AŞKIN BEDELİ

Av uguryedek

265K 8.7K 106

Hikayenin yedek hesabı. Mer

Giriş
1. Tanıtım gelecekten kesit
2. Tanıtım ve karakterler
1. Bölüm ilk karşılaşma
2.Bölüm Bırak beni
3.Bölüm Eski sevgilim
4.Bölüm Yanağım değil kalbim acıyor
5. Bölüm ikinci ve büyük karşılaşma
6.Bölüm Git hadi
7.Bölüm Mutlu musun?
8.Bölüm Yüzüğünüz Takılacak
9.Bölüm (part 1) Her son, yeni bir başlangıçtır.
9.Bölüm (part 2) Her son, yeni bir başlangıçtır.
10.Bölüm Aşık Bir Kalbe Kimsenin Sözü Geçmez...
11.Bölüm Barış ilan ediyoruz
12. Bölüm ''Aşk''
13.Bölüm Dokunma bana
14. Bölüm Trip çekemem
15.Bölüm Kıskançlık
16.Bölüm Dış kapının dış mandalı
17. Bölüm Ben Aşık oldum düzenleme
18.Bölüm Biz öpüşmüş mü olduk?
19.Bölüm Baş belası şeytan
20.Bölüm Sendeki beni gördüm
21.Bölüm Eşeklerde adam olabiliyormuş
22.Bölüm Ben sana aşık oldum Begüm
23.Bölüm Ağlıyor musun sen?
25.Bölüm sonum olacaksın
26 .Bölüm yalancı oldum
27.Bölüm yeni bir aşk doğacak mı?
28.Bölüm Bu kızda kim?
29.Bölüm Susmadığın teşekkür ederim
30.Gitmek unutmanın yarısı mı?
31.ya hep ya hiç
32.Bölüm kaybettim
33.Bölüm sen o güzel aklını yorma
34.Bölüm evlen Benimle
35.Bölüm Sen benim keşke dediğimsin
36.Bölüm umurumdasın
37.Bölüm Aşağı atacağım seni
38. Bölüm Manyaksın sen
39.Bölüm Bekarlığa Veda Partisi
40. Bölüm Düğün
41.Bölüm Biz artık bir bütünüz
42.Bölüm Zaman
43.Bölüm Minik Karaaslanlar
44.Bölüm Tüm çiftler
45.Bölüm İstanbula gidelim
46. Bölüm hastalıkta sağlıkta
47. Bölüm Nasıl unuttum
48. Bölüm Bu senin hangi yüzün Azat
49. Bölüm Seni sevmek çok zormuş
50. Bölüm Yoruldum
51. Bölüm Oğuz senin eski sevgilin mi?
52. Bölüm Gücün bana yetiyor değil mi?
53. Bölüm Oğuz & Eda
54. Bölüm Ben bunu haketmedim
55. Bölüm Bebek
56. Bölüm (1.kısım) Bana Dönecek misin?
56. Bölüm (2.Kısım) Ege Bebek
57. Bölüm (1.Kısım) Çıkmadık candan Umut Kesilmez
57. Bölüm (2.Kısım) Bebeğimiz İyidir Değil mi?
58. Bölüm (1. Kısım) Kızım
58. Bölüm (2. Kısım)Aşk olmadan tutku olur mu?
59. Bölüm (1.Kısım) Güney'le Yaran evleniyorlar
59.Bölüm (2.Kısım) Peşinden koşuyorum
60.Bölüm (1.Kısım) Dibi Görmüş Bal Kavonozu
60.Bölüm (2.Kısım) Sapım Kızlar
61.Bölüm (1.Kısım) Yeni başlangıç
61.Bölüm(2.Kısım) Sapına kadar aşık oldum
62.(1.Kısım) Güven ilişkinin Temelidir
63.Bölüm (1.Kısım)Alacağız o kızı
63.Bölüm (2.Kısım) Küçük Kılıç
64.Bölüm (1.Kısım) Sen benim tek gerçeğimsin
65. Bölüm (1.kısım) İzin verecek
65.Bölüm (2.kısım) Milat
66.Bölüm (1.kısım) Miray
66.Bölüm (2.kısım) Evleneceğim kadın
67.Bölüm (1 kısım) Makas kesmiyor
68.Bölüm (1.kısım) Anneme söylemiş olabilirim
69.Bölüm (1.kısım) Ölene kadar dünürlük olayımız var
69.Bölüm(2.kısım) hayatındaki kişi kalbinde mi?
7o. Bölüm FİNAL (2.Kısım) Ötesi berisi olmaz
70 Bölüm ''FİNAL'' (1. Kısım) Azat'ın güzeli birken iki oldu
70. Bölüm Final (3.Kısım SON) Her şeyin cevabı zamanda
yeni hikaye tanıtım bölümü gelecek
Aşkın Ateşi yayımlandı
ÖZEL BÖLÜM 1 "Oğlumuz mu olacak."
ÖZEL BÖLÜM 2 "Sensiz bir dünya hiç güzel olmazdı."
Özel bölüm 3 ''küçük bey görsün kızımı.''
Özel bölüm 4 Dila'yla Onur Evleniyorlar
Özel bölüm 5 Nişan ve bebek
Özel bölüm 6 (part 1) Mustafa & Leyla
Özel bölüm 6 (part 2) İyi ki
Özel bölüm 7 (part 1) "Düğünümüz için heyecanlı mısın?''
Meriç &Bora (part 2) ''Düğün''
Özel bölüm 7 (part 3) "Beklerim tabi saat kaçta?"
Özel Bölüm 7 (4.part) "Bebeğim sen gelişinle beni çok sevindirdin."
SON ÖZEL BÖLÜM (1.part)
SON ÖZEL BÖLÜM (2.part)

24.Bölüm Begüm'ün aşk itirafı

1.9K 104 0
Av uguryedek

Düzenlendi: 09/07/2017

Keyifli okumalar dilerim...

***

"Hiç görüşmediniz mi?"

"Görüşmedik, yine görünmez oldu."

Begüm dudaklarını büzmüş üzgün halde telefonda Yaren'le dertleşirken günlerdir görmediği Azat'ın kırık kalbini nasıl kazanacaktı hiç bilmiyordu. O telefon konuşmasından sonra Begüm'ün babası Yakup bey Karaaslan ailesini yemeğe çağırmıştı ve Begüm bir heves Azat'ı görürüm onunla konuşurum diye düşünürken Azat'tan aldığı mesajla hayal kırıklığına uğramıştı. Azat mesajda "akşam için baban bizimkileri yemeğe davet etmiş ben gelmeyeceğim sorana iş için yemekte olduğumu söylersin çünkü ben aileme öyle söyleyeceğim." Yazmıştı. Begüm aynı mesajı defalarca okumuştu. O akşam herkes Azat'ın işi olduğu için gelmediğini bilirken Begüm gerçeği bileğinden insanlara Güler yüzümü olsa da içten içe üzülmüştü.

Azat artık hiç konuşmuyordu belli ki çöl gerekmedikçe de gelmeyecekti onu görmeyecekti. Pişman mıydı Begüm? Delicesine pişmandı... Bir şeylerin farkına varmış mıydı? Hem de en acı şekilde farkına varmıştı. Peki kalbinin neden acıdığını, Azat'ı neden özlediğini, her an onu neden düşünüp özlediğini, Azat dendiğinden kalp atışlarının hızlanıp avuçlarının terlemesinin nedenini anlamış mıydı? Hem de yana yana anlamıştı.

Günlerdir kendi Mine'sini yiyordu. Azat'a karşı öylesine bir duvar örmüş, ona olan aşkını düşünmeden inkar etmişti ki şimdi sol yanı avaz avaz buna kızıyordu.

Anlamıştı işte... Çok geç olsa da anlamıştı. Begüm Azat'ı seviyordu hatta aşık bile olmuş olabilirdi. Onun olmadığı şu günlerde özlemi o kadar artmıştı ki içindeki sızıyı biraz kendi biraz da Yaren'in konuşmaları ile adını koyabilmişti. Ne zaman olmuştu bilmiyordu hesapta etmiyordu. Yaren, "aşk zaten böyle bir şey bir bakmışsın o senin içine işlemiş sen olmuş" demişti. Begüm artık anlıyordu her şeyin farkındaydı ama şimdide Azat'a ulaşamıyordu.

"Begüm bence sen artık bir şeyler yap. Senden vazgeçerse her şey için çok geç olacak."

"Biliyorum."

Dolan gözlerine lanet etti ne çok her şeye ağlar olmuştu böyle. Aşkla ilk kez tanışıyordu ve onu biraz üzsede harikada bir duyguydu.

"Onu kazanamadan kaybetmek istemiyorum."

Sesi titrerken gözünen akan yaşları elinin tersiyle sildi. İlk tecrübesi olacaktı eğer Azat'la olursa ve çok bocalıyordu. Azat'a ulaşsa belki daha kolay olacaktı her şey ama onu kaybetmiş gibi hissediyordu.

"Git konuş tatlım."

"Benimle konuşmuyor ki. Kaç kez daha önce aradım açmadı, eve gidiyorum ben daha kapıdan girer girmez benden kaçıp gidiyor, şirketine gittim toplantıda olduğunu söylediler ama eminim bilerek öyle dedirtti. Ben onu bulsam konuşacağım ama olmuyo Yaren."

Yaren oldukça üzgün konuşan arkadaşına kıyamıyor ama kızmadan da edemiyordu.
İlk defa aşık olmuştu Begüm... Bunca zaman saçmaladığını, kalbinde Azat'a ait sakladığı aşkını çok geç anlamış şimdide yüzüne bakmayan adamı kazanmaya çalışıyordu.

"Aslında sen bunu hak ettin Begüm ama neyse."

"Öyle deme ne olur, sanki ben kendi duygularımı anlamış mıydım ki ona karşılık verseydim."

Ağlamaları artıp çaresiz halde konuştukça Yaren'in de gözleri doldu. Begüm'ü çok sevmesinin dışında aşk acısının ne demek olduğunu en iyi bilenlerden biri olarak canı acıdı.

Kendi hala Güney için göz yaşı dökerken kaçıp gitse de unutamıyorken Begüm'ü nasıl anlamazdı.

Yaren derin bir nefes alıp yutkundu. Şuan kendi aşkının acısını bir kenara bırakıp aptal aşığı canı arkadaşını toparlaması gerekiyordu. Kendi aşkını kaybetmişti en azından Begüm aşkını kazanmalıydı. Arkadaşının mutluluğu için onu sakinleştirmeliydi.

"Toparlanıp şu ağlamayı keser misin Begüm!"

Gözleri ağlamaktan kızarmış burnunu çeken Begüm, tamam diye mırıldandı. Yaren şuan onun oldukça tatlı gördüğüne emin olarak gülümsedi.

"Aşk ne acı bir şeymiş" diye Begüm fısıldadığında Yaren içten bir kahkaha attı.

"Ah tatlım bunu bana, neredeyse çocukluğundan beri abinin aşk acısıyla yaşayan bana mı diyorsun? Emin ol senin çektiğin acı benimkinin yanında devede kulak kalır."

Begüm gülümseyip arkadaşının kendisini teselli eden sözlerini sakinlikle dinlemeye başladı. İyi
ki Yaren vardı. Onun abisiyle olması için çok dua etmişti çok istemişti ama olmamıştı. Güney artık evli bir adamdı başkasıyla bir hayat kurmuştu ve Begüm artık Yaren'in de mutlu olmasını istiyordu. Onunda yoluna bakması için dua ediyordu.

***

Soğuyan havaya aldırmayıp arabasını almadan üzerindeki ince kazağına sarınan Begüm üşüye üşüye yürüyerek Karaaslan'ların evinin önüne geldiğinde soğuktan kızan burnunu çekip derin bir nefes aldı. Çok üşümüştü ama şuan bu hi sorun değildi. Bu sefer geleceğini önceden haber vermemiş ve bilerek yemek saati sonrasını seçmişti ki Azat bu saatten sonra evdekilere bahane bulup Begüm geldiğinde çıkarmayacaktı.

Akıllanmıştı Begüm de. Artık kaçmayacaktı duygularından. Olur da Azat onu dinlemeye ikna olursa onu sevdiğini söyleyecekti. Yaren'le konuşmak çok iyi gelmişti.

"Umarım evdedir de konuşup her şeyi anlatabilirim."

Elinde kurabiye dolu tabağı koyduğu poşeti sıkıca tutup evden içeriye girdiği gibi dış merdivenleri çıkıp salona doğru ilerledi. Yemek saati çoktan geçmişti ve her akşam çay içtiklerini bildiğinden eli boş gelmeyip gelirken annesinin yaptığı kurabiyelerden getirmişti. Derin bir nefes alıp içten gülümsemediyse salondan içiriye girdi.

"İyi akşamlar..."

Begüm'ün cıvıl cıvıl sesinin oda da duymasıyla başlar kapı girişine çevrilip yüzler gülerken Azat elindeki çay bardağını dudaklarına götürecekken yarı yolda durup başını çevirmesiyle bardağı tekrar geri bıraktı. Begüm orda karşısında dururken bir el sanki kalbini sıkıyormuş gibi hissetti. Günlerdir ondan kaç ak öylesine zordu ki Azat ara sıra dakikalık görüp yanında durmadığı sevdiğine kalkıp sarılmamak için zor tuttu kendisini. Nasılda özlemişti güzelini... Ona giden yollar bu kadar kapalı olmasıydı Azat çoktan o yolları aşardı ama biliyordu Begüm ona asla bir şans vermezdi. Bu yüzdendi ondan kaçmaları. Onu ger görüşünce canı daha da acıyordu. Ailelerden dolayı yan yana geleceğini elbette biliyordu ama ne kadar az görürse o kadar canının az yanacağına inanıyordu.

''Şimdi neden geldi Allahm. Beni darma duman etmişken niye geldi?' Nasılda güzel bakıyor öyle. Kalkıp ailemi bahane edip bir kere sarılsam kokusunu içime çeksem ne olur... Yok hayır bu bana daha fazla acı vermekten başka bir şey olmaz."

Azat içinden düşünürken kısa bir an Begüm'le gözleri buluştuğunda Begüm'ün gözleri bir an parlasa da Azat'ın başını çevirmesi ile bakışları soldu. Bilerek yapmıştı Azat çünkü o gözlere uzun süre bakamıyordu. Sanki nefesi daralıyordu.

"Oo hoş geldin gel kızım."

Azat'ın, yüzüne bakmamasına bozulsa da Bekir beye gülümseyip yanına yaklaştı ve eğilip elini öptü.

"Hoş buldum Bekir baba."

Gelininin elini tutan Bekir bey kızın buz gibi olmuş olduğu fark etti.

"Üşümüşsün yavrum geç otur sıcak bir şeyler iç."

Begüm elindeki poşeti masanın üzerine bırakıp Meliha hanımında elini öpünce Meliha habım Begüm'ün soğuktan kızaran ve üşüyen yanakalarını tutup anne edasıyla baktı.

