*32* Albüm

3.6K 210 95
                                    

Resimde annemin üzerinde mavi bir kazak ve kazağın mavisiyle aynı tonda bir mavi kot vardı, ayağında ise yine mavi bir topuklu bot vardı. Siyah, kıvırcık saçları beline geliyordu ve zümrüt yeşili gözleri kedi gözü gibi parıldıyordu. Makyajsızdı ama bu haliyle bile çok güzeldi. Sol elinin yüzük parmağında safir taşlı bir yüzük vardı; boynunda ise o yüzük ile takım olduğunu tahmin ettiğim, ucunda safir bulunduran bir kolye vardı. Safiri damla şeklindeydi ve gümüş renkli zincirin ucunda parıldıyordu.

Sağ elinin orta parmağında ise bir başka yüzük vardı. Bu seferki ise öyle zarif bir şey değildi. Altın rengi bir halkanın üzerindeki siyah, eşkenar dörtgen bir taştan ibaretti. Benim asıl ilgimi çeken şey ise başına taktığı tacımsı şey olmuştu.

Gümüş rengiydi ve kartalı andırıyordu. Kartalın kanatları, parlak taşlar ile süslenmişti; gagası ise altındandı. Gövdesinin yerinde kocaman, oval bir safir vardı ve o safirin altından iki küçük safir daha sarkıyordu. Birincisi yuvarlak, ikincisi ise elips şeklindeydi. Çok hoşuma gitmişti ve annemin, babamınkiler ile aynı renk kuzguni saçlarıyla fazlasıyla uyumlu görünüyordu.

Babamın ise üzerinde cübbeleri yoktu ki bu gerçekten de ilginçti. Onun yerine siyah bir pantolon ve siyah bir kazak giymişti. Yine de baştan aşağıya siyahtı. Annem ile el ele tutuşmuşlardı. Fotoğrafın başında ikisi de gülümseyerek- annem otuz iki diş sırıtıyordu, babam ise hafif ama fark edilir bir gülümseme takınmıştı ama doğal olduğunu belli oluyordu- kameraya bakıyorlardı ama sonrasında ilk olarak babamın bakışları anneme kayıyordu, ardından annemin de bakışları babama kayıyordu ve birbirlerine baktıkları sırada fotoğraf başa dönüyordu.

Annemin gözlerini hiçbir fotoğrafta bu kadar canlı gördüğümü hatırlamıyordum. Bu kadar içten güldüğü bir fotoğraf daha da görmemiştim. Babamın ise bakışlarında çok daha farklı bir şey vardı, anlayamamıştım ama bir farklılık vardı işte.

Fotoğrafa tekrar tekrar baktıkça annemin, babama ne kadar âşık olduğunu görüyordum. Bakışlarından, gülüşünden anlaşılıyordu. Fotoğrafın arkasını çevirip bir şey yazıp yazmadığına baktım, o an neredeyse sarsılma derecesinde titrediğimi fark etmiştim.

31 Aralık 19—

Yılı okuyamıyordum çünkü o kısımdaki mürekkep dağılmıştı. Ama yılbaşı olduğunu anlamıştım. Fotoğrafı ve mektubu elime alıp sertçe ayağa kalktım "Tasha, neler oluyor?" diye sordu Sirius, endişeli bir ses tonuyla. Ama onu duymazdan geldim ve neredeyse ışık hızında odama çıktım, kapıyı çarparak kapatıp kilitledim. Fotoğraf ile mektubu, masamın üzerine bıraktıktan sonra sinirden ağlamaya başladım.

Bu fotoğrafı sırf bana işkence yapmak için gönderdiğinden adım gibi emindim. Annemin, onu ne kadar sevdiğini ve bu yüzden öldüğünü bana tekrar tekrar hatırlatmak istiyordu. Canımı yakmaktan zevk alıyordu.

"Lanet olsun, senden nefret ediyorum!" diye çığlık attım ve yatağımı tekmelemeye başladım. Ama adım sesleri duymamla birlikte fotoğrafı da, mektubu da yastığımın altına koydum. Ve birkaç saniye sonra mavi bir ışık eşliğinde kapı açıldı. Eşikte Sirius, elinde bir asa ile duruyordu. Hızlı adımlarla yanıma gelip bana sarıldı. Başımı, göğsüne gömüp hıçkırarak ağlamaya başladım. O ise saçlarımı okşuyordu. Birkaç saniye sonra herkes odama doluşmuştu.

"Natasha, ne oldu?" diye sordu Dorea.

Sirius'tan ayrıldım ve gözlerimi sildim "Yok bir şey. Sadece psikolojik olarak tam anlamıyla iyi değilim, o kadar."

James beni süzdü "Belli oluyor." dedi. Ona dil çıkarttım.

"Peki, ya mektup?" diye sordu Sirius.

Insensitive ➳ Sirius BlackHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin