*8* Hogwarts

6.8K 385 381
                                    

/31 Ağustos 1976/

Üç gün önce İtalya'dan dönmüştük. Her ne kadar denize bayılsam da Potterların Londra'daki evinin yeri benim için çok ayrı. Aşağıya inmeden önce odama bir kez daha baktım. Burada sadece dört gün geçirebilecek olmam adil değildi.

Odam fazla cafcaflı da değildi, sade de değildi. Kapıdan girince göze ilk çarpan şey sağ taraftaki duvara dayalı ve odadaki tek pencerenin yanında duran yatağım oluyordu. Yorganım mordu, bana kalsa yeşil ve gümüş renkli bir şey alırdım ama bulamamışlardı sanırım. Geceleri en çok sevdiğim şey, yatağımın yanındaki pencereden ay ve yıldızları izlemek. Uyuyamadığımda her zaman dışarıya bakarım.

Yatağımın yanında minik bir başucu masası vardı. Üstü ise fotoğraflar ile doluydu. Bella ve Cissy ile olan bir fotoğrafım, geçen yıl Noel'den kalma bir fotoğraf (tabii ki de Çapulcularla birlikteydim o fotoğrafta) ve de annem, teyzem ve dayımın genç bir fotoğrafı vardı. Aslında, tam olarak genç diyemem çünkü annem ile dayımın arasında yedi yaş var. Annem en küçükleri. Teyzem ile annem arasında ise iki yaş var. Teyzem ile dayım çok benziyorlar. Aynı düz, kahverengi saçlar ve kahverengi gözler. Annem ise benimkinin aynısı ama siyah kıvırcık saçları ve yeşil gözleri ile ikisinden de farklıydı.

Masanın yanında iki tane yeşil puf, pufların yanında ise aynalı bir şifonyer duruyordu. Üstünde kolye ve küpelerden bir yığın vardı. Sol tarafta ise dolabım ve çalışma masam vardı ama çalışma masasını almamızın tek nedeni, kitaplarımın artık evdeki kütüphaneye sığmamasıydı.

Esnedim ve yavaşça aşağıya indim. James ve Sirius da hazırdı. Hepimizin üstünde Hogwarts formaları ve cübbeleri vardı. Etek giymeye her ne kadar karşı olsam da Hogwarts'tayken o kadar sorun olmuyordu ya da alışmıştım. Bilmiyorum.

Dorea ve Charlus da gelince Digaon Yolu'na cisimlendik. İlk durağımız elbette Flourish ve Blotts oldu. Bu yılın kitaplarını aldıktan sonra James ve Sirius Quidditch eşyası almaya gittler.

"Tatlım, başka bir ihtiyacın var mı?" diye sordu Dorea.

"Hayır, ben biraz Gambol'a bakacağım. Sonra dondurmacıya uğrarım, orada buluşuruz." dedim.

"Olmadı yılanlara sorarsın," dedi Dorea ve göz kırptı. Güldüm ve Gambol ve Japes'e girdim. Birkaç tezek bombası, bir ay kalıcı istediğin renge ayarlayabildiğin saç boyası ve birkaç şey daha alıp dondurma yemeye gittim. Dükkana girdiğimde gözüme ilk çarpan şey bana fazlasıyla tanıdık gelen dalgalı, kahvemsi kırmızı saçlar oldu. Kız, yüzünü baha dönünce su yeşili gözlerini gördüm, evet bu oydu. Beni görünce gözlerinin içi gülmeye başladı ve önümüzdeki büyücüleri devirerek birbirimize koşup sarıldık.

"Natasha, ah seni çok özlemişim!"

"Ben de seni, Rose!"

Pekala, Rose'dan bahsetmeyi nasıl unuttum inanın bilmiyorum. O benim en ama en ama en iyi arkadaşım. Asıl adı Rosalina, Rosalina Green. Babası büyücü, annesi muggle. Gryffindor'da ve Quidditch takımında Kovalayıcı olarak oynuyor. Benimle ilgili her şeyi biliyor ve babası bir Seherbaz olduğu için Rose'a güvenim sonsuz. Beni hiç yüzüstü bırakmadı. Benden beş santim daha uzun boylu ve biraz daha yapılı, doğal olarak nasıl olsa Quidditch oynuyor. Çapulcular bazen şakalarında Rose'dan yardım alırlar. Bir de benim şu İhtiyaç Odası'nda piyano çalma işi var ya, işte o zamanlar Rose da benimle geliyor.

Birlikte boş bir yere oturduk ve dondurma yerken konuşmaya başladık. En az iki saat konuştuğumuzu tahmin ediyorum. Ona yazın olan her şeyi anlatmıştım ama Sirius'a yakın olduğumda hissettiğim o garip şeyler hariç. Onları kendime bile açıklayamıyordum, o zamana kadar da kimseye anlatmamayı düşünüyordum.

Insensitive ➳ Sirius BlackHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin