*10* Tüy

5.7K 357 165
                                    

O günkü dersler çok sıkıcıydı. Eğer Rose ile oturuyor olmasaydım kesinlikle hepsinde uyumuştum. Şimdi ise saat gecenin üç buçuğuydu ve uyumaya çalışıyordum. Yattığımda saat on bir buçuktu ve dört saat uyumanın ardından ayaktaydım. Uykum çok fena bir şekilde kaçmıştı ve ne kadar istersem isteyeyim uyuyamıyordum. Yarım saat daha dönüp durdum. Hayır, tık yoktu.

O zaman ben de başka yerde uyurdum.

Siyah tişörtümün üstüne siyah bir kapüşonlu geçirdim. Bacaklarımın üşüyeceğini düşünmüyordum. Fluffy'nin uyuduğundan emin olduktan sonra sessizce Ortak Salon'a indim. Olması gerektiği gibi bomboştu. Koltuğa uzanıp uyuklamayı denedim ama hala bir şey olduğu yoktu. Bunun üstüne uyumaya çalışmaktan vazgeçtim ve Ortak Salon'u terk ettim. Görünmez olup bahçeye çıktım ve önceki gece oturduğum banka gittim.

Açık hava iyi gelmişti, var olan uykum da gitmişti. Ayrıca da dışarısı alacakaranlıktı, yani günün en sevdiğim zamanıydı. Tahminime göre yarım saat ya da bir saat sonra güneş doğacaktı ama burası her zaman gölgede kaldığı için sorun olmazdı. Güneşten hiç hoşlanmadığımı söylemiş miydim? Geceyi gündüze, Ay'ı  güneşe,karanlığı da aydınlığa tercih ediyorum. Kesinlikle kendimi vampirleştirmişim.

Bağdaş kurup banka oturdum. Baykuşlar dışında başka hiçbir şeyin sesi duyulmuyordu. Çok huzur vericiydi. Gözlerimi kapattım ve içime huzurun dolmasına izin verdim. Tabii, yaklaşık bir buçuk gün önce Voldemort'un kızı olduğunu öğrenen birisi ne kadar huzurlu olabiliyorsa, ben de o kadar huzurluydum işte.

Böyle gözlerim kapalı dururken uykumun geldiğini fark ettim, kaçırmaya da niyetim yoktu. Asamı çıkarttım ve "Accio yastık ve battaniye," diye mırıldandım. Birkaç saniye sonra havada uçan yastığım ve battaniyem yanıma geldi. Banka kurulup uyudum.

¤~¤~¤~¤~¤~¤~¤~¤~¤~¤~¤~¤~¤~¤~¤~¤

"Burada ne yapıyorsun?"

Yavaşça gözlerimi araladım. Görüşüm bulanık olduğu için karşımda durup bana bakan kişinin sadece erkek olduğunu seçebiliyordum. Doğrulup gözlerimi ovuşturdum ve görüntü netleşti. Karşımda duran kişi ise Andrew'du.

Esnedim "Uyuyordum." dedim. Biliyorum, çok zekiyim.

Güldü ve yanıma oturdu "Onun ben de farkındayım. Ama neden buradasın?" diye sordu.

Yine esnedim "Uykum kaçmıştı, ben de dışarıya çıkayım dedim ama şansıma uykum buraya kaçmış." deyince kahkaha attım "Sen ne yapıyorsun peki?"

"Aslında ben dün akşam düşürdüğüm kitabımı aramak için gelmiştim."

"Peki bulabildin mi?" diye sordum. Onayladı ve pelerinin içinden bir iksir kitabı çıkarttı "Saat kaç?"

"Altı buçuk olması lazım." dedi.

"Ah, yatakhaneye dönmem lazım." dedim.

"Benim de bizimkileri uyandırmam gerekiyor, birlikte dönebiliriz istersen," dedi ve battaniyeyi işaret etti "Şunları taşımana da yardımcı olurum."

Onayladım ve yastığımı kucaklayıp battaniyeyi Andrew'a uzattım. Yürürken ayakta uyuyordum, önüme bakmıyordum bile. Aniden Andrew elimi tutup beni kendisine doğru çekince korktum "Ne oldu?"

"Duvara toslayacaktın. Önüne bakmanı tavsiye ediyorum." dedi gülerek.

Esnedim "Denerim." dedim. Zindanlara inene kadar el ele tutuştuk. İkimizin de itiraz etmemesi hoştu. Çünkü elimi tutması hoşuma gidiyordu. Ortak Salon'a girdiğimizde içeride birkaç kişi vardı. Ben ne yapacağımı kestiremesem de Andrew istifini bozmadı ve elimi tutmayı sürdürdü. Yatakhane ayrımına gelince battaniyeyi aldım.

Insensitive ➳ Sirius BlackHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin