş istemiyorum."

Eymen geldikleri kliniğin koridorda hırçınca konuşurken Azat dizlerinin üstüne çöküp yeğeninin boyuyla kendi boyunu eşitleyerek küçük adamın gözlerinin içine baktı.

"Bana bak kızacağım ama ne demek gitsin. Kedi yavrusundan mı bahsetmiyorsun kardeşin o senin aslanım."

Azat'ın kızmasıyla Eymen başını önüne eğdi. Daha önce bu konuyu annesiyle ve babasıyla konuşmuş bir kardeşi olacağını öğrenmişti ama o gün istemediğini söyleyip konu kapanınca bebek gelmeyecek zannetmişti. Mustafa Leyla'yla birlikte yardım aldıkları uzmanla oğlunu bugün görüştürmüş ve uzman kadın pedagog Eymen'e her şeyi açıklamış kadeşi olacağı fikrine alıştırmaya çalışmıştı. Doktoru sessiz sessiz dinleyen Eymen başlarda ikna olacak gibi olup sürekli annesinin artık yavaş yavaş varlığı belli olan kardeşinin içinde bulunan karnına bakıp yumuşarken sonra bu fikri sevmeyip "istemiyorum." Deyip hırçınlaşmıştı. "Olmayacak" Dedi Leyla gözleri dolu dolu Mustafa'ya  bakarken. "İkna olmayacak Mustafa. Ne bu benim çilem. Evlat sahibi olalım diye yanıp tutuştum şimdi ilk göz ağrım miniğimi istemiyor."

Arada kalan Mustafa oflayıp önce Leyla'yı sakinleştirmiş sonrada koridora çıkan oğlunu almak için peşinden gittiğinde görüşmeye girmeden önce telofonlaşıp çağırdığı Azat'ı ve oğlunu konuşurken görünce yanlarına gitmeyip uzaktan bakarken Eymen'in Azat'a da tepki verip koşarak hemşire kızların yanına gittiğini gördü. İçinden sabır çekip Azat'ın yanına giderek ayak üstü selamlaşıp konuşurken kızlarla konuşmaya başlayan oğlunu izlemeye başladılar. Eymen kliniğe geldiklerinden beri hemşirelerin ve asistanların ilgi odağı olmuş küçük adamın yanakları sıkılıp Leyla'dan izin alınarak kısacık öpülmüştü. Bu klinik hem çocuk hem de yetişkinlere hizmet veriyordu ve Eymen doğduğundan beri kontrollerini bu klinikte yapılıyordu.

"Peki sen kaç yaşındasın yakışıklı."

Eymen danışma masasının üstüne oturmuş kendisine verilen çikolatayı yerken başına toplanan üç kız yanaklarını sıkıp arada öpüyorlardı. Kendisine sorulan soruya cevap vermek için başını kaldırıp çikolata bulaşığı olmuş minik dişlerini göstererek sırıttı.

"Dört buçuk ama bir ay sonra beş olucam çünkü benim doğum günüm var."

Çikolatasında yeniden ısıran Eymen kızlara daha bu yaşında kur yaparken az ileride Azat'la Mustafa birbirlerinin kolunu dürtüp Eymen'i izlemeye başladılar. Küçük adam değildi sanki az önce kardeş istemiyorum deyip odayı terk ederek asabileşsen. Bir çikolata ve iki kızın ilgisine çoktan tav olmuştu küçük bey...

Kızlar kıkır kır gülüp Eymen'in büyümüşte küçükmüş cevaplarını duymak için bilerek sorular sorup küçük çocuğu konuştururken Mustafa Azat'a dönüp yorulmuş halde konuşmaya başladı.

"Azat şununla birde şöyle ciddi
olarak karşına alıp sen konuşsan. Baksana abicim pedagog bile fayda etmedi. İstemiyorum diyor başka bir şey demiyor. Ya ben ne yapayım şaştım artık. Biliyorsun ki
Eymen her şeyde seni örnek alıyor Allah aşkına kardeşi olacağı fikrine ikna et vallahi arada kaldım. Leyla'nın zaten hormonları tavan yapmış dokunsan her şeye ağlıyor birde bu serseri istemiyorum kardeş dedikçe sıkışıp kalıyorum."

Azat bir abisine birde yeğenine bakarken güldü. Begüm'le evlilikleri daha çok yeniydi ama ileride "bizde böyle olsak ya" diye içinden geçirip bu tatlı manzaraya keyifle baktı.

"Abi tamam... Ya ne olcak şu kadar çocuğu koca adamlar olarak ikna edemeyeceksek pes bize. Ben konuşacağım amcasının bir tanesini ikna edeceğim sen yorma kendini. Git hadi Leyla'yla ilgilen güzel yengem yine açmasın muslukları."

Azat abisiyle gülüşüp Mustafa'yı gönderip yeğeninin yanına doğru geldiğinde Eymen ağzı çikolata bulaşığı olmuş halde "amca"deyip kollarını kendisini kucaklaması için uzatınca Eymen'in yanındaki üç kızdan biri yerine geçerken ikisi dönüp Azat'a baktılar.

"Amcam bu ne hal şu ağza bak her yerin çikolata olmuş."

Gülerek yeğenini kucaklarken kızlardan esmer olan hemen bankonun önüne uzanıp ıslak mendil kursundan bir kaç tane mendil çekip Azat'a göz süzerek uzattı.

"Buyrun beyfendi."

Azat kızlara gelişi güzel şöyle bir bakarken esmer olanla bir an bakışları kesişince kızın gözlerindeki ifadeden rahatsız olup ciddi duruşunu takındı. Azat'ın bakışlarında adeta  "ben evliyim uzak dur." İfadesi yatarken sağ koluyla kucağındaki Eymen'i tutup parmağında alyansının bulunduğu sol elini uzatıp ıslak mendili genç kızın solan bakışları arsında çekip aldı.

"Teşekkür ederim."

Buz gibi konuşan Azat özlesine ciddiydi ki genç kız bir an afalladı ve hayal kırıklığına uğradı. Azat'ı görür görmez yakışıklığı ile sarsılmış arsız düşünceleri saniyede aklından geçmişti ama Azat'ın parmağındaki yüzüğü görmesiyle her şey tepe takla olmuştu.

"Böylesine bir adma evli he... Karsı gerçekten de çok şanslıymış. Adamın boyu posu yakışıklı olması bir kenara insanı içine çeken kap kara gözleri var."

İçinden konuşan esmer kız Azat'a yeniden baktı. Yeğeninin yüzünü temizleyen Azat kirli mendili çöpe atıp hareketlenirken Eymen kızlara el sallayıp öpücük attı.

"Ben gidiyorum kızlar hoşçakalın."

"Hoşçakal canım."

Kızlar uzanıp Eymen'i öperlerken Azat bu ilgiden bunalmıştı. Tanıdıklar neyse neydi de el alemin şapur şupur öpmesini sevmiyordu. Kendi bebeği olsa her halde pamuklara sarardı.

"İyi günler Beyfendi bir ihtiyacınız olurda kliniğimize gelirseniz size seve seve yardımcı olurum."

Azat kendisine söylenen söz ile kaşlarını çatıp ürkütücü bakışlarını esmer kızın üstüne çevirdi ve o an genç kızı söylediği sözlere bakışlarıyla pişman etti. Azat öylesine sert bakıyordu ki Kız karşısında adeta un ufak oldu. Karşındaki adam tam üç aylık yeni evliydi ve karısına deliler gibi aşık onsuz geçen saatleri  iş yerinde sayan bir adamdı. Yanlış duvara çarpmıştı bu kız.

"Benim burada işim olmaz küçük hanım, he diyelim oldu o zaman eşimle gelir herkes gibi işimi halleder çıkar giderim. Kimsenin özel muamele yapmasını beklemiyorum istemiyorumda."

Azat tek Kaşını kaldırıp buz gibi sesiyle konuşup son noktayı koyduğunda genç kız utançtan kıp kırmızı olan yüzünü saklama ihtiyacıyla başını önüne eğdi ve evli bir adamı beğenip bunu belli etmenin ne kadar yanlış olduğunun dersini aldığını fark edip aklına "evli adamlardan uzak dur" Düşüncesini kazıdı.

***

"Begüm nerde?"

Azat arabaya binip abisiyle yengesini beklerken Eymen'i de hemen yan koltuğa oturtmuş konuşmaya hazırlanırken yeğenin sorduğu soruyla gözlerini kısıp Eymen'e baktı.
"Bu çocuk neden bu kadar kız düşkünüydü acaba? Daha az önce tanımadığı kızlara kur yaptığı yetmiyor gibi şimdide benim karımı soruyor." Diye içimden kendi kendine konuşan Azat gözlerini devirdi. Kesinlikle Eymen Mustafa çekmemişti. Babası efendiydi ama oğlu şimdiden böyle haylazdı.

İçinden kendi kendine konuşmaya dalan Azat Eymen'in burnunu sıktı.

"Evde bizi bekiyor. Babanlar gelsin gideceğiz."

"Tamam onunla konuşmam gereken şeyler var eve gidince bizi baş başa bırak amca olur mu?"

Eymen yine büyük adam gibi konuşunca Azat sabır çekti. Çocukta olsa Begüm'ü herkesten kıskanıyordu ve bu ufaklık inadına yapar gibi Begüm'ün adını dilinden düşürmüyordu.

"Sen şimdi bırak Begüm'ü de biraz seninle erkek erkeğe konuşalım olur mu?"

Azat abisi gelene kadar yeğeniyle konuşacaktı ve Eymen'e bakıp cevap vermesini beklerken küçük çocuk omuz silkti.

"Ne konuşacağını biliyorum. Sende kardeşim olacağını onun artık annemin karnında yaşamaya başladığını ve geri gidemeyeceğini söyleceksin."

Azat, dudaklarını büzmüş halde üzgün üzgün konuşan yeğenine hayretle baktı. Bu çocuk gerçekten bir başka zekiydi ve yaşından daha olgun davranıyordu.

"Evet aslanım seninle tam da bu konuyu konuşacağım ama önce sen gel bakalım şöyle."

Kucağını gösteren amcasının dizleri üstüne tırmanan Eymen'i tek hamlede Azat kucağına oturtup yanaklarını öptü ve aklında planladığı konuşmayı yapmak için ağzını açmıştı ki Eymen başını kaldırıp gözlerinin içine bakıp önce davrandı.

"Tamam bir şey demicem... Madem gelmek zorunda gelsin ona kötü davranmicam amca bende evden gidip annemleri üzmicem ama sizde en çok beni sevip bana oyuncak alacaksınız tamam mı? Kardeşim olunca beni unutmayacaksınız."

Azat gülerek baktı akıl küpü yeğenine. Nasılda masumdu. Eymen ailede ilklerin çocuğuydu. İlk bebek, ilk evlat, ilk torun ve ilk yeğendi. Onun yeri hep ayrı olacaktı. Mustafa'nın ya da Azat'ın çocukları birbirinden ayırı olamazdı ama Eymen ilk göz ağrılarıydı.

"O nasıl söz öyle amcam sen bizim bir tanemizsin hiç kimse senin yerini alamaz."

Azat insanın kardeşinin olmasının nasıl güzel bir şey olduğunu abisiyle geçen çocukluk anılarından örnek vererek konuşmaya devam ettiğinde Eymen yavaş yavaş abi olma fikrine ısınmış amcasının anlattıklarını gülerek dinlemişti.

***
AZAT & BEGÜM

Abisiyle Leyla arkada Azat Eymen'le önden yürüyüp evden içeriye girdiği an Begüm koşar adım Azat'ın yanına gelip kollarını kocasının boyununa dolayarak kulağına fısıldadı.

"Hoş geldin sevgilim."

Azat'ı bugün bir başka özlemişti. Gün boyu telefonla bir kez konuşma şansları olmuş onda da kısacık konuşabilmişlerdi çünkü Azat fazlasıyla yoğun bir gün geçirmişti.

"Hoş buldum güzelim nasılsın."

Karsının beline ve sırtına ellerini sarıp okşayan Azat içini çekerek Begüm'ün önce alnını sonra da boynunu öptü.

"Seni bugün çok özledim sevgilim... Bugün bana ne oldu bilmiyorum ama resmen özleminden eve sığamadım."

Azat duyduklarıyla göğsü kabarmış halde sırıtırken geri çekilip Begüm'ün elini tutup yatak odalarına gitmek için yürüdü.

"Bende seni çok özledim güzelim ve bugün berbat bir gündü ölüyorum yorgunluktan."

Basmakları çıkarlarken bir yandan da konuşuyorlar Azat Begüm'ün elini sıkıca tutuyor Begüm'se sürekli gülümsüyordu ama son duyduğu şeyle hemen dudaklarını büzüdü.

"Ya çok mu yoruldun sevgilim."

Kocasının haline üzülün Begüm Azat'ın yanağını okşayıp ilgi gösterirken Azat gevrek gevrek sırıttı. Kendisi tüm gün şirkette çalışıyor Begüm'de staj yaptığı üniversiteye hazırlık kursunda artık ders öğretmeni olarak çalışıyor derslere girip öğrencileriyle vakit geçirip onlara bir şey anlatmaktan son derece zevk alıyordu. Begüm, devlet ya da özel okulda bu sene çalışmak istememişti çünkü  yeni bir öğretmenin en güzel kendisini geliştireceği yerin bu tür kurslar olduğuna inanıyordu. Hergün yüzlerce çeşit soru görüp bilgisine bilgi katabiliyordu.

"Çok yoruldum, yemek vaktine kadar bana biraz masaj yapsana."

Azat'ın çapkın ışıl ışıl gözlerinin içine bakan Begüm kıkırdadı. Azat ne zman masaj istese sonu hep kollarının arasında bitiyordu ve arsız kocası yine onu ima etmişti.

"Tamam ama sadece masaj gerisi yok."

Merdivenlerin son basamağına çıkıp sağ taraftaki koridorda bulunan odalarına doğru ilerlerken Azat Begüm'ün şakağından öptü.

"Sen şimdi pazarlığı bir kenara bırakıyorsun karıcım ve madem bugün beni çok özledin hadi göster bakalım özlemini."

Begüm Azat'ın sözlerine gülerken yatak odasından içeri girer girmez bu sıralar çok sevdiği hareketi yapıp kocasının kucağına doğru yükselmesiyle kapıyı kapatıp kilitleyen Azat tek hamlede karsının ne istediğini bilerek Begüm'ü kucağına alıp bacaklarını beline sardırdı ve vakit kaybetmeden dudaklarını birleştirip hızlı bir öpücük aldı.

"Sevdin sen bu kucağa alınma işini. Bakıyorum hiç kucağımdan inmek İstemiyorsun."

Yatağa oturan Azat kucağında bacakları iki yana açık halde oturan güzeller güzeline hayranlıkla bakarken Begüm sevimlice Azat'ın boynundan ve dudaklarından kısa kısa öptü.

"Beni taşımanı seviyorum."

Dudaklarını kocasının dudaklarına sürtüp konuşurken Azat yine muzipliği üstünde haliyle konuştu.

"Hımm peki sana başka neler yapmamı seviyorsun karıcım."

Çapkın bakışlar atarak konuşurken çoktan Begüm'ün oturuş şeklinden dolayı sıyrılan elbisesinin eteğini uçlarından tutup başından çıkarmıştı.

"Pembe he?"

Dudaklarını ısıran Azat karsının toz pembe dantelli iç çamaşır takımlarına bakarken kasıklarındaki sızı artıyor kucağında oturan Begüm'ün varlığı işini daha çok zorlaştırıyordu.

"Beğendin mi? Bunları yeni aldım."

Kadısı ve seksi hareketleriyle göz süzerek nazlı nazlı konuşan Begüm kocasını baştan çıkardığını biliyor arada poposunda hissettiği sertliğin üstünde kıpırdanıyor dairesel hareketler yapıyordu.

"Beğenmek ne kelime bayıldım meleğim yine çok muhteşemsin ama ben az önceki soruma cevap alamadım fıstığım."

Azat, bir yandan konuşurken diğer yandan gömleğinin düğmelerini çözüp omzunda kaydırırken Begüm acılan kocasının kaslı güzel bedenine dudaklarını bastırıp omzuna kadar ulaşabildiği her yeri öptü. Azat Begüm'ün her öpücüğünde kasılıp nefes alış verişleri hızlanırken karısnın ağzından kaçan inlemelere erkeksi sesiyle karşılıklar verdi. Üç aydır Begüm'ün özel günleri hariç hemen hemen her gün güzel karısı kollarının arasındaydı ve birbirlerine doyamıyorladı. Bu yaşadıkları çok başkaydı... Basit bir sevişme değil adeta aşklarını taşarcasına yaşayıp hissettikleri özel anlardı.

"Azat hani masaj yapacaktım sana."

Başını kaldırıp konuşan Begüm'e daha fazla dayanmayan Azat sırt üstü geriye doğru yatıp Begüm'ü tamamen üstüne çekti ve vakit kaybetmeden elini Begüm'ün sırtında gezdirip karsının sütyen kopçasını açıp çamaşırını çektiği gibi odanın bir köşesine fırlattı.

Azat'ın sabırsız hareketlerine kahkahalarla gülen Begüm kocasının yarmaz ellerini ve dudaklarını dolgun göğsünde hissettikçe karşılık vermeden duramıyordu. Evlendiği ilk zamanlardaki utangaç Begüm'le
şimdiki Begüm arasında dağlar kadar fark vardı. O küçük çekingen kadın sanki bir anda büyümüş aşırı seksi ve olgun bir kadın olmuştu ki bunda Azat'ın payıda büyüktü. Begüm utandıkça onu alıştırmış her şeyi karısına özenle öğretmişti.

Azat yeterince Begüm'ün üstte kaldığına karar verip ani hareketle dönüp Begüm'ü altına alırken Begüm kocasının yanaklarını tutup dudaklarından ayırdı.

"Rahat dur aşkım şimdi sevişmek yok. Birazdan yemek yenecek ve bize seslenirler."

Begüm'ü dinlemeyen Azat dizlerinin üstüne doğrulup yatakta sere serpe yatan güzelinin gözlerinin içine bakarak pantolonun kemerini çözdü.

"Onu karşımda soyunmadan önce düşünecektin  güzelim."

"Soyunmadım sen soydun beni yalancı."

Azat sesli bir kahkaha atıp başını geriye yatırdı. Bu kadın ömrüydü bu kadın nefes aldıkça keyif alma sebebiydi.

"Gel buraya gülüşünde hayat bulunduğum kadınım."

Begüm Azat'ın sözleriyle kocasına hülyalı hülyalı bakarken Azat yine yapmıştı yapacağını ve üzerlerindeki son kumaş parçasında çıkarıp bedenlerini birleştirmek için hamle yapmıştı ki Begüm Azat'ın yanağını öpüp her birlikteliklerinde olduğu gibi yine kocasına ufak hatırlatmasını yapmadan duramadı.

"Azat, sevgilim."

Begüm'ün derdini anlayan Azat içinden gözlerini devirsede karsına bir şey belli etmeden Begüm'ün üstünden kalkmayıp baş ucundaki çekmeceyi çekerek elini uzattı ve  küçük paketi çekip çıkardı. Dişleriyle paketin ağzını açıp yırttıktan sonra doğrularak tamda Begüm'ün istediğini yerine getirdi ve yeniden karısnın üstüne uzanıp dudaklarını öpüp bütünleştirdi bedenlerini.

Begüm birlikte olurken korunmak istiyor Azat'sa istemesede karısına anlayış gösteriyordu. Bebek konusu henüz gündemde yoktu ama Begüm korunmasız ilişki istemeyerek düşüncesini açıkca belli etmişti ve Azat Begüm'ün doğum kontrol hapı kullanmasını istemediği için kendi dikkat edip önlem alıyordu.

***
"Ay nerdesiniz ya soğudu çorbalarınız vallahi soğuk içeceksiniz."

Leyla masaya oturup karısına bakarak pis pis sırıtan Azat'a ve gözlerini kaçırarak saçları topuz olsada nemli görününen Begüm'e bakıp gülümsediğinde Begüm mırıldandı.

"Geldik Leyla seslendiğini duymadık televizyon açıktı."

Azat Begüm'ün saçma açıklamasına kendini tutmayıp hafiften kıkırdamaya benzer sesler çıkarıp gülünce Begüm masanın altından kocasının bacağına vurdu. Azat evlendikten sonra ne utanmaz bir adam olmuştu böyle... Nerdeyse "yemeğe çağırdığımızı duymadık
çünkü yukarıda yine karımı kollarıma alıp onun itirazlarına rağmen bir bütün olduk ve sonrada duş aldık falan" diyecekti.

"Tamam Begümcüm sen öyle diyorsan"

Leyla'nın imalı sesine karşılık Begüm
utanarak önündeki yiyecekleri didiklemeye başlayıp yüzünün kızarıklığını gizlemek için başını kaldırmazken Azat karısnın bu hallerini keyifle izledi. Üç aydır her günü birbirinden güzeldi. Bir zamanlar abisiyle yengesine özendiği gibi bir hayatı vardı. Begüm her sabah öpücüklere boğarak uyandırıyor gözlerinin içine aşkla bakıp günaydın diye şakıyor akşam ise işten gelişini karşılayıp geceleri koynunda uysal bir kedi gibi kıvrılıyordu. Evlilik güzeldi... Azat, evlendiği için utanmasa günün her anı otuz iki diş sırıtacaktı.

"Azat içli köfte ve sarmadan al annem sen seversin."

Meliha servis tabağından maşayla aldığı sarmaları Azat'ın tabağına doldururken Azat annesine teşekkür edip eline sağlık diyor Mustafa ise bu anlarda annesiyle kardeşine gözlerini dikmiş öylece bakıyordu.

"Anne bir tek küçük oğlun sevmiyor o yemekleri hep ona ilgi gösteriyorsun, sanki biz sofrada yokuz."

Mustafa'nın sözleri masada herkesi güldürürken Leyla kocasına hayran hayran baktı. Mustafa her zaman kıskanmış kardeş rolünü bilerek oynuyor ve her seferinde de sanki fazla tatlı oluyordu. Leyla kocasının bu tatlı haline mest oluyordu.

"Heyyy... O nasıl söz ilk göz ağrım senin sevdiğin yemeklerinde yapıyorum. Bak senin için tandır kebabı yaptım. Kardeşin sarmaya dayanamaz diye ben şey ettim annem aşk olsun."

Meliha Hanım yaşlanıp torun sahibi olsa bile hala oğullarının gözünün içine bakan bir anneydi ve yine Mustafa'nın oyununa gelmiş çocuk sahibi olan kocaman oğluna kıyamadığıdan Mustafa'nın tabağına yiyeceklerden doldurmaya başlamıştı. Mustafa yan bir gülüşle sırıtıp Azat'a pis pis bakarken Azat "kıskançlıkta eline su dökülmez abi pes yani. Ben şimdi anladım işte oğlunun tam da bu konuda aynı sana çektiğini. Baba oğul kıskançlıkta bir numarasınız." Dediğinde masadaki herkes hep bir ağızdan gülmüş konuşulanlardan bir şey anlamayan Eymen ise kahkahalar atarak gülen babasına ifadesizce bakmıştı.

***
AZAT KARAASLAN

"Günaydın"

Mırıl mırıl ses hafif şişmiş gözler ve büzülmüş dudaklarla göğsümdeki başını kaldırıp mahmurca bakıp konuşan bu tapılası benim kadınımın eğilip alnından öptüm.

"Günaydın güzelim."

Kollarımın arasında kıpırdanan meleğim bir türlü uyanamıyordu ve ben onun bu halini izlemeye doyamıyordum. Öylesine kendine özgü masum hareketleri vardı ki bazen saatlerce sadece onu izlemek istiyordum. Begüm ne dediği anlaşılmaz halde ağzının içinde bir şeyler mırıldanıp gözleri kapalı halde bana arkasını dönüp uyumaya devam ederken gülümsedim. Akşam güzelimi yatmadan önce uzun saatler yine kollarımın arasına aldığım için çok yorulmuştu ve şuan bir türlü uyanamıyordu. Arkasından sarılıp çıplak teninde ellerimi gezdirip karnını göğüslerini usul usul bebek uyutur gibi okşarken daha çok mayışan sevgilimin kulağına yaklaşıp fısıldadım.

"Sen biraz daha uyu kalkma tamam mı iyice dinlen."

Cumartesi günüydü bugün ve saat onu biraz geçiyordu. Begüm akşam dışarıya erkenden kahvaltıya gidelim sonra tüm gün gezelim demişti ama bu gidişle planımız iptal olacak Begüm tüm gün uyuyacaktı.

"Beş dakika daha uyuyayım sonra beni uyandır aşkım."

Öyle tatlı konuşuyordu ki alıp içime sokasım geliyordu. Küçük bir bebek gibiydi ve ileride bir bebeğimiz olduğunda Begüm ne yapacak çok merak ediyordum. İki bebekle baş edecektim. 

"Tamam sevgilim uyu sen."

Saçlarını geriye alıp karnını ovmaya devam ederken Begüm gerçekten de beş dakika daha uyumuş ve ben bilerek dinlemesi için seslenmezken kendi gözlerini açıp kollarımın arasında dönerek başını göğsüme yasladı.

Sırtında gezen ellerim bel kıvrımdan geçip kalçalarına ulaştığında elimin altındaki dolgunluğu avuçlayıp yoğurmaya başladığımda başını oynattı ve yüzünü göğsüme sürterek yüzüme baktığında yine alnından öptüm.

"Sabahları bir ayrı güzlesin."

Kıkırdayan karım burnunu kıvırdı.

"Yalancı sabahları gözlerim şişiyor."

"Aşk olsun sana yalan borcun mu var yavrum. O güzel gözlerin şiştiği için zaten bir başka tatlı ve güzel oluyorsun."

"Azat..."

Gülerek eğildim ve bu kez Begüm'ün aralık dolgun dudaklarına ıslak bir öpücük bıraktım.

"Seni çok seviyorum Begüm herkesten her şeyden çok..."

Gülümseyip elini yanağıma koyup okşadı.

"Herkesten çok mu?"

Ah deliriceğim... Bu kadın bana böyle gözlerini kırpıştırarak bakıp konuşmuyor mu işte o an dünya yansa umrumda olmuyor tek odak noktam Begüm oluyordu.

"Herkesten çok" dedim onun gibi muzip bakışlarla bakarak.

"Anneden çok babamdan çok yani?"

Burnunun ucunu sıkıp bıraktım
Bu şabah yine sempatikliği üstündeydi.

"Sen neyi kurcalıyorsun bakayım... Anne baba sevgisi başka aşk başka."

"Evet biliyorum."

Ben pür dikkat onu izlerken Begüm göğsümdeki tüylerle oynayıp kıkırdadı.

"Ne oldu?"

"Çok tüy var Azat."

Şimdi bu söylediği iş miydi yani? Resmen benimle dalga geçiyordu. Üstelik üç aydır ve daha öncesi de görmüştü bedenimi.

Parmağını göğsümdeki biraz dağınık açık renk tüylerin arasında gezdirip dairesel hareketler çizerken karnımın altına kadar ellerini gezdirdi.

"Çok yok güzelim abartma." dedim kalın çıkan düz sesimle.

Hayır kendimi savunduğumdan değilde yani o kadarda çok değildi. Seyrekti ve sadece göğüs
kafesimin oralarda vardı.

"Alındın mı sen?"

Yanaklarımı tutup sıkarken kendi söylediğine birde kendi kıkır kıkır gülüyordu.

"Of Begüm."

Ellerinin arasında başımı çektim. Çocukla eğelenir gibi davranıyordu bana.

"Tamam dokunamma bir daha."

Hemen yüzü asılıp bozulmuş halde yataktan kalmak için yeltendiginde belinden tutup üzerime çektim ve sıkıca sarıldım."

"Aşkım."

"Bırak" dedi huysuzca kıpırdanmasıyla o tatlı küçük popusu sertleşen erkekliğime temas etti ve ikimiz göz göze bakıp aynı anda kısık bir şekilde inledik.

"Begüm" dedim kendimi bastırıp boynundan öperken.

Begüm de dokunuşumla kıvama gelip Azat diyerek karşılık verdi ve başını arkaya çevirmesiyle dudaklarımızı birleştirdik.

Begüm benim canımdı bu dünya üzerinde değişmeyeceğim değerini aşkını kelimelerle ifade edemeyeceğim tek kadın benim olan güzel kadındı...

***
"Acıktın mı güzelim."

Azat duştan çıkıp üstünü giyinirken yatağın üstüne bağdaş kurmuş kendisini izleyen karısına bakıp giyindikten sonra Begüm'ün saçlarını koklayıp öptü.

"Evet Azat çok acıktım öğlen oldu ve biz daha bir şey yemedik."

Mızmızlanan Begüm yataktan kalkıp çantasını koluna taktıktan sonra Azat'ın elini tutup odadan dışarı çıktılar. Azat sabahki güzel anlardan sonra meleğiyle baş başa kahvaltı yapacak sonra şirkette bir kaç imza için gideceğinden Begüm'ü de yanında götürüp akşam Cemal ve Funda'yla buluşacaklardı.

"Begüm sen salonda bekle beni güzelim ben çalışma odasından dosyaları alayım arabada dursun kahvaltıdan sonra bir daha git gel yapmayalım."

"Tamam sevgilim."

Begüm Azat'ı bırakıp salona doğru yürüdü ve tam solonun eşiğine gelmişti ki Leyla'yla birlikte oturup sohbet eden Meliha Hanımın sözlerini duyup olduğu yerde kaldı.

"Bilmiyorum Leyla ama sanki Begüm öyle hemen çocuk yapacak bir kadın değil gibi. Azat'ım baba olmak için deliriyor ama anlaşılan oğlum karısnı ikna edemiyor."

Yutkundu Begüm... Bugün Leyla'nın doktor kontrolü vardı ve belliki eve dönmüştü ve şimdi evde kayınvalıdesiyle oturmuş dertleşiyorlardı. Begüm en az öz kardeşi olsa bu kadar seveceği Leyla'nın bebeği olacak diye seviniyordu ama şimdi Meliha annesiyle Leyla'nın oturup kendisi hakkında konuşmasına bozulmuştu. Art niyetleri olmadığına emin olsada yinede böyle konuşulmasını istememiş beklememişti. Bu tarz konular mühim konulardı ve kaldı ki  Azat'ın hasas olduğu ara ara Begüm'ü "biliyorum daha yeni evliyiz ama ben bir kaç aya çocuk istiyorum." Diye alttan alttan yokladığı hassas bir konuydu.

Yaptığı etik bir davranış olmasada kapının önünde durup dinlemeye devam etti ve Leyla'nın sözleriyle bu kez iç çekti.

"Anne Begüm'ün daha yaşı küçük yani onun yaşında evli olup çocuğu olanda var ama Begüm farklı anne. Onun yetişme şekli yaşadığı hayat bizler gibi geleneksel değil. Bak ben onun yaşında üç yıllık evliydim ama benimle o bir değil. Ben buralıyım, okul bitti Mustafa'ya aşık oldum evlendim ve anne oldum. Benim gibi geleneksel yetişen kızlar için bu çok abes bir durum değil ama Begüm'e hak ver. Hem hazır olduğunda anne olması en doğru olan şey."

Meliha üzgün üzgün baktı. Azat'ı sonunda evlenmiş yuvasını kurmuştu artık gözü arkada kalmayacaktı ama birde çocukları olsaydı Azat'ın bebeğini kucaklarına alıp sevselerdi başka bir şey istemezdi.

"Orası öyle kızım bir şey dediğimiz karıştığımız yok zaten ki bizi biliyorsun babanla sizlerin evliliğinize asla karışmayız. Ben sadece anne olarak muratdımı seninle paylaştım o kadar. Aman onlar iyi olsunda torun birgün vakti geldiğinde olur elbet."

Begüm içeri girmekten vazgeçip yüzü asılmış halde koridora çıktığında Azat'ta çalışma odasından çıkmış kendisine doğru yürüyordu. Kimseye kızmıyordu Begüm sadece psikolojik olarak kendini baskı altında hissediyordu. Azat zaten bir kaç aya başlayacaktı bebek istiyorum diye söylemeye ve şimdi öğrendiğine göre  aileside kocasından taraftı. Belkide gün gelip Begüm fikrini söylediğinde tavır bile alacaklardı en azından Begüm öyle düşünüyordu. Begüm daha yirmi dördüne yeni girmiş Azat ise yirmi yedi yaşındaydı. Azat çocuklara aşırı düşkün olduğundan sevdiği kadından bir an önce bebekleri olsun istiyordu ama Begüm en az iki yıl böyle bir sorumluluk istemiyordu.

"Bir sorun mu var Begüm?"

Karısının solan yüzünü fark edip konuşan Azat Begüm'ün elini tuttuğunda Begüm zoraki gülümsedi.

"Hayır sevgilim her şey yolunda gidelim hadi."

El el tutuşup evden çıkarlarken Begüm'ün aklı daha ortada varlığı olmayan küçük bebekteydi. Anne olmayı Azat'ın çocuğunu doğurmayı elbette çok istiyordu ama şimdi değildi bir iki yıl en az geçmeliydi.

"Suskusun. Bir şey olmadığına emin misin yavrum?"

Azat arabaya bindiklerinden beri ağzını bıçak açmayan karısının eline uzanıp tutarken sol eliyle direksiyonu tutuyordu.

"Yok bir şey sevgilim sadece çok acıktım o yüzden konuşmak gelmiyor içimden."

Azat kısa bir an gözünü yoldan çekip tek kaşını kaldırıp indirerek Begüm'ün yüzüne baktı.

"Pek inandığım söylemez ama neyse, anlatmak istemiyorsan üstüne gitmeyeceğim."

Kahvaltı yapacakları mekanın önünde durduklarında Begüm sessizce arabadan indi ve yanına gelen kocasının elini tutup yürüdü.
Bu konuyu kapatayım hiç açmayayım desede yol boyunca düşünüp fikir değiştirmişti. Bebek evlilikte önemli bir karardı ve sonuçta doğuracak olan kendisiyse hazır değildi. Yarın öbür gün Azat çocuk istiyorum dediğinde biliyordu ki evdekilerde kocasına destek verecek Begüm bu konuda tek başına kalacaktı. Belki direkt olarak torun, yeğen bekliyoruz demeyeceklerdi ama ima edecek beklentiyle bakacaklardı.

"Portakal suyu söylüyorum sana."

Menüye bakan Begüm daldığı düşünceden Azat'ın sesiyle çıkarken kendini toparlayıp gülümsedi.

"Tamam aşkım."

Azat garsonu çağırıp kahvaltı tabağı ve ortaya karışık bir şeyler istedikten sonra kendisine sade bir kahve söylerken Begüm'e de taze sıkışmış portakal suyu istedi. Karısı her şeyiydi ve ona gözü gibi bakıyor beslenmesine bilhassa dikkat ediyordu.

***
"Cemal'lerle akşam ne yapacağız."

Kahvaltısını bitiren Azat keyif sigarasını yakarken Begüm hala oyalana oylana kahvaltısını yapıyor kendine gelmiş halde yine bıcır bıcır konuşuyordu.

"Bilmiyorum güzelim. Buluşmaya yakın karar veririz."

Sigarasının dumanını derince içine çeken Azat dumanı üfleyip yeni söylediği kahvesinden içerken Begüm dumanı eliyle dağıtıp yüzünü buruşturdu.

"Senin yüzünden pasif içici oldum. Yeter artık aşkım bırak şunu."

"Öyle bırak deyince bırakılmıyor küçük hanım bende düşünüyorum zaten."

Begüm alkol ve sigara kokusunu hiç sevmiyor kocasına bu konuda şikayet ettikçe Azat pek takmıyordu. Alkolü dışarı çıktıkça ya da evde keyif yaptıklarında binde bir alıyor sigarayı ise bir paketi günlerce cebinde taşıyordu. Begüm bu konuda fazla hasattı ve Azat öyle yılların verdiği alışkanlıktan bir anda kurtulamayınca mecburen tatlı karısnın şikayetini takmıyordu.

"Sigarayı bırakmazsan öptürmeyeceğim artık kedimi sana."

Duyduklarıyla dudağının kenarı yukarı doğru kıvrılan Azat ukala bir tavırla baktı Begüm'e.

"Seni öpmek için izin aldığımı hatırlamıyorum güzellik. Sen benimsin ve istediğim zaman o dolgun kırmızı renk bal dudaklarını öperim."

Begüm kaşalarını çatıp ukala kocasına gıcık olduğunu belli edercesine bir bakış attı.

"Şansını bence fazla zorlama Azat. Bak beni böyle kızdırırsan tam bir hafta bana dokunmana izin vermem ona göre."

Başını arkaya yatırıp sesli bir kahkaha atan Azat'ın sesine yan masadaki üniversiteli genç kızlar dönüp Azat'a beğeniyle bakınca Begüm kaşlarını daha çok çattı ve kızlara "dönün önünüze!" dercesine bir bakış atınca kızlar kıs kıs gülüp önlerine döndüler.

"Gülme şöyle ulu orta yerde bak oyacağım sana bakan kızların gözünü."

Azat anında gülmesini kesip masaya doğru eğilerek ciddi ifadeyle karısının yüzüne baktı.

"Kimin gözümü oyuyorsun ne oldu şimdi güzelim?"

Begüm gözlerini devirip yarım kalan portakal suyunu bir seferde içip arkasına yaslandı ve az önceki kızları Azat'a bakıyorlar mı diye yokladı.

"Aferin bak isteyince ne de güzel sahipli adama bakmamayı biliyorlar."

Kendi kendine konuşan Begüm'e Azat tuhaf tuhaf baktı çünkü bir şey anlamamıştı.

"Ne diyorsun Allah aşkına sevgilim sen hiç bir şey anlamadım."

"Boş ver şimdi onu Azat ben seninle bir şey konuşmak istiyorum."

Begüm gereksiz şeylerle laf kalabalığı yapmamak için direkt içindekileri söylemek için giriş yaptığında Azat geriye yaslanıp Begüm'ün gözlerinin içine bakışlarını sabitledi. Evden çıktıklarından beri Begüm'ün diken üstünde olduğunun ve sürekli bir şey söyleyecek gibi yeltendiğinin farkındaydı ama bir şey dememiş karısının üstüne gitmemişti.

"Dinliyorum hayatım."

Begüm nerden başlayacaktı bilmiyordu. Bir şekilde aklındakileri şimdiden Azat'a söylemeliydi ki bir kaç ay sonra başı ağrımasındı.

"Şey, şimdi bu konuyu konuşmak için erken olabilir sonuçta üç aydır evliyiz ama ben şimdiden seninle konuşmak istedim. Sonra şey olmasın."

Lafı geveleyen Begüm'ün yine hoş bir laf etmeyecek olduğunu anlamıştı Azat.

"Şeylenmeden anlatırsan seni daha net anlarım yavrum."

Begüm ne zaman Azat'la zor bir konu konuşa hep şey diyor cümleyi kuramıyordu ve Azat yine buna vurgu yapmıştı.

"Tamam açık konuşacağım ama sonuna kadar beni dinleyip mantıklı düşün olur mu?"

Azat başla artık dercesine bakınca Begüm sakin bir ses tonuyla konuşmaya başladı.

"Azat biliyorsun ki ben yirmi dört yaşındayım ve yeni mezun bir öğretmenim. Şimdi sen diyeceksin ki niye bunu söyledin."

Azat başını evet anlamında sallarken Begüm derin bir nefes alıp devam etti.

"Benim kendimce planlarım var ve seninle bazı konularda çatışmak istemiyorm."

"Ne gibi bir konu?"

Azat iyice meraklanmış ama ciddiyetini koruyrak konuştuğunda Begüm gözlerini kocasının siyah gözlerinden kaçırıp ağzındaki baklayı çıkardı.

"Biliyorum ki sen bir kaç ay sonra çocuk isteyeceksin ve bana sürekli psikolojik baskı yapacak hatta belki bu konu yüzünden tartışmalar bile yaşayacağız."

Azat'ın kaşları yavaştan çatıldı.

"Ne saçmalıyorsun Begüm."

"Ben... Ben istemiyorm Azat yani istiyorum ama şimdi değil önümüzdeki iki sene değil. Daha yaşım küçük mesleğimde yeniyim ve ilgim alakam sen ve öğrencilerimken şuan minik bir bebeğin sorumluğunu alıp anne olmak istemiyorum. Kendimi hazır hissetmiyorum ve senin bir kaç ay sonra çocuk istiyorum ısrarlarında tartışmak istemiyorum. Azat bak ben seni üzmek istemiyorum ve elbetteki senden olacak olan bir bebeği doğurmayı çok isterim ama hemen değil aşkım beni anlıyorsun değil mi? Hazır olduğumda anne olmak seni baba yapmak istiyorum."

Begüm cümlesini bitirdiğinde Azat'ın gözlerindeki o hayal kırıklığı dolu bakışlarını görünce omuzları çöktü. Hiç konuşmuyordu Azat... En ufak bir tepki vermiyor öylece Begüm'ün yüzüne bakıyordu. Canından öte biricik karsı şuan en büyük hayalini sözleriyle yıkmış parçalamıştı. Önümüzdeki ay itibariyle çocuk yapmayı düşünen Azat Begüm'ün söyledikleriyle donup kalmıştı. İki yıl diyordu koskocamın iki yıl.... O zaman geldiğinde bebekleri olsa bir yaşında olacakken Begüm böylesine güzel bir hayali yıkıyordu.

Bir şey diyemedi. Dilinin ucuna çok söz gelsede susmayı tercih etti. İlk kez kırgınlıkla kızgınlığı bu kadar derin hissediyor ikilemde kalıyordu. Bir yanı nasıl bunu der bana aşıkken nasıl iki yıl gibi uzun bir zaman ister diyor diğer yanı ise o büyütecek Azat, en çok o ilgilenecek karnında taşıyacak, emzirecek sürekli senden çok o ilgilenecek ve hazır değilse zorlayamazsın diyordu.

"Bir şey demeyecek misin? Kızdın mı bana."

Begüm elini uzatıp Azat'ın masanın üstündeki elini tutarken yutkundu. Azat'ın üzülmesine hiç dayanamıyordu.

"Begüm ben..."

Durdu Azat konuşmak istemeyip cümleyi yarıda kesti ve garsondan hesabı istedi. Gitmek istiyordu. Bir an önce eve gidip yalnız kalmak istiyordu.

"Azat yapma böyle bir şey söyle beni yanılışımı anladın aşkım? Birgün tabi ki çocuğumuz olacak sadece hemen hazır değilim diyorum."

Masaya gelen hesabı ödeyen Azat yine sensizliğini koruyup ayağa kalktığında Begüm hemen ayaklanıp kocası uzatmasada elini tuttu. Arabaya binip yerleşirken Begüm gözünü kocasından bir an olsun ayırmıyordu.

"Azat beni yanlış mı anladın niye sessizleştin sevgilim."

Azat burukça gülümseyip arabayı kullanmayı devam etti.

"Tamam Begüm bu konuyu deşme daha fazla. Ne yapayım istemiyorsan zorla seni anne yapacak halim yok ya... Zorla seni hamile bırakacak değilim."

Azat öyle bir içli konuşmuştu ki Begüm bir an ne diyeceğini bilmedi. Azat bu kadar içten mi istiyordu baba olmayı. İçerleyip susacak kadar bu konu onun için hassas mıydı?

"Tamam şimdi konuşmayalım ama sonra yine bu konuyu konuşurız. Ben iki dedim ama böyle planlı olmayabilir bakarsın ben daha önceden bile anne olmak isteyebilirim. Aramız bunun için açılmasın lütfen sevgilim tamam mı?"

Azat yine cevap vermedi. Karsı hüznünü görmüyordu belli ki. Şu hayatta çocuklara olan bağlılığı açıktı ve aşık olduğu kadından çocuk istemesinden daha doğal ne olabilirdi...

Bir süre bir şey demeyecek Begüm'e zaman tanıyacaktı ama öyle kuzu kuzu tamam deyip beklemeyecekti. O minik Karaaslan doğacaktı ve bunun için Azat elinden gelini yapıp Begüm'ü ikna etmeyi başaracaktı. Abisinden sonra kendi minik Karaaslanları etrafta koşuşturacaktı...

Oy vermeyi ve yorum yapmayı lütfen unutmayın. Bölüm içinde gelecekten iki tane  mini minicik  ip ucu verdim ama gerisi şimdilik bende saklı kalacak :) desteklerinizi esirgemediğiniz  için çok teşekkür ederim. Yeni bölümde görüşmek üzere kendinize çok iyi bakın. 😊❤️

Continue Reading

You'll Also Like

ZEVAHİR By Çiğdem

General Fiction

3.8M 204K 81
"Lütfen... Hayır," dedim adımlarım geri geri giderken. Buradan uzaklaşmalıydım. Silahtan, bağlı adamdan, karşımdaki gözü dönmüş adamdan... Hepsinden...
1.5M 112K 28
Onların kaderi yıllar önce yaşanmış tek bir gece sayesinde birleşti. Bir anda karşısına çıkan ve peşini bırakmayan Atmanlı aşireti genç kızın bütün s...
DİLVAN By Helin

General Fiction

3.8M 189K 56
Tek davası okumak olan Avin Mirşad. Bin derdin dermanı olan Maran Mirşad. "Mardin şahidim Maran yüreğimin güneşisin. Dışımı aydınlatırken yüreğimi...
99.8K 4.7K 80
Kwon Taekjoo, Rusya'ya git ve 'Anastasia'yı bul. Milli İstihbarat Teşkilatı'nın yıldızı 'Kwon Taekjoo', Rusya ile Kuzey Kore (namı diğer DPRK) arasın...