"Ayy Begüm buz gibi olmuşsun sen. Montun nerde hani senin aşk olsun böyle mi çıktın gelsin incecik hırka seni nasıl tutsun kızım."

Begüm Meliha hanıma sevgiyle bakıp gülümsedi. Meliha hanım tam bir anneydi herkese karşı çok yumuşak kalpli biriydi.

"Neyle geldin bakayım sen? Yüzün bile soğuktan kızarmış geç otur sıcak çay var içte için ısınsın."

Begüm hemen boş olan Azat'ın yanına oturdu ve göz ucuyla kalp atışlarını gördüğünden beri hızlandıran Azat'a kısa bir bakış atarken Azat kıpırdanıp belli etmeden kayıp uzaklaştı Begüm'den ve Begüm onun bu hareketine üzülsedi bir şey belli etmedi.

"Arabamı almadım, dışarı çıktıktan sonrada havanın soğuk olduğunu fark ettim montumu almak içinde ev yakın diye geri dönmedim ondan üşüdüm anne."

"Eh be abicim" dedi Mustafa da lafa katılıp kardeşi gibi sahiplendiği Begüm'e kaşlarını hafif çatıp bakarken.

"Evi arasaydın ya biz varsak biz, yoksak da adamlardan biri gelir alır seni, kızım yabancı mısın sen?"

"Mustafa haklı" dedi Leyla de uzanıp karşısında oturan Begüm'ün üşümüş elini sıkıp masanın üzerindeki poşeti yardımcılara vermek üzere ayaklanırken.

"Bu nedir hayatım?"

Leyla eline aldığı poşeti sorarken Begüm sevimli sevimli gülümsedi bu anları Azat ise Begüm görmese de içi giderek izledi.

"Aa... O kurabiye çayla yersiniz diye getirdim."

"Canım kızım sağ ol.

Gülümseyen Meliha hanım gelinin her ne kadar mutfak işlerinde hamarat olmadığını bildiğinden kurabiyeleri onun yapmadığını bilse de ince düşüncesine mutlu oldu.

Azat ailesinin göz bebeği haline gelen Begüm'ün konuşmalarını dinlerken yanında oturduğu kalbinin tek sahibi olan kadına yandan bakışlarla baktı. Bacakları üzerine koyduğu üşümüş ellerini tutup öpmek, kendine çekip sıcaklığı ile ısıtmak istiyor ama yerinde kalıp tutuyordu kendini. Bu durum Azat için gün geçtikçe daha zor gelir olmuştu.

***

Aradan geçen bir saatin sonunda Begüm, sohbete dalmış halde konuşurken Azat'ın sanki o yokmuş gibi davranmalarına üzülsede bunu belli etmemeye çalıştı.

Yan yana oturduğu adamla tek bir kere bile göz göze gelmemişti. Her ne kadar Begüm konuşurken ısrarla başını çevirip Azat'a baksada genç adam ne bakmış ne de Begüm'ün dahil olduğu konuşmalarda ağzını açmıştı.

Herkes kendi aralarında konuştuğu bir vakit Begüm cesaretini toplayıp üzgün gözlerle Azat'a baktı. Nasılda sakin duruyordu.

''Acaba artık beni sevmiyor mu? Bu kadar çok mu kırdım da benim varlığımı yok sayıyor? Benden vazgeçse bile duyguları hemen bitti mi? Neden içimdeki duyguları anlamak için bu kadar geç kaldım ki? Belki de kaybettim onu... Artık beni istemeyecek, sevmeyecek."

Dolan gözlerine lanet edip titrek bir nefes aldığında Azat deminden beri kendisini izleyen Begüm'ün aldığı nefesi duyup gözlerini anlık kapatıp açtı. Kokusu burnuna doldukça Azat zorlanıyordu. Kalkıp gitse ailesi varken hiç olmayacaktı.

"Azat."

Duyduğu hüzünlü ses ile yutkundu. Nasılda özlemişti adını dudaklarından duymayı. Günlerdir aramalarına cevap vermemiş, mesajlarına dönmemişti sözde dik duracaktı ama onun bir Azat demsiyle dağılmaya başlamıştı. Biliyordu ki Begüm'le konuşursa, bir parça taviz verirse yeniden onun esiri olur, kalbini ezdirirdi.

Başını çevirmeden soğuk mesafeli bir tonda kimsenin duymayacağı şekilde alçak bir ses tonunda fısıldadı.

"Efendim Begüm."

"Biraz konuşabilir miyiz?"

Tek kaşını kaldırıp indiren Azat, başını sonunda çevirip Begüm'ün gözlerine buz gibi bakan kara gözlerini dikti.

"Ne konuda?"

"Onu baş başa konuşunca söylesem."

Birkaç saniye özlediği gözlere bakıp başını olumsuz anlamda salladı.

"Konuşacak bir şey olduğunu sanmıyorum, kısacası gerek duymuyorum."

Aldığı olumsuz cevapla başını eğen Begüm, ağlamamak için dudaklarını dişlerinin arasına alıp sıktı. Azat kızgındı kırgındı ona demek ki konuşmak istemiyordu.

"Çok kısa lütfen."

Yalvarırcasına fısıltı halinde çıkan sesi ile Azat sinirlenmeye başladı.

''Dalga geçiyor resmen benimle, o istiyorsa konuşalım istemiyorsa konuşmayalım. Benim burda canım yanıyor neyi anlamıyor neden bana bunu yapıyor. Oda benim gibi geri çekilse belki bu kadar canım yanmaz."

"Begüm!"

Terslercesine adını söyleyen Azat'ın gece karası gözlerine dolu dolu olan gözleriyle baktı Begüm.

''Allah'ım ben çok büyük bir hata yaptım. Onun ne yaşadığını anlamam için ne olur sen bana aynı acıyı yaşatma... Sen bana güç ver ki onu sevgime inandırayım."

"Konuşacak bir şeyimiz yok! Sende bende diyeceğimizi dedik bitti."

"Ama..."

"Aması yok!"

Yutkundu Begüm, kalbi öylesine kırgındı ki şuan burada bir dakika daha dursa hüngür hüngür ağlayacağından bir an önce gitmek istedi. İstemiyordu işte Azat onu kaybetmişti geç kalmıştı. Bilseydi ki Azat acısından uzak duruyordu ama bilmiyordu yanlış anlıyordu.

"Peki" deyip ayağa kalktığı an herkesin bakışları üzerinde toplandı.

"İzninizle sabah erkenden etüt var ben kalkayım."

Ailesi Begüm'ü bırakması için Azat'a baktılar ama oğullarının hiç oralı olmadığını görünce "yine var bunlarda bir hal" diye düşünüp Mustafa'ya Begüm'ü eve bırakmasını söylediler.

***

Buz gibi havanın rüzgarı yüzüne çarparken Begüm avludaki sedire oturup gecenin sessizliğinde düşündü. Mustafa onu eve bıraktığından beri yaklaşık bir saat geçmişti ve Begüm battaniyenin altında sedirin üzerinde öylece oturmuş Azat'ı düşünüyordu.

"Şimdi ben ne yapacağım? Benden vazgeçtiyse, beni istemiyorsa nasıl onu ikna edip onu sevdiğimi söyleyeceğim."

İçine çöken o kötü hisle derin nefes alıp verdi.

"Onu seviyorum... Lanet olsun ki bunu çok geç anladım. İçim, kalbim yanıyor... Beni dinlemez, beni istemez diye çok korkuyorum."

Saatler boyunca ağlayan Begüm, başının ağrısı ile gözlerini kapattığında Azat'ı düşünürken çok geçmeden soğuk ayazda avludaki sedirin üzerinde öylece uyuya kaldı.

***

"Allah seni ne yapmasın Begüm."

Sabaha karşı su içmek için kalkan Serpil hanım baş ucuna geceden su koymayı unuttuğundan mutfağa indiğinde Begüm'ü bir battaniyenin altında bu soğuk havada öylece yatarken görünce hemen kızının yanına koştu.

"Nasıl uyursun burada akılsız kızım kalk çabuk."

Çekiştirerek kızını uyandırmaya çalışsa da Begüm, gözlerini açamadı.

"Annem, uyan güzelim kızım."

Elini yüzüne koyduğunda Serpil habım telaşla ''Begüm" dedi.

Yüzü yanıyordu Begüm'ün. Serpil hanımı hemen elini kızının alnına koyduğunda Begüm'ün ateşi olduğunu anlayıp hızla battaniyeyi üzerinden çekti.

"Anne..."

Mırıldanarak gözlerini yarım açan Begüm, kemiklerinin kırılırcasına ağrımasından dolayı kıpırdayadı boğazı gerilmiş acırken titredi. Çok üşüyordu.

"Hiii... Hastalanmışsın bak işte. Kalk annem kalk bebeğim."

Zorlanarak yerinden kalkan Begüm "üşüyorum" diye sızlansa da Serpil hanım kızının ateşi olduğundan üzerine battaniyeyi vermeyip Begüm'ü tutarak odasına çıkardı. Dün Allah'tan Yakup Bey iş için Bursa'ya gitmişti de Begüm'ün şu havada açık alanda yatıp hastalandığını görmemişti. Kızardı kızına.

"Anne çok üşüyorum her yerim ağrıyor."

"Hadi annem şu üzerini çıkaralım ılık bir duş al da ateşini düşürelim."

İtiraz etmeden annesinin yardımıyla üzerini çıkaran Begüm sızlana sızlana duşun altına girdiğinde Serpil hanım kızını bebekmiş gibi yıkayıp yeniden üzerini giydirip yatağına yatırdı.

Aradan geçen dakikaların sonunda aldığı ateş düşürücü ilaç çok fayda etmeyip ateşi düşmeyen Begüm, sayıklamaya titremeye başlayınca Serpil hanım telaşlanıp hemen araması gereken tek kişiyi aramak üzere telefonu eline aldı.

***

İkinci çalışta açtığı telefonu kulağına götüren Azat yüzünü sıvazladı. Gece vakti Serpil hanımın aramasına şaşırmıştı. Uykusundan telefonun sesiyle sıçrayarak uyanmıştı.

"Efendim Serpil Anne."

"Azat oğlum... Uyandırdım senide kusura bakma."

"Estağfurullah, buyur anne bir şey mi oldu?"

Azat telaşla sorarken aklının ucuna sahi gelmiyordu ne olacağı.

"Begüm."

"Ne oldu Begüm'e?"

Daha ne olduğunu anlamadan fırladı yataktan.
Bir şey olmuşu kalbinin sahibine. Bu saatte zaten kandıncağız neden arayacaktı.

"Begüm hastalandı oğlum çok ateşi var. Yakup baban evde olmadığından bir gelsen de doktora götürsek."

"Ateşi mi var?"

Yüreği sızladı... Kıyamazdı meleğine hastalanmış mıydı?

"Evet oğlum düşmedi."

"Kapat anne iki dakikaya oradayım."

Azat üstünü değiştirip arabasının anahtarıyla cüzdanını nasıl alıp çıktı evden hiç bilmiyordu. Oyalanmamdan hızla hareket edip soluğu Begüm'lerin evinde alır almaz koşarak merdivenleri çıkıp Begüm'ün odasından içeriye girdi.

"Bebeğim..."

Begüm'ün hasta halde yatağında bitkince yatan görüntüsünü gören Azat'ın canı acıdı. Basit bir soğuk algınlığı dahi olsa Begüm'e kıyamıyordu.

Yatağa yaklaşıp Begüm'ün yanağını elinin tersi ile okşadı.

"Çok ateşi var. Akşam iyiydi."

Konuşurken bir yandan da Begüm'ün baygın gibi halsizce yatan bedenini kucaklayıp kolları arasına aldı.

Serpil hanım Azat'a yardım edip kapıyı açarken açıklama yapmaya başladı.

"Gece dışarıda uyuya kalmış bende sabaha karşı fark ettim. Üşüttü belli ki."

"Dışarıda mı uyumuş bu havada?"

Merdivenleri inerken kolları arasında mırıldanan sevdiğinin ateş gibi yanan alınından minicik öptü.

''Ah be güzelim bu sert soğuk havada nasıl dışarıda uyursun sen?"

Begüm duymamış halde yarı baygın kollarındayken Azat hızlı davranıp arabaya geçip yerleştiler.

***

Hastanede kontrolü yapılan Begüm'e ateş düşürücü bir iğne yapılıp ilaçları yazıldıktan sonra tekrar eve dönmüşlerdi. Henüz kendine gelmese de arada mırıldanıyordu Begüm.

"Begüm hadi annem terlemişsin değiştirelim şu üzerini."

Yorganı üzerine sıkı sıkı kapatan Begüm mırıldanıp başını hayır anlamında ağır ağır salladı. Hali yoktu, vücut ısısının artmasından dolayı terlemişti ama şuan kıpırdayacak gücü kendinde bulamıyordu.

"Ihh istemiyorum."

Azat, huysuz küçük kız çocuğu gibi davranan kalbine, Begüm'e bakarken gülümsedi.

"Ver anne sen bana pijamalarını ben onu ikna ederim."

Serpil hanım kaşlarını kaldırıp Azat'a "daha neler'' dercesine bakarken Azat yanlış anladığını anlayıp hemen konuya açıklık getirdi.

"Merak etme anne ben nişanlısıyım sonuçta yanlış bir şey yapacak halim yok. Uyandırıp ikna edeceğim sende bu arada bir çorba ısıt içsinde ilaçlarını verelim."

Serpil hanım tanıdığı günden beri Azat'a güvenmiş onu sevmişti. "Tamam öyleyse" deyip odan çıkarken Azat, aşk dolu bakışlarla Begüm'e yaklaşıp sevdiğini koltuk altlarından tutup onun itiraz dolu mırıltısına gülümseyip sırtını dikleştirdi.

"Bırak" dedi gözleri kapalı itiraz eden meleği.

"Hadi güzelim çıkaralım şu üstünü sonra yine uyuyacaksın."

Azat'ın sesini duyduğunda gerçek mi hayal mi ayrımını yapamayan Begüm, itirazsız yatağın içinde oturmuş halde beklerken Azat, kolunu kaldırmaya hali olmayan güzelinin kendi giyinemeyeceğini bildiğinden yardım etmeye koyuldu.

Begüm'ün t-shit'nün ucunu tutup başından çekip çıkarması ile açığa çıkan manzara karşısında sesli bir küfür savurdu.

"Hay s***im çıplaksın sen."

Serpil hanım duş sonrası kızının rahat yatması için Begüm'ün sütyenini giydirmeden üzerini giydirmişti. Azat gözlerinin önündeki dolgunluklara şaşkınca bakarken gözleri kendiliğinden bir kaç kez kırpıştı

"Allah'ım neyle sınıyorsun beni yarabbim."

Söylenerek Begüm'ün pijama üstünü kollarından geçirip düğmelerini iliklerken her ne kadar bakmamak için dirense de gözleri sürekli dolgun göğüslere kayıyordu. Ne çok büyük ne de çok küçük olan dolgunluklar Azat'ın sırtından beline doğru terlemesine sebep oldu.

"Niye çamaşır giymiyorsun kızım sen? Yemin ediyorum hayatımın sınavını şuan veriyorum."

Sonunda Begüm'ü giydirip tekrar yatırdığında alnında biriken boncuk boncuk olmuş teri sildi. Begüm eğer bunu bilseydi deli olacağına emindi.

"Sen beni öldüreceksin be güzelim."

Gülümseyerek Begüm'ün alnına dudaklarını bastırıp ıslak derin bir öpücük bıraktı.
Hissettiği ıslaklık ile sonunda gözlerini aralayan Begüm, karşısında Azat'ı görünce gülümsemek istedi ama başaramayınca inledi.

"Şşt... konuşup yorma kendini bir tanem."

Kendine engel olamayıp Begüm'ün yanına uzanıp kolları arasına sevdiğini koklayarak çekip sarıldığında Begüm de o kollara gözleri kapalı halde sokulup mayışırken Serpil hanım elinde tepsiyle içeri girdi.Tam ağzını açıp bir şey diyecekti ki gördüğü manza karşısında gülümsedi.

Begüm'ü, ailesinden sonraki en güvenilir kolların arasındaydı. Bir şey demeden tepsiyi bırakıp sessizce odadan çıktığında Azat sesli bir nefes alıp vererek Begüm'ün ailesinin kendisine bu kadar güvenmesinden onur duyarak kollarının arasındaki kızın alnını bir kez daha içini çekerek öpüp sıkıca sarıldı.

"Sen benimsin... Sen beni istemesen de benimsin. Kalbindesin."

***
Begüm sabah gözlerini açtığında üzerinde bir ağırlık, bir sıcaklık vardı. Hafif kıpırdandığında beline sarılı kolları, bacaklarının arasına giren ağır bacakları fark ettiği an başını hızla kaldırmasıyla şaşkınlıkla ağzı balık gibi açılıp kaldı.

"Az... Azat"

Kekeleyerek adını söylerken kıpırdanan Azat Begüm'e daha sıkı sarılıp ağzının içinde homurdanıp başını boyun girintisine sokunca Begüm onun tenine sürten kirli sakallarından huylanıp kıkırdadı.

''Biz birlikte mi uyuduk. Ama bu nasıl oldu ki?''

Aptala dönmüştü ama bir yandan da inkar edemeyeceği bir sevinç vardı içinde. Elini uyurken bile huysuz görünen Azat'ın yüzüne koyup kirli sakallı yanağını okşadı.

''Nasıl güzel bir his bu, daha önce hiç tatmadığım nasıl güzel bir his.''

Eskiden olsa bu kadar yakın uyudukları için kızacakken şimdi aşkı hissettiği bu adamın yanında olmaktan mutluydu.

"Aşk gerçekten çok güzel bir şeymiş... Bazen acı çektirip göz yaşı döktürse de insanın içinde oluşturduğu heyecan, anlamsız yere gülümsemesine sebep olan bu duygu mükemmelmiş..."

Zorlanarak bedenini çevirip yan döndüğünde yüzleri arasında milim boşluk vardı. Bir eli tıpkı Azat'ın onun belini sarmaladığı gibi onun beline dolanırken diğer elini okşadığı yüzünden çekmedi ve öylece izledi Azat'ı.

''Seviyorum ben bu adamı... Sinirlide olsa da kıskanç, hatta bazen kuralcı bile olsa seviyordum işte. Hem istediği zaman çok romantik ve nazik bir adam aslında.''

Gözleri Azat'ın yüzünün her bir noktasını tararken bir an aklına gelen düşüncelerle yüzü asıldı.

"Beni hala seviyordur değil mi?Ben daha onu sevdiğimi söylemeden benden vazgeçmemiştir değil mi?"

Gözleri yine dolmaya başladığında titreyen dudaklarını birbirine bastırıp burnundan derin bir nefes aldığında Azat, aniden kara gözlerini açtı ve Begüm'le göz göze geldi.

"Güzelim?"

Yeni uyandığı için hafif çatallaşmış kalın sesi ve dağılmış saçları ile inanılmaz seksi duruyordu Begüm'ün gözünde Azat.

''Lanet olsun ben bu adamı kaybetmek istemiyorum. Bana böyle ilgiyle bakan adamı kaybetmek istemiyorum."

Gözlerinden düşen iki iri taneyi takip eden Azat, bir anda doğrulup ne olduğunu anlamadığı için endişelenerek Begüm'ün yüzünü ellerinin arasına aldı.

"Ne... ne oldu canın mı acıyor, neden ağlıyorsun?"

"Benim için endişelenip kekeliyor. Ben böyle bir adamın kalbini nasıl kırdım."

"Azat..."

Kollarını uzattığında koltuk altlarından bir bebekmiş gibi Azat Begüm'ü kendine çekip sarıldı.

"Ağlama güzelim... Ağrın mı var?"

Geri çekilip Begüm'ün alnına elini koyup ateşine bakarken bir yeri ağrıyor diye endişelendi.

