Insensitive ➳ Sirius Black

By PotterCat

244K 13.5K 8.9K

[WattpadFanficsTR "Hogwarts Dünyası" okuma listesinde sizlerle!] ~"Mükemmel cadı" maskesi takan bir kızın mük... More

*1* Küçük Bir Yetim
*2* Yazlık
*3* Eğlence
*4* Eski Bir Dost
*5* Doğum Günü
*6* Saçlar
*7* Çizgiyi Aşıyorsun, Black
*8* Hogwarts
*9* Saklı Gerçekler
*10* Tüy
*11* Teklif
*12* Delirmek
*13* Patronus
*14* Sen Olmasaydın...
*15* Noel Balosu
*16* İmkansız Gerçek Oluyor
*17* Bob Ama Kısaca Bobby
*18* Broken
*19* Amortentia
*20* Köpek Kediyi Kovalar
*21* O Biliyor
*22* Bela Genellikle Beni Buluyor
*23* Sürüngenler
*24* Haber, Saldırı, Oda ve Ayna
*25* Sectumsempra
*26* Yeşil Işık
*27* Altıncı Sınıf Bitiyor
*28* Tesadüfler
*29* O Biraz Daha Baskın Gelmiş
*30* Hata
*31* Melek ve Şeytan
*Özel Bölüm*
*32* Albüm
*34* Yedinci Sınıf
*35* Arzu
*36* Teorik Bilgi
*37* Hangover
*38* Genç Anka
*39* Asla Bırakma
*40* Aile Yemeği
*41* Noel
*42* Değişim
*43* Davetsiz Misafir
*44* Maske Düşüyor
*45* Ölüm Bizi Ayırana Dek
*46* Elinde Olan Bir Tek Bu Hayatın
*47* Bu Kadar Mutlu Olmamıştım
*48* Yıl Dönümü
Özel Bölüm *2*
*49* Vahşi Kedi
*50* Biraz Ateşviskisi, Biraz Quidditch

*33* Little Hangleton

3.6K 211 196
By PotterCat

                  

Dar bir ara sokağa Cisimlendik. Daha doğrusu Sirius Cisimlendi, ben ise ona tutunmuştum. Şu lanet doğum günüm bir türlü gelmiyordu ki reşit olabileyim...

Sirius'un elini tuttum ve sessizce yürümeye başladık. On dakika sonra büyük bir tepeyi aşmıştık ve Riddle evi, bütün ihtişamıyla karşımızda duruyordu. Bahçesine girip hızlı adımlarla eve yürüdüm. Birkaç saniye sonra kapıya varmıştım ama açmadan önce duraksadım ve yavaşça Sirius'a döndüm.

"Bunu yapmak istediğine emin misin?" diye sordu.

Onayladım "Evet, eminim." dedim "Sen de gelecek misin?"

Başını salladı "Hayır, ben burada beklerim."

Ona hafifçe gülümsedim ve içeri girdim. Tıpkı annemin anılarındaki gibiydi içerisi. Tek fark, tozluydu. Ben adım attıkça toz kütleleri havalanıyor, yüzüme kadar ulaşabilenler öksürmeme neden oluyordu. Alt katta hiç oyalanmadan üst kata, yatak odasına çıktım.

Yatak, sanki daha bu sabah düzenlenmiş gibi duruyordu. Örtü siyahtı, üzerinde beyaz desenler vardı. Makyaj masasına baktım, bomboştu. Tıpkı başucu masaları gibi. Ağır adımlarla gardolaba ilerledim ve yavaşça kapağı açtım. Onun da içi bomboştu. Tam kapatıyordum ki ilgimi çeken bir şey yüzünden duraksadım. Tahta parçalarının tekinde hiç toz yoktu.

Yavaşça elimi o parça üzerinde gezdirdim. Hareket ediyordu. Biraz uğraşaraktan parçayı yerinden çıkarttım. Siyah, minik bir kutu duruyordu tahtanın altında. Kaşlarımı çattım ve kutu aldım, tahtayı da yerine geri yerleştirdim. Ve kutuyu açtım.

İçinde bir yüzük vardı. Halkası gümüştü ve biraz kalındı, üzerinde ise birbirine dolanmış üç yılan vardı; kuyrukları üzerine duruyorlardı. Gözlerinde zümrüt vardı. Yüzüğün halkasının üzerindeyse Güç, en değerli hazinedir yazıyordu. Hafifçe sırıttım, bunu babamın parmağında hayal etmek hiç de zor değildi. Ama elbette yüzüğü yerine koymayı düşünmüyordum. O yüzden sağ elimin orta parmağına taktım, elbette biraz daraltmıştım, kutuyu cebime attım ve odadan çıktım.

Üst katta iki oda daha vardı. Teki bomboştu, sanırsam içerisindeki eşyaları birileri almıştı. Diğeri ise sıradan, tek kişilik bir yatak odasıydı. Buruk bir şekilde gülümsedim, herhalde normal bir aile olsaydık benim odam olacaktı. Derin bir nefes aldım ve yavaşça aşağı indim, ardından evden çıktım. Sirius beni bekliyordu. Yüzüğü görünce kaşlarını çattı.

"Lütfen soru sorma," diye fısıldadım "Sorarlarsa sen aldın."

Bana soru işareti dolu gözlerle baktı ama sonunda onayladı ve elimi tuttu "Başka bir yere gidecek miyiz?" diye sordu.

Onayladım "Büyükannemi ziyaret edeceğim." dedim ve Cisimlendik. Gözlerimi açtığımda Little Hangleton mezarlığındaydık. Sirius'u peşimden sürükleyerek mezar taşlarının yanlarından geçtim. Birkaç dakika sonra bir tanesinin önünde durdum.

Merope Gaunt

1907 – 1926

"Bu yoksa," diye söze başladı Sirius "Onun annesi mi?"

Onayladım "Her şeye sebep olan, aslında tek suçu bir Muggle'a âşık olmak olan kadın." dedim "Biliyorsun, hala reşit değilim. O yüzden biraz çiçek yaratabilir misin?"

"Elbette," dedi ve asasını çıkarttı "Orchideous."

Ortaya çıkan çiçekleri görünce tebessüm ettim. Aslında, bir saat önce babamın da burada olduğundan; anılardan kurtulmak için o yüzüğü oraya bıraktığından hiçbir zaman haberim olmayacaktı.

/15 Ağustos, 1977/

Dorea, beni San Remo'daki bir büyücü barına Cisimlemişti, tek başına gitmemi pek istemiyor. Oradaki şömineyi kullanarak Çatlak Kazan'a gitmiştim. Evet, birkaç gün önce İtalya'ya gelmiştim. Ve sonunda reşit olmuştum. Şimdi ise üzerimde siyah bir elbise ve siyah bir pelerinle Diagon Yolu'nda ilerliyordum. Florean Fortescue'nun dükkânına gelince gülümseyerek içeriye girdim. Dördü de oradaydı. Regulus'un, annesinden izin alamadığını öğrenince üzülmüştüm ama acısını Hogwarts'ta çıkartmayı planlıyordum. Beni gördükleri gibi dördü de ayağa kalktı.

"Tasha mı o?"

"Hani saçı mordu?"

"Boya olduğunu söylemiştim ya."

"Her neyse."

Bellatrix, Narcissa, Lucius ve Rodolphus'a dolu dolu sarıldım. Ardından oturduk, tatillerimizden bahsettik. Yaklaşık bir buçuk saat öyle geçmişti. Tam konu bulmaya çalışırken Bella'nın askılı elbise giydiğini fark ettim ve kaşlarımı çattım. Rodolphus da kısa kollu giymişti. Sesimi alçaltıp fısıldadım "İşaretlerinize ne oldu?"

"Bella'nın sivilce kapatıcılarından kullanıyoruz." diye fısıldayarak cevap verdi Rodolphus "Sonuçta önümüzde koca bir Hogwarts yılı daha var."

Sırıttım "Çok eğlenceli olacak."

Lucius tek kaşını kaldırdı "Hangi anlamda?" diye sordu. Rodolphus ile birbirimize baktık. Ben gülüşümü öksürük ile gizledim ama Rodolphus başaramadı. Diğer üçü garip bir şekilde bize bakıyordu.

"Öhö. Sen Rodolphus'u dikkate alma Lucius. Öhö." dedim ve Rodolphus'a masanın altından tekme attım "Ee, evlerde durumlar nasıl?"

"Cissy'nin kocası belli oldu." dedi Bella "Neden beni ilk kurban seçtiklerini hala anlamış değilim ama."

Tek kaşımı kaldırıp Lucius'a baktım. Biliyorum dercesine onayladı "Evet, Tasha, benim de haberim var."

"Peki, kimmiş Cissy'nin kocası?" diye sordum.

Bella gözlerini devirdi "Sence kim olabilir? Ya Lucius olacaktı ya da Rabastan. Zaten kendisi bir Malfoy ile çıkıyor."

Kahkaha attım "Ne yani, Cissy ve Lucius kesin evleniyor mu?"

Bella onayladı "Aynen öyle. Düğünleri mezuniyetten bir yıl sonra olacakmış." dedi. 

Lucius'un sırtına vurdum "Yaşadın be." dedim "İki sarışın, ikisi de açık tenli... Çocuğunuzu hayal edemiyorum bile."

Rodolphus güldü "Saçları güneş gibi parlar artık."

"Duvarın önünde durduğu zaman da suratı falan görünmez." dedi Bella.

Kahkaha attım "Adı da Invisible Malfoy olur. Nasıl ama?"

"Üçünüz de kesin sesinizi." diye homurdandı Cissy "Niye konu biziz?"

"Rodolphus konuyu değiştir." dedi Lucius.

"Rabastan manita yapmış." dedi Rodolphus. Dördümüzün de gözleri şaşkınlıkla büyüdü.

"Ooo," dedi Lucius "Çapkın Rabastan'dan bahsediyorsun, değil mi? Kıza acıdım şimdi."

Kaşlarımı çattım "Rabastan çapkın mı?"

"Sen onu bilmezsin." dedi Rodolphus "Senden ve Bella'dan korktuğu için sizin yanınızda uslu çocuk gibi görünse de aslında çok çapkındır."

"Kiminle çıkıyor peki?" diye sordu Cissy.

Rodolphus omuz silkti "Bilmiyorum."

Bella kaşlarını çattı "Nasıl bilmiyorsun? Kardeş değil misiniz siz?"

"Söylemiyor ki!" dedi Rodolphus "Bir yıldır çıkıyorlarmış ama bana geçen hafta söyledi."

"Nasıl bir ağabey-kardeş ilişkisi bu?!" dedim. Bella onayladı.

Rodolphus omuz silkti "En kötü ihtimal okulun ilk günü öğreniriz." dedi ve ekledi "Hem, ben de ona evleneceğim kişiyi söylemedim."

"Nasıl ya?" dedi Bella "Bütün aile biliyor, hatta Malfoylar bile biliyor!"

Rodolphus sırıttı "Ama Rabastan bilmiyor."

Kahkaha attım.

¤~¤~¤~¤~¤~¤~¤~¤~¤~¤~¤~¤~¤~¤~¤~¤

"Evet, artık hediye faslına geçebiliriz." dedi Bella, az önce pastayı yemiştik. Cissy ile birlike minik bir kutu uzattılar. İçinden bir kolye, bir de yüzük çıktı. Yüzük sadece zümrüt içeriyordu; kolyede ise başları ve kuyrukları birbirine değen iki yılan vardı, kalp oluşturmuşlardı. Ortalarında ise kalp şeklinde kesilmiş bir zümrüt vardı. İkisine de teker teker sarıldım.

"Andrew'un verdiği yüzüğü takmak istemeyeceğini düşündük," dedi Cissy. Ona gülümsedim ve Lucius'un hediyesini açtım. Pelerin almıştı. Dışı gümüş rengi, içi ise zümrüt yeşiliydi. Ve bazı yerlerinde minik zümrütler vardı. Ona da sarıldım. Ve anında pelerin değişimi yaptım, artık Lucius'un aldığını takıyordum.

"Rodolphus? Kıza hediye almadın mı?" diye sordu Bella, azarlar bir ses tonuyla.

Rodolphus rahat bir şekilde arkasına yaslandı "Aldım ama Hogwarts'ta vereceğim." dedi ve bana göz kırptı. Ağzım şaşkınlıkla bir karış açıldı.

"Düşündüğüm şey mi?" diye sordum, anlamasını ümit ederek. Sırıtarak onayladı. Minik çaplı bir çığlık attım ve ona sıkıca sarıldım. Bana süpürge aldığına inanamıyordum.

"Hem de en yeni modelinden," diye fısıldadı kulağıma. Kahkaha attım ve geri çekildim.

"Siz ikiniz kesin bir işler çeviriyorsunuz." dedi Lucius.

"Kesinlikle." dedi Bella.

"Katılıyorum." dedi Cissy.

"Öğrenmek için beklemeniz gerekecek." dedim, sırıtarak.

¤~¤~¤~¤~¤~¤~¤~¤~¤~¤~¤~¤~¤~¤~¤~¤

İki saat sonra dağılmıştık. Ben Çatlak Kazan'a gidip şömineyi kullanarak San Remo'daki bara dönmüştüm, oradan da eve Cisimlenmiştim. Şu anda ise Rose ile cebelleşiyordum. Rose, Remus ve Lily; yakındaki bir otelde kalıyordu. Maalesef ev, altı ergeni kaldıracak kadar büyük değildi.

"Ben o elbiseyi giymem." diye direttim.

"Giyeceksin," dedi Rose "Bugünkü doğum günü konsepti bu."

Kaşlarımı çattım "Benim doğum günümde konsepti niye sen ayarlıyorsun, hanımefendi?"

"Natasha Cain, çok konuşuyorsun." dedi "Ben lacivertini giydim, Lily de beyazını giydi. Sen de kırmızısını giyiyorsun. Bu tartışma burada bitmiştir."

Oflaya puflaya elbiseyi giydim ve aynada kendime baktım. Elbise kırmızı, askılı, kısa ve dardı. O kadar dardı ki vücudumu ikinci bir deri gibi sarıyordu. Tanrı'ya şükür dekoltesi yoktu. Rose'un uzattığı siyah babetleri de giydikten sonra ona döndüm "Sirius beni böyle görürse ne olur sen biliyor musun?"

"Hiçbir şey olmaz." dedi Rose "Ben kuçu bey ile konuştum ve hiçbir sapıklık yapmayacağına söz verdirdim. Yoksa süpürgesine el koyuyorum."

Kahkaha attım "Kuçu bey mi?"

Rose bana bir bakış attı ama hemen ardından o da kahkaha atmaya başladı. Ardından odamdan çıktık ve aşağı inmeye başladık. Adım seslerimizi duyan Remus ve Sirius, merdivenlerin başında bittiler. Sanırım salonda oturup bizi bekliyorlardı. Beni görünce Sirius'un gözleri parladı. Bakışlarımı yere diktim. Utanmaktan. Nefret. Ediyordum.

Sahile inip James ve Lily'ye katıldık, aslında bizsiz de çok iyi idare ediyorlardı. Ama elbette bunu söyleyip ortamı bozmayacaktım. James, evden koca koca minderler almış ve sahile indirmişti. Onların üzerine oturduk. Birkaç dakika sonra Dorea ve Charlus da geldi. Pastayı kestik. Tam hediyelere geçiyorduk ki Charlus boğazını temizledi.

"Hepinize çok güzel bir haberim var." dedi ve gülümsedi "Bir haftalık Güney Fransa gezisi kulağa nasıl geliyor? Sadece altınız." heyecanlı bir şekilde birbirimize bakıyorduk. Charlus bana döndü "Doğum günü hediyen olarak da düşünebilirsin."

Gülümsedim ve ona sıkıca sarıldım "Çok teşekkür ederim!"

Yavaşça geri çekildim, o sırada Dorea konuşmaya başladı "Gezebileceğiniz yerlerin listesini çıkarttık. Kalabileceğiniz oteller ve uygun restoranların da." dedi ve ekledi "Remus, Rose ve Lily; sizin aileleriniz de bu tatile sıcak bakıyorlar."

"Siz ne diyorsunuz?" diye sordu Charlus. Biraz sessizlik oldu ama bir anda altımız da konuşmaya başladık.

"Fransa mı? Harika olacak!"

"Bir hafta hem de!"

"Merlin, müthiş bir şey!"

"Stresten uzak, normal insanlar gibi bir hafta!"

"Hemen gidelim!"

"Kulağa müthiş geliyor!"

Charlus gülümsedi "Bu kadar hevesli olacağınızı tahmin etmemiştim." dedi "Eğer istiyorsanız hemen yarın gidebilirsiniz."

Bir ağızdan "Olur!" diye şakıdık.

"Tamamdır," dedi Dorea "Bu gece çantalarınızı hazırlamayı unutmayın."

Onlar gittikten sonra Fransa hakkında konuştuk, ardından geleneksel şişe çevirmemize başladık. Bu sefer herkes James ve Lily'ye oynuyordu. Sonunda, güneş battıktan sonraydı, James isyan etti Lily'yi de yanına alıp sahilin öbür ucuna gitti. Sirius ulurcasına güldü.

"Çatalak işini iyi biliyor."

"Kimden öğrendi acaba?" dedi Remus, gülerek.

Sirius, işaret parmağını dudaklarının üzerine koydu "Şşt, Aylak, profesyoneller sırlarını açık etmez."

Rose kaşlarını çattı "Az önce bir şeyi açık etmedi ki!"

"Öğretmeninin kim olduğunu söylemesi bile açık etmesi anlamına gelir, Green." dedi Sirius. Güldüm.

Rose gözlerini devirdi "Çapulcular ve saçmalıkları." diye söylendi.

Sirius gözlerini kıstı "Hey, sözünü geri al."

Rose dil çıkarttı "Hiç şansın yok." dedi ve bana bakıp sırıttıktan sonra tekrar Sirius'a döndü "Kuçu bey."

Ben ve Remus katıla katıla gülerken Sirius kaşlarını çatmış bir şekilde Rose'a bakıyordu "Kuçu bey mi?"

Rose onayladı "Sevgilin de bu tepkiyi vermişti."

Sirius bana döndü "Bu kuçu olayından haberin var yani?" dedi.

Ben masumum dercesine ellerimi kaldırdım "Benim de giyinirken haberim oldu."

Sirius muzipçe sırıttı "Giyinirken niye benim hakkımda konuşuyordunuz ki?" dedi ama Rose'un bakışlarını görünce kenara sindi "Tamam ya bir şey demedim."

"Adam ol," dedi Rose ama Remus'a döndüğü gibi bakışları yumuşadı "Biraz yalnız dolaşalım mı, ne dersin?"

Remus tebessüm etti "Olur." dedi ve kalkıp sahilin bir diğer ucuna gittiler. Sirius, sol kolunu omzuma attı.

"Sonunda yalnız kalabildik," dedi.

"Bütün gece yalnız kalabilmeyi bekledin, değil mi?" dedim, sırıtarak. Onayladı. Bir süre ikimiz de sessiz bir şekilde denize baktık "Geçen yazı düşünüyorsun, değil mi?" diye sordum.

"Nereden bildin?" diye sordu "Zihnimde değilsindir umarım."

Güldüm "Elbette değilim. Ama tahmin etmek hiç de zor değil."

Bakışlarını bana çevirirken hafifçe gülümsüyordu "Şişe çevirmece oynarken Çatalak bizi dans ettirmişti."

Onayladım "Ve aşka inanmadığımı öğrenmiştiniz." dedim "Sen de âşık olmayacağını söylemiştin."

"Sen de aramızda hiç aşk türü bir şey dönmeyeceğini söylemiştin."

"Bütün geceyi kumsalda geçirmiştik."

"Sana isimlerimizin yıldızlardan geldiğini anlatmıştım."

Gülümsedim "Sirius, gece göğündeki en parlak yıldız." dedim "Ve Avcı Orion'u takip eden köpeklerden teki."

O da gülümsedi "Unutmamışsın," dedi.

Sağ elimi, saçında gezdirmeye başladım "Hafızam güçlüdür, Black."

Birbirimize yaklaşıyorduk "Öğrenmem iyi oldu." dedi "Benim ki de iyidir, Cain."

"Öğrenmem iyi oldu," dedim ve öpüşmeye başladık. Tam anlamıyla yalnız olmadığımız için yumuşak ama uzun olmuştu. Geri çekildiğimizde alnını alnıma dayadı.

"Akşam yine yanına gelmeyi planlıyorum," diye fısıldadı "O zaman asıl doğum günü öpücüğünü alırsın, güzelim."

¤~¤~¤~¤~¤~¤~¤~¤~¤~¤~¤~¤~¤~¤~¤~¤

Hediyeler her zamanki gibi harikaydı. James siyah bir tişört alıp her nasıl yaptırdıysa önünde En büyük Potter kuzenler! yazdırıp arkasına da kocaman bir resmimizi koydurtmuştu. Sirius çok zarif bir bileklik almıştı. Zinciri gümüştü, üzerinde etrafı safir ve zümrütlerle bezenmiş bir yassı bölüm vardı ve orada S&Nyazıyordu. Remus, Fluffy için yuvamsi bir şey; Rose ise ikimizin fotoğraflarını yerleştirdiği bir albüm almıştı. Lily ise rengarenk bir Converse almıştı.

Yarın tatile çıkacağımız için on birde odalara çekilmiştik. Geçen yılı andırsın diye beni odama Sirius taşımıştı, kucağında, yine. Elbette ben her zamanki gibi uyumak yerine kitap okumuştum. Zaten bir saat sonra da Sirius gelmişti. Rutinleşmişti sanki, yine kapıyı kapatıp kitledi ve Muffliato yaptı ama elimde tuttuğum kitabı görünce kaşlarını çattı "Doğum gününde de mi kitap okuyorsun?"

"Kitap okumanın zamanı olmaz." dedim, kitabı kenara koyarken. Duvar kenarına kaydım, Sirius da yanıma uzandı. Ama pikeyi yere atmış olduğumu görünce soran gözlerle bana döndü "Hava çok sıcak, inan bana ona hiç gerek yok."

Omuz silkti "Bana fark etmez." dedi "Otelde birlikte kalacağız, değil mi?"

Onayladım "Evet." dedim "Remus ve Rose da birlikte kalır herhalde."

Onayladı "Çatalak da Lily ile birlikte kalmak istiyor." dedi "Şaşırtıcı olan ise, Lily'yi ikna etmiş."

Ağzım açık kaldı "Ne yani, Lily'yi aynı yatakta yatmaya mı ikna etmiş?" diye sordum.

Güldü "Hayır, o kadar değil. Aynı oda ama farklı yataklar."

"Haa, o olur bak." dedim "Bana kalırsa Lily açık bir şekilde James'ten hoşlanıyor."

"Bana da öyle gelmeye başladı," dedi "Sence sene bitmeden çıkarlar mı?"

"Bu sefer ihtimal bayağı yüksek." dedim "Umarım çıkarlar. James'in mutlu olmasını istiyorum."

Onayladı "Ben de." dedi "Grupta bir tek o eşini bulamadı."

"Pettigrew'u sonunda attınız mı?" diye sordum umutla.

"Hayır, Peter hala bizden biri." demesiyle homurdandım "Ama onun kız bulması... Biraz zor."

"Biraz değil bayağı zor." diye düzelttim "Anne Judge bile onunla çıkmaz."

"Judge? Ah, yoksa senin boğazladığın kız mı?"

"Hı hı." dedim "Bu yıl bana bulaşmasa iyi eder."

"Yaptığının çok yanlış bir şey olduğunu söyleme zahmetine girmeyeceğim bile." dedi Sirius, yavaş hareketlerle yanağımı okşarken.

"Kendini hiç yorma." dedim ve esnedim "Doğum günü öpücüğümü daha ne kadar bekletmeyi düşünüyorsun?"

"Senin aklının onda olduğunu ben biliyordum zaten." dedi Sirius, sırıtarak.

"Konuşana bak sen." dedim, kaşlarımı çatarak.

Güldü "Kızma hemen," dedi ve dudaklarıma minik bir öpücük bıraktı. Ardından asıl doğum günü öpücüğümü verdi. Geri çekildiğimizde ikimiz de sebepsizce sırıtıyorduk. Saçlarıma bir öpücük kondurdu "Seni çok seviyorum."

"Ben de," diye fısıldadım ve Fransa'nın nasıl olacağını düşünürken Sirius'un kollarının arasında uykuya daldım.


Moshi Moshi!

Sonunda ortaokuldan mezun oldum :D Aslında balo yarın ama okullar kapandığı için mezun oldum desem de bir şey değişmez herhalde

Saçımın yarısını maviye boyattım *sırıtan emoji* aslında kuaföre uçlarını boyatacağım diye gitmiştim ama eve bir geldim yarısı boyanmış iyi şok oldu benim için :D

Harika bir fail yaşadım xD Bugün diploma töreni için genel prova vardı işte otelde olacak gittik otele cübbelerimiz torbalarımızda ben çıkardım kendiminkini giyiyorum bir yandan da arkadaşıma bir şeyler anlatıyorum dedi Begüm niye bunu getirdin diye. Bir baktım annem yanıma okulun cübbesi yerine Slytherin cübbemi koymuş djkdhsk gülmekten yere düştüm

Eğer planımda bir değişiklik olmazsa 35. bölümde Hogwarts'a dönecekler

Bu arada eğer aranızda Avatar sever varsa ve ben İngilizce fanfic okurum derse Lost isimli hikayeme göz atabilir mi??

Son bir şey daha: @MbeyzAa nın Okuyucunun Laneti isimli hikayesine bakarsanız süper olur bir sonraki bölümünde benimle ilgili bir sürpriz yapabilirmiş *spoilers*

Sınır klasik, 40 oy 40 yorum

Sayōnara!

Kisses :*

Continue Reading

You'll Also Like

761K 63.2K 13
arkadaşlarıyla birlikte orduya katılan jungkook, ilk görüşte etkilendiği komutan kim taehyung'a cinsel içerikli mesajlar atmaya başlar taekook
74.1K 8.6K 32
safkan alfa jungkook, kırık bir kalple ㅡ jimin ile karşılaşır.
1.6M 110K 29
Başkomiser Han Jisung ve seri katil Lee Minho
23.6K 2.8K 18
"MİNHO EZ BENİ"