Bölüm 19

2.9K 214 5
                                    

Mary Jane'i görmeyi hiç beklemiyordum. Açıkçası beynimin bir kısmı hala rüyamda gördüğüm şekliyle yaşamaya devam ettiği için şu an Jane'le aramdaki ilişkimizin ne boyutta olduğunu bilemiyordum. Onunla kavga ettikten sonra tekrar telefonla konuştuğum kısım rüyama aitti. Ve orada geleceğini söylemişti. Ama bir rüyaydı.

En son onunla yaptığım konuşmadan sonra bayılmıştım. Ama bu kadar çabuk yola çıkması ve buraya gelmesi imkansızdı. Üzerinden o kadar zaman bile geçmemişti. Hala şaşkınlıkla Jane bakarken, Jane her zaman ki özgüveniyle camın yanından bize doğru ilerledi. El ele olduğumuzu fark etmiş olduğunu biliyordum. Onun gözünden hiçbir şey kaçmazdı. Ama bunu hiç fark ettirmeden, yanıma geldi ve boynuma kollarını dolayarak bana sarıldı.

'Seni çok özledim Will' dedi.

Boşta kalan elimi ona sararak, sarılışına karşılık verdim. Bu sırada Ariana elini elimden çekmek için bir hamle yaptı. Ama ben tam tersi, elini daha da sıkarak tutmasını sağladım. Şu an rahatsız olduğunu biliyordum. Haklı olarak böyle hissetmesi normaldi. Ama ne olursa olsun elini bırakmayacaktım.

Jane şu an her şeyi mahvetmişti. Onu görmek istiyordum bende. Ama şu an hiç yeri değildi. Ariana için unutulmaz bir doğum günü istemiştim. Farklı bir şey yapmayacaktım elbette. Ama tüm gün ve gece, güzel anılar yaşayacaktık. Böylece geriye dönüp baktığında biz bir arada olmasak bile, onun acısını dindirip gerçekten mutlu edebilen biri olarak kalacaktım hafızasında. Ama kader, belki de Jane buna izin vermiyordu.

'Bende özledim Jane' dedim kuru bir sesle.

Ses tonumda ki rahatsızlığı herkes hissedebilirdi. Ama Jane hiçbir şey söylememişim gibi, gayet neşeli bir şekilde ben ayrılıp Ariana'ya döndü.

'Ben Mary Jane' dedi elini uzattı.

Ariana boşta kalan elini ona uzatarak 'Ariana' dedi.

'Demek müthiş kızımız sensin' dedi Ariana'ya bakarak. Bakışlarında ki o rahatsız edici ifadeyi, görmeden hissedebiliyordum. Ariana'yı rahatsız edecek en ufak hareketinde onu kovmak zorunda kalabilirdim. Gerçekten bunu Ariana için yapardım. Onu buraya getirirken, hayallerimin tamamen dışında başka bir sorumluluğu da alarak getirmiştim. Onu korumak zorundaydım. Kendi canım dışında, onun rahatsız olup buradan gitmemesini sağlamak da bir korumaydı benim için.

'Müthiş derken?' dedi Ariana. O da gerilmişti. Ortamda ki gergin havadan uzaklaşmak için Ariana'yı çekerek, 'Biz üzerimizi değiştirelim. Geliriz buraya' dedim Jane'e. Jane anlamış olacak ki hemen neşeli haline bürünüp başıyla onay verdi ve koltuklara yöneldi.

Acele ile Ariana'yı da arkama alarak odadan çıktım. Ariana arkamda sessizce onu sürüklememe izin veriyordu. Yukarı çıkıp odama girene kadar da sesini çıkarmadan ilerledi. İçeriye girdiğimiz de kapıyı arkamdan kapatıp hemen ona döndüm.

'Geleceğini bilmiyordum' dedim.

'Biliyorum' dedi sessizce, başını aşağı eğdiğinde, çenesini tutup başını kaldırdım.

'Ne oldu o zaman prenses?' dedim.

Cevap vermedi, bakışlarını benden kaçırdı.

'Ariana söyle lütfen neden yüzün düştü?' dedim.

'Ben sadece...' dedi. Bu sefer çenesini elimden kurtararak odanın içine doğru yürüdü ve benden uzaklaştı. Böyle bir tepki beklemediğim için olduğum yerde donup kaldım. Kendime geldiğimde Ariana yatağımın kenarına oturmuştu. Yanına giderken Ariana'dan gözlerimi ayırmıyordum. Ama o inatla bana bakmak dışında her yere bakıyordu. En son bakışları yer de durduğunda ben de yanına oturdum.

Ejder LorduWhere stories live. Discover now