Ejder Lordu

By AdenGabriel

146K 11.1K 653

19 yaşında ki William, dedesinin apar topar kendisini evden uzaklaştırması, yeni bir okula ve insanlara adapt... More

Bölüm 1
Bölüm 2
Bölüm 3
Bölüm 4
Bölüm 5
Bölüm 6
Bölüm 7
Bölüm 8
Bölüm 9
Bölüm 10
Bölüm 11
Bölüm 12
Bölüm 13
Bölüm 14
Bölüm 15
Bölüm 16
Bölüm 17
Bölüm 18
Bölüm 19
Bölüm 20
Bölüm 21
Bölüm 22
Bölüm 23
Bölüm 24
Bölüm 25
Bölüm 26
Bölüm 27
Bölüm 28
Bölüm 29
Bölüm 30
Bölüm 31
Bölüm 32
Bölüm 33
Bölüm 34
Bölüm 35
Bölüm 36
Bölüm 37
Bölüm 38
Bölüm 39
Duyuru
Bölüm 40
Bölüm 41
Bölüm 42'den
DAVET
Bölüm 42
Bölüm 43
Bölüm 44
Bölüm 45
Bölüm 47
DUYURU-GÖRÜŞ!
Bölüm 48
EJDER LORDU - FİNAL
EJDER YEMİNİ
Ejder Yemini-1
Ejder Yemini-2
Ejder Yemini-3
Ejder Yemini-4
Ejder Yemini-5
Ejder Yemini-6
Ejder Yemini-7
Ejder Yemini-8
Ejder Yemini-9
Ejder Yemini-10
Ejder Yemini-11
Ejder Yemini-12
Ejder Yemini-13
Ejder Yemini-14
Ejder Yemini-15
Geri Döndüm!

Bölüm 46

1.1K 102 2
By AdenGabriel


Vakit gelmişti. Birkaç günümüz vardı. Dolunay gelmişti. Geçit açılacak, hep birlikte ejderin inine gidecektik. Ejderin ordusunun var olduğunu sayıyorduk. Hepimiz bundan neredeyse emindik. Beni ve etrafımda ki herkesi öldürmek için, ejderin işini şansa bırakmadığına neredeyse emindik. Ordu son çalışmalarını yapıyordu. Ariana'yı gelmemesi için ikna çalışmalarına Jane de katılmıştı. Ancak Ariana'yı ikna etmek kolay değildi. Matt karışmak istemese de, bütün görüşler, rüyalar ve ejderin kendisi de Ariana'yı bana karşı kullanacağını söylemişti. Onu öldürecekti. Benim en zayıf anımda da beni esir alacaktı. Ya da bir diğer senaryo, Ariana'yı kendi yanına çekip benim güçlerimi ona aktaracak, onu da kendisine köle yapacaktı. Her iki durumda da Ariana gelmemeliydi.

Büyük salonda son konuşmalar olurken, zırhlı kıyafetlerimiz için ölçülerimiz alınmıştı.

'William tek silahın, kılıcın olamaz' dedi Jane o sırada kavga edermiş gibi, bağırarak.

'Yanımda ağırlık istemiyorum. Zaten tek bir savurmamla, bir çok kişiyi öldürebilirim' dedim.

'Birkaç yedek olmalı, ya silahına el konulursa, ya da bir boğuşma olursa' dedi Jane.

'Pekala' dedim sadece onu susturmak için.

'Büyükbabam Ariana ile kalıyor' dedim.

'William geleceğim' dedi Ariana tekrar.

'Ama yine de bu kale de kalamazlar, ejder burayı biliyor' dedim.

'Ejder her yeri biliyor' dedi Jane.

'En azından daha korunaklı bir yere gidebilirler' dedim.

'Neresi olabilir?'

Aklıma gelen fikirle yerimden doğruldum. 'Bir insanın evi' dedim.

'Ne kadar zekisin' dedi Matt küçümser bir ses tonu ile.

'Jane o eve büyü yapar' dedim hemen.

'William, buraya da büyü yapabilirim' dedi Jane.

'Burası büyük bir kale. Bir çok giriş çıkışı var. Bir insan evinin tek bir çıkışı var' dedim.

'Tamam burası doğru' dedi Matt.

'Ve bir insan evi aklına bile gelmez' dedim.

'Peki bu görev için kime gerçekten kim olduğunu anlatacaksın?' dedi Jane.

'Eric' dedim hemen. Arkamı dönüp odadan çıkarken, 'Birkaç saate gelirim' dedim. Kaleden çıkmak yerine odama gitmeye karar verdim. Odama girdiğimde belki de aylardır elime almadığım cep telefonumu şarja taktım. Telefonu açıp, mesajların ve aramaların yağmasına izin vermeden Eric'in numarasına bastım. Telefonu kulağıma götürürken derin bir nefes aldım.

'William, merhaba' dedi Eric. Her zaman ki gibi neşeliydi.

'Eric, uygunsan bugün seni görmek istiyorum' dedim.

'Senin için hep vaktim var William. Ne zaman istersen?' dedi.

'Hemen' dedim.

'Acil bir konu anlaşılan' dedi sesi ciddileşirken.

'Hayatımla ilgili bir konu Eric. Yanına gelmek istiyorum' dedim.

'Tamam ben şimdi evdeyim. Adresi sana atarım olur mu?' dedi.

'Tamam bekliyorum' dedim. Telefonu kapatırken, gelen mesajlara göz atmaya başladım. Eski arkadaşlarımdan mesajlar, sosyal medyalarda öldüğümle ilgili haberleri gördüğümde, Eric'den mesaj geldi. Adresi birkaç kere okuyup beynime kazımaya çalıştım. Gözlerimi kapatıp, tamamen adrese odaklandım. Avuç içlerim yanarken, ortamın değiştiği hava dalgası bedenimi sardı. Gözlerimi açtım. Bir kapının önündeydim. Zile bastığımda, hemen bu işi halledip Ariana'nın yanına dönme isteğiyle doluyordum.

Kapı hemen açıldığında, Eric şaşkınlıkla bana baktı.

'Buralardaydın heralde?' dedi gülerek. Ona sarıldım. İçeri geçerken hiç konuşmadık. Koltuklardan birine otururken, 'Ailen yok mu?' dedim.

'O bunlardan ayrı evim' dedi güldü. Etrafın karışıklığına gösterdi. Bende ona gülümsedim. Yanıma otururken, meraklı gözüküyordu.

'Eric sana büyük bir işim düştü' dedim.

'Seni dinliyorum William' dedi o neşeli halinden tamamen ciddi bir adama dönüşmesi saniyesini almıştı.

'Bak ben ortadan çok kayboluyorum biliyorsun. Ama seni tanıdığım kısa sürede sana çok güvendim. O yüzden canımdan kıymetli birini sana emanet etmek istiyorum' dedim.

'Ariana' dedi hemen.

'Evet. Ben bir yola çıkıyorum. İki günüm var sadece. Belki öleceğim, belki de geri geleceğim' dedim.

'William bu ne demek?' dedi yerinde doğruldu.

'Bak, açıklanmayacak bir insanım. Başımda bir bela var. Ve o bela Ariana'yı bana karşı kullanıyor. Ben bu yoldayken, onun burada kalmasını istiyorum. Büyükbabamla birlikte' dedim.

'Bu bela...'

'Soru sorma. Sana bir zarar gelmeyecek söz veriyorum' dedim.

'Umrumda değil William. Bunu sormuyorum. Seni öldürecek bir şey üzerine mi gidiyorsun?' dedi.

'Beni ancak Ariana'ya zarar vererek öldürebilir' dedim.

'Kendimi anlattığından çok daha büyük bir şeyin içerisinde hissediyorum' dedi.

'Sana zarar gelmeyecek' dedim hemen.

'Umurumda değil dostum. Yıllardır böyle bir karmaşıklığın içinde olmamıştım. Olaylara bayılırım' dedi gülerek.

Onun beni hemen kabullenmesi, itiraz bile etmemesi içimi rahatlatırken, gülümsedim.

'Yalnız mısın?'

'Hayır değilim. Beni düşünme' dedim.

'Ariana'ya sahip çıkacağım söz veriyorum' dedi ciddiyetle.

'O biraz inatçıdır. Bu evden çıkmamasını sağla benim için yeterli' dedim.

'Anlaştık' dedi yumruğunu bana doğru uzattı. Gülerek yumruğumu ona tokuşturdum.

'Bir şeyler yemek ister misin?' dedi.

'Yok gidiyorum. İşlerim var' dedim yerimden kalkarak.

'Pekala' dedi Eric benimle kapıya yürürken. Dışarı çıktığımda, Eric elini omzuma koydu.

'Merak etme William. Onu koruyacağım' dedi.

'Biliyorum Eric. Sana güveniyorum' dedim.

Bana sarıldığında, bende ona karşılık verdim. Bir kardeşe, abiye, dosta sarılır gibi. Belki de ölecektim. Ama emindim, Ariana'nın yanında kalabileceği tek kişi oydu. Eric'e güveniyordum. Ejder burayı düşünemezdi. Jane büyü yapacaktı. Ve kimse onu göremeyecekti.

'Hoşça kal Eric. Sen benim için gerçek bir dostsun' dedim.

'Sende benim için William. Gerçek anlamda' dedi. Gülümsedim. Kapıdan uzaklaşırken, bir an önce Ariana'ya anlatmak için sabırsızlanıyordum. Reddedecekti. Ama bunun yolunu bulacaktım.

Kapının kapanma sesini duymamla, gözlerimi kapattım. Sıcaklık geldiğinde, tekrar yatakta oturuyordum. Odanın içine göz atarken, Ariana'nın yatağın ucunda oturduğunu gördüm.

'Seni bekliyordum lordum' dedi.

'Geldim leydim' dedim onun yanına yatakta ilerlerken, ikimizde yatağın üzerinde bağdaş kurup karşılıklı oturduk.

'Nereye gittin?'

'Senin için Eric'in evini ayarladım. Büyükbabamla orada kalacaksın' dedim.

'Will ben kaçamam. Hiç kaçmadım. Bu bana göre değil' dedi hemen.

'Ariana' dedim bana baktı. Elimle yanağını tutarken, yanağını elime doğru yatırdı.

'Leydim,

'Aşkım,

'Canım,

'Eşim,

'Ömrümü geçireceğim insan' dedim arka arkaya konuşurken. Gülümsedi.

'Will...'

Onu susturdum. 'Sen olmadan nasıl ömrümü geçirebilirim. Senin olmadığın bir dünyada yaşayamam' dedim.

'William bende istemiyorum ama...'

'Ejder açıkça, bana seni öldüreceğini söylerken, nasıl seni onun eline bırakabilirim leydim. Nasıl seni bile bile kurtlara atabilirim' dedim.

'Gitmezsem, burada ölürüm' dedi.

'Bırakamam Ariana. Beni anla artık, gidersen, öleceksin. Biliyorum ilk seni alacak' dedim.

Derin bir nefes aldım. 'Ve eğer ölürsen o zaman, ben kendimi ona bırakırım, benim için bir hayat kalmaz' dedim.

'Bırakmayacaksın' dedi hemen.

'Gelmeyeceksin' dedim.

'Tamam' dedi sadece. Onu ikna etmek o kadar zordu ki, günlerdir herkes onu ikna etmeye çalışıyordu.

Artık onu ikna etmemin verdiği rahatlıkla ona sarılırken, kollarını bana doladı. 'Seni bırakamam Ariana. Geri geleceğim' dedim. Dudaklarına yönelirken, beni hemen kabul etti. Ölüme gitmiyordum, ejderi yeneceğimi biliyordum. O yüzden bir yanım rahattı. Bir yanım ise, onu göremeyeceğim için hüzünlüydü.

Dudaklarımdan ayrılırken, ellerimi tuttu. 'Bir şey söylemek istiyorum' dedi.

'Dinliyorum'

'Benim ırkımda bir gelenek vardır. Bunu herkes yapamaz. Mesela annemle babam da böyle bir şey yok. Çok eskiden aşıklar yaparmış' dedi.

'Ne tür bir gelenek?'

'Aslında gelenek değil. Bir çeşit dövme. Ama bu dövme kanla yapılıyor' dedi. Biraz çekinerek konuştuğunu fark ettiğimde kolunu okşadım.

'Söyle leydim' dedim.

'Kanlarını birbirine değdiriyorlar. Kanları bağlanmış oluyor. Ve böylece ruhları da' dedi.

'Nasıl yapılıyor?' dedim hemen. Onunla diğer ırkların gözünde evliydim. Şimdi ruhumun da, kanımın da ona bağlı olması benim için paha biçilmez bir duyguydu.

'Ama şöyle bir durumu var, yani aslında bunu herkesin yapmamasının sebebi var' dedi derin bir nefes aldı. 'Ruhları bağlı olduğu için, eğer biri ölürse diğeri de ölüyor' dedi.

'Ariana' dedim gülümsedim.

'Sadece anlatmak istedim. Eğer sen ölürsen...'

'Sen ölürsen, öleceğim zaten. Neden ikimize özel bir şey olmasın leydim? Göster bana ben çok istiyorum' dedim hemen. Durdum, 'Sen de istiyor musun?' dedim.

'Her şeyden çok sevgilim' dedi gülümsedi.

'Sadece bileklerimize çizik atıyoruz, kanlarımızı birleştiriyoruz. Kabuk bağlandığında, bir dövme çıkacak. Bu bize özel bir dövme olacak. Anlatılan bütün efsanelerde, her bir dövmenin birbirinden farklı olduğunu söylüyor' dedi.

'Çok istiyorum Ariana. Yapabilir miyiz?' dedim heyecanlanarak.

Başıyla onayladı. Gözlerini kapatıp, dudaklarını oynatırken, tırnağıyla sol bileğine bir çizik attı. Kanı akarken, hiç kıpırdamadı. Gözlerini açtığında, bileğine baktı. 'Sıra sende' dedi hemen.

Bende onun gibi gözlerimi kapattım. Tırnağımı bileğime koyup, kestiğimi hayal ettim. Çiziği hissederken gözlerimi açtım. Onun sol benim ise sağ bileğim kan içindeydi. Aynı anda birbirimize baktığımızda hemen el ele tutuştuk, bileklerimizde ki kan birbirine karışırken, dudaklarımı onunkilere kapattım. Kanımın çekildiğini, elimin karıncalandığını hissederken, dudaklarımı ondan ayırmadım. Her an, sonsuza kadar birlikte olacağımızın hayali bile beni mutlu ederken, ne ejder ne de başka bir şey umurumda değildi.

Dudaklarından ayrıldığımda, ikimizde bileklerimize baktık. Dövmeyi gördüğümde, kalbim teklerken derin bir nefes aldım. Dövme ikimiz için çizilmiş gibiydi. Ariana, bileklerimizi yan yana tutunca gülümsedim. Birleştirince, iki tane kanat olan dövmelerden benim ki sola onun ki sağa bakıyordu. kanatlar aynı olurken, peri kanatları için büyük ve görkemli, ejder kanatları içinse küçüktü. Kanatların tüyleri tek tek gözükürken, ikimiz arasında ki tek fark bende ki kanatların aralıklarla içinin dolu olmasıydı. Ariana da ki kanatların birkaç tüyü uçuyor gibi gözüküyordu.

İkimiz de hiç konuşmadan birbirimize baktık. Gülümsedik, ve dudaklarımı birleştirdik. Bize özel, bizim için olan bir dövme. Asla ayrılmayacaktık. Bunun bilincinde, öpüşümü daha da derinleştirdim. Tıpkı onu hiç bırakmayacakmış gibi.

Continue Reading

You'll Also Like

29.5K 1.8K 17
Ne yani ben 1986 yılında gôtünü veren bir ibnemiydim hemde ülkücü bir adama.. Eşcinsel bir kurgudur
6.9K 612 8
facts ¡Semekook¡
109K 3.7K 16
"Seni çok seviyorum Çavê Şîn. Seninle gözlerimi açıp kapatacak kadar. Seninle doğup ölecek kadar. En çokta o mavi gözlerine aşık oldum."
33.2K 2.1K 22
Levent ve kedi sandığı ama kedi olmayan kedisi Çakır'ın hikayesi 🌈