AŞKIN BEDELİ

By uguryedek

265K 8.7K 106

Hikayenin yedek hesabı. More

Giriş
1. Tanıtım gelecekten kesit
2. Tanıtım ve karakterler
1. Bölüm ilk karşılaşma
2.Bölüm Bırak beni
3.Bölüm Eski sevgilim
4.Bölüm Yanağım değil kalbim acıyor
5. Bölüm ikinci ve büyük karşılaşma
6.Bölüm Git hadi
7.Bölüm Mutlu musun?
8.Bölüm Yüzüğünüz Takılacak
9.Bölüm (part 1) Her son, yeni bir başlangıçtır.
9.Bölüm (part 2) Her son, yeni bir başlangıçtır.
10.Bölüm Aşık Bir Kalbe Kimsenin Sözü Geçmez...
11.Bölüm Barış ilan ediyoruz
12. Bölüm ''Aşk''
13.Bölüm Dokunma bana
14. Bölüm Trip çekemem
15.Bölüm Kıskançlık
16.Bölüm Dış kapının dış mandalı
17. Bölüm Ben Aşık oldum düzenleme
18.Bölüm Biz öpüşmüş mü olduk?
19.Bölüm Baş belası şeytan
20.Bölüm Sendeki beni gördüm
21.Bölüm Eşeklerde adam olabiliyormuş
22.Bölüm Ben sana aşık oldum Begüm
23.Bölüm Ağlıyor musun sen?
24.Bölüm Begüm'ün aşk itirafı
25.Bölüm sonum olacaksın
26 .Bölüm yalancı oldum
27.Bölüm yeni bir aşk doğacak mı?
28.Bölüm Bu kızda kim?
29.Bölüm Susmadığın teşekkür ederim
30.Gitmek unutmanın yarısı mı?
31.ya hep ya hiç
33.Bölüm sen o güzel aklını yorma
34.Bölüm evlen Benimle
35.Bölüm Sen benim keşke dediğimsin
36.Bölüm umurumdasın
37.Bölüm Aşağı atacağım seni
38. Bölüm Manyaksın sen
39.Bölüm Bekarlığa Veda Partisi
40. Bölüm Düğün
41.Bölüm Biz artık bir bütünüz
42.Bölüm Zaman
43.Bölüm Minik Karaaslanlar
44.Bölüm Tüm çiftler
45.Bölüm İstanbula gidelim
46. Bölüm hastalıkta sağlıkta
47. Bölüm Nasıl unuttum
48. Bölüm Bu senin hangi yüzün Azat
49. Bölüm Seni sevmek çok zormuş
50. Bölüm Yoruldum
51. Bölüm Oğuz senin eski sevgilin mi?
52. Bölüm Gücün bana yetiyor değil mi?
53. Bölüm Oğuz & Eda
54. Bölüm Ben bunu haketmedim
55. Bölüm Bebek
56. Bölüm (1.kısım) Bana Dönecek misin?
56. Bölüm (2.Kısım) Ege Bebek
57. Bölüm (1.Kısım) Çıkmadık candan Umut Kesilmez
57. Bölüm (2.Kısım) Bebeğimiz İyidir Değil mi?
58. Bölüm (1. Kısım) Kızım
58. Bölüm (2. Kısım)Aşk olmadan tutku olur mu?
59. Bölüm (1.Kısım) Güney'le Yaran evleniyorlar
59.Bölüm (2.Kısım) Peşinden koşuyorum
60.Bölüm (1.Kısım) Dibi Görmüş Bal Kavonozu
60.Bölüm (2.Kısım) Sapım Kızlar
61.Bölüm (1.Kısım) Yeni başlangıç
61.Bölüm(2.Kısım) Sapına kadar aşık oldum
62.(1.Kısım) Güven ilişkinin Temelidir
63.Bölüm (1.Kısım)Alacağız o kızı
63.Bölüm (2.Kısım) Küçük Kılıç
64.Bölüm (1.Kısım) Sen benim tek gerçeğimsin
65. Bölüm (1.kısım) İzin verecek
65.Bölüm (2.kısım) Milat
66.Bölüm (1.kısım) Miray
66.Bölüm (2.kısım) Evleneceğim kadın
67.Bölüm (1 kısım) Makas kesmiyor
68.Bölüm (1.kısım) Anneme söylemiş olabilirim
69.Bölüm (1.kısım) Ölene kadar dünürlük olayımız var
69.Bölüm(2.kısım) hayatındaki kişi kalbinde mi?
7o. Bölüm FİNAL (2.Kısım) Ötesi berisi olmaz
70 Bölüm ''FİNAL'' (1. Kısım) Azat'ın güzeli birken iki oldu
70. Bölüm Final (3.Kısım SON) Her şeyin cevabı zamanda
yeni hikaye tanıtım bölümü gelecek
Aşkın Ateşi yayımlandı
ÖZEL BÖLÜM 1 "Oğlumuz mu olacak."
ÖZEL BÖLÜM 2 "Sensiz bir dünya hiç güzel olmazdı."
Özel bölüm 3 ''küçük bey görsün kızımı.''
Özel bölüm 4 Dila'yla Onur Evleniyorlar
Özel bölüm 5 Nişan ve bebek
Özel bölüm 6 (part 1) Mustafa & Leyla
Özel bölüm 6 (part 2) İyi ki
Özel bölüm 7 (part 1) "Düğünümüz için heyecanlı mısın?''
Meriç &Bora (part 2) ''Düğün''
Özel bölüm 7 (part 3) "Beklerim tabi saat kaçta?"
Özel Bölüm 7 (4.part) "Bebeğim sen gelişinle beni çok sevindirdin."
SON ÖZEL BÖLÜM (1.part)
SON ÖZEL BÖLÜM (2.part)

