Bölüm 46

1.1K 102 2
                                    


Vakit gelmişti. Birkaç günümüz vardı. Dolunay gelmişti. Geçit açılacak, hep birlikte ejderin inine gidecektik. Ejderin ordusunun var olduğunu sayıyorduk. Hepimiz bundan neredeyse emindik. Beni ve etrafımda ki herkesi öldürmek için, ejderin işini şansa bırakmadığına neredeyse emindik. Ordu son çalışmalarını yapıyordu. Ariana'yı gelmemesi için ikna çalışmalarına Jane de katılmıştı. Ancak Ariana'yı ikna etmek kolay değildi. Matt karışmak istemese de, bütün görüşler, rüyalar ve ejderin kendisi de Ariana'yı bana karşı kullanacağını söylemişti. Onu öldürecekti. Benim en zayıf anımda da beni esir alacaktı. Ya da bir diğer senaryo, Ariana'yı kendi yanına çekip benim güçlerimi ona aktaracak, onu da kendisine köle yapacaktı. Her iki durumda da Ariana gelmemeliydi.

Büyük salonda son konuşmalar olurken, zırhlı kıyafetlerimiz için ölçülerimiz alınmıştı.

'William tek silahın, kılıcın olamaz' dedi Jane o sırada kavga edermiş gibi, bağırarak.

'Yanımda ağırlık istemiyorum. Zaten tek bir savurmamla, bir çok kişiyi öldürebilirim' dedim.

'Birkaç yedek olmalı, ya silahına el konulursa, ya da bir boğuşma olursa' dedi Jane.

'Pekala' dedim sadece onu susturmak için.

'Büyükbabam Ariana ile kalıyor' dedim.

'William geleceğim' dedi Ariana tekrar.

'Ama yine de bu kale de kalamazlar, ejder burayı biliyor' dedim.

'Ejder her yeri biliyor' dedi Jane.

'En azından daha korunaklı bir yere gidebilirler' dedim.

'Neresi olabilir?'

Aklıma gelen fikirle yerimden doğruldum. 'Bir insanın evi' dedim.

'Ne kadar zekisin' dedi Matt küçümser bir ses tonu ile.

'Jane o eve büyü yapar' dedim hemen.

'William, buraya da büyü yapabilirim' dedi Jane.

'Burası büyük bir kale. Bir çok giriş çıkışı var. Bir insan evinin tek bir çıkışı var' dedim.

'Tamam burası doğru' dedi Matt.

'Ve bir insan evi aklına bile gelmez' dedim.

'Peki bu görev için kime gerçekten kim olduğunu anlatacaksın?' dedi Jane.

'Eric' dedim hemen. Arkamı dönüp odadan çıkarken, 'Birkaç saate gelirim' dedim. Kaleden çıkmak yerine odama gitmeye karar verdim. Odama girdiğimde belki de aylardır elime almadığım cep telefonumu şarja taktım. Telefonu açıp, mesajların ve aramaların yağmasına izin vermeden Eric'in numarasına bastım. Telefonu kulağıma götürürken derin bir nefes aldım.

'William, merhaba' dedi Eric. Her zaman ki gibi neşeliydi.

'Eric, uygunsan bugün seni görmek istiyorum' dedim.

'Senin için hep vaktim var William. Ne zaman istersen?' dedi.

'Hemen' dedim.

'Acil bir konu anlaşılan' dedi sesi ciddileşirken.

'Hayatımla ilgili bir konu Eric. Yanına gelmek istiyorum' dedim.

'Tamam ben şimdi evdeyim. Adresi sana atarım olur mu?' dedi.

'Tamam bekliyorum' dedim. Telefonu kapatırken, gelen mesajlara göz atmaya başladım. Eski arkadaşlarımdan mesajlar, sosyal medyalarda öldüğümle ilgili haberleri gördüğümde, Eric'den mesaj geldi. Adresi birkaç kere okuyup beynime kazımaya çalıştım. Gözlerimi kapatıp, tamamen adrese odaklandım. Avuç içlerim yanarken, ortamın değiştiği hava dalgası bedenimi sardı. Gözlerimi açtım. Bir kapının önündeydim. Zile bastığımda, hemen bu işi halledip Ariana'nın yanına dönme isteğiyle doluyordum.

Ejder LorduWhere stories live. Discover now