*19* Amortentia

5.8K 320 299
                                    

Pekala, kimsenin o şeyin Tom Marvolo Riddle'a ait olduğunu öğrenmesini istemiyordum ama şu anda o günlük umurumda olan son şeydi. Umarım çalan kişi geberir. Merlin, benden iyimseri yok bu dünyada(!) Kimseyle muhattap olmak istemiyordum, tek istediğim Sirius ve Adrogans'ın canını yakmaktı. Ama bekleyecektim. Çünkü uykum vardı. Umarım rüyamda onları öldürdüğümü görürdüm.

Sabah kalktığımda saat yediydi ve pazar günü aklı başında olan hiç kimse bu saatte kalkmazdı. Ama benim uykum kaçmıştı bir kere. O yüzden üstümdeki pijama niyetine kullandıklarımı çıkarttım. İçime siyah, uzun kollu tişört giyip üstüne gri bir polar aldım, altıma da zümrüt yeşili bir dar pantolon giydim. Siyah botlarımı giydikten sonra sessizce yatakhaneyi ve Ortak Salon'u terk ettim.

Dün akşama göre biraz yumuşamıştım, sanki Riddle biraz gitmişti ama Adrogans ile Sirius'u gördüğüm an aklıma geldikçe yine kanım kaynamaya başlıyordu. Bir şeyleri parçalamamak için kafamı başka işlere odaklamaya karar verdim ve Mızmız Myrtle'ın tuvaletine yöneldim. Bakalım o ses nereden geliyor?

Ama ben tuvalete giremeden içeriden gelen cırtlak ses ile donup kaldım. Riddle yine hareketlenmişti ve melek de, şeytan da gidip Adrogans'ı öldürmemi fısıldıyordu. Ama bekledim. Sessizce tuvaletin girişine yaklaştım ve yanındaki iki diğer sarışına anlattıklarına kulak kabarttım.

"Lilith, dün gece Black ile neler olduğunu tam olarak anlatacak mısın?" diye sordu Felicia Planty.

"Pekala," dedi Adrogans "Bu akşam Sihir Tarihi sınıfında buluşalım dediği zaman yanımdaydınız zaten. Üstüme kırmızı, dantel bir büstiyer ve siyah mini etek giyip gittim."

Bu havada mı? Umarım zatürre olur. Sürtük.

"Gittiğimde beni bekliyordu," diye devam etti "İçeri geçip kapıyı hafif aralık bıraktık, kimse bir şeyden şüphelenmesin diye. Hiçbir şey söylemeden direk beni öpmeye başladı. Sonra üstümüzü çıkarttık falan. Sonra da seviştik işte." dedi ve derin bir nefes aldı "Keşke geceyi yanında geçirseydim."

Boğazımdaki yumru geri gelmişti ve Riddle olan yanımdan aldığım gücün yavaş yavaş gittiğini hissediyordum. Neden salak gibi bunları dinlemiştim ki? Çünkü ben tam bir salağım. Ama Riddle'dan kalan son güç damlalarına tutunarak dinlemeye devam ettim. Salaklar ülkesinin tartışılmaz kraliçesi olduğumu biliyorum.

"Sahi, dün gece normalden erken geldin. Genelde gece yarısından sonra geliyordun, ne oldu bu sefer?" diye sordu Wendy Denis.

"Sirius, James'in yanına erken dönmesi gerektiğini söyledi." dedi Adrogans "Ama belki bu gece de buluşuruz, ne dersin Wendy?"

Pekala, benden bu kadardı. Riddle'ı kaybetmiştim ama hala Adrogans'ı öldürmek istiyordum. Fakat şu anda olmazdı. Ortalık kalabalıklaşınca onu benzetecektim. Ne ceza alacağım umurumda değildi. Ama şu anda ağlamak üzereydim ve gidebileceğim kimse yoktu. Ne yapsam diye düşünürlen aklıma gelen fikirle kar dolu bahçeye koşup üstümdeki ince şeylerle kendimi kara fırlattım.

Soğuktu. Fazla soğuktu. Dişlerim birbirlerine çarpıyordu. Ama önemli değildi. Hipotermi geçirmek için doğru yolda olduğumu gösteriyordu. Gözlerimi kapattım ve sessizce ağlarken sırılsıklam bir şekilde kardan melekler çizmeye başladım.

Yaklaşık yirmi dakika öyle kaldım. Karnım deli gibi ağrımaya başlamıştı. Ama hala karda yatıyordum. Derken Johnson'ın endişeli sesi kulaklarıma doldu.

"Bayan Cain bu havada ne yaptığınızı sanıyorsunuz?!"

Onu duymazdan geldim "Profesör, benim babamın kim olduğunu ve benim de onun gibi aşk iksirinden dolayı doğduğumu biliyorsunuz." dedim "Peki, o zaman ben nasıl âşık olabiliyorum?"

Insensitive ➳ Sirius BlackHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin