Ejder Lordu

By AdenGabriel

146K 11.1K 653

19 yaşında ki William, dedesinin apar topar kendisini evden uzaklaştırması, yeni bir okula ve insanlara adapt... More

Bölüm 1
Bölüm 2
Bölüm 3
Bölüm 4
Bölüm 5
Bölüm 6
Bölüm 7
Bölüm 8
Bölüm 9
Bölüm 10
Bölüm 11
Bölüm 12
Bölüm 13
Bölüm 14
Bölüm 15
Bölüm 16
Bölüm 17
Bölüm 18
Bölüm 19
Bölüm 20
Bölüm 21
Bölüm 22
Bölüm 24
Bölüm 25
Bölüm 26
Bölüm 27
Bölüm 28
Bölüm 29
Bölüm 30
Bölüm 31
Bölüm 32
Bölüm 33
Bölüm 34
Bölüm 35
Bölüm 36
Bölüm 37
Bölüm 38
Bölüm 39
Duyuru
Bölüm 40
Bölüm 41
Bölüm 42'den
DAVET
Bölüm 42
Bölüm 43
Bölüm 44
Bölüm 45
Bölüm 46
Bölüm 47
DUYURU-GÖRÜŞ!
Bölüm 48
EJDER LORDU - FİNAL
EJDER YEMİNİ
Ejder Yemini-1
Ejder Yemini-2
Ejder Yemini-3
Ejder Yemini-4
Ejder Yemini-5
Ejder Yemini-6
Ejder Yemini-7
Ejder Yemini-8
Ejder Yemini-9
Ejder Yemini-10
Ejder Yemini-11
Ejder Yemini-12
Ejder Yemini-13
Ejder Yemini-14
Ejder Yemini-15
Geri Döndüm!

Bölüm 23

2.2K 169 3
By AdenGabriel

Ariana'nın gözlerinde gördüğüm o bakış her şeyin benim için bittiğini gösteriyordu. O an ne yaptığımın farkına varmamı o bakışlar geri getirmişti. O ana kadar yaptığım hiçbir şeyin farkında değildim. Hatta ejderi hissettiğimden beri sanki bedenimi başkası yönetiyor, bana komutlar veriyor ve o komutları yerine getirmek zorundaymışım gibi hissediyordum. Bu zorunluluk asla yapmayacağım bir şeyi bana yaptırmıştı. Hissettiğimden beri ilk kez ejder bana zarar vermişti. Ejderin verdiği zarar fiziksel değildi. Ama şu an bedenimde hissettiğim ihanet etmiş o duygu, bacaklarımda bir yük hissettiriyordu. Bedenimde ki bütün kan adeta bacaklarıma inmişti.

Ariana ile geçen o bir saniyelik bakışma kendime gelmemi sağlamıştı. Sanki ruhum tekrar kendi benliğime dönmüştü. Becca'yı hızla ittirip Ariana'ya doğru döndüm. Gitmemişti. Yerinden bir milim bile oynamamıştı. Hızla sanki kaçacakmış gibi yanına gittim ve kollarından tuttum. Aynı bakışları üzerimdeydi. Üzerimde gömleğim yoktu. Saçım dağılmış olmalıydı. Tam anlamıyla berbattım. Onun karşısına böyle iğrenç bir halde çıkmak, hayatta yaptığım en büyük hataydı. Kendimde olsam asla elimi sürmeyeceğim kızı öpmüştüm. Öpmek ne kelime. Belki Ariana gelmese onunla birlikte olacaktım. Pişmanlık daha da bedenime yayılırken, Ariana'nın tuttuğum kollarından ellerine indim ve ellerini tuttum.

'Yemin ederim Ariana. Kendimde olduğum bir dakika bile yoktu' dedim.

Ariana sadece yüzüme bakmakla yetindi.

'Seni incitecek bir şey yapmam ben. Hele onunla asla' dedim. Ariana hala bana bakmaya devam ediyordu. Ne arkamda ki Becca'ya bakmıştı ne gözlerimden başka bir yere. Bakışları anlaşılmaz derece soğuktu. Nedeni beni bu halde gördüğü için olabilirdi elbette ama başka bir soğukluk vardı gözlerinde.

