*48* Yıl Dönümü

1K 80 24
                                    

Ups! Tento obrázek porušuje naše pokyny k obsahu. Před publikováním ho, prosím, buď odstraň, nebo nahraď jiným.

"Bella, o buzun içinde bir öğrenci var!"

Ups! Tento obrázek porušuje naše pokyny k obsahu. Před publikováním ho, prosím, buď odstraň, nebo nahraď jiným.


"Bella, o buzun içinde bir öğrenci var!"

Bella, çığlık attığımı duyduğu gibi refleks olarak sol bileğimi kavradı ama bakışlarını, benim sağ elimle işaret ettiğim yöne çevirdiğinde onun da gözleri korkuyla büyümüştü. İkimiz de minik adımlarla buzun içindeki öğrenciye yaklaşmaya başladık "Sence... Yaşıyor mu?" diye sordu Bella kısık bir sesle.

Nefes verdikçe hava, beyaz bir buhar halinde çıkıyordu "Hiçbir fikrim yok." diye cevap verdim ve buzun önüne gelince durdum "Bella, bence daha fazla yaklaşmamalıyız." dedim ama Bella'nın, beni dikkate almadan buza dokunmaya kalktığını gördüğüm gibi hızlıca üzerine atılıp onu geriye itmiştim "Ne yaptığını sanıyorsun sen?! Ne olduğunu bilmediğimiz, lanetli bir buzu ellemek mantıklı mı şu durumda?"

Bella geriye doğru birkaç adım attı "Pekâlâ, haklısın." dedi ve ben önünden çekildikten sonra asasına uzandı "O zaman hangi büyüler işe yarıyor ona bakalım."

Yüzünü, içinde öğrencinin olduğu buzdan biraz uzaktaki başka bir buza döndü ve Incendio yaptı, asasından fırlayan alevler buzla buluştuğunda onu biraz olsa da eritmişlerdi "Tamam, eğer Incendio işe yarıyorsa demek ki ciddi anlamda lanetli değil bu buz." diye mırıldandı Bella ve bana döndü "Ama onu eritmeye çalışamam, çocuğu yakabilirim."

Hızlıca onayladım "O zaman... O zaman biz de bir profesöre haber veririz, değil mi? Yani şu anda daha ne yapabiliriz ki?" diye sordum, Bella da onayladı "Sen burada bekle ve kimsenin içeriye girmemesini sağla, ben gidip bir profesör getireceğim."

Bunun ardından Bella'nın ne diyeceğini beklemeden ve arkama dahi bakmadan koşarak donmuş koridordan çıkmıştım. Tam Büyük Salon'a doğru gidiyordum ki yolda Flitwick ile burun buruna geldim –yani, o sonuçta gerçekten de çok küçüktü ve ben de önüme bakmadan deli gibi koşuyordum. Neyse ki son anda hızımı alıp herhangi bir kaza yaşanmadan durabilmiştim.

"Bayan Cain, lütfen koridorlarda önünüze bakmadan koşmayın!" diye uyardı beni Flitwick ama, büyük ihtimalle, yüzümün bembeyaz olduğunu fark edince ifadesi yumuşadı "Her şey yolunda mı?"

Insensitive ➳ Sirius BlackKde žijí příběhy. Začni objevovat