32.Bölüm kaybettim

2.1K 97 3
By uguryedek

Düzenlendi: 14/06/2017

Multimedya: Begüm'ün ağlaması var.

Keyifli okumalar dilerim...

***

AZAT & BEGÜM

''Ka... kaybettim.''

"Kaybetmiş... Aşkımızın simgesi olan ve hayatta en hassas olduğum konulardan biri olan yüzüğünü, nişan yüzüğünü kaybetmiş."

Azat'ın göğsü sinirden aldığı nefeslerden kalkıp inerken dişlerini sıktı. Eğer şuan ağzını açarsa karşısında ona çekinerek bakan Begüm'ün kalbini dönüşü olmaz şeklide kırıp geçecekti.

"Nasıl kaybettin?"

Sakin olmaya çalışsa da sesi onu ele veriyor ister istemez sert bakan bakışlarının yanı sıra sert konuşuyordu.

"Bilmiyorum. Anlamadım Azat, sadece bir anlık yüzüğümü parmağımdan çıkardım ve o arada öğrenciler..."

"Sen yüzüğünü kurstayken çıkarıyor musun Begüm!"

Buraya kadardı. Sabrı gerçekten bu raddeden sonra tükenmiş olanca kuvvetiyle bağırmıştı. Ne demekti yüzüğü kurstayken çıkarmış olması.

Begüm Azat'ın bağırışıyla ondan uzaklaşmak istercesine cama doğru sinerken gözleri dolu dolu bakıyordu.

"Sakın ağlayayım deme!"

İşaret parmağını kaldırıp konuştuğunda Begüm, yutkunsa da çoktan gözlerinden aşağı yanağına doğru yaşlar süzülmeye başladı.

"Bilerek yapmadım hem ben takıyorum yüzüğümü konuşma şöyle."

Burnunu çekip ağlayarak konuştukça siniri daha da artıyordu Azat'ın.

"Ben bir şeyi de bu kızla adam gibi konuşamayacak tartışamayacak mıyım? Neden her şeye ağlamak zorunda." Diye düşünmeden edemiyordu.

"Ağlamadan konuş."

Başını sallayıp kucağındaki çantasını karıştırmaya başlayınca Azat'ın bakışları çantasına sonrada boş parmağına kaydı.

Çantasından çıkardığı kağıt mendille burnunu silerken yüzünü buruşturmasına, çocuk gibi hallerine boş boş baktı.

"Şu sinirinin arasında bu hareketlerine içinin erimesi normal mi, yoksa ben fazla aşktan kafayı falan mı yiyorum?"

Begüm şini bitirip Azat'a döndüğünde hemencecik kızaran burnunun ucuna ve biçimli kaşlarının altındaki ıslanmış güzel gözlerine baktı Azat.

"Açıklamanı bekliyorum Begüm."

"Tamam" deyip dudaklarını araladığında kaşları hala çatık ifadesi sertti Azat'ın.

"Ders arasında öğretmenler odasında dinleniyordum sonra sıcaktan olsa gerek ellerim şişmişti bende o yüzden parmağımı sıkan yüzüğümü çıkarıp avucumda tutmaya başladım. Sonra birden öğretmenler odasına gelen öğrenci diğer öğrencilerin arasında kavga çıktığını söyleyince hep beraber arkadaşlarla onların yanına gitmek için ayağa kalktık bende yüzüğümü cebime koydum."

"Eee" dedi Azat susup yüzüne "doğru söylüyorum" dercesine bakan Begüm'ün devam etmesi için.

"E'si sonra kavgayı ayırıp tekrar odaya geldiğimde elimi cebime attım ama yüzük yoktu. Azat yemin ederim cebime koydum eminim ama o telaşla cebime girmeden yere mi düştü ne oldu anlamadım yerinde yoktu. Her yere baktım, yardımcı bayanlara da sordum ama kimse görmediğini söyledi. Bulamadım bir türlü."

Sözleri biten Begüm önüne dönüp suçlu suçlu dururken Azat kaşlarını yukarı kaldırıp yanaklarını şişirip bıraktı.

"Ne olursa olsun o yüzük parmağından çıkmasın dediğimi hatırlıyor musun?"

"Hatırlıyorum."

Yine mırıldanarak konuşmuştu Begüm.

"Dayanamayacağımı bal gibi bildiğinden böyle yapmıyorsa bende Azat değilim."

"Sana bu konuda ne kadar hassas olduğumu nişanlı ya da evliyken tek ricamın parmağını boş görmek istemediğimi de söylediğimi hatırlıyor musun?"

Başını evet anlamında sallayan Begüm, elini gözlerine götürüp akmak üzere olan göz yaşlarını hızlı bir hareketle sildi.

"Peki ben şimdi sana ne diyeyim Begüm? Tek ve en önemli ricamı daha evlenmeden bile yerine getiremeyen sana ne yapayım?"

"Çok özür dilerim Azat. Yemin ederim bilerek yapmadım, kaybolsun diye parmağımdan çıkarmadım."

"Ben niye hiç çıkarmıyorum Begüm? Bir senin mi sorunun oluyor, onca insan yüzüklerini çıkarmadan nasıl geziyor?"

"Tamam" dedi başını yeniden önüne eğip mırıldanarak.

"Tamam haklısın bir şey diyemiyorum."

"Deme zaten Begüm. Bu sinirimin üstüne sakın kendini savunacak bir şey söyleme."

Begüm cevap vermeden yine gözlerini silince derin bir nefes alıp bıraktı Azat.

"Bir kadının erkeğe karşı en etkili silahı göz yaşı derlerdi de inanmazdım. Meğer ne doğru bir sözmüş. Benim Begüm'de tek kırılma noktam onun inci tanelerinin güzel gözlerinden yuvarlanıp yanaklarına doğru düşmesi oluyordu."

Arabayı yeniden hareket ettirip yola koyulduğunda ikiside konuşmadı. Sözde birlikte sinemaya gidecek beraber vakit geçireceklerdi ama içimde gram istek kalmadığından Begüm'ü eve bırakacaktı.

Evin yoluna saptığında Begüm yerinde kıpırdandı.

"Sinemaya gitmeyecek miyiz?"

Azat yoldan gözünü anlık çekip mırıl mırıl konuşan sevgilisine baktığında Begüm bakışlarından çekinmiş olsa gerek susup gözlerini kaçırdı.

"Senden ala sinemamı olur Begüm? Bak ne güzel oscarlık bir film izlettin bize hala ne diyorsun."

Begüm yüzünü asıp başını camdan tarafa çevirdiğinde evin olduğu dar sokaktan içeri girdi Azat.

"Bu kadar büyütüp planımızı bozacağına deydiğini düşünmüyorum."

''Ya sabır" dedi içinden Azat. Begüm onun için hassas olan bu konuyu neden anlamak istemiyordu. Şu durumda gerçekten onunla sinemaya gidip ele ele tutuşacağını falan mı zannediyordu.

"Bende senin bu kadar rahat olacağını düşünmüyordum ama yanılmışım."

Evin önüne gelip arabayı durdurduğunda Begüm, üzgün gözlerle bakıp Azat'ın elini tutmak için uzandı ama buna izin vermeyip hızla elini çekince Begüm üzgünce dudaklarını büzdü.

"Peki Azat. Özür diliyorum, bilerek olmadı diyorum ama sen hala bu durumu sürdürmek istiyorsan yapacağım başka şey yok. Yarın zaten kuyumcuya gidip yenisini alacaktım bu kadar olay yapmana gerek yok. İnsanız sonuçta ve bir gün sende kaybedebilirsin."

"Ben kaybetmem!"

Kaşlarını çatıp direksiyonu tutan elimi sıktığında Begüm'ün bakışları Azat'ın direksiyondaki eline kaydı.

"Ben senin gibi yok elim şişti, yok duş alırken rahat edemedim, annem yemek yaparken ona yardım ederken çıkarmıştım bahaneleriyle yüzüğümü çıkarıp kaybetmem."

"Bahane?"

Gözlerini irileştirip söylediklerine şaşırmış halde yüzüne bakan Begüm'e gözlerini devirdi. Gerçekten şuan daha fazla onunla konuşmak istemiyordu. İster yaptıklarını çocukça bulsun, ister takıntılı olduğunu düşünsün umurunda bile değildi Begüm'ün.

"Sana bahane mi uydurduğumu düşünüyorsun? Bunu gerçekten yaptığımı mı düşünüyorsun Azat?"

Boynunu kütletip ellerin çıtlattı Azat. Konuşmak istemedikçe soru sorup duruyordu Begüm ve gerçekten çileden çıkarmak için elinden geleni yapıyordu. Bedeninin kasıldığını hissetti.

"Begüm konuşmayalım daha fazla hadi eve geç sen."

Başını hayır anlamında sallayıp bedenini tamamen Azat'a çevirdi Begüm.

"Neden sen istediğin zaman konuşmayı bitirmek zorundayız? Bu ilişkiyi sen tek başına mı yaşıyorsun?"

"Sabır" dedi içinden Azat. "Gerçekten Allah bana büyük bir sabır versin. Ben onu kırmamak için susmasını istedikçe lafları neresinden anlıyorda benim sinirimi tavan yaptırıyor anlamıyorum."

"Bence sen şu arabadan in ve eve gidip bu ilişkiyi tek başıma yaşayıp yaşamadığımı otur iyice düşün ve öyle karşıma gel."

"Heh... Ben düşüneyim öyle mi? Azat bence sen otur ve bu abartı hareketlerini, kontrol edemediğin sinirini bir düşün."

Çenesini sıvazlayıp sinirle güldü Azat. Begüm kesinlikle kendisini anlamıyordu.

"Sen gerçekten bendeki seni göremiyorsun. Eğer görsen benim sinirlendiğim zamanlarda sırf sen kırılma diye eskisine oranla nasıl kendimi frenlediğimi, değiştiğimi görürdün."

"Sende bendeki seni görsen bu kadar alttan alıp sırf aramız bozulmasın diye sustuğumu görürdün."

"Ne şimdi bu birbirimize sevgimizi mi ispatlayacağız."

"Sen önce söylediğin için bende düşüncelerimi söyledim Azat."

Bir şey demeden sadece yüzüne baktı Azat. Bazen yoruluyordu. Begüm'ü canından çok seviyordu ve onsuz bir hayatının olmasını asla istemiyordu ama çok sevmekten bile yoruluyordu.

"Görüşürüz Begüm."

Arabadan inmesi için son noktayı koyduğunda emindi ki Begüm onu kovduğunu düşünüyordu ama daha fazla kırmamak, kırılmamak için gitmesini istiyordu Azat.

"Görüşürüz Azat. Yine sen nasıl istersen öyle olsun."

Begüm'ün kırgın olduğunu sesinden anlaşılsa da Azat daha fazla uğraşmadı. Oda kırılmış üzülmüştü.

"Bir dakika."

Arabanın kapısını açmış inecekken Begüm'ün kolunu tuttu Azat. Belki bu kadarı fazla gelecekti ama biraz bir şeyleri anlamasını istiyordu.Begüm yüzünü dönüp baktığında gözlerindeki yumuşamayı görse de geri adım atmadı.

"Yeniden yüzüğün parmağına girene kadar bu sende kalsın."

Begüm'ün dudakları söylediklerinden dolayı şaşkınlıktan açılırken gözleri Azat'ın parmağından çıkarıp ona uzattığı yüzüğündeydi.

"Azat...Ne ne yapıyorsun? Ne demek oluyor bu?"

Hüzünlü titreyen sesine Azat'ta üzülse de geri adım atmadı.

"Senin parmağında o yüzük yokken benim ne hissettiğimi anlamanı istiyorum."

"Bu çok saçma, bilerek yapmışım gibi bana ders vermeye çalışman çok saçma."

Begüm gözünden düşen damlaları hırçın bir tavırla sildikten sonra Azat'ın parmaklarının ucunda tutuğu metal halkayı çekip aldı.

"Takma. Sen zaten..."

Sustu ve daha fazla konuşmayıp arabadan indiği gibi kapıyı sertçe çarpıp koşar adım evin kapısından içeri girerken arkasından sadece üzgün gözlerle baktı Azat.

Araları bundan dolayı bozuk olacaksa olsundu ama Begüm onun hayattaki değerlerini anlamasını istiyordu. Azat nasıl onun değerlerini sınırlarını bilip ona anlayış gösteriyorsa Begüm de onu anlamalıydı.


***

Azat'ın yanından ayrılıp eve giren Begüm, göz yaşlarını tutamayıp annesiyle babasının evde oluşuna aldırmadan hıçkıra hıçkıra ağlayarak merdivenleri çıkarken avucunun içinde tenini ateş gibi yakan metal halkayı sıktı.

Azat'ı çok seviyordu, canından çok seviyordu ama onunla olmanın bir ağırlığı vardı ve Begüm bazen ezildiğini hissediyordu.

"Begüm."

Yakup Bey odasından çıkıp yürürken kızının ağlayarak odasına doğru gittiğini görünce hemen önüne geçip kolunu tuttu.

"Kızım ne oldu niye ağlıyorsun?"

Babasının endişeli merak dolu sesi karşısında Begüm gözlerini silip başını eğdi.

"Bir şey yok babacım biraz izin verir misin bana."

Babasının yanından geçip gidecekken Yakup Bey izin vermeyip bakmaya kıyamadığı narin çiçeğinin çenesinden tutup Begüm'ün başını kaldırdı.

"Bana hemen neler olduğunu anlatır mısın babasının güzeli?"

Babasının itiraz istemiyorum dercesine bakan gözlerine ısrar etme ne olur dercesine baktı.

"Bir şey yok baba sadece biraz canım sıkkın.''

"Tamam söyle sen bir bakayım canını ne ya da kim sıktı?"

Begüm utanarak bakışlarını yeniden babasının gözlerinden kaçırdı. Sevgilimle kavga ettim ona ağlıyorum diyemezdi ki.

"Lütfen baba, seninle konuşabileceğim türden bir konu değil bu."

Yakup Bey sesli bir nefes alıp kızının çenesini okşadı. Evinin kıymetisinin üzülmesine hiç dayanamıyordu. Yaşanmışlıklarının verdiği tecrübeyle Begüm'ün gönül meselsi yüzünde ağlamış olduğunu hemen anlamıştı ve bu yüzden anlayış gösterdi.

"Odana git yavrum, annen yanına gelip ilgilenir seninle."

Yakup Bey kızının Azat'la bir sorunu olduğunu düşünüp Begüm'ü odasına gönderirken karısının yanına doğru adımlarını yönlendirdi. Serpil hanıma Begüm'le ilgilenmesini söyleyecek güzel kızının rahatlatmasına yardımcı olmasını isteyecekti. Eğer sorun büyükse ve Azat kızını üzüyorsa da konuya dahil olacaktı. Begüm sahipsiz değildi.


***
"Anne ben şimdi suçlu muyum sen söyle? Bu kadar tepki vereceği ne yaptım?"

Begüm saatlerdir ağlamaktan kızaran ve şişen gözleriyle annesine Azat'la yaşadığı tartışmayı anlatırken bir parça olsun rahatladı. Konuşmak anlatmak iyi gelmişti.

"Begüm'cüm bebeğim, erkekler böyledir hayatım. Onlar biz kadınlar gibi düşünmezler. Bizler belki üzülürüz kızarız ama kaybetmiş insanlık hali diyebiliriz. Ama erkekler için aynı anlayış söz konusu olmayabilir. Onlar için yüzük, sahiplik göstergesidir. He kaldı ki ben burada her ne kadar senin bilerek yüzüğünü kaybetmediğini bilsem de Azat'a hak veriyorum annecim. Sende kendini onun yerine koy.''

Serpil hanım dizleri üzerinde başını koymuş masum masum yatan kızının saçlarını okşayıp yanağına anne sıcaklığıyla sıcacık bir öpücük bıraktı. Fazlaca kırılgan olan kızını teselli edip akıl verirken Azat'la bir inişli bir çıkışlı ilişkilerinden endişe ediyordu.

"Tamam bende zaten dikkat ediyorum anne, ama kalkmış bana sanki ben ikide bir yüzüğümü çıkartmak için bahaneler üretiyormuşum gibi neler diyor."

Avucundaki yüzüğü kaçıncı kez annesine gösteriyordu bilmiyordu ama annesi anlayışla sabırla gülümseyip avucundaki yüzüğü eline aldı.

"Damadım kızımdan fevri, kızım damadımdan fevri ne olacak sizin bu fırtınalı bol gürültülü aşkınızın sonu böyle."

Annesinin söyledikleriyle tebessüm eden Begüm doğrulup annesine sımsıkı sarıldı.

"İyi ki benim annemsin anne... O kadar şanlıyım ki her zaman her şeyde bana yol gösterip benimle gülüp benimle ağlıyorsun."

Gözlerinin içi gülen Serpil hanım kızının saçlarını okşadı. Güney'den sonra Begüm hayatının ikinci büyük hediyesiydi. Oğlu ve kızı her anne gibi en değerli varlığıydı.

"Sende benim iyi ki kızımsın bebeğim. Böyle küçük şeyler için ağlayıp kendini yıpratma. Azat seni çok seviyor ve aşamayacak sorunlar değil bunlar. Siz biraz soluklanıp hareket etseniz, olaylar karşısında birbirinizin pencerenizden bakmayı öğrenseniz bunlar yaşanmayacak."

"Yani şimdi Azat haklı mı diyorsun?"

"Sadece empati kur diyorum. Erkekler bu tarz konularda hassastır meleğim."

Annesine teşekkür eden Begüm rahatlamıştı. Annesi öylesine sakin ve yol gösterici bir kadındı ki bir çok genç kızın sahip olamadığı bir anneye sahip olduğu için kendini dünyanın en şanlısı evladı olarak hissediyor Allah'a şükrediyordu.

Şimdi ilk iş yarın kuyumcuya gidip kendine yeni bir yüzük alacak sonra da Azat'ın gönlünü alıp onun yüzüğünü de parmağına takıp bu konuyu tatlıya bağlayacaktı.


***
"Anne sence hangisi olsun, bu çok büyük değil mi?"

Serpil kızının heyecanına gülümseyip elindeki tek taş yüzüğü baktı. Kızı ilk defa nişanlanacakmış gibi hevesle yüzük seçiyordu.

"Begüm bu senin kaybolan yüzüğüne benziyor büyük falan değil annem bunu alalım."

Begüm, kararsız halde elindeki parlayan yüzüğe daha dikkatli bakıp gülümsedi.

"Peki o zaman bu olsun, paket yapmayın takacağım şimdi."

Begüm kuyumcu adama yüzüğünü verip ücret hesaplamasını isterken Serpil hanım çantasından cüzdanını çıkardı. Durumu detaya girmeden Yakup Beye anlatmış Begüm'ün nişan yüzüğünü kaybettiğini öğrenen eşi hemen almasını söylemişti.

"Şimdi bizim ödememiz ne kadar?"

Serpil hanım cüzdanını açtığı sıra Begüm, eline verilen yüzüğünü parmağına takmakla uğraşıyordu. Henüz Azat'ın gönlünü almamış olsa da biraz rahatlamıştı... Azat haklıydı, bu parmak bir gün bile boş kalınca kendisini eksik gibi hissetmiş sevgilisine hak vermişti. Yüzük kimilerine göre sadece bir sembolken bazılarına göre anlam yüklü oluyordu.

"Ödemeniz yok efendim Begüm hanım iyi günlerde kullansın."

"Nasıl yok?"

Aynı anda konuşan anne kıza kuyumcu adam gülümsedi.

"Dün akşam Azat Bey arayıp sizin yakın zamanda geleceğinizi ve ne alırsanız bir ödeme almamamız gerektiğini söyledi efendim."

Begüm, Azat'ın tanıdık kuyumcusuna geleceğini bildiğinden bu talimatı verecek olmasını düşünemediği için kendine kızdı. Daha kapıdan girer girmez Karaaslan'ların gelini olarak tanınıp hürmet edilmesinden burada ödeme yapamayacak olmasını anlamalıydı.

"Aa olmaz öyle şey kızımın beğendiği yüzük ne kadarsa ödemesini ben yapacağım."

Serpil hanım her ne kadarda damadının bu ince davranışını takdir etse de Begüm'ün hatasından dolayı kaybolan yüzüğün parasını Azat'a ödetmeyecekti.

"Bakın Azat Bey özellikle belirtti ben sizden şimdi ödeme alamam."

Oflayan Begüm, karşısında iki büklüm olan adamın Azat tarafından nasıl tembihlendiğini az buçuk anlıyordu.

"Begüm Azat'ı arayıp teşekkür ettiğimizi ama ödemeyi bizim yapmak istediğimizi söyler misin?"

Serpil hanım içeride bulunan koltuklardan birine oturup bu durumun çözülmeyeceğini anladığından Begüm'ün Azat'ı aramasını istemişti. Bu ödemeyi Azat'ın yapması yakışık almaz kocası Yakup Bey kendisine çok kızardı.

"Anne ben şimdi Azat'a ne diyeyim zaten aramız bozuk iyice kızmasın bana?"

Begüm çekinerek annesinin yanına gidip kulağına fısıldadığında Serpil hanım kaşlarını çattı.

"Sen niye bu kadar korkaksın Begüm? Kime çektin sen anlamadım ki."

Annesinin çıkışı ile bozulan Begüm dudaklarını büzdü. Azat'la eskiden yaşadıklarını kendi biliyordu ve Azat'ın sinirlendiğinde nasıl gözünün döndüğünü bildiğinden nişanlısından korktuğu zamanlar elbette oluyordu.

"Tamam anne ararım şimdi."

Gözleri dolu dolu olan kızına Serpil hanım bilerek sert bakmaya devam etti. Kızının korkak olmasını istemiyordu. Sonuçta dünya haliydi ve bugün var yarın yoklardı Begüm her daim güçlü olmayı bilmek zorundaydı.

Kuyumcu dükkanının dışına çıkan Begüm, çantasından telefonunu çıkardığında her ne kadar çekinse de rehberden Azat'ı bulup arama tuşuna bastı. Hem kızacak ne vardı altı üstü Azat'a annesinin ödemeyi kabul etmediğini söyleyecekti bunda kendi suçu yoktu ki Azat ona kızsın.

***

Şirkette işlere bir türkü konsantre olamayan Azat odasındaki terasa çıktı ve onu daha da boğan kravatını çözüp cebine koydu. Gömleğinin üstten iki düğmesini açıp derin bir nefes alırken dün akşam Begüm'le yaşadıklarından dolayı içi hiç rahat değildi.

Begüm'ün yüzüğünü kaybetmesinden sonra ona kendi yüzüğünü verdiğinde üzgün ve şaşkın olan yüzü aklından gitmiyordu. Neden normal çiftler gibi olamıyor ikide bir bir konu üzerinde çatışıp duruyordu anlamıyordu.

Nişanlıyken ve ileride evlendiklerinde ondan en büyük ricasının yüzüksüz dolaşmamasını istemesiydi ama o bunu yerine getirmemiş dikkatsizce davranmıştı.

Bu özensizliği bir tek bu olayda değil, bundan hariç bir kaç konuda da vardı. Kılık kıyafeti konusunda ani çıkışlarından dolayı üzülmesin diye onu karşısına alıp güzelce konuşmuştu ama hala bazen dikkat etmiyor Azat'ı takmadan istediği gibi giyiniyordu.

Sonra bir de Oğuz vardı... Her ne kadar bu aralar konuşmasalar da aylarca o adamla konuşmasını istemediğini söylediği halde ısrarla Begüm konuşmaya devam etmişti ki şimdi konuşuyor mu onu bile bilmiyordu.

Kendi kendine Begüm'le alakalı yakındığı konularla ilgili düşüncelere dalmışken telefonunun çalmasıyla başını iki yana sallayıp cebinden telefonunu çıkardı ve ekranda gördüğü isim ile anında kaşlarını çattı.

"Begüm."

Kendi kendine sevdiğinin adını mırıldandığında neden aradığını anlayamamıştı. Begüm dünkü olaydan sonra hemen aramazdı.

"Efendim."

Buz gibiydi Azat'ın sesi. Her zamanki gibi aşk dolu cıvıl cıvıl olan sesiyle değilde dün yaşananlardan dolayı kırgın olan sesiyle konuştuğundan Begüm'ün içinde büyük bir sıkıntı oluştu.

"Nasılsın Azat?"

Temkinli konuşan Begüm biraz çekinmişti.

Gözlerini kapatıp açan Azat, sesli bir nefes bırakırken cebinden sigara paketini çıkardı. Dün kavga ettiği sevgilisinden bir özür, af dileme girişimi bekliyordu. Özür ne kadar içindekileri silerdi bilinmezdi ama bir adım bekliyordu işte.

"İyiyim Begüm."

Sigarasını yakıp dumanını içine çekip konuştuğunda Begüm'ün gözleri yeniden doldu. Azat, sen nasılsın diye sormamıştı bile.

"Şey ben seni şey için aradım."

Bir türlü lafı toparlanamayan Begüm'ü dinleyen Azat elinin birini terasın korkuluk demirlerine yaslayıp aşağıya doğru baktı.

"Dinliyorum ne için aradın?"

"Biz annemle çarşıdayız da ben yeni bir yüzük aldım."

Kaşlarını yukarı kaldıran Azat belli belirsiz tebessüm edip sigarasından yine bir nefes çekti.

"Ama bir sorunum var."

Mırıldanan Begüm'ün özür dilemesini beklerken sorunum var demesine şaşırsada bir şey belli etmeye çalıştı.

"Ne gibi bir sorunun var?"

"Biz yüzüğün parasını ödeyecektik ama kuyumcu senin talimat verdiğini ödeme alamayacağını söylüyor."

Kaşlarını çatan Azat yine sinirlenmişti. Begüm onca olaydan sonra kendini affettirmek şöyle dursun bir de bunun için mi aramıştı kendisini.

"Eee Begüm?"

Tok ve sert sesiyle konuşmasından dolayı Begüm yutkundu.

"Annem sana teşekkür ettiğini ama benim hatam yüzünden yüzük kaybolduğu için senin ödeme yapacak olmanı kabul edemeyeceğimizi söylememi istedi. Biz şimdi kuyumcudayız sen adama söyler misin annemden ödeme al..."

"Kapat o telefonu beni çileden çıkartma!"

Azat öylesine gür bağırmıştı ki telefonun öteki ucundaki Begüm telefonu biraz kulağından uzaklaştırdı.

"Ben neyin derdindeyim sen kalkmış beni ne için arıyorsun."

Israrla bağırmaya devam eden Azat, terasta bir oyana bir buraya burnundan soluyarak gezmeye başladı.

"Bana niye bağırıyorsun ben ne yaptım?"

Göz yaşlarına çoktan boğulan Begüm konuşunca Azat elini korkuluğa vurdu.

"Sana kaç kez her şeye ağlama diyorum! Seninle her tartışmamda çocuk gibi ağlayıp zırlama."

Kendini kaybetmişti saki Azat. Begüm'e sevdiği kadına inanamıyordu. Annesi Azat'ın ödemesi olamaz dedi diye bunun için kendisini aramasına inanamıyordu. Nişanlılardı ve belki çok yakında evleneceklerdi ama Begüm annesinin bir lafıyla parasını almak istememiş birde özür bile dilemeden pat diye bunun için aramıştı.

"Bıktım bana bağırmadan benim bunda ne suçum var niye bana kızıyorsun."

Hala ağlamaya devam eden nişanlısına karşı dişlerini sıktı. Ağlamasına kızıyordu çünkü Begüm'ün göz yaşları Azat'ın kırılma noktasıydı ve şuan bu olanı sineye çekmek istemiyordu.

"Sen kaç yaşındasın da hala annenin lafıyla hareket ediyorsun? Serpil anne sana beni aranı söylediğinde tıpış tıpış beni arayacağına anne Azat benim nişanlım bizim aramızda paranın lafı olmaz ben onu aramam deseydin. Biraz bu ilişkiye sahip çıkıp beni de düşünerek hareket etseydin!"

Azat, içindekileri döküp neye kızdığını anlatırken Begüm elini ağzına kapatmış halde ağlayarak dinlemişti kızgın nişanlısını. Onun böyle düşüneceğini bilememişti. Elbette aralarında paranın lafı yoktu ki Begüm öyle bir kız değildi ama annesinin "sen niye bu kadar korkaksın" lafının ve dün Azat'la olan sorununun üzerine "ben Azat'ı aramam" diyemezdi.

"Her şeyin her zaman suçlusu benim. Herkes benim üstüme gelsin beni yargılasın. Begüm'ün canı yok ya hep öfkenizi benden çıkarın. Tamam Azat, ben artık kimseye bir şey demiyorum. Haklısın sonuna kadar haklısın ben ne yapsam ne etsem hep hatalıyım."

Azat, Begüm'ün göz yaşları içinde içler acısı halde tükenmiş yakarışlarını duyduğunda tüm bedeni kasıldı. Canı acımıştı Begüm söylediklerine. ''Ona çok yüklendim'' diye düşünürken Begüm'ün "herkes benim üstüme gelsin, beni yargılasın" lafına takılıp kaldı.

Tek kelime etmeden telefonu kapattığında ellerini yumruk yapıp tüm gücüyle sıktı.

"Lanet olsun ne oluyor bize böyle?"

***

"Şu yüzünü toparlar mısın bebeğim birazdan babanla birlikte Azat'ın ailesi gelecek seni bu şekilde görmesinler."

Begüm, uzandığı koltuktan doğrulduğunda ağrıyan başını ovdu. Bugün Azat'la yaşadıkları yeterince canını yakmışken birde olaylardan habersiz olan babasının Bekir Bey'i ailecek akşam yemeğine davet etmiş olduğunu öğrenmesi hiç hoş olmamıştı. Eve geleli bir kaç saat olmuştu ve hala kendine gelememişti.

Kuyumcuda annesine ağlamaktan kıpkırmızı olmuş gözlerini dikip "ben artık yoruldum ben kaldıramıyorum" demesi üzerine Serpil hanım Azat'ın Begüm'e ödeme konusunda kızdığını anlayıp kızının telefon açmasına sebep olduğu için kendine kızmıştı ve ödeme yapmadan çıkıp eve gelmişlerdi.

Eve geldiklerinden beri Begüm bu saate kadar ne tek lokma yemek yemiş ne de ağzını bıçak açmıştı. Annesine de kırgındı. Eğer kendisine korkak muamelesi yapmasaydı Azat'ı aramayacak Azat'tan o sözleri duymayacaktı. Belki annesinin art niyeti yoktu ama yorulmuştu Azat'ın bir iyi bir kötü hallerinden.

"Begüm canım kızım."

Annesinin yüzüne bakmadan ayağa kalkan Begüm, rahatlamak için duş almaya odasına doğru yürüyüp geldiğinde odasının kapısını kapattığı gibi sırtını kapıya yaslanıp kayarak yere oturdu.

Artık ağlamaktan gözleri acısa da yine kendini tutamayıp göz yaşlarına boğulduğunda bacaklarını karnına çekip ellerini yüzüne kapattı ve içler acısı halde çektiği acıya ağlamaya devam etti.

Aşk şu sıralar öyle acı bir şeydi ki, insan sevdiğiyle kavuşmuş olsa dahi bazen yüreğini söküp alırcasına canını acıtıyor binlerce keşkeyi beraberinde getiriyordu...

Ağlaması şiddetlenip hıçkırıklara boğulduğunda Azat'ı düşündü... Onun güzel yüzü gözünün önünden gitmezken onunla olan her anını her anısını en ince ayrıntısına kadar düşündü.

Gece karası gözlerinin insanın içine işleyen adamı çok seviyordu... İlk kez kalbini emanet ettiği Azat'ı her şeyden çok seviyordu ama bir şeyler olmuyordu. Severken canı çok yanıyordu.

Başından beri deli divane aşık olduğu adamla karakter ve yaşam tarzı olarak zıt olduklarını biliyordu ama yinede o eli tutmak istemişti. Kalbini hızla çarptıran Azat'ı bir an olsun bırakmak istememişti.

İlerisini düşündükçe endişelenmeden edemiyordu. Şimdiden bu kadar üzülüyorsa Azat'la evlendiği zaman kim bilir neler olacak, düzelmesi imkansız ne acılar çekecekti.

"Aşk geçekten de bile bile lades demek mi? Ben gerçekten de bile bile lades deyip Azat'la evlenerek bir ömür güldüğüm kadar acı çekip göz yaşı mı sökeceğim."

Yorumlarınızı ve oylarınızı bekliyorum umarım bölümü beğenmişsinizdir.

Yeni bölümde görüşmek üzere :)

Continue Reading

You'll Also Like

264K 19.7K 18
Berfan ve Bahoz'un hikayesine hoş geldiniz! Hikaye 1990'lar da geçmektedir ve yetişkin içerik sahneler bulunmaktadır.
DİLVAN By Helin

General Fiction

3.8M 189K 56
Tek davası okumak olan Avin Mirşad. Bin derdin dermanı olan Maran Mirşad. "Mardin şahidim Maran yüreğimin güneşisin. Dışımı aydınlatırken yüreğimi...
ZEVAHİR By Çiğdem

General Fiction

3.8M 204K 81
"Lütfen... Hayır," dedim adımlarım geri geri giderken. Buradan uzaklaşmalıydım. Silahtan, bağlı adamdan, karşımdaki gözü dönmüş adamdan... Hepsinden...
247K 11K 50
Biraz fazla içki içtikten sonra birinin yanında uyanmak bu çağda yeni ve sürükleyici bir hikaye değildi. Ama Korkut Mirzan'nın çarşaflarında uyanmak...