'William' dedi arkamdan Becca.

İçime dolan öfkeyle 'Kapa çeneni!' diyerek bağırdım. Sesim boş alanda yankılanarak, makinelerin sesini bile bastırdı. Ariana bu sesimden bile etkilenmemiş, gözünü bile kırpmamıştı.

'Bebeğim sana yemin ederim. Ejderi hissettim. Sonrasını hatırlamıyorum' dedim. Sesimi olabildiğince alçak tutmaya çalışıyordum. Becca meraklı bir kızdı ve bir şeyler duyabilirdi. Ariana'ya sesimi duyurabilmek için de ona iyice yaklaşmıştım. Ama Ariana ölü gibiydi.

'Ariana' dedim sessizce.

Bakışları benden arkamda ki Becca'ya kayınca hemen dönüp baktım. Becca bize doğru koşuyordu. Yüzünde ki ifade saldıracağını gösteriyordu. Saniyeler içinde Ariana'yı arkama doğru ittirdim ve bana doğru koşan Becca'yı durdurmak için ellerimi kaldırdım. Becca koşarak geldi ve Ariana'ya doğru yöneldi. Onun yöneldiği yerden kolunu tutarak diğer tarafa çektim. Ama fark etmeden kullandığım orantısız güç yüzünden Becca diğer tarafa savrulmuş ve düşmüştü. Hemen arkama Ariana'nın olduğu yere döndüğümde hala gözlerinde o bakışla bir bana bir Becca'ya bakıyordu. Becca'nın tekrar saldırabileceğini düşünerek ona döndüğümde, yanılmamıştım.

'Yeter' diyerek koşan Becca'yı tekrar tuttuğumda bu sefer bana vurmaya başladı.

'İkinizden de nefret ediyorum. Ariana!'

Öyle çok bağırıyordu ki sesi kat kat yankılanıyordu. Boğazından hırıltılı sesler çıkıyordu.

'Ariana seni öldüreceğim!' dedi kollarımın arasında tepinirken. Geçirdiği sinir krizinin ne zaman biteceğini bilmiyordum. Onun bu sinirini umursayamıyordum bile. Aklımda sadece Ariana vardı. Ariana ve ona ne açıklama yapacağımı düşünüyordum. Bana inanmazdı. Görmüştü her şeyi. Onu nasıl öptüğümü, neler söylediğimi duymuştu. Beni asla affetmeyecekti. Tam her şey yoluna girmişken, ejderi hissettiğim için artık kendime daha da çok güvenirken bunu nasıl yaşamıştım. Ejder bana neden bunu yapmıştı? Tam anlamıyla sevdiğim insanı aldatmam için beni etkisi altına almıştı. Yaptığı bu olabilir miydi? Öyle bile olsa bunu sorabileceğim hiç kimsem yoktu. Ariana artık beni dinlemezdi. Ona kendimi affettirmeliydim.

Becca kollarım arasında çırpınırken,

'Bırak onu' dedi Ariana.

Şaşkınlık içinde ona dönerken, kollarım arasında bağıran Becca da susmuştu.

'Ne?' dedim ona dönerek.

'Bırak. Ne yapmak istiyorsa yapsın' dedi.

'Ariana o sana saldırmak istiyor' dedim.

'Bırak diyorsam bırak William' dedi Ariana sertçe bana bakarak. Sonra tekrar boş bakışlarını Becca üzerine çevirdi.

Becca da benim gibi şaşkındı. Kollarımın arasında öylece Ariana'ya bakıyordu.

'Bebeğim emin misin?' dedim Ariana'ya tekrar bakarak.

'Hiç bu kadar emin olmadım' dedi Ariana. Dizlerini biraz kırarak kavga pozisyonu aldı. Aslında kavga pozisyonundan çok av duruşu gibiydi. Hazır da avını bekleyen bir kaplan gibiydi. Gözleri ışıl ışıl oldu. Gülümsedi. Belini biraz bükerek ellerini pençe gibi havaya kaldırdı.

Onun yüzünde ki gülümsemeyi gören Becca yerinde tekrar kıpırdanmaya başlamıştı. Ariana'nın üzerine bu aptal kızı asla salamazdım. Ariana sevdiğim insana bu şekilde zarar vereceğimi düşünmüyor olmalıydı. ama tekrar Ariana'ya baktığımda hazırda Becca ile göz teması kurmaya devam ediyordu.

'Bırak onu!' dedi Ariana sertçe.

Mecbur olarak bırakmak zorundaydım. Eğer bırakmazsam Ariana zaten bir şekilde istediğini bana yaptıracaktı. Hem ben buradayken ona bir zarar gelmesine asla izin vermezdim. Onu incitmezdim. İncittirmezdim.

Kollarımın arasında çırpınan Becca'nın ensesine elimi attım ve sertçe sıktım. Sessizce inleyen Becca hemen bana baktı.

'Ona bir şey yaparsan seni öldürürüm' dedim. Sesim kısık ama tehditkar çıkmıştı. Ariana'nın duyabileceği bir tonda değildi. Ama duyduğundan emindim.

Becca bunu söylememle gözlerimin için sakince baktı. Birkaç kez göz kırptı. Sanki transa geçmiş gibi bakmaya devam etti. Bakışlarının içinde ona bakarken kendimi tekrar onun efendisi gibi hissetmeye başladığımı fark ettim. Hemen kafamı iki yana sallayarak Ariana'ya baktım. İçime dolan o saçma hissin hemen geçmesini istiyordum. Bu kendimi efendi gibi hissetme duyguları önceden olsa hoşuma gider gücüme güç katardı. Ama şimdi tam aksi gibi Ariana ile olan bu durumdan sonra bir süre kendimi bu duruma ait hissedebileceğimi zannetmiyorum.

Ariana'ya tekrar baktığımda başını bir kere aşağı doğru salladığın Becca'yı bırakmamı istediğini anladım. Becca artık eskisi gibi olduğu yerde çırpınmıyordu. Öylece durmaya devam ediyordu. Garip olan onu bıraktığımda ağır adımlarla Ariana'ya doğru gitmesiydi. Ariana o yanına gelene kadar aynı şekilde durdu. Ariana'nın tam önüne gelen Becca, öylece bekledi. Az önce çırpınan kız yoktu. Becca öylece dururken, Ariana'nın ağzından o zamana kadar duyduğum ilk küfürü duydum.

'Seni adi orospu' dedi bağırarak. Sert bir tokadı elinin tersiyle Becca'ya vurduğunda Becca'nın başı yana doğru kaydı. Ama Ariana durmadı bu sefer dönen kafasını eliyle tuttu. Diğer tarafa tokat attı. Becca ne karşılık veriyor ne de bir şey söylüyordu. Ariana onu tutup yere yatırdı ve tam üzerine oturdu. Yumruğunu kaldırdı. Ve ben yanına gidip durmasını söylene kadar Becca'yı yumruklamaya devam etti. Olayın şokunu anlatıp, Becca'nın sessizce yerde yatmaya başladığını görünce bir şeylerin ters gittiğini anlamıştım. Bunu anlamam uzun bir zaman almıştı. Becca'nın yüzü kanlar içinde sırılsıklamdı. Tıpkı onu kaza da bulduğumuz gibiydi.

'Ariana' dedim sessizce.

Ama ona bu şekilde seslenmem bile Ariana için yeterliydi. Hemen durdu ve kalktı.

Kan içinde kalan ellerini tuttum.

'Canın acıdı mı?' dedim yumruklarının üzerine dokunarak.

'Geçer' dedi sadece.

'Gidelim mi?' dedim.

Başını salladı. Geriye dönüp duvarın kenarından gömleğimi aldım ve üzerime geçirdim. Bundan sonrası için yapacağım hiçbir şey yoktu. En ufak bir planım yoktu. Ariana bana olabildiğince öfkeliydi. Ama gözüyle görmüş olsa da böyle bir şey yapmayacağımı biliyor olmalıydı. Buna inanıyordu. Onun buna inandığını biliyordum. Çünkü çaresiz olan her insan gibi o da bun tutunmuştu. O da en yakınındakine güveniyordu. Onu aldatmış olsam bile.

Gömleği sakince üzerime geçirirken, yerde duran Becca'nın gömleğini elime aldım ve Ariana'ya döndüm. Sessizce beni izliyordu. Bir elimde gömlek yanına geldim ve elini tuttum. Elinin üzerinde ki kanları gömlekle silerken, bakışlarının bende olduğunu biliyordum. Kaşlarımın altından ona baktım. Silmeye devam ettim.

'Bana güven' dedim.

Hiçbir şey demeden yüzüme bakmaya devam etti.

'Etki altına girmiş gibiydim. Ne yaptığımın farkında bile değildim' dedim.

Tekrar cevap vermeyince bu sefer elini bırakıp yüzünü tuttum. Çenesini kavradığımda benden kurtulmak için başını diğer tarafa çevirdi.

'Bebeğim seni asla aldatmam' dedim.

Bu sefer dönüp bana baktığında 'Gözlerimle gördüm' dedi.

'Bebeğim sana yemin ederim. Şerefim üzerine. Asla bilerek bir şey yapmadım. Farkına vardığımda bütün bunlar olmuştu' dedim. Hemen ardından 'Anlıyorum sana saçma geliyor. Ama şuradan bir çıkalım. Eve gidelim. Orada her şeyi anlatacağım' dedim.

'Beni nasıl aldattığını mı?' dedi.

'Bana güvenir misin?'

'Güveniyorum' dedi hemen. Düşünmeden verdiği bu cevabın farkına vardığında bakışlarını benden kaçırdı. Ben de yüzüme düşen gülümsemeyle ellerinde ki kanı silmeye devam ettim. Bana güveniyor olması benim için fazlasıyla yeterliydi. Gözlerinde bunu görmesem onun için daha fazla üzülebilirdim. Ama insan başına gelen bir şeyin farkına varmadan nasıl o konu hakkında açıklama yapabilirdi ki?

Silme işlemi bitince elini tuttum. 'Gidelim mi prenses?' dedim.

Parmaklarıma parmaklarını geçirince gülümsedim. 'Gidelim' dedi. Yüzünde hala donuk bir ifade vardı. Ama bana güveniyordu. Bir şeylerin garip olduğunun farkındaydı.

'Ölmedi değil mi?' dedim Ariana'ya.

'Hayır ama birisi onu bulsa iyi olur' dedi sertçe.

Beraber zemin kattan çıkarken arkama dönüp bir kere bile Becca'ya bakmadım. Hala bunlar için anlamsızca onu suçluyordum. Elbette onu ben öpmüştüm. Ama yine de Ariana'ya saldırması ve diğer her şey için içimde ona karşı bir öfke vardı. Ve onun ne halde olduğu umurumda değildi.

Beraber sınıfta çıktığımızda, Ariana içeri girerken elimi bıraktı ve koşarak sıraya gitti. Çantasını alırken yanıma gelen Eric'e gülümsedim.

'Will, Becca nerede?' dedi.

'Aşağıda' dedim sakince.

'Orası neresi?' dedi.

'Sana güvenebilir miyim Eric?' dedim hemen. Gözlerinde ciddi bir ifade belirirken.

'Sonuna kadar' dedi.

'Arkamı kollayacağından emin olabilirim yani?' dedim.

'Evet William. Sen artık benim kardeşimsin' dedi hemen.

Gülümsedim.

'Becca aşağıda kazan dairesinde. Onu oradan alır mısın?' dedim.

'Kötü bir durumda mı?'

'Kötü. Ve kimse bilmemeli. Tekrar okula geldiğimde sana anlatacağım' dedim.

Başıyla onayladı. Ve koşarak sınıftan çıktı. O sırada Ariana yanıma gelmişti.

'Ne söyledin?' dedi hemen.

'Becca'yı bulmasını' demekle yetindim. Bu konuda bana hiçbir şey söylemedi. Beraber arabaya yürürken ne konuştuk, ne de el ele tutuştuk.

Arabaya bindiğimizde, 'Konuşman gereken her şeyi arabada konuş Will. Evde Jane'in bakışları altında seninle tartışmak istemiyorum' dedi.

'Ariana bak...'

'Okuldan uzaklaşalım' dedi.

Başımla onaylayıp koltuğuma geri oturdum. Ariana yolculuk boyunca hiçbir şey söylemedi. Daha önce görmediğim bir yola girdi, yolu ormana bağlayan patika yola arabayı soktuğunda merakla ona döndüm.

'Bu ormana kimse gelmez' dedi.

'Neden?'

'Lanetli olduğu söyleniyor' dedi.

'Öyle mi?'

'Büyük ihtimalle. Yoğun bir enerjisi var. Sende hissedebilirsin' dedi.

Gerçekten ağaçların duruş şeklinden dolayı mı yoksa az önce Ariana'nın söylediklerinden dolayı mı olduğunu bilmiyordum, ama ormanda insanı boğan bir ağırlık vardı. Yol boyu ağaçlar yoktu. Ama hepsi eski duruyordu, bu yüzden çok yüksek ve çok dallılardı. Gökyüzü gözükmeyecek kadar çok ağaç bulunduran orman yıllardır el değmemiş gibiydi. Yüksek ve büyük bir enerji yayan ağaçlar vardı. İlk başta girerken beni boğan o enerji şimdi ormana ilerledikçe değişiyordu. Yanından geçerken her seferinde seni içine alan başka bir duygu vardı ağaçlarda. Enteresan olan bu kadar büyük sıkıntımın içinde bu ağaçlar bana negatif enerji vermiyordu. Sanki benim bütün derdimi yok etmek için orada hazır duran birileri vardı. Geçtiğim ve baktığım her ağaç başka bir huzur veriyordu. Ormanın basık havasının böyle bir etki bırakması beni şaşırtmıştı.

Araba biraz daha ilerlediğinde Ariana arabayı durdurdu.

'Dinliyorum' dedi hemen.

'Dışarı çıkalım mı?' dedim.

'Beni ürkütüyor' dedi.

'Ama huzur verici' dedim.

Bir şey söylemesine fırsat vermeden dışarı çıktım. Ariana da arkamdan çıktığın da büyük boş bir alanda olduğumuzu gördük. En yakın ağaçla aramda otuz adım boşluk vardı. Bir diğeri daha da uzaktı. Ama gökyüzüne baktığımda sanki dalların ve yaprakların yeni bir gökyüzü olduğunu gördüm. Bu güzeldi.

'Gökyüzü yok gibi' dedim.

'Will konuşmak istiyorum' dedi Ariana.

Ormanın beni anlamsızca içine çeken bu enerjisini bir kenara bırakıp Ariana'ya döndüm. Arabanın önüne yaslanmış, ellerini göğsünde bağlamıştı.

'Ariana bu durumu sana nasıl izah ederim bilmiyorum. Nasıl edeceğim hakkında bir fikrim de yok' dedim.

'Anlat işte. İnandır beni' dedi yalvaran bir sesle. Hemen ona baktım. Gözlerinde gerçek acı vardı. Onu bu hale getiren bendim. Ben ve ejderim yüzünden Ariana üzülüyordu. Tamamen masumane başka bir şeyi araştırırken nasıl bu duruma gelebilirdik ki. Ariana'yı bu denli kıracağımı bilsem asla ejderi hissetmek istemezdim. Şu an da bile onu en derinlerime kadar hissederken, ejdere kızgın olsam da onu hissetmekten memnundum. Güç değildi aradığım. Bana hissettirdiği mükemmeliyeti seviyordum. Beni eşsiz kılıyordu. Lord gibi.

'Onunla konuşurken, ejderi hissettim' dedim.

'Evet' dedi merakla.

'Ariana onun öldüğünü sandığımdan beri yoktu. Ve ben onu orada hissedince sanırım daha da hissetmek istedim. Ona acı çektirdiğimi hatırlıyorum. Yarasına parmağımı bastım. Sonra...' durdum düşündüm. Tüm bunlar benim dışımda gelişmiş olaylardı.

'Sonra ejder Becca'yı istedi. Ben istemedim Ariana. Ben ne yaptığımı fark ettiğimde çok geçti ve o an seni gördüm zaten' dedim hemen.

'William anlamıyorum' dedi kaşlarını çatarak.

'Bende bilmiyorum. Ejder bunu sevmişti. Ona dokunmayı sevdi. Sonra ben kendim konuşmadım ama Ariana o konuştu ve benim sesimle ona güzel olduğunu söyledi ve...'