"Ateşin düşmüş."

"Sen benim hasta olduğumu nereden öğrendin. Gece hep yanımda mıydın?"

Yanağındaki yaşları parmak uçları ile kurulayan Azat, gözlerine günlerdir aradığı o sıcacık bakışlarla bakınca hemen gülümsedi Begüm.

"Yanındaydım. Ateşlenince annen beni aradı seni hastaneye götürdük."

"Ya..."

Şaşırmıştı çünkü dediklerini hiç hatırlamıyordu.

"Ya." dedi Azat Begüm'ün taklitini yapıp gülerek.

''Gülme be adam gülünce daha bir yakışıklı oluyorsun.''

"Teşekkür ederim."

"Ne için?"

"Annem arayınca gelip benimle ilgilendiğin için sonuçta..."

Sustu devamını getiremeyip bakışlarını gözlerinden çekip elleriyle oynamaya başladı.

''Of ne kadar zor bu adamın karşısında böyle durmak.''

"Sonuçta... Ne?"

Azat sevdiği kadının çenesini nazikçe parmakları arasına alıp başını kaldırdığında dudakları birbirine değecek gibi yakın olduklarından Begüm'ün yüzü kızarmaya, avuçları terlemeye başladı.

Azat'ın bakışları Begüm'ün dudaklarıyla gözleri arasında mekik dokurken Begüm'de onun gibi gözlerine ve engel olamayarak aralık dudaklarına baktı.

"Sonuçta sen..."

Sesi zar zor çıkıyor, kulakları uğulduyordu adeta. Bin demek oldukça güçtü.

"Ben?" dedi cümlenin devamını getirmesi için Azat soru sorar bir tonda konuşup Begüm'ün çenesindeki parmakları hareket edip usulca tenini okşarken

"Sen artık beni sevmiyorsun."

Begüm bakışlarını çekip umutsuzlukla düşündüklerini konuştuğunda Azat Begüm'ün gözlerinin içine bakmak için başını biraz daha kaldırdı.

"Öyle mi?"

Kaşlarını çatmış sert bir ifade ile bakıyordu. Şimdi neden kızmıştı anlamdı Begüm. Sonuçta günlerdir onunla tek kelime konuşmuyor görmüyordu. Belli ki vaz geçmişti sevmiyordu artık.

"Sen kendini çok mu akıllı zannediyorsun Begüm?"

Aniden bağırması ile ürküp başını geri çekti ama Azat izin vermeyip çenesini sıkıca tutunca yutkunarak baktı yüzüne.

"Ben bir şey demedim ki neden bağırıyorsun bana?"

"Benim ne hissettiğim ile ilgili ikide bir yorum yapma, o çeneni kapat artık!"

Azat çileden çıkmıştı çünkü Begüm'e olan aşkını ithaf ettiği günde bugünde kendince karar verip konuşuyordu. Azat'ın duyguları öyle yabana atılacak türden değildi. Bu kadar basit olamazdı.

Begüm Azat'tan böylesin bir tepki beklendiğinden kötü olurken onun artık kendisine karşı değiştiğini düşünüp ağlamak üzere dudakları kendiliğinden büzülürken içinde tutuğu aşkını Azat'a itiraf etmek için gözlerinin içine bakarak fısıldadı.

"Kızma bana... Ben seni sevdiğimi yeni anlamışken, sana aşık olmuşken lütfen kızma bana."

Ve beklenen ikinci aşk itirafı nihayetinde geldi. Biliyorum Begüm bu aşkı anlamakta çok direnip sizleri kızdırdı ama umarım sonunda yüzümüzü güldürmeyi başarmıştır.

Oy vermeyi lütfen unutmayın inanın gelen her oyda şevke geliyorum. Sessiz okurlarım okuduktan sonra yıldız işaretine basmak bu kadar zor olmamalı :) rica ediyorum oy vermeyi unutmayın :)

Yeni bölümde görüşmek üzere sevgiler. :)

Fortsätt läs

Du kommer också att gilla

GÖLGESİZ Av Ssibellasibell

Allmän skönlitteratur

753K 43.6K 24
"Benim adım yok Narin, gölgem yok, ayak izim yok." dedi umutsuzca. "Olsun!" dedim omuz silkerek. Onun aksine umarsız çıkıyordu sesim. "Adını dilim...
3M 152K 64
Hayatı boyunca kimseyi sevmemiş, tek derdi vatan, bayrak ve ülkesi olan asker ile hiç sevildiğini hissetmemiş, kalabalık içinde yalnızlığı hisseden b...
118K 12K 32
*Asker Kurgusu* Güneş Milan Aksu, annesinin günlüğünü okuyarak babası hakkında herhangi bir bilgiye ulaşarak onu bulmak ister. Fakat günlüğü okurken...
DİLVAN Av Helin

Allmän skönlitteratur

3.8M 189K 56
Tek davası okumak olan Avin Mirşad. Bin derdin dermanı olan Maran Mirşad. "Mardin şahidim Maran yüreğimin güneşisin. Dışımı aydınlatırken yüreğimi...