Telaşla konuşurken Ariana'ya doğru yürümeye başladım. Şaşkınlığım ve anlattığım şeylerin mantığı yavaş yavaş beynimde otururken bir yanda da Ariana'nın beni affedip affetmediğini anlamaya çalışıyordum.

'William anlattığın bu şeyler gerçek olamaz' dedi.

Şaşkınlıkla ona bakarken aramızda bir adım kala durdum. 'Bana inanmadın mı?' dedim sakince.

'Sana inanıyorum ama ejder lordları asla ejderlerinin esiri olmaz' dedi hemen.

'Ben esir olmadım' dedim sertçe.

'William' dedi Ariana başını iki yana salladı.

'Ne?' dedim telaşla.

'Ejder seni kontrol ediyor' dedi.

'Ariana böyle bir şey mümkün olabilir mi? Ben onun efendisiyim. Bak bu işler nasıl yürüyor hala bilmiyorum. Ama bildiğim tek şey ona hükmetmem gerektiği' dedim hemen.

'Evet ona hükmetmen gerek. Ama anlattığın şeylere göre, o sana hükmetmiş' dedi.

'Bu nasıl mümkün olabilir?' dedim hemen.

'Biz Becca'nın aklını karıştırıp ne olduğunu açığa çıkarmasını sağlamaya çalıştık' dedi.

'Evet ama benim dikkatim dağılmadı'

'Evet ama ejderi uzun zamandır ilk kez hissettin'

'Ve telaşlandım' dedim onu tamamlayarak.

'Zor bir ejderhan olmalı' dedi hemen.

'Bunu hep yapabilir mi?' dedim şaşkınlıkla. Tamamen beklemediğim bir şeyle karşı karşıyaydım. Ejdere benim hükmetmem gerekirdi, onun bana değil. Ve şimdi tam tersi olmuştu. Beni kullanmıştı. Bunu nasıl yapabilirdi ki? Böyle bir şeyin mümkün olabileceğini bile bilmiyordum. Bilseydim eğer ona bir şekilde karşı koyardım.

'Bilmiyorum William. Ben bana anlatılan efsanelerle konuşuyorum' dedi.

'Büyükbabam geldiğinde...'

'O her şeyi bilir' dedi.

'Sen büyükbabamı tanıyorsun değil mi?' dedim şüpheyle ona bakarak. Her seferinde onu tanıyor gibi konuşuyordu. Adını biliyordu.

'Tanıyorum' dedi.

Devam etmesi için ona baktım. Ve konuşurken ona bir adım daha yaklaştım.

'Büyükbaban, dünyaya kaçmamız için bize yardım etti' dedi hızlıca.

'Büyükbabam?' dedim kaşlarımı kaldırarak.

'Sandığından yaşlı' dedi gülümseyerek.

Onun gülümsemesine karşılık bedenimi onun bedenine dayadığımda gülümsemesi dondu.

'Bana inandın mı?' dedim yüzümü ona yaklaştırarak.

'Evet' dedi.

'Peki neden hala bana soğuksun?' dedim fısıltıyla.

'Görüntü gözümün önünden gitmiyor William' dedi sitemle.

'O ben değildim prenses. O ejderdi' dedim.

'Biliyorum Will' dedi ellerini kaldırıp boynuma doladığında hemen karşılık olarak kollarımı beline sardım.

Burnumu burnuna sürterken 'Hala hatırlıyor musun?' dedim.

'Evet'

'Unutmak ister misin?' dedim.

Başını salladığında dudaklarımı onunkilerle birleştirdim. Beni uzun zamandır bekleyen bir sarılma gibi karşıladı dudakları. Kolları açık ve özlemle sarmalayan bir arkadaşın sıcaklığındaydı öpüşü. Bir annenin şefkati gibi okşadı elleri boynumu ve gözlerimi kapattığımda, onun bana hissettiği aşkı hissetmemi sağlar gibi inledi. İnlemesinin ardından dudaklarını dudaklarımdan çekti ve başını boynuma koyarak yüzünü sakladı. Gülümsedim. Saçlarının arasına bir öpücük bıraktığımda,

'Seni kaybettim sandım' dedim.

'Kaybetmeyeceksin' dedi.

Elini göğsüme koyduğunda gökyüzünden üzerimize inen bir şeylerin olduğunu fark ettim. Uçuşan beyaz küçük cisimler üzerimizde süzülüyordu. Ariana'ya fark ettirmemek için yavaşça başımı havaya kaldırdığımda ağaçlardan süzülür gibi inen beyaz cisimler bize yaklaşıyordu. Bir tanesi görebileceğim yere geldiğinde hareketleri ağır ağır kağıt gibi bu şeylerin ne olduğunu anlamak için gözlerimi kıstım.

'Ariana bunlar ne?' dedim sakince.

Ariana başını kaldırıp baktı ve gülümsedi.

'Lanetli orman bizi kutsadı' dedi gülerek.

Anlatması için ona baktığımda, 'Ölülerin ruhları, bizim aramızdaki bu duyguyu kutsamak için bunları göndermişler. İlk defa görüyorum bende ama anlattıklarında hep hoşuma gitmişti'

'Nedir ki bu?'

'Eskiden iki aşık bir mezarlıktan geçerken, aralarında ki aşkı orada olan ölü cadıların bazıları kıskanmış. Ve onları ayırmak için büyü yapmaya başlamışlar. Tabi ki iyiler de varmış ve onları korumak, aşklarını daim etmek için bir karşı büyü yapmışlar. Sonunda büyüleri çarpışınca ortaya böyle cisimler çıkmış. Küçük beyaz kağıt parçaları gibi' dedi gülümsedi bir tanesinin eline düşmesi için avucunu havaya kaldırdı.

'Bizim aşkımızı da kutsadılar öyle değil mi sevgilim?' dedim gülümseyerek burnuna burnumla dokundum.

'Öyle' dedi gülümseyerek.

'Lanetli orman gerçekmiş demek ki?'

'Doğaüstü olmayan insanlara bir şey olacağını sanmam' dedi gülümsedi.

O sırada omzuma saplanan acıyla gülümsemem yüzümde donarken, Ariana'nın yüzü şaşkınlıkla kasıldı. Omzuma giren acı elimi oraya atmam gerektiğini hissettirdi. Acı içinde inlerken sağ omzuma giren uzun bir şeyin varlığını hissettim parmaklarımda. Ariana o sırada beni arkasına almış, etrafa bakıyordu. Ariana'nın önüme geçmesine sinirlenirken, acıyan yer daha da büyüyordu. Sanki iğne yapıldığında yayılan o acı hissi şimdi omzumda bütün kolumu kaplıyordu.

'Ariana' dedim fısıldayarak.

'William, otur yalvarırım' dedi Ariana.

'Arabaya git' dedim. Sesimi zar zor buluyordum. Bu saplanan şeyin ne olduğunu göremiyordum. Ama gelme hızı ve yaydığı acı büyük bir şey olabileceğini hissettiriyordu. Ariana hala telaşla bakınırken,

'Neredesin?' dedi ormana bağırarak.

Cevap gelmeyince hemen bana döndü ve sırtımda ki cisme dokundu. Acıyla inlerken, 'Geçecek' dedi. Sesi ağlamaklıydı.

'Ağlama' dedim hemen.

'William çıkarmamız lazım' dedi. Yüzüne baktığımda yanaklarının ıslandığını gördüm.

'Ne ki o?' dedim.

'Bir ok' dedi. Şaşkınlıkla uyuşmuş halimle çıkarması için arkamı döndüm.

'Çıkar' dedim.

Elini oka attığında acı içinde bağırdım. Yaranın acısını şimdi sadece omzumda ve kolumda değil tüm bedenimde hissediyordum.

'Çıkarmasak?' dedim.

'İyileşmesi lazım' dedi. O an elini hemen oka attı ve sertçe çekti. Anlık acının getirdiği şokla bir saniye kaldım. Sonra acıyla bağırmaya başladım. Etimden et sökülüyor gibi yanan yere elimi attım. Parmaklarıma gelen sıvı yüzünden elimi hemen çekerken, Ariana koşarak arabanın arkasına gitti.

'Eğil' diye bağırdı Ariana.

Arabanın arkasının açılıp kapanma sesini duyarken, zorla arabanın önüne yaslandım. Yarı oturur yarı ayakta pozisyonda dururken, Ariana daha önce hiç görmediğim bir ok kılıfı ve yayla geldi. Kılıfı sırtına asarken,

'Sen?' dedim.

'Savaş zamanında öğrendim' dedi hemen. Bir tane oku yaya yerleştirirken, gözlerinde ki yaşı hemen sildi.

'Acıyor mu?' dedi.

'Evet' dedim. Ok içinde dururken daha az acıyordu. Şimdi ki acı yüzünden ter akıtıyordum. Ayakta durmak benim için can çekişmek gibiydi.

'Çık ortaya. Sen olduğunu biliyorum!' diyerek bağırdı Ariana. Şaşkınlıkla ona bakarken, göz kapaklarımın kapandığın hissediyordum.

'Kim?' dedim zar zor.

Ariana cevap vermedi. Son bir kez daha ayağa kalkmayı denediğim sıra da bu sefer önden mideme gelen acı eşliğinde bağırarak iki büklüm oldum. Ariana adımı bağırarak yanıma gelirken, kendimi sırt üstü yere attım. Karnıma saplanan ok, nefes nefese kalmamı sağlamıştı. Acı içinde bağırırken Ariana elinde ki okları atmaya başlamıştı.

'Dayan William' diyordu okları atarken.

'Çık ortaya hain!'

Ariana tekrar bağırırken, yaklaşan ayak seslerini duyuyordum. Ariana'nın gidip gelen görüntüsü ve ayak sesleri için onu uyarmak istedim ama acı uyuşmamı sağlamıştı. Ariana'nın acı dolu inlemesini duyana kadar kendimde değildim. Gözlerimi açtığımda Ariana'nın dizlerinin üzerine çöktüğünü gördüm. Tam karnında ki oku sertçe çıkarıp kenara attığında sinirle ileriyle doğru bakıyordu. Gözlerimi açık tutmak için uğraşırken Ariana'ya seslenmek istiyordum. Ariana yerden kalkmak için bir hamle yaparken yanımıza birinin geldiğini hissettim.

'Ariana kaçmak zorundasın' dedi bir ses. Tanımadığım bu sesin sahibini görmek için başımı çevirmek istedim. Ama bunu yapacak gücü kendimde bulamıyordum. Tam diğer tarafta olduğunu anlamıştım. Ariana'nın yüzünden başka bir şey göremiyordum.

'Tekrar aynı şeyi yaptın' dedi Ariana tiksinir gibi.

Sesin sahibi, benim duyduğumu hissetmişti. 'Benden iğrenme prensesim. Her şeyi senin için yaptım' dedi. Yürüdüğünü duyuyordum. Yüzü görüş alanıma girerken, Ariana'ya doğru elini uzattı. Ama Ariana onun elini tutmadan kalkmak için arabaya tutundu. Kalkmayı denerken, çocuk etrafa bakındı. Siyah uzun saçları ve sakallı bir yüzü vardı. Yapılı vücudunun yanı sıra onda da bir ok torbası ve yay vardı.

'Acelemiz var. Naz yapma' dedi çocuk sertçe. Ariana elini tutup kalktı ve bana yanaştı. Gözlerim kapanırken, çocuk

'Seni ve aşığını kaçıralım buradan' dedi.


Continue Reading

You'll Also Like

193K 15.9K 41
Av oyunlarını bilir misiniz? Hani bir ormana hayvanları salarlar, en hızlı avcıyı bulabilmek için. Avcılar için bir zevk ve güç gösterisi olan bu oyu...
23.8M 1.4M 79
Doğum gününden sonra, kardeşiyle eğlenmek için konsere giden bir genç kız... Fırtına yüzünden iptal olan konserden eve dönmeye çalışırken, kendini bi...
3.8M 311K 85
Ölüm uşaklarını peşime salmıştı. Soluğum korkunun soluğuna karışmıştı. Koşuyordum. Sivri dalların berelediği bacaklarım hiç durmadan hareket ediyor...
2.5M 77.4K 54
Babasının borcu yüzünden genç kızı alı koyan Karahan başına büyük ama tatlı bela alır... Genç kız Karahandan küçük olmasına rağmen yalnız adama eş ol...